Genç Öncüler Mart/128. Sayısı “Hangi Medeniyetin İnsanıyız?” Manşetiyle Çıktı!

Kitap
Derginin sunuş yazısı ise şöyle: 19. yüzyıla geldiğimizde Osmanlı toplumunda sosyal hayatı derinden etkileyecek ve daha önceden pek aşina olmadığımız fikirler yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. De...
EMOJİLE

Derginin sunuş yazısı ise şöyle:

19. yüzyıla geldiğimizde Osmanlı toplumunda sosyal hayatı derinden etkileyecek ve daha önceden pek aşina olmadığımız fikirler yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Devletin Batı karşısında siyasi ve ekonomik açıdan geri kalmasına da halk içinde fakirliğin boy göstermesine de ve hatta yaşanılan hayatın gerçekten kötü olduğunun düşünülmesine de bağlayabileceğimiz bu fikirler, devletin ve toplumun bir daha eskisi gibi olmayacağının işaretlerini veriyordu. Zaten başlamış olan Batılılaşma – M. Fatih Andı Hoca’nın daha hakkaniyetli ve isabetli ifadesiyle Batıcılaşma- bu dönemde iyice kendini hissettirdi ve düşünüşte ve görünüşte Batı’ya açılma fikri derinleşti. Bu mesele bir soruyu da beraberinde getirmiş oluyordu:“Hangi Medeniyetin İnsanıyız?”

1900’lerin başıyla iyice derinleşen bu soru fikir dünyasında geniş yankı buldu. Batı’nın ilmini alıp kendi karakterimizden ödün vermeden yaşayabileceğimiz de, Batı’nın her şeyini reddedebileceğimiz de, Batı’nın yaşam tarzını kabul etmeden hayatta kalamayacağımız da konuşuldu.

Üzerinden çok zaman geçti. Şu an 2018 Mart’ındayız. İki yüz yıllık mezkur sorunla ve soruyla bağlantısının ne kadar olduğunu da düşünerek bugün yine aynı soruyu soruyoruz: “Hangi Medeniyetin İnsanıyız?”

Bu soruyu sorarken belki sadece son iki yüzyılın sorunlarıyla değil günümüzün kaygılarıyla da hareket ediyoruz. Fikir hayatımızda derin ve canlı bir medeniyet muhasebesinin olmadığının farkındalılığıyla fakat eski sorunlardan bağımsız olmayan bir hayat tarzının –Müslümanca bakışın- muhasebesini yapmaya çalışacağız.

Genç Öncüler, bu ay, bir medeniyet ve anlayış muhasebesi yapıyor ve yaşam tarzımızı irdeleyerek “Hangi medeniyetin insanıyız?” diye soruyor. Tanzimat’tan bu yana toplumsal hayatımızdaki değişimin, anlayışın ve reflekslerin hangi dünyaya ait olduğunu bulmaya çalışıyor. Modern dönemin kaygıları ve sekülarizm ile vahiy arasına sıkışıp kalan eylemlerimiz de dosyadaki konulardan.

Genç Öncüler’in genç yazarları olarak gayemiz; toplumsal yaşamımızda karşılaştığımız iyilikleri, kötülükleri, kolaylıkları ve zorlukları, siz değerli okurlarımıza en anlaşılır şekilde aktarmaktır. Kadromuz, adaletle şahitlik vazifesini unutmayarak yazılarını kaleme alma gayretindedir. Çünkü bu bize Rabbimizin vahiyle sabit kıldığı bir görevdir. Bütün sayılarımızı bu bilinçle çıkarıyoruz. Çalışmamızın hayırlara vesile olmasını diliyor, keyifle okumanızı temenni ediyoruz.

Ey inananlar! Kendinizin, ana babanızın ve en yakınlarınızın aleyhine dahi olsa adaleti titizlikle ayakta tutan ve sırf Allah için şahitlik eden kimselerden olun. (Şahitlik ettiğiniz) Zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın)! Çünkü Allah her ikisine de (sizden) daha yakındır. Öyleyse kendi boş arzu ve heveslerinize uymayın ki adaletten uzaklaşmayasınız. Eğer (gerçeği) çarpıtırsanız ya da (şahitlikten) kaçınırsanız biliniz ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Nisa/135