KURBAN KESMENİN ÖNEMİ VE FAZİLETİ

İslam
Kurban kesmek birçok esrarı ihtiva eden faziletli bir, ibadettir. Kurban Allah rızası için yapılan bir fedakarlık olup,Yüce Rabbimizin verdiği nimetlere şükür, dünyevi ve uhrevi bela ve musibetlere ka...
EMOJİLE

Kurban kesmek birçok esrarı ihtiva eden faziletli bir, ibadettir. Kurban Allah rızası için yapılan bir fedakarlık olup,Yüce Rabbimizin verdiği nimetlere şükür, dünyevi ve uhrevi bela ve musibetlere kalkandır. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde “Kim gönül hoşluğu ile Allahtan sevap umarak kurbanını keserse onun için kendisini ateşten koruyan bir kalkan olur” buyurmuşlardır.

Kurban gadab-ı İlahiyi söndürüp rıza-i ilahiye’yi celbeder. Çok kurban kesilen memlekette harb olmaz. Kurban kesecek mal gücü olduğu halde kesmezse muhakkak o kişinin ya kendisinden veya çoluk çocuğundan veya malından mutlaka bir kan akar. Kurban Bayramında umumi af tecelli eder. Kurbanda çoluk çocuk ve fukara için umumi bir menfaat vardır.

Allah rızası için kurban kesen kişi çok büyük ecre nail olur. Zeyd bin Erkam’dan rivayet olunmuştur ki, Ashabı Kiram Allah Rasülüne “Bu Kurbanların mahiyeti nedir?”diye sordular.”Babanız Hazreti İbrahimin sünnetidir.” diye cevap verdi.Yine sordular “Ya Rasulullah bize bu hususta ne vardır.” Peygamberimizde “Her kıl karşılığında bir hasene vardır” cevabını verdi. Yine sordular “Ey Allahın Rasulu koyunun yünüde öylemidir?” dediler. Peygamberimiz de “Evet yünden her tel karşılığında bir sevap vardır ” buyurdular.Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) kıymetli kerîmeleri Hz. Fâtıma-i Zehrâ’ya, “Yâ Fâtıma! Kalk, kurbanının yanına git ve kurban kesilirken şu duâyı oku: (İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi’l âlemîn. Lâ şerîke lehû ve bizâlike ümirtü ve ene evvelü’l müslimîn.”

Meâli: “Şüphesiz benim namazım, ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin rabbi olan Allâh içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben müslüman olanların evveliyim.” (Sûre-i En’âm, âyet 162-163)

Muhakkak ki kurbanın yere damlayan ilk kan damlası ile ömründe işlemiş olduğun her günâh mağfiret olunur.

Muhakkak yarın kıyâmet günü kestiğin bu kurbanın kanını ve etini getirip yetmiş kat fazlasıyla, terâzinin sevâplar kefesine koyarlar.” buyurdu.

Hz. Ebû Saîd (r.a.) der ki: “Yâ Rasûlallâh! Bu büyük ikrâm Muhammed aleyhisselâmın âline mi mahsustur, yoksa onlarla beraber bütün müslümanlara mı mahsûstur?” dedim. “Husûsî olarak Âl-i Muhammed’e, umûmî olarak bütün müslümanlara.” buyurdu.

Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Kurbanlarınızı büyük yapınız. Muhakkak ki onlar sırat üzerinde sizin binekleriniz olacaktır.”

PEYGAMBER EFENDİMİZ (s.a.v.)’İN DİLİNDEN KURBANIN FAZİLETİ

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) pek çok hadislerinde kurban kesmenin sevap ve faziletlerine, yani bize bu dünyada ve mead (ahiret) âleminde kazandıracağı mükâfatlara işaret eder.

KURBANDAN DÜŞEN İLK KAN DAMLASI İLE TÜM GÜNAHLAR AFFEDİLİR

Peygamberimiz [aleyhissalatü vesselam], kurban bayramı günü, kızı Hz. Fatıma (r.a.)’ya şöyle buyurur.
“Ey Fatıma! Kalk, kurbanının yanında bulun, şunu iyi bil ki; onun kanından yere düşen ilk damla ile, işlemiş olduğun günahların tümü affedilir. Kurban kesilmeden önce şöyle dua et: ‘Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi içindir. Onun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Müslümanlardanım.’”

Bu sırada Peygamberimiz [aleyhissalatü vesselam]’ın yanında bulunan sahabeden İmran b. Husayn şöyle bir soru sorar:

Ey Allah’ın Resulü! Bu (bağışlanma ve sevap) yalnız senin ehl-i beytine mi mahsustur, yoksa tüm Müslümanlar için de durum aynı mıdır?

Resulü Ekrem [aleyhissalatü vesselam] da:

“Tüm mü’minler için aynı sevap vardır” buyurur. (Heysemi, Mecmeu’z-Zevaid, c. IV, s. 17; Hakim, el-Müstedrek, c. IV, s. 222.)

KURBAN KESMENİN ÖNEMİ NEDİR?

Kurban kesmek Allah rızası için gerçekleştirilen bir fedakarlık örneği olmakla birlikte, yüce yaratanın kullarına bahşettiği tüm nimetlere şükür göstergesidir. Hem dünyevi hem de uhrevi bela ve musibetlere karşı kalkan görevi üstlenmektedir.

Kurbanın yere damlayan ilk kan damlası sayesinde kulların hayatları boyunca işlemiş olduğu her günaha mağfiret olunmasını sağlamaktadır.

Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Kurbanlarınızı büyük yapınız. Muhakkak ki onlar sırat üzerinde sizin binekleriniz olacaktır.”

Kurban ibadetini gerçekleştirmek, toplumda dayanışma, kardeşlik, yardımlaşma gibi eşsiz güzellikte duygularının ön plana çıkarılmasına ve yoğun bir şekilde hissedilmesine vesile olmaktadır.

Yüce Mevla’nın sunduğu nimetlerden tüm kullarının yararlanmasını sağlamaktadır, böylece sosyal adaletin gelişmesine önemli ölçüde yardımcı olmaktadır.

Nitekim Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde, “Kim gönül hoşluğu ile Allahtan sevap umarak kurbanını keserse onun için kendisini ateşten koruyan bir kalkan olur” buyurmuşlardır.

Kurban kesmek kişiyi, mal ve para arzularından ve cimrilik duygusundan kurtararak; zengin bir kimseye malını yüce yaratıcının yolunda başka kimselerle paylaşma ve yardımlaşma alışkanlığını kazandırır ve bundan keyif duymasını sağlamaktadır. Bu sayede zengin kişiyi sonu gelmez cimrilik duygularından ve önüne geçilemez dünya malına tutkunluğundan kurtarmaktadır.

Kurban, fakir olan kimselere ise zengin olan kulların yardımı ve paylaşması sayesinde yüce Allah’a şükür ve minnet duygularıyla yönelmesine, kendini yaşadığı toplumun gerçek bir bireyi gibi hissetmesine, sunulan dünya nimetlerinin de dağılımı noktasında karamsarlık ve düşmanlık gibi kötü duygulardan kendisini arındırmasına vesile olmaktadır.

Kurban kesmenin önemi ve faziletleri konusuna ilişkin, ‘’Muhakkak yarın kıyâmet günü kestiğin bu kurbanın kanını ve etini getirip yetmiş kat fazlasıyla, terâzinin sevâplar kefesine koyarlar.” buyuruldu.

Hadislerle Kurban Kesmenin Fazileti

Kurban kesenin evi ise, memnun olur, sahibine hayır dua eder. Bu bakımdan kurban kesmeyi bir nimet bilmelidir! Kurban kesen müslüman, kendini Cehennemden azat etmiş olur.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Cimrilerin en kötüsü [vacip iken] kurban kesmeyendir.) [S.Ebediyye]

(Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyen, namaz kıldığımız yere gelmesin!) [Hakim]

(Kurbanın postunun her kılına ve her parçasına bir sevap vardır.) [Hakim]
(Kurbanlarınız, semiz olsun. Onlar, Sıratta bineklerinizdir.) [Zâd-ül mukvin]

(Kurbanın derisindeki her tüy sayısınca size sevap vardır. Kanının her damlası kadar mükafat vardır. O sizin mizanınıza konacaktır. Müjdeler olsun!) [İbni Mace]

(Kurbanlarınızı gönül hoşluğu ile kesin! Çünkü hiçbir müslüman yoktur ki, kurbanını kıbleye döndürüp kessin de, bunun kanı, boynuzu, yünü, her şeyi kıyamette kendi mizanına konan sevabı olmasın!) [Deylemi]

(Sevap umarak kurban kesen, Cehennemden korunur.) [Taberani]

(Kurban bayramında yapılan amellerden Allahü teâlâ katında kurban kesmekten daha kıymetlisi yoktur. Daha kanı yere düşmeden Allahü teâlâ, onu muhafaza eder. Onunla nefsinizi tezkiye edin, onu seve seve kesin!) [Tirmizi]

(Kurbanların en hayırlısı boynuzlu koçtur.) [İbni Mace]

(Ya Fatıma, kurbanının yanına git! Kesilirken orada bulun! Yere akacak ilk kan damlası ile, geçmiş günahların affedilir.) [İbni Hibban]

(Kesilen kurban, Kıyamette, etiyle, kanıyla 70 kat büyüyerek mizana konur.) [İsfehani]

KURBAN KESME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması için bulunması gereken şartlara kurbanın vücûb şartları denilir. Kurban kesmenin sünnet olduğunu söyleyenlere göre ise bunlar sünnet oluşun şartlarıdır. Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır:
1. Müslüman olmak.
2. Akıllı ve bulûğa ermiş olmak.
3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak.
4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak.
Gayri müslimler öncelikli olarak imanla mükellef olup ancak iman ettikten sonra ibadetleri ifa etmeye ehil sayılırlar. Bu sebeple, bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü tutulabilmesi, daha doğrusu böyle bir ibadeti ifaya ehil sayılabilmesi için müslüman olması gerekir. Bu kural bütün ibadetler için geçerlidir. Hanefîler’den Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf ile Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre kurbanla yükümlü sayılmak için akıl ve bulûğ şart olmayıp gerekli malî güce sahip olan küçük çocuklar ve akıl hastaları adına kanunî temsilcileri tarafından kurban kesilmesi gerekir. Bu fakihler kurbanın malî bir ibadet oluşu ve başta fakirler olmak üzere üçüncü şahısların hakkının gözetilmesi hususunu ön planda tutmuşlardır.
Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed’e ve Şâfiîler’e göre kurban mükellefiyeti için akıl ve bulûğ şarttır. Hanefî mezhebinde bu konuda fetva İmam Muhammed’in görüşüne göre verilmiş ve tatbikatta bu görüş ağırlık kazanmıştır. Bu son görüşün ilk bakışta, üçüncü şahısların yani kurban etinden yararlanacak ihtiyaç sahiplerinin haklarını göz ardı ettiği ileri sürülebilirse de, ehliyetsiz ve eksik ehliyetli kimselerin mal varlığının korunması ve gerekli tedbirler alınarak onlara daha güvenli bir gelecek hazırlanması açısından isabetli olduğu da söylenebilir. Çünkü çocuk ve akıl hastasının haklarının istikbale mâtuf olarak korunması, kanunî temsilciler için hukukî ve dinî bir sorumluluktur. Böyle bir kaygının söz konusu olmadığı durumlarda kanunî temsilcilerinin zengin çocuklar ve ehliyetsizler adına kurban kesmesi güzel bir davranış olur.

Kurban ibadeti neden önemlidir?

Kurban ibadeti olmasaydı…
Kurban kesmek birçok esrarı ihtiva eden faziletli bir, ibadettir. Kurban Allah rızası için yapılan bir fedakarlık olup,Yüce Rabbimizin verdiği nimetlere şükür, dünyevi ve uhrevi bela ve musibetlere kalkandır. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde “Kim gönül hoşluğu ile Allahtan sevap umarak kurbanını keserse onun için kendisini ateşten koruyan bir kalkan olur” buyurmuşlardır.

Kurban gadab-ı İlahiyi söndürüp rıza-i ilahiye’yi celbeder. Çok kurban kesilen memlekette harb olmaz. Kurban kesecek mal gücü olduğu halde kesmezse muhakkak o kişinin ya kendisinden veya çoluk çocuğundan veya malından mutlaka bir kan akar. Kurban Bayramında umumi af tecelli eder. Kurbanda çoluk çocuk ve fukara için umumi bir menfaat vardır.

Allah rızası için kurban kesen kişi çok büyük ecre nail olur. Zeyd bin Erkam’dan rivayet olunmuştur ki, Ashabı Kiram Allah Rasülüne “Bu Kurbanların mahiyeti nedir?”diye sordular.”Babanız Hazreti İbrahimin sünnetidir.” diye cevap verdi.Yine sordular “Ya Rasulullah bize bu hususta ne vardır.” Peygamberimizde “Her kıl karşılığında bir hasene vardır” cevabını verdi. Yine sordular “Ey Allahın Rasulu koyunun yünüde öylemidir?” dediler. Peygamberimiz de “Evet yünden her tel karşılığında bir sevap vardır ” buyurdular.Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) kıymetli kerîmeleri Hz. Fâtıma-i Zehrâ’ya, “Yâ Fâtıma! Kalk, kurbanının yanına git ve kurban kesilirken şu duâyı oku: (İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi’l âlemîn. Lâ şerîke lehû ve bizâlike ümirtü ve ene evvelü’l müslimîn.”

Meâli: “Şüphesiz benim namazım, ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin rabbi olan Allâh içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben müslüman olanların evveliyim.” (Sûre-i En’âm, âyet 162-163)

Muhakkak ki kurbanın yere damlayan ilk kan damlası ile ömründe işlemiş olduğun her günâh mağfiret olunur.

Muhakkak yarın kıyâmet günü kestiğin bu kurbanın kanını ve etini getirip yetmiş kat fazlasıyla, terâzinin sevâplar kefesine koyarlar.” buyurdu.

Hz. Ebû Saîd (r.a.) der ki: “Yâ Rasûlallâh! Bu büyük ikrâm Muhammed aleyhisselâmın âline mi mahsustur, yoksa onlarla beraber bütün müslümanlara mı mahsûstur?” dedim. “Husûsî olarak Âl-i Muhammed’e, umûmî olarak bütün müslümanlara.” buyurdu.

Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Kurbanlarınızı büyük yapınız. Muhakkak ki onlar sırat üzerinde sizin binekleriniz olacaktır.”

Muhammed bin İshâk bin Huzeyme (r.h.) anlatır:
“Kardeşim Ahmed, çok ibâdet eden bir kimse idi. Dünyâ malından hiçbir şeyi yoktu. Bu halde iken, her sene kurban keserdi. Ne kadar sıkıntı çekse, bu ibâdeti terk etmezdi. Bu kardeşim dünyâdan göçtü. Rüyâda gördüm ki kıyâmetteyiz. Bütün insanlar Arasat’ta toplanmışlar. Ânîden kardeşimi gördüm. Benzerini görmediğim bir at üzerinde idi. Ayrıca birçok binekleri vardı. Kardeşime, “Allâhü Teâlâ sana ne yaptı?” dedim. “Mağfiret etti” dedi. “Hangi sebeple?” dedim. “Bir gün cuma camiinde namaz kılıyordum, cebimde bir gümüşüm vardı. Bir ihtiyar geldi. Sütûnun önünde durup, (Allâhü Teâlâ bana bir gümüş verene merhamet etsin. Borcum var ve alacaklım beni sıkıştırıyor. Kötü sözler söylüyor.) dedi. Namazı kılıp bir gümüşü ona verdim. Beni kabre koyup gittikleri zaman bir ses duydum. “Ey Ahmed bin İshak! Bir muhtâca merhamet ettin. Biz de sana merhamet eyledik. Yaptığın günâhları affeyledim. Seni cennet ve dîdârıma lâyık eyledim diyordu.” dedi

“Kardeşim, bu binekler nedir?” dedim.
“Bunlar, benim kestiğim kurbanlardır. Bineğim ise ilk kurbanımdır” dedi.
“Şimdi nereye gidiyorsun?” dedim,
“Cennete gidiyorum” dedi.

Kurban Kesmenin Fazileti

Kurban Bayramın da gücü yeten her insanın kurban kesmesi gerekir, çok faziletli bir ibadettir.Kurban kesmenini faziletlerini gösteren ayet-i şerife ve Hadis-i şerifler..

“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’ âm 6/162)

“Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes.” (Kevser 108/2)

“Kendilerine ait birtakım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun”. (Hac 22/28)

Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam’ın kurban kesmenin fazileti ile ilgili hadisleri,

”İnsanoğlu için Kurban Bayramı gününde, Allah nezdinde kurban kesmek suretiyle akıttığı kandan daha sevimli bir amel yoktur. O kurbanlar kıyamet gününde boynuzları ve tırnaklarıyla gelirler. Kurbanların kanı, yere düşmeden evvel Cenabı Hakk’ın nezdindeki’deki bir mekana düşer(yani kabul olunur). Binaenaleyh kurbanlarla seveniniz” (Tirmizi,İbni Mace)

”Kurban derisinde bulunan her kıla karşılık sizin için bir sevap vardır. Akan kanında her damlasına karşılık bir sevap, kurban sizin mizanınıza konur, binaenaleyh müjdeleniniz” buyrulmuştur.(İbn Mace,Hakim,Beyheki,Zey bin Erkam)

”Hediyelerinizi(kurbanlarınızı) en güzelinden yapınız Çünkü o hediyeler kıyamet gününde sizin için bineklerdir”, buyrulmuştur.

Kurban vesilesiyle kişinin Allah-ü Teâlâ’ya karşı olan itaati ölçülür.

Kurban; kişinin samimiyetinin bir ifadesidir.
Kurban; yaratanının istediği şeyi yerine getirmedeki samimiyeti ortaya çıkaran bir ibadettir.
Kurban; ferdin yaratanına karşı duyduğu takvanın işaretidir.
Bu sebeple, kurban; zekât ve fıtır sadakası vermekten daha fazla fedakârlık ifade eden bir ibadettir.
Allah, kurban kesme emriyle kullarını imtihan etmekte, onların takvalarını, ilâhî emre itaatteki titizliklerini, Allah’a yakınlık derecelerini ölçmektedir. Hacc suresi, 37. ayette bu husus şöyle belirtilir:
“Onların ne sadaka edilen etleri, ne de kanları hiçbir zaman Allah’a yükselip erişmez. Fakat sizden O’na yalnız takva Allah’ın emirlerine itaat ve yasaklarından uzaklaşma titizliği ulaşır…”
Başka bir ayette ise mealen şöyle buyrulmaktadır:
“Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse şüphesiz ki bu kalplerin takvasından (Allah’a karşı gelmekten sakınmasından) dır.” (Hac, 32)

Ayet-i kerimeler bize, Allah’a (cc) ulaşabilmemizin ve O’na (cc) karşı takva sahibi olabilmemizin bir yolu olarak kurbana işaret etmektedir.

Kurban kesmek kimlere vacibdir

Sual: Kimler kurban keser yani kurban kesmek kimlere vacibdir?
CEVAP
Maddeler halinde bildirelim:
1- Kurban, davar [koyun, keçi], sığır [manda, inek, dana, öküz, boğa] veya deveyi, Kurban bayramının ilk üç gününde, kurban niyeti ile kesmek demektir. Kurban, vacib vazifesini yerine getirerek sevaba kavuşmak için kesilir. Mukim olan, akıllı, büluğa ermiş, hür ve Müslüman erkeğin ve kadının, ihtiyaç eşyasından fazla nisap miktarı malı veya parası varsa, Kurban bayramı için niyet ederek, belli günlerde, belli bir hayvanı kurban kesmeleri vacib olur.
Dinen karı kocadan hangisi zengin ise kurbanı o keser, ikisi zengin ise ikisi de keser, ikisi de fakir ise ikisi de kesmez. Fakir kurban kesmek zorunda değildir ama keserse çok sevap olur.

Kurban, dünyada vacib vazifesini yerine getirmiş olmak ve ahiretteki sevabına nail olmak için kesilir. Babanın, çocuğu için, çocuğun malından da kurban kesmesi gerekmez. Deli ile bunak, çocuk hükmündedir. Büyük çocuk ve hanımdan izinsiz, onlar adına kurban kesilmez.

2- Mukim, akıl-baliğ müslümanın, ihtiyacından fazla nisap miktarı malı veya parası varsa, kurban kesmesi vacib olur. Kurban kesmenin vacib olmasında, bayramın üçüncü gününe itibar olunur. Bayramın birinci ve ikinci günü, zengin-fakir, mukim-misafir, akıllı-deli, baygın-ayık olmaya bakılmaz. Bayramın üçüncü günü nisaba malikse, diğer şartlar da varsa kurban kesmek vacib olur.
Demek ki, bayramın ikinci günü de baliğ olmayıp, üçüncü günü büluğa erene, bayramın ilk günü fakirken üçüncü günü zengin olana, bayramın ilk günü seferiyken, üçüncü günü mukim olana, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacib olur.

3- Bayramın ilk günü komada iken, üçüncü günü ayılanın, diğer şartlar da varsa, kurban kesmesi vacib olur. Bayramın ikinci günü bayılıp, üçüncü günü güneş battıktan sonra ayılan zenginin kurban kesmesi vacib olmaz.

4- Fakir bir kimse, bayramın birinci veya ikinci günü, bir kurban kesse, bayramın üçüncü günü zengin olsa, bir kurban daha kesmesi lazımdır. Çünkü üstüne vacib olmadan kesmiştir. Ancak, Bezzaziyye gibi muteber eserlerde, sonradan gelen âlimler, “Fakir, bayramın birinci günü kurban kesse, üçüncü günü zengin olsa, tekrar kurban kesmesi gerekmez” demişlerdir.

KURBAN KESMENİN 5 FAYDASI VE HİKMETİ

Kurbanın bazı fayda ve hikmetlerini kısaca hatırlamak gerekirse şunlar söylenebilir…

Kurban bize, Hz. İbrahim ve İsmail’in teslimiyetini ve kulluktaki üstün hâllerini hatırlatır. Allah’ın her şeyi insanlara musahhar kıldığını fiilen gösterip bunlardan usûlünce istifâde ve infak etmeyi öğretir.

Zira, Allah’ın emrimize verdiği nîmetlerden faydalanmamak doğru olmadığı gibi, onları israf etmek de son derece yanlıştır. Bunun için İslâm kurbanı emretmiş, ancak diğer taraftan da isrâfı ve hayvanlara eziyeti yasaklamış, hatta belli bir yaş sınırı koymuştur.

KURBAN KESMENİN 5 FAYDASI

1- Kurban, insanı cimrilik ve mal sevgisinden kurtarır.

2- Toplumdaki kardeşlik, yardımlaşma, paylaşma ve fukarayı sevindirme duygularını geliştirir.

3- İnsanları muhabbet ve merhametle birbirine bağlar.

4- Allah’ın nîmetlerinden bütün kullarının istifâde etmesini sağlar.

5- Toplum hâlinde yerine getirilen ferdî ve ictimâî ibadetlerle Allah’ın rızâsını kazanmaya ve O’na yaklaşmaya vesîle olur.