Estetik mi psikolojik mi?

İslam
Prof.Dr. Faruk Beşer’in Yenişafak gazetesinde “estetik” üzerine ikinci yazısı… Estetik ameliyatlar denince akla elbette insan geliyor. İnsan insanı olduğundan daha estetik kıla...
EMOJİLE

Prof.Dr. Faruk Beşer’in Yenişafak gazetesinde “estetik” üzerine ikinci yazısı…

Estetik ameliyatlar denince akla elbette insan geliyor. İnsan insanı olduğundan daha estetik kılabilir mi? Allah onu “en güzel kıvamda yarattığını” söylüyorken (Tîn 95/4). Farklı ifadelerle Kur’an-ı Kerim’de Allah bu gerçeği defalarca vurguluyor. Bunun şükredilmesi gereken bir nimet olarak sık sık hatırlatıldığı belli. Ama bunca hatırlatmayı Allah insanın bu kıvama müdahale edeceğini bildiği için de yapmış olabilir. Belki bu yüzden onun aşağıların aşağısına düşüreceğine de dikkat çekiyor.

Bilgisayarımda peş peşe yaptırdığı estetik ameliyatlar sonucu yüzüne bakılamaz hale gelen kadınların bir hayli fotoğrafları var. Tabii ki, bu ‘esfel-i safilîne’ yuvarlanma, asıl imanla alakalı bir mesele.

Seni yaratan da, ölçülendiren, mütenasip ve dengeli kılan da, kendi dilediği bir şekilde uydaştıran da O” (İnfitâr 82/7, 8).

“Nasıl istiyorsa size rahimlerde öyle suret veren de” (Âli İmran 3/6), “size suret verip, suretinizi en güzel şekilde yapan da, sizi tertemiz gıdalarla rızıklandıran da O. İşte sizin Rabbiniz ve bütün âlemlerin Rabbi olan Allah bu! O ne mübarektir! (Ğâfir 40/64).

“Gökleri ve yeri bihakkın yaratan ve ardından size en güzel sureti veren O. Siz de başkasına değil, sadece O’na döneceksiniz (Teğabun 64/3).

Allah hem Hâlik’tir, hem Bârî’dir, hem Musavvirdir” (Haşr 59/24). Yoktan yaratan da, yarattığından yeniden yaratan da, yarattığına şekil veren de O’dur.

Bütün bunları Allah neden hatırlatıp dursun? Çünkü insan denen haddini bilmez varlık Allah’ın en büyük sanat şaheserine dahi çizik atacak kadar nadan olabilir. “Geberesi insan, ne kadar da nankördür!” (Abese 80/17). Vücudunun orasına burasına garip dövmeler yaptıranları her gördüğümde, bütün sanatçıların Sanii hakikisi olan Allah’ın bu en muhteşem tablosuna çizik atan o çocuksular aklıma gelir.

Vaktiyle kolunda dövmeleri olan bir delikanlıya öyle söylemiştim. Picasso’nun antika bir tablosunu satın alsan, birisi de onu yağlı boyayla boyasa ne yaparsın diye sormuştum. Bilmem, her halde çıldırırım demişti. Peki, Allah’ın şaheserim dediği tablosu Picasso’nun tablosundan daha değersiz mi ki, ona böyle çizikler attın demiştim. Utanmış, yaptık işte bir kere demişti. Utanma da bir seviye. Utanması kalkmış insanlar da var. Şu hadisi şerifi hatırlayalım: “Bütün peygamberlerden beri gelen bir sözdür; utanmıyorsan dilediğini yapabilirsin”.

Neden insanlar estetik ameliyat yaptırma ihtiyacı duyarlar? Önce bunun fıtratından gelen bir duygu yönünün de olabileceğini hesaba katmamız gerek. İnsan güzel görünmek ister, bu doğaldır. Sonra insanın hamurunda yaratıcılık arzusu vardır. Ama bunun sınırını bilmesi ve haddini aşmaması da ona yüklenen bir görevdir. Haddini aşması kişilik zaafı ile ilgili olabilir. Ya da insanın aklına gelen bütün zevklerini daha dünyada iken, hemen peşin yaşamak istemesinden kaynaklanıyor olabilir.

Rasulüllah’ın bir hadisi şerifi insandaki bu yaratma duygusuna sınır ve alan belirler gibidir. “Tırnaklarını kesme, kasık vb yerlerindeki tüyleri temizleme, sünnet olma…” gibi on şey fıtrattan sayar. Bunlar fıtrattan ise sanki Allah insana, işte senin de yaratışa bu kadar müdahalen olsun der gibidir. Tıpkı kaldırılıp yerine konan çok ağır bir cismin bir kenarını çocuğa da tutturup bunu sanki onun yaptığı intibaını ona vererek onu sevindirmek gibi.

Buna mukabil dövme yapma ve yaptırma, saçına saç ekleme, kadının kaşlarını yolması, cahiliye âdeti olarak güzelleşmek amacıyla dişlerini testere dişi gibi sivriltip birbirinden ayırması Allah’ın fıtratına müdahale etme sayılır ve lanetlenir.

Bunları bizim modern ve pozitivist bir bakışla anlamamız zordur. Çünkü nasıl yaşarsanız öyle inanırsınız. Buna benzer o kadar çok şey vardır ki, müslümanlar bin yılı aşkın bir zaman onları hiç garipsemediler ve olduğu gibi anlayıp inandılar.

Ne zamanki mağlup oldular, başkalarına özenir hale geldiler ve İslamsız bir hayat yaşanmaya başlandı, işte o zaman İslam’dan kaynaklanan pek çok kültür ögesi, hatta sünnet, hatta ayeti kerime ya modası geçmiş sayıldı, ya da önceden doğru anlaşılmadığı iddia edilip, bunlar tarihseldir dendi.

Estetik ameliyatların fıkhi hükmüne geçmezden önce şu güzel mısraları da hatırlayalım:
Hoş nazara lâbüd olur hoş nümâ
Eğri bakan eğri görür daima

Lâbüd, gerekli; nüma, görüntü demek.

Rasulüllah’ın bize aynaya baktığımız zaman söylememizi tavsiye ettiği duayı da hatırlayalım. ‘Allahümme hassin hulukî ke-mâ hassente halkî’. Allah’ım, yaratışımı ne güzel yapmışsın, ahlakımı da öyle güzelleştir. Yani sureti veren Allah, o suretin siretini koruyan ya da bozan ise insan.