Görünmeyen varlıklarla ilgili çevrenizde yaygın olan batıl inanışlar nelerdir?

İslam
Meleklere imanın insana kazandırdıkları…Görünmeyen varlıklarla ilgili çevrenizde yaygın olan batıl inanışlar nelerdir? Kur’an-ı Kerim’e Göre Cinlerin Özellikleri… Kur’an-ı Kerim’e Göre Şey...
EMOJİLE

Meleklere imanın insana kazandırdıkları…Görünmeyen varlıklarla ilgili çevrenizde yaygın olan batıl inanışlar nelerdir? Kur’an-ı Kerim’e Göre Cinlerin Özellikleri… Kur’an-ı Kerim’e Göre Şeytanlar…

Tüm iman esasları gibi meleklere iman da müminin duygu, düşünce ve davranış dünyasına etki edip onu ahlaki olgunluğa eriştirir.

Mümin, meleklerin varlığına inanmalı ve bu imanın gereğini davranışlarına yansıtmalıdır.

Meleklere iman eden kimse;

Yüce Allah’ın (c.c) yaratmadaki sonsuz kudretinin bilincine varır.

Alemin görünen ve yaşadığımız dünyadan ibaret olmadığını bilir.

İyilik ve kötülüklerinin her an kayıt altına alındığı bilinciyle fiillerinde sorumlu davranır.

En olumsuz koşullarda bile korunduğu bilinciyle ümidini kaybetmez.

Tek başına kaldığı zaman bile yalnız olmadığını hisseder.

Şeytan ve nefisle olan mücadelesinde, meleklerin kendisin  iyiliğe ve hayra çağırdığını bilir.

Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki:

“Şeytan da melek de insanoğluna sokularak onun kalbine birtakım şeyler atarlar. Şeytanın işi kötülüğe çağırmak, sonu fena ve zararlı olan şeylere teşvik etmek ve hakkı yalanlamak, haktan uzaklaştırmaktır. Meleğin işi hayra, iyiliğe çağırmak ve kötülükten uzaklaştırmaktır.”

( Tirmizi, Tefsir, 3.)

Görünmeyen varlıklarla ilgili çevrenizde yaygın olan batıl inanışlar nelerdir?

Kur’an-ı Kerim’e Göre Cinler:

Cin kelimesi sözlükte, “gizli ve örtülü varlık, görülmeyen şey” anlamlarına gelir.

Terim olarak; duyu organlarıyla idrak edilemeyen, irade sahibi, ateşten yaratılmış ruhanî varlıklara verilen isimdir.

Kur’an-ı Kerim’e Göre Cinlerin Özellikleri

Akıllı ve iradeli varlıklardır.

İnsan türünden önce yaratılmışlardır.

Ateşten yaratılmışlardır.

Allah’a karşı sorumludurlar.

Kısa sürede uzun mesafeleri kat edebilirler.

Gaybı asla bilemezler.

İnsanlar ve cinler akıllı ve iradeli varlıklar olduğundan Allah’a karşı sorumluluk sahibidirler.

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”

(Zâriyât suresi, 56. ayet.)

Kur’an’da cinlerden bahseden müstakil bir sure vardır.

Mekke’de inmiş olan Cin suresi 28 ayetten oluşmaktadır.

Yüce Allah, insanı topraktan cinleri ise yalın ateşten yaratmıştır.

“Andolsun biz insanı, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce dumansız ateşten yarattık.”

(Hicr suresi, 26-27. ayet.)

Kur’an ve hadislere göre mutlak gaybın bilgisi sadece Allah’a (c.c) aittir.

Gaybı bilme iddiası dinen doğru olmadığı gibi buna inanılması ve bu tür kişilerden yardım umulması da dinen caiz değildir.

Varlıklardan gelebilecek zararlara karşı yalnızca Allah’a (c.c.) sığınılmalıdır.

Müslüman bir kimsenin cinlerden korkmaması ve Allah’ın (c.c.) izni olmadan bir varlığın başka bir varlığa zarar veremeyeceğine gönülden inanması gerekir.

Kur’an-ı Kerim’e Göre Şeytanlar:

Şeytan; hayırdan ve rahmetten uzaklaşmış yaratık, yanıp helâke maruz kalmış varlık demektir.

Şeytan ateşten yaratılmıştır.

İblis ise; kelime kökünde birçok kötü özelliği nitelemesinden dolayı şeytanın özel ismi haline gelmiştir.

Hz. Âdem’in yaratılmasından sonra Allah, melekleri ve cinleri ona saygıya ve üstünlüğünü kabule çağırmıştır.

İblis, Âdem’e secde etmeyi reddederek Allah’a (c.c) ilk isyan eden varlık olmuştur.

İblis, bu anlamda şeytanların öncüsü ve atasıdır.

Azgınlık, kibir ve Allah’ın rahmetinden kovulmak şeytanın temel vasfıdır.

Şeytanın varlığı Kur’an ve hadislerle kesin olarak sabittir:

“Hani biz meleklere (ve cinlere) ‘Âdem’e secde edin’ demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O, yüz çevirdi ve büyüklük tasladı; böylece kâfirlerden oldu.”

(Bakara suresi, 34. ayet.)

Şeytan kelimesi, sadece İblis’e özel bir isim değildir.

İnsanlardan ve cinlerden aynı vasıfları taşıyanlar da Kur’an’da şeytan olarak adlandırılmıştır.

Allah’ın (c.c) huzurundan kovulan İblis, insanoğluna karşı kıyamete kadar sürecek bir düşmanlık içine girmiştir.

İblis, “…Yemin ederim ki eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!”(İsrâ suresi, 62. ayet.) ayetinde belirtildiği gibi insanları doğru yoldan saptırmaya, kendi
sapkın yoluna döndürmeye yemin etmiştir.

O, bu mücadelesinde ilk olarak Hz. Âdem ve eşi Havva’yı yanıltarak hata işlemelerine sebep olmuştur.

Şeytanın, insanın baş düşmanı olduğu Kur’an’da birçok ayette belirtilmiştir:

“…Allah’ın size rızık olarak verdiğinden yiyin de şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.”

(En’âm suresi, 142. ayet.)

Allah (c.c), Kur’an’da birçok yerde şeytanın hile, tuzak ve vesveselerine karşı müminleri uyarmıştır:

“Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir.”

(Nahl suresi, 100. ayet.)

Yüce Allah, iman edip Allah’a (c.c) sığınan ve ona tevekkül eden müminler üzerinde şeytanın bir etkisinin olamayacağını Kur’an-ı Kerim’de müjdelemiştir:

“Gerçek şu ki şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.”

(Nahl suresi, 99. ayet.)

Kur’an şeytanın soyundan olsun, insan cinsinden olsun iblisle aynı rolü üstlenenleri de “şeytan” olarak nitelemektedir:

“De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, (insan Allah’ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden insanların Rabb’ine, insanların Meliki’ne (mutlak sahip ve hâkimine) insanların ilahına sığınırım!”

(Nas suresi, 1-6. ayetler.)

İblis, insanın zaaflarından ve nefsanî arzularından faydalanarak Allah’ı unutturmaya dolayısıyla sırat-ı müstakimden uzaklaştırmaya çalışır.

Kâinat var oldukça hak ile bâtılın, iyi ile kötünün mücadelesi devam edecektir.

Bu mücadele de insanın sorumluluğu; şeytanın vesveselerine kapılmayıp, iradesiyle Kur’an’ın rehberliğinde hayra yönelip şerden uzaklaşmaktır.