Cihat bir imha değil, ihya eylemidir

İslam
İşte o yazı… En temel kavramlar bile bazen ayağa düşürülebilir, iğdiş edilebilir. Bunu bazen bu kavramın sahipleri bilmeden yahut asıl anlamı işlerine gelmediği için kendileri yaparlar, bazen de...
EMOJİLE

İşte o yazı…

En temel kavramlar bile bazen ayağa düşürülebilir, iğdiş edilebilir.

Bunu bazen bu kavramın sahipleri bilmeden yahut asıl anlamı işlerine gelmediği için kendileri yaparlar, bazen de dışarıdan müdahale ile ya da etkisini kırmak için kötü niyetli manipülasyonla yapılır.

Bunlardan birisi cihat kavramıdır. Aslında cihat İslam’ın, ya da Kuranı Kerim’in en temel kavramlarındandır. Böyle önemli Kuranî kavramlar yüz elliyi geçmez. Ve bu kavramlar bütün İslam milletlerinin ortak dilidir, öyle olmalıdır. Bunlar bir başka dile çevrilemezler. Çevrilirse özelliklerini yitirirler, renkleri değişir, başkalaşırlar. Aslı ile anlaşılmalıdırlar.

Cihat gayret etme, zahmet edip emek verme anlamındaki cehd kökünden gelir. Türkçede bu kök de kullanılır, cehd etme denir, cehd ve gayret denir. Var gücünü harcamayı, meşakkati ve zorluğu ifade eder.

Cehd meşakkat, cuhd ise insanın gücünün sınırı, vus’u anlamındadır. Buna göre cihad’da insanın, bütün gücünü sarf etmesi anlamı vardır.

İçtihat da aynı köktendir ve Arapçada bir köke harf ilave edilmesiyle yeni kelimeler yapılması anlamın genişlemesine işaret eder. Demek ki, içtihat cihaddan daha kapsamlı ve daha zor bir iştir.

İşte cihat’taki temel anlam bu cehd ve gayrettir. O halde cihadı şöyle tanımlayabiliriz:

Güzelliğin, hakkın ve adaletin hâkim olması için, bulunduğu zaman ve şartlarda en öncelikli işler neler ise onları gerçekleştirmek için bütün gücüyle cehd ve gayret sarf etmek.

Elbette bir müslüman için güzellik, hak ve adalet Allah’ın söyledikleridir.

Aslında cihadın tanımına bir de bu işin heyecanını yaşamayı eklemek gerekir. Çünkü heyecan duymadan böyle zor bir iş sürdürülemez.

O halde kısaca, cihat heyecan duymaktır da diyebiliriz.

Yoksa cihat mutlak anlamda savaşmak demek değildir. Savaş aslında istenmeyen bir şeydir, sadece mecbur kalındığında yapılır. Allah Rasulü ‘Düşmanla karşılaşmayı arzulamayın, Allah’tan afiyet isteyin. Ama karşılaşırsanız sabır ve sebat gösterin…’ buyurur.

Savaş da cihadın bir aracı olabilir, ama cihat çok daha geniş manalar taşır. Ve savaşa bireyler kendi başlarına karar veremezler, ancak ulü’l-emr olma vasfıyla devlet karar verebilir. Ya da bizim İstiklal Harbi’mizde olduğu gibi, devlet bulunmadığında devleti temsil eden cemiyetler ve âlimler karar verebilir. Zaten pek çok âlime göre hakiki anlamda ‘ulü’l-emr’, yani müslümanlara emretme yetkisi elinde olanlar âlimlerdir. Devlet, âlimlerin söylediğini uygulayan organ olması vasfıyla mecazen ulü’l-emr’dir. İstibdat gösterirse, yani âlimleri dinlemezse ulü’-emr olmaktan çıkar.

Bilindiği gibi Mekke döneminde savaşlar yoktur, orada buna müsaade edilmemiştir. Ama ‘onlara karşı Kuranla büyük bir cihadı yapın (25/52)’ anlamındaki ayeti kerime Mekke’de inmiştir. Demek ki, asıl cihat Mekke’de yapılmıştır, ama orada savaş yoktur. Bu gün İslam dünyası pek çok açıdan bir nevi Mekke Dönemi yaşamaktadır.

Şöyle de diyebiliriz: cihat bir imha eylemi değil bir ihya eylemidir. Oysa savaş imha eder. Mecbur kalındığında savaşa başvurulması, birilerinin ihyaya engel olması, ya da hakikati örtmeleri sebebiyledir. Küfür örter, hür düşünceye engel olur. Savaş bu örtüyü ve engeli kaldırmak için yapılabilir.

Hal ve şartların gerektirdiği en öncelikli iş bazen bilgi edinme, bazen iktisadi güç, bazen kurum ve organizasyonlar kurma olabilir. Müslümanların güçlü olmasını sağlayan her araç bir cihat konusudur.

Ünlü Kuran kavramları âlimi Râğib, cihadı; düşmanı def etme uğrunda var gücünü kullanma diye tarif ettikten sonra üçe ayırır:

Açık düşmanlara karşı cihat

Şeytana karşı cihat

Nefse karşı cihat

Ve ilave eder: ‘Allah yolunda hakkıyla cihat edin (22/78)’ anlamındaki ayeti kerime cihadın bu üç çeşidini de kapsar.

Bilindiği gibi, açık düşmanla cihat küçük cihat sayılırken nefisle cihad’a büyük cihat denmiştir. Çünkü nefsiyle olan cihadı kazanamayan, açık düşmanla cihat edemez. Namaz kılmayan mücahit olamaz.

Pek çok ayeti kerimede de ‘Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihat edin’ denilir ve hep malla cihat daha önce zikredilir. Çünkü bu da bir bakıma nefisle olan cihattır. Mal canın yongasıdır.

Yazının devamını okumak için tıklayınız!

Yenişafak