Abu Dabi Kitap Fuarı’nın Ardından

Kitap
Nazlı Berivan Ak’ın fuar analizi; 2010 yılında yaşanan volkanik patlama Londra Kitap Fuarı sekteye uğramış, az sayıda katılımcıyla sönük bir fuar yaşanmıştı. Bu olumsuz gelişme uluslararası kita...
EMOJİLE

Nazlı Berivan Ak’ın fuar analizi;

2010 yılında yaşanan volkanik patlama Londra Kitap Fuarı sekteye uğramış, az sayıda katılımcıyla sönük bir fuar yaşanmıştı. Bu olumsuz gelişme uluslararası kitap fuarlarının yayıncılar, yazarlar, dağıtımcılar, kısacası sektörün tüm ayakları için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Dijital yayıncılığın gitgide popülerleşmesi ve dünyadaki genel ekonomik bunalım bu tip organizasyonlara katılımı etkilese de uluslararası kitap fuarları sektörün ayrılmaz, önemli bir parçası.

Ticaret ile kültürün buluşması sloganıyla yola çıkan Abu Dabi Kitap Fuarı 15-20 Mart tarihleri arasında düzenlendi. İlk başta 70 yayıncı ile başlayan serüven bugün körfez ülkeleri ağırlıklı olmak üzere tüm dünyadan yayıncı, yazar, dağıtımcı ve telif hakları ajanslarının buluştuğu bir etkinlik haline gelmiş durumda.

Fuara Türkiye ulusal standıyla katıldı, temsilci ekipte yayıncılar, yazarlar ve telif hakları ajansları vardı. Türkiye’deki kitap sektörü ile ilgili yapılan panel ve sergilenen kitaplar büyük ilgi çekti. Film ve diziler üzerinden yürütülen çalışmalar ile birlikte edebiyat alışverişi de fuar çatısı altında son derece verimli ilerledi.

Abu Dabi Kitap Fuarı’nın yıldızı şüphesiz Kore’ydi. Fuar her yıl bir ülkedeki kitap sektörünü mercek altına alıyor, bu yıl da Kore seçilen ülke oldu.  Kültürel olarak ise Fransa panel, söyleşi ve tanıtımlarla desteklendi.

Son yıllarda fuarlarda gözlemlenen durum Abu Dabi’de de dikkat çekti, çocuk kitapları yayıncılığı ve e-kitap ile ilgili birçok yenilik fuarda sergilendi, anlatıldı, satıldı.

58 farklı ülkeden 875 yayınevinin katılımıyla Abu Dabi Kitap Fuarı bu yıl geçen yıla göre %15’lik bir artış gösterdi.

İlgi çekici paneller arasında Kore Edebiyatı ve Arap Edebiyatı karşılaştırması ve Rus Edebiyatı’nda Arap izleri vardı.

Arap yayıncıların Türkiye’ye olan yoğun ilgisine tekrar dönmek gerekirse, film ve diziler üzerinden kurulan bağ edebiyatta da kendini ağırlıklı olarak hissettirdi. Bunda fuarın kendi bünyesinde yapılan anlaşmalara ödenek ayırması projesinin büyük etkisi vardı. TEDA Projesi de yine yayıncılar için Türkçe edebiyatı çekim merkezi haline getiren bir diğer unsur oldu.

Son yıllarda Kore edebiyatı tüm dünyada yükselişe geçmiş durumda. Bologna Çocuk Kitap Fuarı’da Kim Hee-Kyung’un kitabı Bologna Ragazzi ödülüne layık görüldü. Abu Dabi Kitap Fuarı’nda Lee Mun-yeol ve Kim Joo-young gibi önemli yazarlar da yerini aldı.

Turkish Book Market başlığıyla düzenlenen panelde Ümit Yaşar Gözüm, Onur Kula, Şaban Kurt, Ali Ural, Nermin Mollaoğlu, Cemran Önder ve ben panelist olarak sunumlarımızı yaptık. Şaban Kurt Arap ve Türk edebiyatı karşılaştırması yaparken, Ali Ural modern Türkiye’de edebiyat faaliyetleri ve iz bırakan isimler üzerine bilgi verdi. Cemran Önder Türkiye’de fuarcılık konusunda yaptığı konuşmada yayıncıları Türkiye’de düzenlenen fuarlarda yer almaya davet etti. Nermin Mollaoğlu telif hakları ve TEDA projesi üzerine hazırladığı konuşmasında Türkiye’de telif ajanslarının gelişimiyle ilgili de önemli ipuçları verdi.  Ümit Yaşar Gözüm yine Türkiye’de genel yayıncılık sektörüyle ilgili bir sunumda bulundu. April Yayıncılık editörü olarak yaptığım sunumda kültürlerarası iletişimin biricik yolu olarak çevirinin önemi üzerinde durdum ben de, yine Türkiye’deki okuyucuların son dönemde ilgi duyduğu konular ile ilgili bilgi verdim.  Onur Kula’nın moderatörlüğünde gerçekleşen panelin ardından verilen resepsiyonda Abu Dabi’de yaşayan Türk okuyucular ve yabancı yayıncılar yer aldı. Panelin ardından Publishing Perspectives’de Chip Rossetti imzasıyla yapılan haber sevindiriciydi.

Son not: Türkçe’den Arapça’ya tercüme yapabilecek, dile ve her iki kültüre de hakim çevirmen sıkıntısı Abu Dabi’de de kendini ağırlıklı olarak hissettirdi. Yayıncıları Türkiye’den kitap alma ve yayınlama konusunda düşündüren en büyük sıkıntı bu nitelikli çevirmen eksiği gibi görünüyor. Bu durumda üniversitelerin dil bölümlerindeki öğrencilerin her geçen gün değeri artan böylesi bir alanı yakından takip etmesinde ve ona göre hazırlanmasında büyük fayda var. [okudumyazdim.net]