Hacının en kıymetli hediyesi: Dua

İslam
Yineaynı coşkuyla karşılanacak hacıların yakınlarına en güzel hediyeleri, kutsal topraklarda tüm insanlık için özel seçilmiş bir temsilci gibi davranmaları ve dualarında kardeşlerini unutmamaları olac...
EMOJİLE

Yineaynı coşkuyla karşılanacak hacıların yakınlarına en güzel hediyeleri, kutsal topraklarda tüm insanlık için özel seçilmiş bir temsilci gibi davranmaları ve dualarında kardeşlerini unutmamaları olacak.

Dua olup dile düşen cümleler, hem edenin hem de dua edilen kişinin kalbine İlahi huzur esintileriyle usulca dokunuverir. Yer-zaman fark etmez. Yaradan’ın kapısı kullarına her daim açıktır. Ancak bazı mekânlarda dualarımız ayrı bir huzur, samimiyet ve teslimiyetle dile gelir. Peygamberimiz’in (sas) dünyaya geldiği, İslam’ın yeşerdiği, nice peygamberlerin, sahabenin, salihlerin ayak bastığı kutsal topraklar elbette bu yerlerin başında gelir. Binlerce Müslüman’ın bu kutlu buluşma için yola çıktığı günlerde, Beytullah’ta, Arafat’ta, Mina’da, Müzdelife’de ibadetlerini yerine getirenler, coşan gönüller, yaşaran gözlerle dua dua yalvaracaklar Rab’lerine. Hacca gitme bahtiyarlığına erişenler, dönerken o toprakların hatırasını aksettirmek için ufak tefek hediyeler getirecekler yakınlarına. Ancak hacıların en kıymetli hediyesi, dua. Hac ibadeti için yola koyulan müminler, arkada bıraktıkları milyonlarca kardeşlerinin kendilerinden dua beklediklerini, insanlığın o bereketli mekânlarda yapılacak dualara ihtiyacı olduğunu unutmamalılar.

Pakistanlı İslam âlimi Muhammed İkbal’in bir hac mevsimi sonunda kutsal topraklardan dönen müminleri karşılarken söyledikleri, bu konuda hâlâ tazeliğini koruyan güzel bir mesaj içeriyor. İkbal, kendisine gelen hediyeleri görünce yanındakilere soruyor: "Uhrevi Medine çarşısında gönlünüzü ne gibi hediyelerle doldurdunuz? Getirdiğiniz takke, tesbih ve seccadeler bir süre sonra eskiyecek ve bitecek. Hediyeleriniz içerisinde Hz. Ebubekir’in sıdkı ve teslimiyeti; Hz. Ömer’in adaleti; Hz. Osman’ın imanı, hayâsı ve cömertliği; Hz. Ali’nin cihadı var mı? Bugün ıstırap içinde kıvranan İslam dünyasına gönlümüzden bir asr-ı saadet heyecanı verebilecek miyiz?" Bu sözleriyle, hacıların iç dünyalarına bakmalarına vesile oluyor İkbal. Dile getirdiği, "Bugün ıstırap içinde kıvranan İslam dünyasına gönlümüzden bir asr-ı saadet heyecanı verebilecek miyiz?" cümlesiyle ise akıllara bir soru işareti bırakıyor. İslam dünyası ve tüm insanlık bugün de pek çok imtihanla karşı karşıya. Hac ibadeti, unuttuğumuz bazı İslami değerlerin yeniden farkına varmamız, ruh dünyamızı diriltip, hayatta hayırla tazelenmemiz için güzel bir fırsat. Bu fırsatı yalnızca kendimiz değil, tüm insanlık için değerlendirmemiz de mümkün. Nasıl mı? O bereketli topraklarda yapacağımız dualarda, bu dualara ihtiyacı olan insanlığı unutmamakla…

Efendimiz de dua istemişti…

Hac yolculuklarının başladığı bugünlerde kutsal topraklara uğurladığımız yakınlarımız heyecan, hüzün, merak, vuslat sevinci gibi pek çok duyguyu bir arada yaşıyor. Bizler de onların yaşadıkları bu duygu yoğunluğunu hesaba katarak dua isteklerimizi bizzat dile getirmeliyiz. Bu, aynı zamanda bir Peygamber sünneti. Hz. Ömer (ra), umreye gitmek için Resûlullah’tan (sas) izin istediğinde, Hz. Peygamber (sas) ona izin verdikten sonra şöyle buyurmuştu: "Ey kardeşçiğim! Dualarına bizi de ortak et ve bizi duanda unutma." Hz. Ömer (ra), bu sözleri daha sonra "Güneşin üzerinde doğduğu şeylerin içinde, en çok sevdiğim ve hoşlandığım söz, işte bu ‘ey kardeşçiğim’ sözü olmuştur." şeklinde değerlendirmişti.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Vecdi Akyüz, hacca giden bir müminin diğer Müslümanlar için dua etmesinin önemini şöyle açıklıyor: "Böylece kutsal topraklara gidenler, gitmeyenlerle duaları paylaşmış olur, aynı dine mensup olmanın kalplerinin de aynı yönde atmasını sağladığını derinden yaşarlar, herkes birlikteliğin farkında olur."

İbn Abbâs’tan gelen bir rivayete göre Rasûlullah (sas), Kâbe-i Muazzama kapısıyla Hacer-i Esved arasındaki Mültezem denilen yerde dua edene Cenâb-ı Hakk’ın her dilediğini vereceğini müjdelemiştir. Mübarek topraklarda yapılan duaların geri çevrilmeyeceğiyle ilgili İslam âlimlerinin hayatlarında da güzel örneklerle karşılaşıyoruz. Hakim Tirmizî’nin Mültezem’de ettiği dua gibi. Kâbe’yi ziyaret arzusuyla yola çıkan, Irak ve Basra üzerinden Mekke’ye giden Tirmizî, Kâbe’de Mültezem’de sabaha kadar dua ile meşgul olur. İçinde dualarının kabul edileceğine dair bir duygu vardır. Hislerini şöyle anlatır: "Kalbime lüzumsuz şeylerden sıyrılma isteği doğdu. Rabb’imden beni ıslah etmesini, dünyalık şeylerden uzaklaştırmasını ve Kur’an’ı ezberlemeyi nasip etmesini istedim." Bu duadan sonra Hâkim Tirmizî, daha Mekke’de iken Kur’an’ı ezberlemeye başlar ve dönüşünden kısa süre sonra ezberini tamamlar.

"Harem-i Şerif’te yapılacak davranışların, katlarıyla karşılık bulacağını Hz. Peygamber (sas) belirtmektedir. İbadetin özü olarak dua da, bu kapsamdadır. Kutsal topraklar, her adımda en çok dua edilecek yerlerdir." diyor Vecdi Akyüz. Hz. Peygamber’in yolculuk sırasında da Allah’ı tekbir ve tesbihlerle anmaya devam ettiği, sahabeden Cabir bin Abdullah’ın nakline göre, yokuşlarda tekbir, inişlerde tesbih okuduğu biliniyor.

Hediye telaşı duanızı etkilemesin

Hacdan gelen birini ziyaret etmenin, özellikle çocuklar için, en güzel yanı, verilen hediyeler. Ancak günümüzde bu durum biraz abartılıyor, hediye telaşına düşen hacılar ibadetle geçecek zamanı alışverişe ayırıyor. Hacının en güzel hediyesinin tüm insanlığa armağan edeceği duası olduğu unutuluyor. Tabii bu söylediklerimiz, hac dönüşü hediyeleşmenin kötü ya da yanlış olduğu anlamına gelmiyor. Yalnızca ölçüyü kaçırmamak ve dua, ibadetleri ihmal etmemek gerekiyor. Ankara’da yaşayan emekli inşaat mühendisi Mustafa Yolcu’nun anlattıkları, hediye telaşına düşen bir hacı adayının yaşayacaklarının en güzel örneği. Mustafa Bey, Mekke’de bir çarşıya girip vitrinlere bakmaya başladığı anda içindeki hac büyüsünün bozulduğunu fark etmiş. Bunun üzerine hemen kendi kendine söz vermiş "Zemzemden ve hurmadan başka bir şey almayacağım." diye. "İnsanlara hediye vermekten çok, zemzem ve hurma ikram etmek, o kutsal topraklardaki güzellikleri anlatmak, oradayken de dua etmek gerek. En güzel hediye bu." diyor Mustafa Bey.

Hz. Peygamber’in en etkileyici duası Arafat’ta

Prof. Dr. Vecdi Akyüz: *Hac fiillerinden her birine başlarken, şu dua yapılır: "Allahım! (..) yapmak istiyorum. En güzel şekilde yapmamı nasip et, yaptığımı kabul eyle" Hac vazifesi bitirilince de, şöyle dua yapılır: "Allahım! Bütün ibadetlerimizi kabul eyle."

*Tavafa başlarken Hacer-i Esved hizasında, "Bismillahi Allahu Ekber" denir.

*Resûlullah (sas), iki rükün (Rükn-i Yemânî ile Rükn-i Hacer-i Esved) arasında; "Ey Rabbimiz, bize dünyada da, âhirette de iyilik ver, bizi cehennem azâbından koru." diye dua etmiştir.

*Tavaf sırasında ilk üç şavtta biraz hızlı yürünür, buna remel denir. Remel sırasında, şöyle dua edilebilir: "Allahümmec’alhu haccan mebrûran, ve sa’yen meşkûran, ve zenben magfûran." (Allahım, bu yaptığımı kabul edilmiş hac, geçerli sa’y ve bağışlanmış günah eyle.) Remel yapılmayan son dört şavtta ise: "Rabbiğfir verham, va’fu ‘ammâ ta’lem, inneke’l-e’azzu’l-ekrem." duası yapılabilir.

*Tavaf bittikten sonra iki rekat namaz kılınır ve bütün ibadetler ile tavafın kabulü için dua edilir, zemzem içilir. Zemzem içerken, "Allah’ım, senden faydalı ilim, bol rızık, kabul edilmiş amel ve her dertten şifa niyaz ediyorum." duasını okumak zemzem içmenin âdâbındandır.

*Hac fiillerinden her birine başlarken, şu dua yapılır: "Allahım! (..) yapmak istiyorum. En güzel şekilde yapmamı nasip et, yaptığımı kabul eyle" Hac vazifesi bitirilince de, şöyle dua yapılır: "Allahım! Bütün ibadetlerimizi kabul eyle."

*Tavafa başlarken Hacer-i Esved hizasında, "Bismillahi Allahu Ekber" denir.

*Resûlullah (sas), iki rükün (Rükn-i Yemânî ile Rükn-i Hacer-i Esved) arasında; "Ey Rabbimiz, bize dünyada da, âhirette de iyilik ver, bizi cehennem azâbından koru." diye dua etmiştir.

*Tavaf sırasında ilk üç şavtta biraz hızlı yürünür, buna remel denir. Remel sırasında, şöyle dua edilebilir: "Allahümmec’alhu haccan mebrûran, ve sa’yen meşkûran, ve zenben magfûran." (Allahım, bu yaptığımı kabul edilmiş hac, geçerli sa’y ve bağışlanmış günah eyle.) Remel yapılmayan son dört şavtta ise: "Rabbiğfir verham, va’fu ‘ammâ ta’lem, inneke’l-e’azzu’l-ekrem." duası yapılabilir.

*Tavaf bittikten sonra iki rekat namaz kılınır ve bütün ibadetler ile tavafın kabulü için dua edilir, zemzem içilir. Zemzem içerken, "Allah’ım, senden faydalı ilim, bol rızık, kabul edilmiş amel ve her dertten şifa niyaz ediyorum." duasını okumak zemzem içmenin âdâbındandır.,

Zaman