Herkesin Annesi Bir Tane

Kitap
Aslı Tohumcu Edebiyatçının yeteneği, milyon kere yazılıp çizilmiş temaları incelikli, farklı bir bakış açısıyla ve daha önce okunmadık bir uslupla ele almayı becermesinde göstermez mi kendisini! Bence...
EMOJİLE

Aslı Tohumcu

Edebiyatçının yeteneği, milyon kere yazılıp çizilmiş temaları incelikli, farklı bir bakış açısıyla ve daha önce okunmadık bir uslupla ele almayı becermesinde göstermez mi kendisini! Bence tastamam böyle… Çocuk kitaplarında, alanı biraz daha daraltarak konuşacak olursak, ilk okuma kitaplarında sık karşılaştığımız bir temadır anne çocuk sevgisi. Kelimelere dökmesi herhalde en zor bu duyguyu hakkıyla ele alan kaç kitap vardır acaba? Sevdiklerimize neler verebileceğimizi, “sevdiklerimizi kucaklamak için açtığımız kollarımızın nereye kadar uzanabileceği”ni en iyi kaç kitap anlatabilir?

Mavibulut’un ilk öyküler dizisinin beşinci ve yeni kitabı ‘Memo ve Ay’ el kadar ve yaşı küçüçük bir oğlanın bir hediyeyle annesini mutlu etme isteğini şiir gibi bir üslupla ve görsel açıdan da kendine hayran bırakarak anlatıyor. Resimli öykü boyunca hep çevresindeki insan ve objelerden küçük çizilen Memo’nun cüssesinin küçüklüğüne tezat, kocaman bir yüreği olduğu daha ilk sayfalarda anlıyoruz.

En güzel hediyeyi yıldızlı gökyüzünde bulacağını bilen Memo, her biri gökteki yıldızlar kadar gözalıcı desenlere sahip koca koca yastıkların tepesine tünemiş gece göğünü seyrederken kararını veriyor: “Değil mi ki, herkesin annesi bir tane, gökteki Ay tam ona göre bir hediye!” Ancak bu hediyenin alınmasında bir sorun var tahmin ederseniz. Ay’ı durduğu yerden almak.

Az gidiyor, uz gidiyor

Memo’nun hikâyesinin başladığı yer de bu zorluk; önce tek başına babasının, ardından kuzenlerinin omuzları üzerinde babasının, sonra komşularının omuzları üzerindeki kuzenlerinin omuzları üzerinde babasının omuzları üzerinde Ay’a yetişmeye çalışıyor Memocuk. Rengârenk kıyafetler içindeki yardımcılarına Aydan bir parça vaat ederek başarıya ulaştığı takdirde, balkon ve pencereden bakan meraklı ve renkli bakışların altında sürdürüyor çabasını. İşin içine hiç tanımadığı insanların da girmesiyle o kadar kalabalıklaşıyor ki Memo’nun etrafını, Ay’ı gökten alsa annesine ufacık bir parça düşeceği düşüncesiyle endişelenmeye başlıyor.

Canı sıkılan Memo belki biri kendisine sağlam bir olta ya da upuzun bir merdiven verir diye, biraz öfkeli olduğundan ayaklarını yere vura vura yola koyuluyor. Az gidiyor, uz gidiyor, bir de bakıyor ki tam bir ay geçmiş ve öyle uzun yürümüş ki farkına varmadan dünyayı dolaşmış, neyse ki dönüp dolaşıp yine evine ulaşmış. Döndüğünde kendisini bekleyen kalabalıkla karşılan Memo’yu güzel bir sürpriz bekliyor; eller, omuzlar ve merdivenler üzerinde yukarı kaldırılan Memo nihayet Ay’ın bir ucundan tutunup üzerine tırmanmayı başarıyor. Ay o kadar kocaman çıkıyor ki, herkese yetiyor; kendisine yardım edenlerin annelerine bile! Elbette ki Memo parçaların en güzelini annesine ayırıyor ve güzel, narin annesi bu hediyeyi görünce iyice bir güzelleşiyor mu sanki?

Herkesin annesi bir tane ve ‘Memo ve Ay’ da, buradan hareketle, annelere ve onların güzel çocuklarına yakışacak, hem diliyle hem de görselliğiyle eşsiz bir öykü anlatıyor. Kitabı resimleyen Celia Chauffrey’i, binaların boydan boya griliğini bile grinin taşıdığı o soğukluktan kurtararak renk cümbüşüne katan, biri diğerinin eşi olmayan insanlar ve kılıkları konusunda sergilediği ustalık kadar, hikayeyi şiirselliğinden bir şey kaybettirmeden, adeta Türkçe yazılmış gibi bir okuma keyfi sunacak şekilde Türkçeleştiren çevirmen Sumru Ağıryürüyen’i de tebrik etmek gerek. ‘Memo ve Ay’ gerçekten çok enfes bir imecenin sonucu ulaşıyor çocuklara. Bu imecenin keyfini çıkarmak için fazla beklemeyin.

Radikal Kitap