İhtilaftan birlik doğar mı?

İslam
Prof. Dr. Faruk Beşer Yenişafak gazetesindeki yazısında : “İnsanın şeytana yakın olan yönü nefsidir, Allah’a yakın olan yönü ise ruhudur. Nefis şeytan gibi hep ayrılıktan yanadır.” d...
EMOJİLE

Prof. Dr. Faruk Beşer Yenişafak gazetesindeki yazısında : “İnsanın şeytana yakın olan yönü nefsidir, Allah’a yakın olan yönü ise ruhudur. Nefis şeytan gibi hep ayrılıktan yanadır.” diyor. İşte o yazı…

İhtilaf ile hilaf aynı kökten iki kelimedir ve birbiri yerine kullanıldıkları da olur. Bununla birlikte kalıplarının/bablarının farklı olması sebebiyle aralarında anlam farkının bulunduğu da açıktır. Hilaf bilinçli ve kasten muhalif olmayı anlatır, çünkü ‘muhalefet’ babındandır. İhtilaf ise kasten muhalefet etmeyi değil, kasıtsız olarak ve işin doğası gereği farklı düşünmeyi anlatır. İhtilaf edenler muhtelif düşünürler, hilaf edenler ise muhalif olurlar.

Ebulbekâ ikisi arasındaki farkları şöyle özetler:

İhtilafta yollar farklıdır ama maksat birdir, hilafta ise yol da maksat da farklıdır. İhtilaf rahmettir, hilaf ise bidate götürür. İhtilaf farklı düşünmeyi gerektiren bir delilden kaynaklanır, hilafın ise delili olmaz, karşı olmak için karşı olunur.

Kavram üstadı Tehanevî dakik bir farka daha işaret eder. Doğruluğu belli bir görüşe aykırı davranmak, mesela icma ve ittifak edilen bir hususta farklı düşünmek ihtilaf değil hilaftır der.
Bu anlatımlara göre ihtilaf tabiidir, farklılıkla birlikte bütünlüğe ve vahdete mani olmaz, bu yolla çoktan tek doğar. Farklı parçalar mütecanis bir bütünü oluşturur. İhtilafta parçacıklar birbirini bütünler, hilafta ise iter, bütünü bozar, vahdete engel teşkil eder.

Hilaf farklı olmayı istemektir, onda bir araya gelme olmaz, farklılık hedeflenir, bunun sonucu tefrikadır. Tefrika kötülenmiştir, cehenneme götürür. Tebük Seferine katılmayan münafıklar için; ‘Resulüllah’ın hilafına geri kaldılar‘ denir. Yani yaptıkları sade bir farklı düşünme, ihtilaf değildi, hilaftı, zıtlıktı.

Ne var ki, ihtilaflar da sevilir ve farklı olmaya vesile kılınırsa hilafa dönüşür ve bu anlamda ihtilaf da kötü olarak vasıflanır. Böyle mezmum bir ihtilafa Kuranıkerim’de ‘dinde ihtilaf etme‘ ya da ‘Kitapta ihtilaf etme‘ diye tabir edilir. Çünkü dini ya da Kitabı anlamada ihtilaf edilebilir, farklı düşünülebilir ama bizatihi dinde ya da Kitapta ihtilaf edilemez. Bir müslümanın bütün farklı anlamaları dinin ya da kitabın ittifak edilen yönlerine gelip dayandığında artık son bulmalıdır. Bu noktaya kadar ihtilaf rahmettir, bundan sonra sürdürülmesi ise bidattir ve tefrikadır.

Hattabî diyor ki, ihtilaf üç alanda olabilir: Yaratıcı ve O’nun birliği/vahdaniyeti konusunda olursa küfür olur. O’nun sıfatları ve iradesi konusunda olursa bidattir. Çok ihtimalli furu meselelerde olur ve diğer ikisine geçmezse işte bu Allah’ın rahmeti ve âlimlere verdiği bir kerametidir. ‘Ümmetin ihtilafı rahmettir‘ sözünden maksat budur. (Bu söz hadis değildir, ama böyle düşünülürse doğru bir anlamı olur).

Her farklı zaman, farklı mekân, farklı zekâ ve farklı bilgi seviyesi farklı düşünmeyi gerektirir. Allah da insanları farklı yaratmıştır. O halde farklı düşünme anlamında ihtilafın olması tabiidir, istenmeyen bir şey değildir. “biz sizi farklı boylar ve kabileler olarak yarattık ki, tearüf edesiniz” anlamındaki ayette geçen ‘tearuf’ salt ‘tanışanız’ demek değildir. Farklılıklarınızla farklı bilgiler üretesiniz de karşılıklı bilgileşesiniz demektir. Yani farklı olma eşyanın farklı yönlerini görmeyi ve farklı bilgiler üretmeyi sağlar. Bu durum, Allah’ın bikastın yarattığı bir şeydir.

Konumuz açısından şu anlamdaki ayeti kerime çok ilginçtir:

“Rabbin dileseydi insanların hepsini tek bir ümmet yapardı, oysa onlar ihtilaf edip duruyorlar. Rabbinin merhamet ettikleri hariç. Zaten O onları bunun için yarattı. Rabbinin; cehennemi hem insanlardan hem cinlerden dolduracağım sözü kesindir” (Hûd 118, 119).

İşte buradaki “O onları bunun için yarattı” ifadesi hem öncesine hem sonrasına işaret edebilir. Yani dinde ihtilaf etmesinler de merhamet görsünler diye, ya da dini anlamada ihtilaf etsinler, farklı düşünsünler ki bu onlar için rahmet olsun diye yarattı demek olabilir. Allahualem.
Kısaca ihtilaf sadece ihtimalli meselelerde farklı düşünme anlamında olursa bu hem tabiidir, hem kaçınılmazdır, hem de Allah’ın istemediği bir şey değildir, rahmettir. İnsan iradesinin özgürlüğünün belirtisidir. Bu olmadan tefekkür olmaz, hayat durur. İnsana akıl verilmesinin ve onu kullanmanın bir anlamı kalmaz.

Ancak…

yazının devamını okumak için…