Maaşınız hakkında konuşmak kazancınızı artırabilir

İş Dünyası
WSJ Türkçe’den Mackenzıe Dawson’ın yazısı… Her insan konuşmayı sever. Kendimiz, ailemiz, arkadaşlarımız ve düşüncelerimiz hakkında konuşuruz. Özellikle de sevdiğimiz, sevmediğimiz ya da kızdığımız kon...
EMOJİLE

WSJ Türkçe’den Mackenzıe Dawson’ın yazısı…

Her insan konuşmayı sever. Kendimiz, ailemiz, arkadaşlarımız ve düşüncelerimiz hakkında konuşuruz. Özellikle de sevdiğimiz, sevmediğimiz ya da kızdığımız konular hakkında…

Atalarımız duygularımızı bu kadar açık bir şekilde söylediğimizi bilseydi dehşete kapılırdı.

Ancak şimdi söyleyeceğim cümle onları daha da şaşırtacak: Bence kazandığımız para hakkında konuşmaktan çekinmeyi bir kenara bırakıp(“İlla soracaksan söyleyeyim, muhtemelen benim kadar kazanamazsın!” diyenleri duyar gibiyim), bu konuda daha açık bir şekilde konuşmalıyız.

Finansal durum derken borsa, yatırımlar ya da kibirli insanlar gibi aldığımız arabaya ne kadar ödediğimiz veya pahalı ayakkabılarımız hakkında konuşmaktan bahsetmiyorum. Zaten bu tip konuşmalar çıktığınız bir randevuda ya da katıldığınız bir partide pek ilgi çekmez.

Size gerçekten bilgilendirebilecek ve yardım edebilecek para konularından yani aldığınız maaşla ilgili konuşmaktan bahsediyorum. Güya konuşmadığımız politika ve din konularının Facebook  anasayfamıza düşmesinin hemen ardından konuşmamamız gereken bir başka konudan bahsediyorum.

Neden bilinmez ama para konularını konuşmama tabusu yüzyıllardır güçlü bir şekilde devam ediyor. Ancak daha sonra da değineceğim bir konu olan bazı demografik grupların sergilediği tavırların değiştiği bu dönemde, bence bu tabuyu kesin olarak ortadan kaldırmalıyız.

12 yıl önce Boston’dan New York’a taşındığımda, yakın arkadaşım bile olmayan insanların bana ne kadar kira ödediğimi sormasına çok şaşırmıştım. Başta cevap vermemek için yalnızca gülerek mesajı aldıklarını ve konuyu değiştireceklerini umuyordum.

Ancak konuyu değiştirmediler. Aynı soruları sormaya devam ettiler. Manhattan’da yaşamaya başlamamdan yaklaşık bir yıl sonra, evet buna alışmam bir yılımı aldı, insanların bunu sorarak kabalık yapmadığını farkettim. İnsanlar sadece merak ettikleri bir konuda açıkca soru soruyorlardı. Yalnızca piyasanın nasıl olduğunu öğrenmek istiyorlardı. Piyasadaki konumlarını anlamaya çalışıyorlardı: İyi pazarlıklar mı yapıyorlardı yoksa kazıklanıyorlar mıydı?

Emlak konularında olan bu açık ve doğrudan soruları takdir etmeye başladığımda, bu durumun maaşlarla ilgili konuşulduğunu da fark ettim. Maaş, kadınlar dışında herkes tarafından konuşuluyor. Kadınlar olarak bize en çok yardımcı olabilecek olan bir konuyu konuşmaya utanıyoruz. “Women Don’t Ask: The High Cost of Avoiding Negotiation” adlı kitabın yazarı Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Linda Babcock’un mezun olan öğrenciler üzerinde yaptığı bir anketin sonucunda, üzücü bir şekilde erkeklerin %57’sinin yeni bir işe başladığında maaşı konusunda pazarlık yaparken, bu oranın kadınlarda yalnızca %7 olduğunu görüldü.

Woman for Hire isimli istihdam firmasının CEO’su Tory Johnson, “Başınızı önünüze eğerek sessizce durup harika işler çıkarırsanız, birinin sizi fark edeceğine ve yüksek bir maaşla ödüllendirileceğinize inanabilirsiniz. Ancak bu yalnızca bir efsanedir, kesinlikle doğru değil,” diyor ve ekliyor, “Sonu gelmeyen kiralar ve pahalı ayakkabılar için ödememiz gereken yüksek fiyatlardan bahsetmiyorum bile. Sanki bu duruma şükretmemiz gerekiyormuş gibi bize ne sunuluyorsa alıyoruz.”

The New Yorker sitesinde Maria Konnikova’nın yazdığı bir makaleye göre kadınların maaş konusunda pazarlık yaptığı durumların olduğu ancak bunun ters bir etki yarattığı belirtiliyor. Başka kadınlar tarafından mülakata alındıkları halde daha yüksek maaş isteyen kadınların cezalandırıldığı dört farklı araştırma makalede belirtiliyor. Basitçe söylemek gerekirse insanlar kadınların “fazla” maaş istemesinden hoşlanmıyor ve bu taleplerini agresif ve sevimsiz olarak nitelendiriyorlar.

Haberler erkeklerle aynı miktarda maaş almanın yalnızca bunu dile getirmekle çözüleceğini sanan kadınlar için hiç iç açıcı değil.

Ancak bu kötü haber yalnızca ödeme şeffaflığı konusunu güçlendiriyor. Araştırmalar yaparak ve gerekli bilgileri temin ederek maaş konusundaki beklentilerinizi ayarlarsanız, yolun yarısına gelmiş olursunuz.

Kulağa çılgınca mı geliyor? Şeffaflık konusundaki en büyük adımı atan İsveç, Finlandiya ve Norveç’te herkesin bireysel kazancı ve vergi bilgisi düzenli bir şekilde internette yayınlanıyor (ancak herkesin birbirinin hayatını rahatça gözetleyebildiği bir durumda insanların işlerini nasıl hallettiğini bilemiyorum).

Elbette çoğu çalışan bu düşünceyle şeffaflık anlaşmasına onay verirken, şirketlerin bundan hoşlanmama ihtimalı oldukça yüksek. Nedeni ise oldukça açık: Maaşları gizli tutmak şirkete fayda sağlasa da çoğu çalışana sağlamıyor.

Çeşitli sektörlerdeki pek çok şirketin sözleşmesinde, çalışanların birbirleriyle maaş konusunda konuşmasını yasaklayan maddeler var. The Wall Street Journal’da çıkan bir habere göre, Apple’ın da aralarında bulunduğu diğer şirketler bu mesajı oryantasyon programlarında iletiyor.

Ancak şirketler bu tip politikaların yasal olmadığını öğrendiklerinde şaşırabilirler. Flex Frac Logistics adlı kamyon ve gemi taşımacılığı şirketi, bu durumu yakın zamanlarda kendisine açılan “ucuza iş gücü kullanma” davasıyla öğrendi. Ulusal İşçi-İşveren İlişkileri Yasası’na göre (The National Labor Relations Act) işçiler cezalandırılma ya da kovulma korkusu olmadan maaşları hakkında konuşabilme hakkına sahip.

Tamam, diyelim ki yan masada oturan ve herkesle aynı pozisyona sahip olan Jim’in %30 daha fazla maaş aldığını öğrendikten sonra diğer çalışanlarınızın isyan çıkarmamasını isteyen bir müdürsünüz. Kaygılanmanız normal. Ancak şirketlerin bunla baş etmesinin bir yolu, kesinlikle Pollyanna gibi düşünmeye çalışmıyorum, en başta herkese hakettiği miktarda ödeme yapmaktan geçiyor. Diğer bir yolu ise şirketlerin düzenli olarak kurumsal seviyede maaşla ilgili değerlendirmeler yapması, böylelikle ayrımcı bir politika izlemediğini kanıtlaması olabilir.

Eğer ödeme şekli size mantıklı geliyorsa, o zaman sorun yok demektir. Ayrıca şirketler çalışanları destekleyen İnsan Kaynakları departmanları açarsa, çalışanlar sorunlarını anlatabildiği bir yer olduğu için daha huzurlu olurlar.

35 yaş üstü çalışanlar hala maaşlarını iş arkadaşlarıyla veya tanıdıklarıyla konuşmaktan çekinirken, bu tip kaygıları olmayan tek bir insan grubu var: Y kuşağı. 1980’li ve 90’lı yıllarda doğan bu insanlar, kişisel bilgilerin yaygın bir biçimde paylaşıldığı sosyal medyayı kullanarak büyüdüler. Y kuşağındaki insanların mahremiyete bakışları ve konuşmaya değer gördükleri konular farklı. Kendilerine mantıklı gelmeyen geleneksel davranışlara kafa tutmaya meyilliler.

Şirketler kendini hazırlamaya başlasa iyi olur çünkü artık pek çok insan bu konuları konuşacak. Bu yeni ve genç çalışanlar, bir önceki jenerasyona ait çalışanlar gibi parasal konuları kahve alırken fısıltıyla konuşmak yerine herkesin görmesi adına Twitter’da, Facebook’ta ve Instagram’da paylaşacak.