Nuri Pakdil’den oruç ve Ramazan yazısı

İslam
Vahdet gazetesinde yer alan yazı.. Oruç ayı, gerçek anlamıyla, inanmışların içlerinde bir özeleştiri yapmalarını zorunlu tutar. Özeleştiri yapmayan kişi atılım yapamaz, aşamaz kendi kendisini. Özeleşt...
EMOJİLE

Vahdet gazetesinde yer alan yazı..

Oruç ayı, gerçek anlamıyla, inanmışların içlerinde bir özeleştiri yapmalarını zorunlu tutar. Özeleştiri yapmayan kişi atılım yapamaz, aşamaz kendi kendisini. Özeleştiriyle onarılırız, bütünleniriz. Bu bilgelikle çok az yazı yayımlandı. Anlaşılmaz bir tutumla, sanat dergilerinde, oruç ayı üstüne hiç yazı yayımlanmaz. Bu sanat dergilerine bakınca, oruç ayının gelip gelmediğini bile öğrenmek olanağımız yok.

Oruç ayı üstüne düşünmeden, oruç ayının Türk ulusunun parçalanmaz bir yaşam parçası olduğu göz önünde bulundurulmadan Türk ulusunun açıklanması da yapılamaz, ulusumuzun yorumu eksik kalır. Oysa edebiyatın işlevi, her şeyden önce kendi ulusunun yorumunu yapmaktır, bu yorumlarla öbür ulusların yaşamları arasındaki ayrılıkları, benzerlikleri saptamaktır, insanı evrensel bir dille anlatma olanakları yakalamaktır. Yılın onikide biri oranında yaşamımızı kaplayan, ulusu özgün bir biçimde koşullandıran oruç ayına yabancı kalamaz bu ülkenin yazarları, sanatçıları. Bu ülkede yaşıyoruz, bu ulusun yazarlarıyız.

Kimi gazetelerin düzenledikleri özel sayfalar da, coşkuyla doldurulmuş yazılar olmaktan çok, vaktiyle yazılmış yazıların yinelenmesi biçiminde kalmıştır. O yazıların çoğu zaten belleklerdedir. Her yıl, yeni yaklaşımlarla oruç ayının anlatımı, yorumu yapılmalı. Yeni yetişenler kıvançla tuttukları orucun açıklamasını da okuyarak, bu evrensel Tanrı buyruğunun bilincine varmalıdırlar. Bu bilinçle yüklü düşünsel atılımlara olanaklar hazırlanmalıdır.

Kasım 1973

II

Oruç geldi, hepimizi bir bir denetledi. İçimizi denetledi, dışımızı denetledi, toplumumuzu denetledi. Yeryüzü, bu yıl böylece bir varoluş sınavından geçirildi. Geçen geçti, kalan kaldı bu sınavda. Umutsuz olmamalı insan. Yinelenecektir bu sınav bir daha: insan, bir kezliğine olsun başarılı olmaya bakmalı bu sınavda.

İslâm öğretisi, insanı, sürekli olarak varoluş bilincinde tutan, insana bu bilinci taşıyan, bu bilinçle insanı donatan bir öğretidir. İslâm öğretisiyle açıkça anlarız evrensel bir işlevimiz olduğunu, işlevimizin bizim için bir varoluş koşulu olduğunu. Evrensel bir umut yüreğimizi doldurur işte oruçla. İslâm öğretisinin tüm ilkeleri evrensel içerikli ilkelerdir. Bu ilkeler, müslümanı eğiterek, onu evrensel yükler taşımaya hazırlar. İnsancıldır bu ilkeler. Ezilmişleri, hakları yenenleri, yoksulları, özgürlük savaşımcılarını, emekçileri savunur İslâm öğretisi. Bu öğretiye göre, insan ancak çalışmasının karşılığını görebilecektir, emeğinin karşılığını alabilecektir. Oruç, İslâm öğretisinin temel ilkelerini gözlerimizin önüne koydu yeniden, uyardı bizi. İnsan emeğini, oruçla, bir kez daha kutsadık.

Erdem Bayazıt, ‘Sebeb Ey’ adlı yapıtında şöyle vurgular bunu: “ ‘Yememiştir hiç kimse / Elinin emeğinden daha hayırlısını’ diyerek/ Şafak gibi alınlara terle yazılmış/ Hakkın mutlak ölçüsünü/ Elbet benim işçilerim çekecek/ Emeğin kutsal direğine..”

Ekim 1976-Nuri Pakdil, Biat II