Girişimcilik hakkında merak ettiğiniz her şey…

İş Dünyası
Gizem Gül’ün röportajı Girişimcilik son yıllarda iş dünyasında giderek yükselen bir kavram. Özellikle internet ve teknolojinin gelişmeye başlamasıyla birlikte çok daha fazla hayatımızda yer edin...
EMOJİLE

Gizem Gül’ün röportajı

Girişimcilik son yıllarda iş dünyasında giderek yükselen bir kavram. Özellikle internet ve teknolojinin gelişmeye başlamasıyla birlikte çok daha fazla hayatımızda yer edinmeye başladı. Artık yenilikçi, farklı, işe yarar pek çok fikri olan girişimci adayları keşfedilmeyi beklemek yerine kendi işini kurup, hem kendisine hem de ekonomiye katkı sağlıyor. Peki girişimci olmak için sadece iyi bir fikre sahip olmak yeterli midir? Bir girişimcinin sahip olması gereken özellikler nedir? Bir girişimde bulunmak için hangi adımlar takip etmek gerekir? Bu soruları ve daha fazlasını Türkiye’nin dört bir yanında girişimcilik eğitimleri veren, İletişim Stratejileri ve Girişimcilik Uzmanı Remzi Durmuş’a sorduk.

Girişimcilik nedir ve girişimci kime denir?

Girişimci, bütün riskleri göz önünde bulundurarak, ticari kazanç elde etmek için girişimde bulunan kimsedir. Türkiye’de ortalama 3 milyondan fazla girişimci var diyebiliriz, çünkü Türkiye’de 3 milyondan fazla KOBİ (Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme) var. Girişimcilik son 10 yıllık bir süreçte daha da gelişmeye başlayan bir süreç olarak karşımızı çıkıyor. Özellikle kamunun yani başta KOSGEB, TÜBİTAK ve STK’ların bu sürecin içerisine girmeye başlamasıyla Türkiye’deki insanların bilinçaltındaki girişimcilik algısı ve girişimciliğin tanımları da değişmeye başladı.  Eskiden Anadolu’ya gittiğiniz zaman insanların ‘Nasıl bir işe girebilirim?’ mantığı olduğunu görüyordunuz. Ama bugün artık Anadolu’da yaşayan insanlarımız da ‘Kendi işletmemi nasıl kurabilirim?’ diye düşünüyor. Özellikle gençlerin bu süreç içerisinde olması gerçekten çok sevindirici. Ben konferanslar dolayısıyla Anadolu’ya gidiyorum ve genç arkadaşlar gelip, “Biz kendi işletmemizi nasıl kurabiliriz, dünyadaki yeni iş trendleri nelerdir, TÜBİTAK’ın ya da KOSGEB’in desteklerinden nasıl faydalanabiliriz, Sanayi Bakanlığı’nın yardımlarından nasıl faydalanabiliriz?” diye soruyorlar. Artık insanlar tüketici bir yaklaşımdan çok üretici bir yaklaşımla girişimciliğe yaklaşıyorlar, bu anlamda kendi yaşam felsefelerini yine buna göre oluşturuyorlar.

GİRİŞİMCİ RİSK ALMAKTAN KORKMAMALI

Girişimci olmak için şu özelliklere sahip olmak gerekir diye bir durum söz konusu mudur? Bize bir girişimcinin profilini çizer misiniz?

Bir girişimcinin sahip olması gereken özelliklerin en başında cesaret geliyor, çünkü girişimcilikte cesaret esastır. Cesaretli olmadan zaten bir girişimci adayı bir kere bu sürecin içerisine giremez. Bunun yanında girişimcilikte riskler fazladır, bu yüzden bir girişimcinin risk almayı bir kere aklına koyması lazım. Aynı zamanda bir girişimcinin kıvrak bir zekaya sahip olması gerekir. Özellikle yeni nesil girişimciliğin, gerek ticari, gerek ekonomi anlamında yenidünyanın gerçeklerini anlayabilecek yapıda olması lazım. Bir girişimcinin girişiminde bulunmadan önce farklı bir düşünce ve farklı bir proje ile ortaya çıkması lazım. Dünyaya bakın, artık hayat standartlaşmaya başladı. Her yerde Burger King görürsünüz, her yerde Apple görürsünüz ya da her yerde Windows yazılımlarını kullanırsınız. Hayat artık standartlaşmaya başladı.  Siz farklı nasıl bir şey yapacaksınız ki o benim işime yarayacak. Bu değişim benim hayatıma etki edecek ve ben onu kullanacağım ve bunun karşılığında size maddi anlamda bir şeyler ödeyeceğim. Bunun için girişimci adayının farklı bir düşünce ile farklı bir proje ile ortaya çıkması gerekiyor.

GİRİŞİMCİ YENİLİKÇİ VE DEĞİŞİME AÇIK OLMALI

Girişimci adayının sahip olması gereken özelliklerden bir diğeri, yenilikçi ve değişime açık olması, Girişimci adayının inovatif düşünmesi lazım. Çünkü artık bütün dünya çok hızlı bir şekilde değişiyor. Bir şeker küpü büyüklüğünde bir cihaza 13 milyon kitaplık bir kütüphanenin bilgisini artık nano teknoloji ile sığdırabiliyorsunuz. Bilginin eskime hızının 1 saniyeye kadar düştüğü bir sistemde yaşıyoruz. Ama o 1 saniye önceki bilgiyi bilmeden de 1 saniye sonraki bilgiyi üretemiyorsunuz. O nedenle girişimci adayının bütün bu yeniliklere bütün bu değişimlere, fikirlere açık olması ve vizyonist olması gerekir.

GİRİŞİMCİ ADAYI MUTLAKA GİRİŞİMCİLİK EĞİTİM ALMALI

Tüm bunların yanı sıra önemli olan diğer bir nokta da, girişimcinin girişimcilik konusunda eğitim almasıdır. Peki girişimcilik eğitimi girişimci adayının ne işine yarayacak? Bir kere bu eğitimlerle girişimci adayı, üretim nasıl olur, proje nasıl oluşturulur, pazarlama nasıl yapılır, bir marka ya da ürünün pazarlaması nasıl yapılır, finansal süreçler nasıl yönetilir, girişimcilik sürecinde bir şirketin organizasyonu nasıl yapılır gibi konularda bilgi sahibi olur. Girişimci adayının öncelikle modern anlamda bir işletmeciliğin nasıl yapıldığını bilmesi gerekir.

KOPYA GİRİŞİMLER İLE İFLAS KAÇINILMAZ

Bugün Türkiye’de kurulan işletmelerin yüzde 60’ı ilk 2 yıl içerisinde iflas ediyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü kopya girişimler olduğundan dolayı. Siz küçük ölçekli bir işletme açıyorsunuz ve sizin 5 metre ötenizde aynı işletmeden bir tane daha açılıyor. Bu durum hem sizin hem de diğer işletmenin zarar ve iflas etmesine neden oluyor. Girişimci adayı girişimcilik eğitimi almış olsa, dünyadaki yeni iş fikirleri ve ne tür yeni projeler yapabileceği hakkında bir bilgisi olsa belki gidip 5 metre ötede aynı işletmeden açmayacak. Bunun yerine yeni bir iş fikri ile ortaya çıkacak. Hem zaman kaybı olmayacak hem de güven eksikliği sorunu yaşamayacak. Çünkü o iflas ettiği zaman kendine karşı bir güven problemi de olmuş olacak. Halbuki girişimcilikle ilgili bilgi sahibi olsa hem motivasyon hem de finansal bir kayıp olmadan farklı bir sinerji ve proje ile kendisine, yaşadığı topluma, şehre, ülkeye faydası olmuş olacak. O nedenle girişimci adayının kendine bir cesaretli, özgüvenli bir şekilde yenilikçi ve değişime açık bir fikirlerle, girişimcilik eğitimlerini de alarak bu sürecin içerisine girmesi gerekiyor.

GİRİŞİMCİLİK TARİHİ SANAYİ DEVRİMİNE KADAR UZANIR

Bize girişimciliğin tarihsel sürecini anlatır mısınız? Dünyada ve ülkemizde girişimcilik nasıl bir gelişme gösteriyor?

Girişimciliğin tarihsel süreçlerine baktığımızda köklerinin sanayi devrimine dayandığını söyleyebiliriz. Avrupa’daki girişimcilik tarihi sanayi devriminin sonrasında sanayi odaklı bir toplumun oluşması ile birlikte 1700’lü yıllara kadar dayanır. Girişimcilik konusunda Amerika’ya baktığımız zaman 1950’lere uzandığını görebiliriz. Amerika’daki bu girişimcilik kültürü bugün dünyanın sayılı markalarını yarattı ve Amerika’da 15 trilyon dolarlık bir milli gelir oluştu. Bugün Amerika’daki kişi başına düşen milli gelirin 40-50 bin dolar olmasının sebebi 1950’lerden günümüze kadar gelen girişimcilik kültüründen kaynaklanır.

ALMANYA VE JAPONYA GİRİŞİMCİLİK KÜLTÜRÜ SAYESİNDE AYAĞA KALKTI

Bugün İkinci Dünya Savaşı’nda yerle bir olan Almanya ya da Japonya’ya bakın. Hiroşima,  Nagazaki ya da Berlin’i bir düşünün. Almanya ve Japonya’ya İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 20-30 yıllık bir süreçte dünyanın sayılı iktisadi kültürü haline geldi. Bu nasıl mümkün oldu? Her iki ülkenin de girişimcilik kültürü ve girişimci bir orta sınıfa sahip olmaları sayesinde mümkün oldu. Bugün Avrupa’nın güçlü olmasının nedenlerinden bir tanesi de girişimci orta sınıfa sahip olmalarıdır.

KOSGEB’İN PAYI BÜYÜK

Türkiye’ye baktığımız zaman, Türkiye bir sanayi devrimi geçirmedi ama girişimcilik konusunda KOSGEB’in bu süreçte önemli bir payı var. Ortalama 20 yıldan beri KOSGEB var ama son 10 yıllık süreçte duyulmaya ve KOSGEB’in yaptığı çalışmalar kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Girişimcilik Türkiye’de son 10 yıldır kamuoyunun önünde tartışılmaya başlandı. Hem kavram hem de içerik itibariyle bir yıldız olmaya doğru ilerliyor ve insanların dikkatini çekiyor. Türkiye’de bu süreci yaratan da kamunun desteğidir. Sadece KOSGEB değil, STK’lar da sürecin içerisinde. Bu sürece en büyük desteği veren de TOBB’tur. Anadolu’da her şehirde ve Türkiye’nin pek çok noktasında girişimci kurullarının kurulması çok büyük bir katkı sağlamıştır. Türkiye’de süreç genel olarak böyle ilerledi ve Türkiye’de düzenlenen küresel girişimcilik zirvesi ki ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden de gelmişti, bu Türkiye’de girişimcilik algısının ilerlemesi açısından güçlenmesi sürece ayrı bir ivme kattı. Hatta bu süreç Türkiye’deki girişimciliği hızlandırdı ve kamunun girişimciliğe olan desteğini daha da arttırdı.

Türkiye’de kaç üniversitede girişimcilik bölümü var? Nasıl bir eğitim veriliyor?

Şimdi Türkiye’de girişimcilik ile ilgili eğitimler veriliyor mu, veriliyor. Mesela Okan Üniversitesi’nde girişimcilik eğitimi veriliyor. Yine İstanbul Üniversitesi’nde özellikle Hasan Kalyoncu Üniversitesi ile birlikte yaptıkları çalışma kapsamında veriliyor.

Bu eğitimler lisans düzeyinde mi yoksa yüksek lisans düzeyinde mi?

Yüksek lisans düzeyinde. Ama Özyeğin Üniversitesi’nde lisans düzeyinde girişimcilik eğitimi var. Anadolu’da girişimcilikle ilgili sertifika programları düzenlenmeye başlandı. Önümüzdeki süreçte üniversitelerde girişimcilikle ilgili bölümler açılmaya devam edecek. Mesela Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir çalışması var, şu an okullarda, liselerde girişimcilik dersleri veriliyor. Tabi bu eğitim de ne kadar sağlıklıdır bu tartışılır. Çünkü bu alanın uzmanı olmayan kişiler tarafından maalesef veriliyor.

Peki bu alanda yetişmiş uzman sayısı yeterli mi?

Girişimcilik daha yeni yeni toplumda karşılık bulmuş bir alan olduğu için ve bu konuda daha yeni yeni bölümler açıldığı için maalesef istenen seviyede değil. Bu alanda daha çok söz söyleyenler, girişimcilik konusunda eğitim almış kişiler değil. Girişimcilik alanında işletme mezunları, işletme sahipleri ya da girişimcilik konusunda yüksek lisans yapmış kişiler bir şeyler yapıyorlar. Ama yine de liselerdeki bu eğitimler işletme eğitimi almış kişiler tarafından verilirse daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Ya da bu eğitimler ders şeklinden ziyade seminer ya da konferans gibi de verilebilir. Hatta bu eğitimlere çeşitli sektörlerden kişiler gelip gönüllü olarak bilgilerini paylaşabilirler. Böyle bir çalışmanın daha sağlıklı olabileceğini düşünüyorum. Çünkü bizzat bu işin içindeki insanların gözlemleri aktarılmış olur diye düşünüyorum.

MARK ZUCKERBERG FACEBOOK’U 20’Lİ YAŞLARINDA KURDU

Girişimcilik dediğimizde hep gençlerin herhangi bir girişimde bulunması ya da teknolojik gelişmelerle ilintili bir kavram olarak algılanıyor. Böyle algılanmasının nedeni nedir?

Girişimcilik dediğimiz zaman bir sinerjiyi, bir enerjiyi ifade eder. Nasıl ki her rengin bir anlamı vardır, girişimcilik kavram itibari ile gençliği ve enerjiyi ifade ediyor. Bu konuda Amerika’ya bir bakalım, Steve Jobs kaç yaşında girişimci oldu? 20’li yaşlarında. Mark Zuckerberg, Facebook’u kurduğunda kaç yaşındaydı? Yine 20’li yaşlarında. Girişimcilikte algı gençlere doğru gidiyor. Bir de yeni bir dünya doğuyor ve bunu görmek lazım. Bu dünyanın hakimi gençlerdir çünkü yeni dünyayı, sanal ortamı, modern anlamda işletme yapısını en iyi algılayabilecek olanlar gençlerdir. İşletmecilik dediğimiz zaman da o kadar kompleks bir şey düşünmeyin. Bir tık ötesinde ticaret başlamıştır ve bir tık ötesinde ticaret bitmiştir. Sadece bir ‘enter’ tuşu ile bütün süreci çözebiliyorsunuz. En basit olarak e-ticaret sayesinde milyonlarca ürün, değer ya da marka satabiliyorsunuz. Bugün kamu kurumları artık ticari anlamda bu süreci daha da şeffaflaştırmaya başladılar.

MELEK YATIRIMCILAR GİRİŞİMCİLERE DESTEK OLUYOR

Girişimcilikte melek yatırımcı diye bir tabir vardır. Peki, nedir melek yatırımcı? Sizin projelerinize gerek finansal gerekse danışmanlık anlamında destek sunan işadamlarıdır. Türkiye’de bunun derneği de kurulmuştur hatta. Şimdi geçtiğimiz günlerde hazine müsteşarlığı bununla ilgili bir yönetmelik hazırladı bu Resmi Gazete’de yayınlandı yayınlandığı günde yürürlüğe girdi. Buna göre artık Türkiye’de melek yatırımcılık resmileşti. Yani melek yatırımcı sizin projenize finans anlamında destek sunduğu zaman, sunduğu finansal destek kadar vergiden kesinti yapabilecek. Nasıl bir zamanlar vergi verme, okul yap projesi vardı, bu da aynı o şekilde.

İSTANBUL GİRİŞİMCİLİĞİN MERKEZİ OLACAK

Artık yeni bir dünya ve bunun yanında yeni bir İstanbul doğuyor, bunu görmek lazım. İstanbul dünya finans merkezi kuruluyor. İstanbul da Hong Kong ya da New York gibi dünyanın sayılı finans merkezlerinden biri olacak. Ayrıca İstanbul bir anlamda da girişimciliğin merkezi olacak. Dünyada 2009 krizinden sonra dünyanın dengesi değişti. Eskiden G-8 ülkeleri vardı, şimdi G-20 ülkeleri var. Artık dünya ekonomisinin döngüsü gelişmiş ve gelişmekte olan 20 ülkenin içerisinde gerçekleşiyor.  Bu yeni ekonomik algıyı iyi tanımlamak ve iyi görmek lazım.

SİMİT SARAYI BAŞARILI BİR GİRİŞİM

Türkiye’de girişimcilik hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin en beğendiğiniz girişimler neler? Birkaç örnek verebilir misiniz?

Türkiye’de tabi sürekli yeni girişimde bulunuyor.  Bizim  takip edebildiklerimiz ve edemediklerimiz oluyor ama son zamanlardaki başarılı girişimlere baktığımız zaman Simit Sarayı bunlardan bir tanesidir. Gerçekten kısa vadede büyük bir atılım yapılmıştır. Yine bunun yanı sıra gittigidiyor.com, hepsiburada.com örnekleri başarılı hikayelerdir. Bu girişimler farklı bir konseptle ortaya çıkmışlardır. Mesela, eskiden sokak simitçilerinden simit alıyorduk, börek ya da pastayı da pastaneden alıyorduk ama şimdi Simit Sarayı’na gittiğiniz zaman hepsini orada bulabiliyorsunuz.

Peki son zamanlarda pek çok çiğ köfte satan işletmelerin açıldığını görüyoruz. Sizce bu girişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Artık dünyada markalar tekelleşmeye başladı ve buna paralel olarak da artık yaşamlarımız tekelleşiyor. Bugün Çin’de yaşayan bir insanın yediği yemek ya da izlediği filmle dünyanın başka bir tarafında yaşayan bir insanın yediği yemek ve film arasında pek bir fark yok. Tabi ki bunu genel anlamda söylüyorum, elbette ki yöresel değerler farklılık gösterecektir. Bu anlamda başarılı girişimlerin yerel bir değeri alıp, küresele taşıması beklenir. Önümüzdeki süreçte bunu göreceğiz, çiğköfte ne kadar markalaşabilecek ve Avrupa’da ya da dünyada kendini nasıl tanıtabilecek. Markalaşmada şöyle bir şey vardır, siz bir ürün satmazsınız; sattığınız bir değerdir. Siz bir markayı satın aldığınızda parayı ürüne değil, size kattığı değere verirsiniz. Çiğ köfte de kendini nasıl bir değerle, küresel pazarda kendini nasıl sunacak, önemli olan budur. Bugün Mc Donalds’ın dünyada 6 bin ofisi var ve Obama bununla övünür. Bakalım bizim markalarımız Mc Donalds gibi kendini ifade edebilecek mi? Futbolda da öyle değil midir? Süper Lig’de şu şunu yendi diye övünürüz. Ama ya Avrupa’daki başarı, yurtdışındaki başarı?

Siz de girişimcilik konusunda eğitimler veriyorsunuz? Bu eğitimlerde girişimcilikle ilgili ne anlatıyorsunuz?

Bu gittiğimiz yere göre değişebiliyor. Bir STK, yerel yönetim ya da sanayi odasına gidiyorsak örneğin, girişimcilik kültürü nasıl yaratılabilir,  sanayi ticaret odası bu sürecin neresinde yer alabilir, basın ve medya kuruluşları bu sürecin neresinde yer alabilir onları konuşuyoruz. Eğer bir üniversiteye gidiyorsak da, oradaki öğrenci arkadaşlarla nasıl girişimci olunabilir, dünyadaki yeni iş fikirleri nelerdir, proje yönetimi nasıl yapılabilir, bu süreçte hangi argümanlar ya da kaynaklar kullanılabilir, dünyadaki girişimcilik örnekleri nelerdir, girişimcilik yönetimi nasıl yapılır, girişimcilikte marka girişimleri nasıl yapılabilir bunları konuşuyoruz.

İŞLETMELERİN İFLAS ETMESİNİN SEBEBİ VİZYON EKSİKLİĞİ

Siz girişimcilikte eğitimin ne kadar önemli olduğunu vurguladınız ama , “Bende işletme kafası var.” diyenler de girişimci olabilir mi ve girişimci olarak başarılı olabilir mi?

Türkiye’de kurulan işletmelerin yüzde 60’ının ilk iki yıl içerisinde battığını biraz önce de ifade etmiştim. Bunun en büyük nedeni vizyon eksikliğidir. Çünkü bir şeyi bilmeden onun nasıl yapılacağını bilemezsiniz. Anadolu’da “Ekmeği fırıncıya verin, bir ekmek de üstüne verin” diye bir tabir vardır. O nedenle işi bilene yaptırmak lazım ve bunun yanında o sürecin eğitimin almak lazım. Bu KOSGEB’in eğitimi olabilir ya da başka bir kurum ya da kuruluşun eğitimi olabilir. Çünkü işletmecilik basit bir şey değil. Bugün kurulan bir işletme küçük ölçekli de olsa çok küçük meblağlarla kurulmuyor. Ben bilirim diyorlar ama bir süre sonra bu işletmeler iflas ediyor. Demek ki bildiğini düşünmek yetmiyormuş. Anadolu’da “Biz babadan böyle gördük” düşüncesi vardır. Birincisi şu var, sizin babanızdan gördüğünüz o işletmecilik doğru muydu? Diyelim ki doğruydu, doğruysa o işletme şu anda nerede? İkincisi, şu anki dünyanın gerçekleriyle ‘ben yaparım’ dediğin düşünce örtüşüyor mu? Ne kadar bilgilisin? Bugün artık Türkiye’de modern işletmeler kurulduğu zaman ilk önce iş planın var mı diye soruyorlar. Kısa, orta, uzun vadedeki hedeflerin neler? Niçin bu işletmeyi açıyorsun? Buradaki karı nasıl elde edeceksin? Hangi vadede kara geçebileceksin? Hangi argümanları kullanabileceksin? Zaman ve bütçe planlamasını nasıl yaptın? Bütün bunları yapmadan şu kadar metrekare bir yer açayım, oraya birkaç sandalye masa atayım, işletme oldu diye bir şey olmuyor. Yaptım oldu olmuyor. Ondan sonra iflas ediyorsunuz, hem enerji hem finansal hem motivasyon hem zaman kaybı. Onun için bir girişimcinin mutlaka eğitim alması gerekiyor. Ben bunu hep vurguluyorum, Türkiye’deki işletmelerin iflas etmesinin birinci nedeni vizyon eksikliğidir. Genellikle iflasın nedenini finans olduğunu düşünürler ama öyle değildir, bu vizyon eksikliğinden kaynaklanır. Komşusu bir girişimde bulunmuş ve “O yaptı, oldu; ben de yaparım" düşüncesiyle o da girişimde bulunuyor. Hem komşusu iflas ediyor hem de kendisi iflas ediyor. Biz buna kopya girişim diyoruz. Böylelikle Türkiye’de her yıl yüzlerce hatta binlerce işletme maalesef iflas ediyor. Bugün İstanbul Türkiye ekonomisinin yüzde 40’ını taşıyor. Biz Anadolu’da bu girişimcilik kültürünü yaratırsak hem 2023 hedeflerine daha erken varmış oluruz hem genç işsizlik bir o kadar minimize edilmiş olur hem de Türkiye ekonomisi bir o kadar hızlı kalkınmış olur.

GİRİŞİMCİLİKTE ÖNCE FİKİR ÖNEMLİ

Girişimcilikte para mı önemlidir, yoksa fikir mi?

Girişimcilikte şöyle bir şey var. Para sonraki aşamada geliyor. Bir fikriniz olmadan girişiminiz olamaz. Bugün baktığımız zaman KOSGEB artık esnaf odalarıyla işbirliği yapıyor. Girişimde bulunmuş küçük ölçekli buna bakkal da diyebilirsiniz, kasap da diyebilirsiniz, manav da diyebilirsiniz onlara girişimcilik eğitimi veriyor. Neden? Türkiye’de daha sürdürülebilir işletmelerin kurulması için. KOBİ’lerin daha kurumsal bir yapı ve daha kurumsal bir düşünceyle girişim sürecini yönetmesi için. Bu tür eğitimler Türkiye’de özellikle aileleri de etkiliyor. Ailelerde artık girişimci mantıkla düşünüyorlar. Önceden girişimcilik pek iyi algılanmazdı. Git bir devlet kapısında en azından bir temizlikçi ol derlerdi. Bu eğitimlerden sonra aileler de “Acaba bizim çocuğumuz da kendi işini kurabilir mi?" diye düşünmeye başladılar. Memur ailelerinden gelenler bunu başaramıyorlardı, daha çok özel sektörden gelen ya da kendi işletmesini kurmuş olanlar böyle bir cesarette bulunuyorlardı. Bugün işletmelere baktığımız zaman onlar da aslında yavaş yavaş fikrin önemli olduğunu kavramaya başladılar. Fikriniz varsa, finansal desteği birçok yerden bulabiliyorsunuz. Mesela melek yatırımcılar. Önemli olan iyi bir fikriniz var mı? Zaten iyi bir fikriniz varsa gerek kamu, gerek özel sektör, gerekse STK’lar  size destek oluyor.

LİDYALILAR PARAYI BULDU BULALI GİRİŞİMCİLİK VAR

Girişimcilik insanların hem kendine hem de ekonomiye yeni iş alanları yaratması bakımından önemli. Ancak girişimcilik kapitalizmin dayattığı bir şey değil mi?

Bu işin felsefi ve siyasi boyutu. Bu tarih boyunca zaten tartışıla gelmiş bir şeydir. Hatta bu düşünce fikir akımlarını bile doğurmuştur. Kapitalizm kendi karşıtlarını bile oluşturmuştur. Bu düşüncenin hem felsefi hem de siyasi alanda tartışılması gereken ayrı bir boyutu vardır. Ama bugün eğer gelişmek ve kalkınmak istiyorsanız, mutlaka girişimcilerinizin olması lazım. Girişimcileriniz olmadan nasıl kalkınabilirsiniz ki? Yeni işletmelerin kurulması gerekiyor ki insanlar bu işlere girsinler, gerek ülke ekonomisi kalkınsın, gerek size katkı sağlasın. Böyle olmadığı zaman ne yapılabilir, nasıl kalkınabilirsiniz? Kapitalist sistemin ismi değişir, yapısı değişir ama bir şekilde  girişimcilerinizin mutlaka olması gerekiyor. Girişimcilik ne Amerika kurulduğu zaman başladı, ne de Avrupa kurulduğunda başladı. Aslında girişimcilik ilk insandan beri olan bir şey. İnsanlığın var olmasından beri gelen bir şey. Lidyalılar tarafından paranın bulunmasından bu yana gelen bir süreç.

Genç girişimcilere ne gibi tavsiyeleriniz olabilir? Ve girişimcilikle ilgili öngörüleriniz nelerdir? Türkiye’de hangi sektörler girişimcilik için ön planda olacak?

Öncelikle ben girişimci adaylarına şunu öneriyorum, bir kere kendilerine inansınlar. Gerek toplumsal anlamda gerek finansal anlamda sıkıntı çekebilirler, bunlar doğaldır. Girişimci adaylarına dünyadaki başarı öykülerine bakmaları tavsiye ederim. Hiçbir işletmenin öyle çok rahat bir şekilde kurulmadığını görecekler. Bugün Apple bakın ya da Microsoft’a bakın aynı şekilde… Çok zorlukla kurulmuş işletmelerdir. Bir kere girişimcilerin kendilerine özgüvenlerinin tam olması lazım. Girişimci olduklarından dolayı başta aileleri olmak üzere toplumdan tepkiler alabilirler, bir kere bunları göğüsleyebilmeleri ve risk alabilmeleri gerekiyor. En önemli noktalardan bir tanesi eğitim alması lazım. Sosyal olması lazım, STK’larla iç içe olması lazım. Çünkü günün sonunda kurulan işletmeler networklerle sürdürülebilir oluyor. Girişimci adayının genel anlamda bunlara dikkat etmesi lazım ve bir fikir oluşturduğu zaman da, hedef kitlem kim ve hedef kitlem buna niçin yatırım yapacak diye düşünmesi lazım. Girişimci adayının özellikle gündemi, dünyadaki gelişmeleri ve çalışmaları iyi takip etmesi lazım. Hangi alanda girişim yapacaksa o sektördeki yenilikleri çok iyi takip etmesi gerekiyor.

SAĞLIK VE BİLİŞİM SEKTÖRÜ GİRİŞİMCİLİKTE ÖN PLANDA OLACAK

Gelecekle ilgili e-ticaret daha da gelişeceğini ve buradaki ticaret hacminin daha da büyüyeceğini söylemek gerek. Bence bu anlamda girişimcilerin e-ticareti düşünmeleri gerekiyor. İnternet ortamında nasıl bir fikirle kendi hikayemi oluşturabilirimi düşünmeleri lazım. Sağlık ve bilişim sektörü girişimcilik anlamında sürekli gelişen sektörler. Girişimcilik aslında bir ekip işidir, bu yüzden iyi bir ekip kurmaları gerekiyor. Gıda üzerine bir girişimde bulunmayı düşünüyorlarsa yeşil gıdalar üzerinde biraz daha odaklanmalarını öneririm. Çünkü küresel ısınmayla birlikte yeşil olan her şey değer kazanacak. Buna enerji de diyebilirsiniz sağlıklı beslenme de diyebilirsiniz. Türkiye ve dünyada önümüzdeki süreçte girişimci adaylarımızın bilişimle ilgili neler yapabilirimi düşünmeleri gerekiyor.

BU ÜLKENİN MEMURDAN ÇOK GİRİŞİMCİLERE İHTİYACI VAR

Benim ailelerimizden ricam, çocuklarına memur olmalarını öğütlemesinler. Çünkü bu ülkenin memurdan çok girişimcilere ihtiyacı vardır. Dünyada ilk 5 ekonomi içerisine girmiş söz sahibi olan bir ülke olmak istiyorsak girişimcilerin aileler tarafından desteklenmesi lazım. Yerel yönetimlerin ve STK’ların bu sürecin içine girmesi lazım. Medyanın da bu işin içine girmesi lazım, özellikte görsel yayın yapan kuruluşların girişimcilikle ilgili ya da başarı hikayeleriyle ilgili programlar yayınlamaları lazım ki girişimcilerin motivasyonları artsın. Girişimci adaylarımıza da şunu söylemek istiyorum. Hiçbir zaman motivasyon kaybına uğramasınlar. Çünkü girişimcilik bazen sıkıntılı bir süreç olabiliyor.

On5yirmi5