Cami jandarmalarına hayır!

İslam
                                                        &nbs...
EMOJİLE

                                                                                                                   Vahap Yaman

Okulların kapanmasıyla milyonlarca çocuk 3-4 aylık bir tatil dönmine girecektir. Yıl içerisinde yoğun bir eğitim ve öğretim çalışmasından geçen öğrenciler, aileleri tarafından kimi tatil bölgeleri diye adlandırılan yerlere, kimi köylerine, kimi sokaklara, kimi herhangi bir işte çalışmak üzere işyerlerine gönderilmektedir.

Ben tatil kelimesini inceleyerek yazıma başlamak istiyorum. Tatil ne demek? Daha küçük yaşlarda çocukların kafalarına yılın belirli gün ve aylarını tatil yaparak, hiç bir iş yapmadan boş boşuna geçirmek fikrini aşılamak ne kadar doğru? Çocuğa boş vakitlerinin olabileceği, hayatın bir bölümünün boş geçebileceği temasını işlemek ve öğretmek ne kadar isabetli?

Daha çocuk yaşlarda zihnine kazınan boş zaman ve tatil kavramları ileriki yaşlarda da  bazı zamanların çalışmadan boşa geçirilebileceği düşüncesine sebep olmaktadır. Milyonlarca insanın sokaklarda amaçsız, hiç bir iş yapmadan, halk arasındaki tabirle bir baltaya sap olmadan sokaklarda dolaşmasını hep birlikte görmekteyiz.

Dikkat edin çocuğa tatilde ne yapacaksın soruları sıkça sorulmaktadır.

Çocuk da sinemaya gideceğim, gazeceğim, eğleneceğim. Bilgisayar ve tablet oynayacağım cevaplarını vermektedir.

Elbette yıl içerisinde yoğun geçen bir okul hayatı çocuklarımızı yormaktadır. Oyun onların en tabii hakları, tabiki oynayacaklar. Dinleneceklar.

Ancak okul dışında çocuğu eğiten, öğreten, disipline eden, biçimlendiren, bilgi birikimi edinmesine yardımcı olan bir hayat var.

Diyeceğim o ki, tatil kelimesi ile çocukların hayat derslerinden uzaklaşmasına, hayatı tanımadan büyümesine sebep olmayalım.

Gelişiminin en uygun döneminde çocuklarımız, mahalleyi ve mahalleliyi, camiyi ve cemaati, çiçeği ve hayvanı, çevreyi ve tarihi mekanları, denizi ve ormanı, kuşu ve balığı, yaşlıların elinden tutmayı, fakir ve yoksula yardım etmeyi, hasta ve hastaneleri, dini ve milli kimliklerini unutarak büyümesinler.

Tatilde de öğrenilebileceğini, hem gezip, hem de bilgilenebileceğini, hem oynayıp, hem de camilerde dini bilgilerini artırabileceğini kısaca okul dışı günlerini de bölümleyerek sürdürebileceğini öğrenmesi gerekir.

Bırakın okulların kapatıldığı dönemi okulların açık olduğu dönemleri bile planlamak gerekir.

Ben kendimden bir örnekle konuyu geliştirmek istiyorum. Torunlarımın –yaşları 5 ila 10 arasında- pazar günlerini onların istekleri doğrultusunda birlikte planlıyoruz. Pazar günleri bizim tiyatro günümüzdür. Camide cemaatle toplu ibadet günümüzdür.

Yine bir Pazar günü ilçemizdeki tiyatro sergilenen okula gittik. Birlikte abdest aldık. Öğle namazımızı kılıp, tiyatroya geçeceğiz.
Oyunun başlama saatini beklerken öğle namazını kılmak için girdiğimiz camide bizim gibi tiyatroya gelen başka büyükler ve çocuklar da vardı. Çocuklar büyüklerle beraber namaz kılıyorlardı. Tabiki bir süre sonra namazı terk edip koşmaya, gülmeye, caminin içerisinde oyun oynamaya başladılar.

Biz büyükler namazlarımızı eda ederken çocuklar da cami içerisinde koşuyor, sesli konuşuyor, gülüşüyorlardı.

Çocuk sesleri arasında, cami içerisinde kaba bir ses çocuklara bağırıyordu. Koşmayın, oturun, yapmayın, inin türünden pek hoş olmayan, kızgın, itici bir ses tonuyla aklınca çocukları uyarıyordu.
Çocuğun büyük olamayacağını, çocuk gibi davranacağını fark edemeyen bu kötü sesin sahibi, kendisi çocuklaşıyor, çirkin bir sesle o narin çocuk seslerini bastırmaya çalışıyordu. 
Çocuklar bir anlık sinmişlerdi. 
Hatta bazıları da korkmuştu.

Bu  ve buna benzer kendisini cami jandarması zanneden bazı sevimsiz ses sahipleri çocukları camilerden soğutmakta, namaz kılanların kızgın, öfkeli insanlar olduğu imajını vermektedir. Bu insanlar ALLAH’ın evini çocuklardan korumak iddiasındadırlar. Ne kadar komik bir savunma değil mi?

Ey büyükler! Cami jandarması olmaktan kurtulun, camiye gelen miniklerin korkulu rüyası olmaktan çıkın. Allah’ın evlerini çocuklara yasaklamayın. Çocuklara bağırarak onları korkutmayın.
Ceplerinizde şeker olsun, çikolata olsun, sakız olsun, balon olsun.
Elleriniz, çocuk başı ve yanağı okşayan pamuk eller olsun.
Dilleriniz ve sözleriniz yumuşak ve kuşatıcı olsun.
Ayrıca Allah’ın huzuruna durduğunuzda dışarıdan gelen sesleri duymayın, yüce yaratıcımızla bağlarınızı iyi kurun ki, kulluğunuzun güzelliği ortaya çıksın, yakarışlarınızın karşılığı iyi olsun.
Camilerimizi daha çok çocuk sesleri ile, daha çok çocuk duaları ile çınlatabilmek için çabalamamız gerekirken onlara bağırmayalım.

Camide namaz kılarken arka saflarda gülüşen, koşturan çocuk sesleri yoksa gelecek nesiller adına korkmamız gerektiğini unutmayalım.

SÖZ GÜÇTÜR, GÜZEL SÖZ DAHA GÜÇLÜDÜR

Güzel sözlü olmak ve güzel sözün gücününden hem cami, hem de cami dışındaki uyarılarımızda istifade edenlerin olacağını düşünmek birincil görevimiz olmalıdır.

Sesimiz yumuşak bir ses olsun. Yumuşak sözü, sert ve kaba bir tazda söylemekle, kazanacağımız herhangi bir şey yoktur.

Hele hele çocuklara yapılan sert ve kaba uyarılar onların zihin dünyasında tamiri telafi edilemeyecek sıkıntılar doğurur.

Halbuki uyarılar, ders çıkartmak, ibret almak, yapılan yanlışları bertaraf etmek karşımızdakileri düzeltmek amaçlı yapılırsa daha anlamlı olur.

Tam tersi kötülükler de güzel, cezbedici, yumuşak bir uslupla anlatılmamalıdır. Kötülüğü güzel sunmak çok tehlikeli bir anlatım şeklidir. Sözün yumuşaklığının cazibesi kötülüğün meşru olarak algılanması sonucunu doğurabilir. Böyle bir yaklaşımdan kaçınmak gerekir. Kötülükler imrenme ve meyletme duygularını artıracak bir uslupla anlatılmamalıdır.
Çocuklarımız, yaratılışı gereği, samimi, saygılı ve kendisini rahatsız etmeyen, alçak gönüllü bir üslupla söylenen söz ve uyarının etkisi altında kalır. 
Sevgi dolu, bir üslupla konuşmak, çocuklarımızda olumlu etki uyandırır. Allah’a camiye, cemaate, dine daha olumlu bakarlar. Bu yaklaşım tarzı iyiliklerin ve dostlukların çoğalmasına zemin oluşturur.

Güzel sözün cazibesiyle, çocuklarımızla güzel dostluklar kurmak ve tebliğde güzel sözün başarısını yakalamak dururken jandarmalığa ne gerek var.

Niye buradan konuya girdim. Okulların kapandığı yaz aylarında çocuklarımızın üç aylarını planlayalım. Okulda öğrendikleri bilgilerin üzerine hayat boyu lazım olacak dini bilgilerini alabileceği camilere ve yaz Kur’an kurslarına göderelim.

Dini eğitimin, çocuklarınızın düzgün bir kimlik kazanmasını ve sürekli iyilik üzere doğru değişmesini sağlayan bir eğitim tarzı olduğu unutulmamalıdır. Dini ritüellerle beslenen çocuklarımız, aile ve toplum içerisinde doğru yolu iyi tarif edilmiş ve doğru yolda dosdoğru yürümeye alıştırılmış çocuklarımız, gelecek için birer teminattır.

Kur’an; inanç kurallarını, tevhidin esaslarını, ibâdetleri, ahlâki prensipleri, aile ve sosyal hayatı inşa eden kuralları, varlıkların yaratılış sebeplerini, geçmiş milletlerin hayat hikayeleriyle insanın aydınlanmasını bildiren bir kitaptır.

İyilik ve güzellikleri cennet tasvirleriyle süsleyerek cazip bir üslupla anlatan Kur’an bu anlatımlarla yeni bir kimlik, yeni bir insan inşa etmeyi teklif etmektedir.

Yaz okullarında dini eğitim verenler, dini bilgilerin iyi ve düzgün kimlikli insanlar yetişmesindeki tavsiyesine uygun bir eğitimi hedeflemelidir. Çocukları korkutmadan, ürkütmeden, Allah’ı sevmeyi, cenneti güzel ve cezbedici üslupla anlatmaya özen göstermelidir.

Henüz ergenlik ve sorumluluk dönemine girmeyen çocuklara cehennemi, cezayı, Allah’ın inanmayanları yakacağını anlatmaktan sakınıp, inananların cennetle ödüllendirileceği ve cennet hayatı anlatılmalıdır.

Ayrıca anne babalar da, camilerde verilen eğitimle elde edilmek istenen iyi insanlar yetiştirilmesindeki hedefe ulaşmak için, kendilerinin de katkıda bulunması gerekmektedir. Çocukları düzenli olarak camilere ve dini bilgilerin verildiği mekanlara yönlendirmeli ve göndermeli ve götürmelidirler ki, çocukların değişiminde kendi katkılarının sağladığı başarının keyfini ve lezzetini yaşamanın mutluluğunu görebilsinler.

EBEVEYNLİK HAKLARINIZI YERİNDE VE İYİ KULLANIN!

Yaz aylarındaki cami ve Kur’an öğreten merkezlerdeki çocuk sayısı ile okullardaki çocuk sayısını karşılaştırdığınızda çıkan durumu anne babalar iyi gözlemlemelidir. Çocukların okul eğitimlerini nasıl önemsiyorsak, onların dini eğitimlerini tamamlaması için yaz aylarında da camilerdeki Kur’an ve islami bilgiler derslerine de göndermeyi ihmal etmeyelim. Ayrıca evlerimizde, camilerdeki aldıkları eğitimlerini kontrol etmede ihmalkar davranmayalım. Çocuklar kendisine lazım olacak, okul derslerinin yanında, ömür boyu uygulaması gereken bilgileri içeren dini bilgileri de zamanında ve yerli yerince edinmeleri gerekir. Bu bilgiler, çocukların ruhlarının gıdalarıdır. Her aile çocuklarının bedeni gıdalarını düzenli verirken, ruhlarının gıdaları olan dini bilgilerini de yaşlarına uygun biçimde kazandırmalıdırlar.

Sizlere bir hatırlatmam olacak. Her anne baba, çocuklarını okula göndermek için, sabahın erken saatlerinde büyük bir titizlikle onları okullarına hazırlansınlar diye uykularından kaldırmaktadır.

Şimdi bir soru: Aynı anne baba okul zamanındaki hassasiyeti yaz okullarına ve camilere göndermede neden göstermez. Çocuklarını sabahları okul için kaldıran anne baba, acaba sabah namazı için neden kaldırmaz?

Namaz saatinde, biraz daha uyusunlar dediğiniz çocuklarınıza, anne baba olarak en büyük kötülüğü yapıyorsunuzdur. 
Okula giderken uykudan kaldırdığın çocuğunu namaza kaldırmıyorsan kendini sorgula. 
Çocuğunu kendi suçuna ortak etme.
ALLAH’ın en iyi şekilde koruman için sana emanet ettiği çocuğuna ve emanet eden yüce yaratıcımıza ihanet etme.
Çocuğunu biçimlendirmek için de önüne yaz aylarında bir fırsat çıkmaktadır. Okulların kapanmasından sonra çocuğunun dini bilgilerin verildiği camilere ve farklı mekanlara gönder. Çocuğunu sadece dinden haber olanlardan olsun diye yönlendirme. Dinden haberdar olmak başka, dindar olmanın başka olduğunu unutma!
Çocuğuna, dindar olması ve dini yaşaması için dini öğret!

Rotası belli olmayan geminin gideceği yer ve limanın neresi olabileceğini herkes bilir. Yaz aylarında çocuklarını rotasız bırakma.

Din hayatın mimarıdır. Hayatı şekillendirmektedir.
Dini, senin ve çocuğunun hayatını imar etmesine sürekli izin ver.

AH VAH DEMEMEK SENİN ELİNDE!

Eğer dinin çocuğunun hayatını inşa etmesini savsaklarsanız, daha zamanı var, acele etmeyelim derseniz çocuğunuzun ve sizin canınızın yanacağı günlerin sizi beklediğini unutmamanız gerekir. Sizin daha zamanı var diye bıraktığınız boşluktan, yalan ve güvensiz bilgilerin dolaştığı sosyal medya denilen bir canavar içeri girmektedir.
Sosyal ve sanal medya diye tarif edilen, modern köleleştirme araçları çocuklara, özgürlük adı altında, sorumluluktan uzak, istediğini istediği zaman yapan, hesap vermeyen, sosyal ilişkilerini ve arkadaş çevresini sadece kendisinin belirlediği ve hiçbir sınırı olmayan, hayatı sadece sanal ortam zanneden, anlık zevk ve eğlence düşkünü, başarıyı zahmetsiz elde etmek isteyen, sorunlu ama sorumsuz, geleceğini sadece para kazanmak olarak planlayanlardan olmalarını önermektedir. Bunda da maalesef başarılı olmaktadır.
Sanal dünyanın kurbanları olan çocuklar, modern ve özgür bir hayat diye kendilerine sunulan, seküler hayat tarzı ile, aileden gelen dini kültür ve geleneklerin çatışmasını yaşamaktadırlar.

Aşağıda belirtilen hususlar sanal dünyanın takipçilerinin sergilediği davranış şekilleridir. Çocuğunda var mı? Test et.
duyarsız,
bireysel ve tekil takılmayı seçmiş, 
hayatta hiçbir iddiası olmayan, 
kimseye yardım etmeyen, 
kimseden yardım da istemeyen, 
gücünün farkında olmayan, 
iradesini kiraya vermiş, 
şehrin sokak ve caddelerine karışmaktan korkan, 
suyun ve kuşun sesine, 
ezanın çağrısına kulağını tıkamış, 
tabiatın ve hayatın güzelliklerini göremeyen, 
kendisini uyaranı ya duymayan, 
ya da uyarıcıya direnen, hiddetlenen, 
doğru yanlış nedir diye aramayan, 
düğünde sevinmeyen, 
ölümde üzülmeyen, 
akrabalarını tanımayan, 
anne babayı para basma makinesi gören, 
duruşu ve çizgisi oluşmamış, 
kirli ve salaş bir tarzı benimsemişse,

bunları tamir etmek için dini hayatı öğretmek için camilere çocuğunu göndermeyi ihmal etme. Doğurduğumuz çocuklarımızın ruhlarının terbiye edilmesini kendimiz sağlayalım.

Hayatı tarif ederken, doğru tarif edelim. Büyükleri tarafından yolu iyi tarif edilen çocuk her şartta kendisini yeniler. Yanlış yola yönelmişse bile zararın neresinden dönülürse kar olduğunu bilir.

O halde hemen yaz aylarında yolu iyi tarif edecek yerlere göndererek  iyi tarif edilmiş yolda nasıl davranılacağını öğrenmelerine yardımcı olalım. Çocukların İslami düşünce tarzına kavuşmalarına destek vermenin, onların İslami hayat tarzını yaşamalarına yardımcı olacağını unutmayalım.

Hakkı, adaleti, iyiliği ve ibadet ölçülerini çocuklarımıza zamanında öğretmeli ve “hayırlı nesil” olabilmeleri ve çocuklarda mümin ahlakını inşa etmek için, eğitimlerine zaman ayırmalıyız. 
Çocuğun eğitimi, eğlencesi, sağlığı, oyunu, çocuk ve insan fıtratına uygun tarzda planlanmalı ve yürütülmelidir. Yaşına göre dini bir eğitim verilmelidir.
Vahiyle ve sünnetle tarif edilen ve belirtilen insan inşası çalışmalarını savsaklanmamalıdır.  Hareket noktamız kendi değerlerimizle çocuk eğitimini nasıl yapacağımıza kafa yormak ve çocuklarımızın iyi insanlar olmalarını sağlamak için çabalamak olmalıdır.


GELECEK, GÜNÜN İNŞA EDİLMESİYLE GÜZELLEŞİR

Kendi geleceğinin, çocuklarının geleceğinin, toplumun geleceğinin senin nezdinde bir yeri var ise; kendinin ve çocuklarının bu gününü ihmal etme!
Bu günü unutma!
Bu günün gereğini yap!
Çocuklarını eğit, eğittir, terbiye et!
Çirkinliklere karşı duyarlı olmalarını öğret!
Güzel insanlarla arkadaşlık yapmalarını sağla!

Cami ve cematle tanıştırmada geç kalma!

Camide çocuklara bağırıp, çağırıp, kızanlara, çocukları camilerden kovanlara, onları azarlayanalara mani ol! Camilerin jandarmaya ihtiyacının olmadığını, dolayısı ile cami jandarmalığına soyunmamalarını hatırlat.

Çocuklarını hiç ama hiç ihmal etme!

Anne baba tarafından ihmal edilen çocuklara kural öğretenlerin başkaları olduğunu unutma!
Eğitip ilgelenmediğin çocukların gelecekte senin çocuklarının olamayabileceğini daima hartırla!

Kendini aldatarak çocuklarına dini bilgileri aktarmada geç kalma!

En kötü şey insanın kendisini aldatmasıdır.

ALDANMA!

***Sevgili çocuklar okullarınızın kapanması ile birlikte birazcık dinlenin. Ancak camilerimizin sizin seslerinize, çığlıklarınıza, gülmelerinize, koşuşturmalarınıza ihtiyacı var. Camilerimiz sizin gibi çiçekler bekliyor. Gündüzleri Kur’an ve dini bilgileri öğrenme yarışına, akşamları da içerisinde Kur’an’ı kerimimizin Allah tarafından bizi aydınlatması için indirilen RAMAZAN ayının özel bir ibadeti olan TERAVİH namazlarında camileri doldurmaya koşun.

Koşun ki camilerimiz sadece yaşlıların toplanma mekanı olan huzrevleri olmaktan çıksın. Sizlerle şenlenen, yaşlısıyla, genciyle birlikte ibadet edebildiğimiz, RABB’imize kulluk edebilmek için toplandığımız mekanlar olsun.

HAYDİ! Koşarak camileri şenlendirmeye!

Ramazanınız, Orucunuz, Teravihiniz, Kadir geceniz, Bayramınız mubarek olsun.