Kıble aynı, kalpler farklı

İslam
Nihat Hatipoğlu’nun Sabah gazetesinde: İbn Abbas diyor ki: Hz. Peygamber sordu. Allah’ın veli kulları kimlerdir? Şöyle cevap buyurdu: “Görüldüğünde Allah’ı hatırlatan...
EMOJİLE

Nihat Hatipoğlu’nun Sabah gazetesinde: İbn Abbas diyor ki: Hz. Peygamber sordu. Allah’ın veli kulları kimlerdir? Şöyle cevap buyurdu: “Görüldüğünde Allah’ı hatırlatanlar” dediğini aktardığı yazısı…

Hz. Peygamber (s.a.v.) mescidine doğru yürürken yanına yaklaşan birisi peygamberimizin kulağına bir şeyler fısıldadı. Efendimiz (s.a.v.) bu fısıltıdan haylice rahatsız oldu. Ve şöyle buyurdu: “Kulağıma bir şeyler fısıldayarak kalbimi sizlere karşı doldurmayın!

Başka bir seferinde Efendimiz’e (s.a.v.) birisi hakkında “Ey Allah’ın Resulü! Falanca kişinin sakalından şarap damlıyor” türünden bir şikâyette bulunuldu. Efendimizin cevabı şöyleydi: “Ben tecessüsten (açık aramaktan) men edildim.

Bu iki örnek Hz. Peygamber’in (s.a.v.) müminlere bakışındaki olumsuzlukları nasıl tedavi ettiğini gösteriyor. İnsanların eksik yönlerini değil, olumlu yönlerini ortaya çıkarmak, kalpleri farklılaştırmaya değil, tekliğe yönelik bir gayreti gözlemliyoruz.

Çağımızın Müslümanlarının kıblesi değişmedi. Kâbe’deki manevi cazibe müminlerin alnıyla buluşmaya devam ediyor. Ezan aynı, Kelime-i Tevhid aynı, namaz, oruç, zekât, hacc aynı. Ama kalpler farklılaştı. Neden?

Çünkü bir göğüste iki kalp olmaz (Ahzab, 4) diyen Rabbimizin hilafına bir yüreğe bir düzine şey yerleştirdik. Yüreğimize; dünya sevgisi, makam aşkı, dünya ikbali, üstat- hoca- mal- mülk sevgisi ve yığınla geçici heves doldurduk. Bunlar yüreğimizde devletleştikçe kalbimizdeki Rabbe ait alan daraldı. Artık kıble, tekbir, ezan tek olsa da yürekler, kalpler farklılaştı.

Kalbi sahibine has kılmak lazım. Samimi olmak lazım. Rabbani olmak lazım. Geçici heveslere fazla kapılmamak lazım. Dünyanın ‘oyun ve oyuncak olduğunu bilmek lazım.’ 

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) vefatından sonra bir sahabenin kalp hallerini anlatan şu tarifleri çok sarsıcıdır: “Resulullah aramızdayken namazda ayakucumuza bakardık. O vefat edince sağa sola bakmaya başladık.”

Uhud şehidi Hz. Sa’d bin Rebi ile Hz. Abdurrahman bin Avf arasındaki kardeşliğin benzerini kurmak zorundayız. Aksi halde kalpler tamamen uzaklaşır.
Taşa can veren sevgi
Hz. Peygamber (s.a.v.) yanağını Hacer-i Esved’in üzerine koydu. Ve ağladı. Uzun uzun durdu ve sonra döndü; Hz. Ömer’i gördü. Hz. Ömer de ağlıyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: ‘İşte burada gözyaşları dökülür’ (İbn Mace, Menasik, 2945; Hakim, Müstedrek: hd: 1/624)
Haceri Esved her ne kadar taş ise de Kâbe’yi tavaf eden milyonlara şahitlik edecektir elbette.

“Vallahi, Allah sevdiğini ateşe atmaz” 

Hz. Peygamber (s.a.v.) sahabesiyle yürürken yolda bir çocuğun koşuştuğunu gördü. Çocuğun annesi bir anda fırladı ve “Oğlum oğlum” diye bağırmaya başladı. Sonra çocuğunu kucakladı. Bu manzarayı gören sahabe; Ey Allah’ın Elçisi! Bu kadın çocuğunu ateşe atmaz dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Vallahi, Allah sevdiğini ateşe atmaz.” (Hakim, Müstedrek, 1/126)

Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu adam Yüce Allah’ın ismi azamıyla dua etti. Bu isimle yapılan duayı Allah kabul eder. Bu isimle Allah’tan dilerse Allah verir.

Bir adam şöyle dua ediyordu: “Allah’ım! Allah’ım ben senden isterim. Hamd sana aittir. Senden başka ilah yoktur. Sen, Hennan, Mennan, Bediu’s-Semavati ve’l Arz, Celal ve’l ikram sahibi, Hayy ve Kayyum olansın.”

Hz. Peygamber bunu duyunca yukarıda gelen sözleri söyledi. (Ahmed, Müsned, 12200, Nesai, Sehv, hd: 1200; İbn Hibban, hd: 3/173)

Hadisler

İbn Abbas diyor ki: Hz. Peygamber sordu. Allah’ın veli kulları kimlerdir? Şöyle cevap buyurdu: “Görüldüğünde Allah’ı hatırlatanlar” (Bezzar, Müsned, 7/185)

Hz. Peygamber (s.a.v.) yerde çömelip oturmuş bir grup gördü ve sordu: Sizin hayırlınızı ve şerlinizi bildireyim mi? Bunu üç kez tekrar etti. Bunun üzerine birisi ‘evet ey Allah’ın elçisi bildirin’ dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu:
Hayırlınız şu adamdır: Başkasına iyiliğinin dokunması beklenir ve şerrinden de güvende olunur.

Şerliniz ise şu adamdır. Kendisinden başkasına iyilik dokunması beklenmez. Kötülüğünden de güvende olunmaz.” (Ahmed, Müsned, 27424; Tirmizi Fiten, 2263; İbn Hıbban, Sahih, 2/285)

Enes (r.a.) diyor ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) şu ayeti okudu: “Cehennemin yakıtı insanlar ve taşlardır (Tahrim, 6). Sonra şöyle buyurdu: “Cehennemin ateşi bin yıl yandı. Ta ki kıpkırmızı hale dönüştü. Sonra bin yıl yandı. Bembeyaz hale dönüştü. Sonra bin yıl yandı. Ve simsiyah oldu. Şu anda cehennem ateşi; Zifiri karanlık bir gece gibi kapkaradır.” (Tirmizi, Sıfatu Cehennem, 2591; İbn mace, Zühd, 4320; Beyhaki, Şuab, 1/489)

Hz. Peygamber (s.a.v.) Muaz bin Cebel’i Yemen’e vali gönderirken şöyle buyurdu: “Kolaylaştırın. Zorlaştırmayın. Müjdeleyin. Nefret ettirmeyin.” (Müsned, 2136; Buhari, İlim, 69; Nesai, 7/449)

Cuma gününün sünnetleri
1- Sabahleyin gusül yapmak.
2- Bıyıkları ve sakalları düzeltmek.
3- Tırnakları kısaltmak.
4- Fazla tüyleri gidermek.
5- Temiz elbise giymek.
6- Güzel koku sürünmek.
7- Misvak kullanmak. Dişlerini temizlemek.
8- Sabah erken uyanmak.
9- Cuma namazına erken gitmek.
10- Cuma günü ikramda bulunmak.
11– Cuma vakti ibadetle meşgul olmak.
12– Cumadan sonra, İhlas, Felak, Fatiha ve Nas surelerini 7 kere okumak.
13– Cuma günü evde sünnet kılmak.
14– Cuma günü bol bol salat ve selam getirmek.
15– Kimsesizleri ziyaret etmek. 16– Hastalara uğramak.
17– Varsa, nikâh merasimlerine katılmak.
18– Cuma günü Kehf suresini okumak. Bunu cuma vakti, cuma namazı bitmeden okumak iyi olur.
19– Gündüz; Ali İmran, Hud, Duhan surelerini okumak.
20– Gece geç vakitlerde dua ve zikir yapmak.
21– İnsanlarla selamlaşıp tokalaşmak.
22– Mezarlığı ziyaret etmek. Mezarlığa girerken selam verilip şöyle denilir: Esselamu aleyküm dare kavmin mü’minin ve inna insa allahu bikum lahikun. (Ey müminler diyarının sakinleri inşallah biz de size ulaşacağız.)
Mezarlıkta: Yasin- Ayetül Kürsi- İhlas- Felak- Nas- Fatiha sureleri okunur. Dua edilir.
Kibir
Kişinin kibirden kurtulması için aşağıdaki noktalara dikkat etmesi lazım. Zira kibir, büyüklenme şirk alameti sayılır.

1- Rabbini ve nefsini bilmelisin: Büyüklük Allah’a aittir. Mülk onun. Ali İmran suresinin 26. ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Mülkün mâliki olan Allah’ım. Mülkü dilediğine verirsin ve dilediğinden mülkü alırsın. Ve dilediğini azîz kılarsın ve dilediğini zelil edersin. ‘Hayır’ senin elindedir. Muhakkak ki sen her şeye kadirsin.” (Ali İmran, 26)
2- Mütevazı olan insanların ahlakını okumalısın: Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ve ashabın ahlakına bakman lazım. Büyüklerden ibret alman lazım.
3- Kibirli olan kişilerin ibretli hayatlarını okuman lazım: Onlara ne oldu? Nasıl kaybettiler? Karun- Firavun- Haman-Ebu Cehil ne oldular? Kibir sahibini ancak ateşe götürür.
4- İnsanı faziletli kılan iyi amel ve takvadır: Makam, mevki zenginlik değildir. “Allah katında en kerim olan en takvalı olandır.” “Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Allah bilendir, haberdardır.” (Hucurat, 13)
5- Nefsini muhasebe edecek, tezkiye etmeyeceksin: Allah buyuruyor kendinizi temize çıkartmayın. “Onlar, ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve çirkin işlerden uzak duran kimselerdir. Şüphesiz Rabbin, bağışlaması çok geniş olandır. Sizi, topraktan yarattığında da ve analarınızın karnında ceninler iken de, en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, Allah’a karşı gelmekten sakınanları en iyi bilendir.” (Necm, 32) Malik bin Dinar; Salihler anlatılınca kendime yazık derim kendimden utanırım.
6- Kendine noksan gözüyle bak: Başkasına ise tam gözüyle bak. Kendini herkesten günahkâr bul. İmam Müzeni der ki; Bir Müslüman’la seni kıyaslarlarsa sen olaya şöyle bak: Eğer küçük yaşta ise, de ki; Bu insan günaha benden sonra başladı. Günahı daha azdır. Eğer senden büyükse de ki; Bu insanın sevapları senden daha öndeydi.”

yazının devamını okumak için..