Peygamberimizin Medeni Şehri Medine

İslam
Peygamberimizin (sas) kabri de burada. İslamiyet’in çok önemli aşamalarını gösteren Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarının yaşandığı yer… Müslümanlar, hacı olduktan sonra akın akın gelip Medin...
EMOJİLE

Peygamberimizin (sas) kabri de burada. İslamiyet’in çok önemli aşamalarını gösteren Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarının yaşandığı yer…

Müslümanlar, hacı olduktan sonra akın akın gelip Medine’nin mübarek mekânlarını geziyor. Uhud şehitlerine ağlayıp Peygamberimizin (sas) eviyle minberi arasındaki ‘cennet bahçesi’nde iki rekat namaz kılarak şefaat diliyor. Medine, adı gibi medeni bir şehir, dingin ve huzurlu…

Mekke’de Harem-i Şerif’in çevresindeki taksicilerin korna seslerinden eser yok burada. Gürültü, bağırıp çağıran da yok. Kainatın Efendisi’nin yanında huzur ve hüzün iklimi hakim.

Cennet bahçesinde 2 rekat namazın tadı…

Medine’ye gelindiğinde ilk amaç Peygamberimizin mescidinde günün beş vakit namazını cemaat olarak kılmak. Hacılar iki vakit arasında otele ya da eve dönmek yerine mescitte zaman geçiriyor. Dua eden, nafile namaz kılan, Kur’an okuyan, hatta uyuyan bile oluyor. Mescidin diğer camilerden farkı büyük bir kadın cemaatine sahip olması. Binlerce kadın, farklı renklerde, tarzlarda kıyafetleriyle namaz kılıyor.

Sabah, öğle ve yatsı namazlarından sonra kadınları bekleyen ise ‘büyük buluşma’ var: Hz. Muhammed’in (sas), "Evimle minberim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir." diye buyurduğu yerde 2 rekat namaz kılma şansı…Peygamberimizin kabrinin bulunduğu Ravza-i Mutahhara erkeklere yirmi dört saat, kadınlara sabah namazından sonra 07.00-11.00, öğle namazından sonra bir saat ve yatsı namazından sonra 20.00-23.00 arası açık.

Kadınlar ülkelerine göre gruplanıyor. Türki-ye’nin de grubu var. Boşnaklar ve Orta Asyalı Türkler de Türkiye grubuna dahil. Bir kadın görevli tarafından grup Ravza’ya doğru götürülüyor. Ravza-i Mutahhara’ya ulaşmak 1-1,5 saati buluyor. Bu sürecin uzun olması sinirleri gerebiliyor. Bazı ülkelerin öne geçmesine kızan hacılar, tepki gösteriyor. Ama bu 1,5 saatte Peygamberimizi anmak varken tepki göstermek hoş değil. Bunun yerine, "Peygamber’in mekânında daha çok kalıyorum, O’nun yolunda daha fazla çaba sarf ediyorum." diye sevinilse yeri. Ama yorgunluk tahammülü azalabiliyor.

Ravza-i Mutahhara’daki yeşil halıyla kaplanmış bölümü görünce o yorgunluk da geçiyor. Mescit kırmızı halıyla döşeliyken Cennet bahçesi belli olsun diye yeşil halıyla kaplanmış. Burada 2 rekat namaz kılınması tavsiye ediliyor, geriden gelenlere de zaman kalsın diye. Ama bazı hacı hanımlar da buna uymayıp uzun uzun namaz kılınca görevliler müdahale ediyor. Peygamberimizin yanına ulaşmak böyle zor ama diğer yandan cennet bahçesinde edilen duaların, kılınan 2 rekat namazın tadı bir başka.

Biz Uhud’u severiz, Uhud da bizi…

Mescitte sabah namazını kıldıktan sonra öğleye kadar mübarek mekânları görme zamanı. Görülmesi gereken en önemli mekânlar Uhud Savaşı’nın yaşandığı, Hz. Hamza’yla birlikte 70 sahabenin şehit olduğu Uhud Dağı. Biz de savaşın yaşandığı gün olan bir cumartesi sabahı Uhud’a vardık. Bir tarafı şehitlik olan Uhud tepesi, Hz. Muhammed’in (sas) "Biz Uhud’u severiz, Uhud da bizi sever." hadisinde dediği gibi Müslümanların dost mekânı.

Burada yapılacak en önemli şey, şehitlere gönderilen Fatihalardan sonra Uhud’un üzerinde durup savaş sırasında 50 okçunun Peygamberimizin sözünden çıkması ve verilen 70 şehit üzerine tefekkür etme. Peygamberimizin amcası Hz. Hamza’nın şehitliğine duyduğu hüzne ortak olma.

Bazı tur şirketlerinin Medine’ye getirdiği hacılara Uhud Savaşı’nı duygusal bir şekilde anlattıktan sonra hoparlörden yüksek sesle "Şehitler ölmez" diye ilahi çalması şehitliğin dingin, hüzünlü, tefekkür edilmesi gereken iklimine uymuyor. Sonra sıra Peygamberimizin mescitlerini ziyaret etmeye geliyor; Kuba Mescidi, Gamame Mescid, Hendek Savaşı’nın yapıldığı yerde inşa edilen Yedi Mescitler…

Haccın ağızlarda bıraktığı tat: Hurma

Hacılar, günün 5 vakit namazını Peygamberimizin mescidinde kılıyor. Arada yemek molalarını saymazsak 24 saatin neredeyse tamamını mescitte geçirenler oluyor. Ama Türkiye’ye dönmeye az zaman kala hacıları hediye telaşı sarıyor. Mescid-i Nebevi’nin hemen yakınındaki alışveriş mekanlarını turlayan özellikle hanım hacılar altın takı, inci, kıyafet, çocuklar için oyuncaklar satın alıyor.

Bazı genç hacı kızlar da kına gecesi için kıyafet bakıyor. Çünkü Medine’de işlemeli renkli elbiseler epey uygun fiyata. Bir işlemeli elbise ortalama 220 riyal, bu da 120 TL ediyor. Bu anlamda haccın da kendine ait bir ticareti, sosyal ortamı var.

Mekke’de Harem-i Şerif’in karşısında Zemzem Towers isimli alışveriş merkezi dikkat çekse de, bu süreçte hac telaşı olduğu için asıl alışveriş Medine’ye kalıyor. Medine’ye gelen hacıların ilk büyük alışverişi hurma. Medine merkezdeki dükkanların yanı sıra hurma bahçeleri de ilgi görüyor. Türk hacı kafileleri çoğunu Türklerin işlettiği hurma bahçelerine giderek istediği hurmayı seçiyor.

Osmanlı hurma bahçesi sahibi Süleyman Uzunoğlu’ndan öğrendiğimize göre Türklerin en çok tercih ettiği hurma türü ‘mebrum’. ‘Sukay’ da yumuşak ve hafif tatlı olması nedeniyle ilgi çekiyor. Hurmayı 10 kilodan başlamak üzere 80-100 kilo kadar alan oluyor.

Kalitesine ve satıldığı yere göre kilosu 35-50 riyal (18-25 TL) arasında değişen bu iki türün dışında asıl ilgi gören Peygamberimizin kendi eliyle diktiği ‘acve’ isimli hurma. Efendimizin "Kim aç iken acve yerse o gün şifa bulur." dediği bu hurma çok değerli. Kilosu da 120 riyal yani 60 lira. Ancak sadece hediye amaçlı değil Medine’de bulunup da gün içinde hurma yememek olmaz.

Özellikle Uhud, Hendek bölgelerini, mescitleri gezerken seyyar satıcıların önündeki taze hurmalar dikkat çekiyor. Yaşken toplanıp dondurulmuş bu hurmalar sıcak havada hem tatlı hem de soğuk olması nedeniyle büyük bir iştahla yeniyor. Yaş hurmaları Türkiye’ye getirmek biraz zor.

Ama hurmacılar, yola çıkarken alıp eve varıldığında hemen derin dondurucuya konulduğunda uzun süre saklanıp tüketilebileceğini söylüyor. Hacılar, Mekke’den zemzem, Medine’den hurma ve bunların yanında Peygamber’in kokusunu alarak dönüyor.

Zaman