“Düş Yolcusu” Raflarda Yerini Aldı

Kitap
 Bir taş ustasının taşı sanata dönüştürmesi gibi, şairde kelimeleri işler ve sanata dönüştürür. Şiire kendi ruhundan üfler. Şiirin yaşanmışlığı şiire kelimelerden olmayan bir şeylerde katar. ...
EMOJİLE

 Bir taş ustasının taşı sanata dönüştürmesi gibi, şairde kelimeleri işler ve sanata dönüştürür. Şiire kendi ruhundan üfler. Şiirin yaşanmışlığı şiire kelimelerden olmayan bir şeylerde katar.  Şiirin kaynağı insanın kendisidir. Toplumun değerleri, sorunları veya sevinci şiire yansır.

Bu anlamda İlkay Coşkun şiirlerinde de yaşamın kendisinden yansımaları görmek zor olmayacaktır. 2009 yılında yazdığı “Kızgın Kum/Rakkase Ölüm” başlıklı şiirinde “kefenler biçildi özgürlüklere/ kavruk dudaklardan esaret şarkları duyulur/ irin toplar kan damarları” dizeleri ile o tarihte kanı akıyor olan Ortadoğu coğrafyasına gönderme yapmaktadır. Yine  "Sinelerde NefiS Var/ Vicdan Hangi Bedenlerde" , "Ağlayan Çocukların Ülkesi", "Sapana Düşen Kan" ve daha bir çok şiirlerinde aynı duyarlılığı gözlemleyebiliriz.

2008 yılında Yayınlanan ilk kitabı “Yüreğimden Süzülen Şiirler” kitabında yer alan daha eski şiirleri ile şu anda yayına hazırlanan “Düş Yolcusu” şiir kitabında yer alan şiirlerini kıyasladığımızda İlkay Coşkun şiirlerinin klasikten daha modern tarza geçiş halinde olduğunu görebiliriz. Konu çeşitliliği, işleyiş, üslup açsından değerlendiğimizde 2008-2011 arasında yazdığı şiirlerde hareketlilik ve dinamizm olması,  şairin şiirde sürekli arayışları olduğunu ele vermektedir ki, arayış ve cesurca denemeler şiirleri daha ilgi çekici kılmaktadır. İlkay Coşkun şiirlerinin dikkatimi çeken bir diğer özelliği de, şiirleri okurken her an beklenmedik bir kelime yada ifade karşınıza çıkabilir ve sizi şaşırtabilir olmasıdır. Hatta bu kitabı okurken bile, pat diye beklenmeyen bir şiir karşınıza çıkabilir .