Ayetler ve Hadisler ile Peygamberleri Tanıyalım – Hz Hud

İslam
HUD (A.S) VE AD KAVMİ İLE İLGİLİ AYETLER…   Ahkaf Suresi, 21. ayet: Ad’ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf’taki kavmini:...
EMOJİLE

HUD (A.S) VE AD KAVMİ İLE İLGİLİ AYETLER…

 

Ahkaf Suresi, 21. ayet: Ad’ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf’taki kavmini: “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım” diye uyarmıştı.

Ahkaf Suresi, 22. ayet: Dediler ki: “Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir.”

Ahkaf Suresi, 23. ayet: Dedi ki: “İlim ancak Allah Katındadır. Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.”

Ahkaf Suresi, 24. ayet: Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur” dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgâr; onda acı bir azap vardır.

Ahkaf Suresi, 25. ayet: Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eder. Böylece meskenlerinden başka, hiçbir şey(leri) görünemez duruma düştüler. İşte Biz, suçlu- günahkâr bir kavmi böyle cezalandırırız.

Ahkaf Suresi, 26. ayet: Andolsun, Biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkânlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duygularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp- kuşattı.

Ankebut Suresi, 38. ayet:

Ad’ı ve Semud’u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.

Araf Suresi, 65. ayet:

Ad (toplumuna da) kardeşleri Hud’u (gönderdik.) (Hud, kavmine:) “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Hala korkup-sakınmayacak mısınız?” dedi.

Araf Suresi, 66. ayet:

Kavminin önde gelenlerinden inkâr edenler dediler ki: “Gerçekte biz seni ‘aklî bir yetersizlik’ içinde görüyoruz ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.”

Araf Suresi, 67. ayet:

(Hud:) “Ey kavmim” dedi. “Bende ‘akıl yetersizliği’ yoktur; ama ben gerçekten âlemlerin Rabbinden bir elçiyim” dedi.

Araf Suresi, 68. ayet:

“Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm.”

Araf Suresi, 69. ayet:

“Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? (Allah’ın) Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya üstün kıldığını) hatırlayın. Öyleyse Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluş bulasınız.”

Araf Suresi, 70. ayet:

Dediler ki: “Sen bize yalnızca Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarınızı bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru isen, bize vadettiğin şeyi getir, bakalım.”

Araf Suresi, 71. ayet:

“Andolsun” dedi. “Rabbinizden üzerinize iğrenç bir azap ve gazap gerekli kılındı. Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler (düzme tanrılar ve kurallar) adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim.”

Araf Suresi, 72. ayet: 

Böylece onu ve onunla birlikte olanları katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalan sayarak inanmamış olanların kökünü kuruttuk.

Fecr Suresi, 6. ayet:

Rabbinin Ad (kavmin)e ne yaptığını görmedin mi?

Furkan Suresi, 38. ayet:

Ad’ı, Semud’u, Ress halkını ve bunlar arasında birçok nesilleri (yok ettik).

Fussilet Suresi, 13. ayet: 

Bu durumda eğer onlar yüz çevirirlerse, artık de ki: “Ben sizi, Ad ve Semud (kavimlerinin) yıldırımına benzer bir yıldırımla uyardım.”

Fussilet Suresi, 15. ayet:

Ad (kavmin)e gelince; onlar yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve dediler ki: “Kuvvet bakımından bizden daha üstünü kimmiş?” Onlar, gerçekten kendilerini yaratan Allah’ı görmediler mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündür. Oysa onlar, Bizim ayetlerimizi (bilerek) inkâr ediyorlardı.

Hakka Suresi, 4. ayet:

Semud ve Ad (toplumları), Karia’yı yalan saydılar.

Hakka Suresi, 6. ayet:

Ad (halkın)a gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir kasırga ile helak edildiler.

Hakka Suresi, 7. ayet:

(Allah) Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün.

Hud Suresi, 50. ayet:

Ad (halkına da) kardeşleri Hud’u (gönderdik). Dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz.

Hud Suresi, 51. ayet:

Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?

Hud Suresi, 52. ayet:

Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na Tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gücünüze güç katsın. Suçlu-günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.”

Hud Suresi, 53. ayet:

“Ey Hud” dediler. “Sen bize apaçık bir belge (mucize) ile gelmiş değilsin ve biz de senin sözünle ilahlarımızı terk etmeyiz. Sana iman edecek de değiliz.”

Hud Suresi, 54. ayet:

“Biz: ‘Bazı ilahlarımız seni çok kötü çarpmıştır’ (demekten) başka bir şey söylemeyiz.” Dedi ki: “Allah’ı şahit tutarım, siz de şahitler olun ki, gerçekten ben, sizin şirk koştuklarınızdan uzağım.”

Hud Suresi, 55. ayet:

“O’nun dışındaki (tanrılardan). Artık siz bana, toplu olarak dilediğiniz tuzağı kurun, sonra bana süre tanımayın.”

Hud Suresi, 56. ayet:

“Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. O’nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)”

Hud Suresi, 57. ayet:

“Buna rağmen yüz çevirirseniz, artık size kendisiyle gönderildiğim şeyi tebliğ ettim. Rabbim de sizden başka bir kavmi yerinize geçirir. Siz O’na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Doğrusu benim Rabbim, her şeyi gözetleyip-koruyandır.”

Hud Suresi, 58. ayet:

Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmet ile Hud’u ve Onunla birlikte iman edenleri kurtardık. Onları şiddetli-ağır bir azaptan kurtardık.

Hud Suresi, 59. ayet:

İşte Ad (halkı): Rablerinin ayetlerini tanımayıp reddettiler. O’nun elçilerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emri ardınca yürüdüler.

Hud Suresi, 60. ayet:

Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkâr ettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad’a (Allah’ın rahmetinden) uzaklık (verildi).

Hud Suresi, 89. ayet:

“Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik Lut kavmi size pek uzak değil.”

Kamer Suresi, 18. ayet:

Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

Kamer Suresi, 19. ayet:

Biz, o uğursuz (felaket yüklü ve) sürekli bir günde üzerlerine ‘kulakları patlatan bir kasırga’ gönderdik.

Kamer Suresi, 20. ayet:

İnsanları söküp atıyordu; sanki onlar, kökünden sökülüp-kopmuş hurma kütükleriymiş gibi.

Necm Suresi, 50. ayet:

Doğrusu, önce gelen Ad (halkın)ı O yıkıma uğrattı.

Şuara Suresi, 123. ayet:

Ad (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanladı.

Şuara Suresi, 124. ayet:

Hani onlara kardeşleri Hud: “Sakınmaz mısınız?” demişti.

Şuara Suresi, 125. ayet:

“Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.”

Şuara Suresi, 126. ayet:

“Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin.”

Şuara Suresi, 127. ayet:

“Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca âlemlerin Rabbine aittir.”

Şuara Suresi, 128. ayet:

“Siz, her yüksekçe yere bir anıt inşa edip (yararsız bir şeyle) oyalanıp eğleniyor musunuz?”

Şuara Suresi, 129. ayet:

“Ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları mı ediniyorsunuz?”

Şuara Suresi, 130. ayet:

“Tutup yakaladığınız zaman da zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?”

Şuara Suresi, 131. ayet:

“Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin.”

Şuara Suresi, 132. ayet:

“Bildiğiniz şeylerle size yardım edenden korkup-sakının.”

Şuara Suresi, 133. ayet:

“Size hayvanlar, çocuklar (vererek) yardım etti.”

Şuara Suresi, 134. ayet:

“Bahçeler ve pınarlar da.”

Şuara Suresi, 135. ayet:

“Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”

Şuara Suresi, 136. ayet:

Dediler ki: “Bizim için fark etmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da.”

Şuara Suresi, 137. ayet:

“Bu, geçmiştekilerin ‘geleneksel tutumundan başkası değildir.”

Şuara Suresi, 138. ayet:

“Ve biz azap görecek de değiliz.”

Şuara Suresi, 139. ayet:

Böylelikle onu yalanladılar, Biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.

Şuara Suresi, 140. ayet:

Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.

Zariyat Suresi, 41. ayet:

Ad (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgâr gönderdik.

Zariyat Suresi, 42. ayet:

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.

 

HUD (A.S) VE AD KAVMİ İLE İLGİLİ HADİSLER…

 

Resul-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyurmuşlardır:

“Bana Saba rüzgârıyla yardım edildi. Âd kavmi de Batı rüzgârıyla (Debûr) helak edildi.”

(Buhari, İstiska 26; Müslim, İstiska 17)

 

Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in zevcesi Hz. Âişe annemizden şöyle nakledilmiştir:

“Ben Rasûlullah aleyhisselamı küçük dilini görebileceğim şekilde gülerken asla görme­dim. Çünkü o sadece gülümserdi. Bir bulut ya da rüzgâr gördüğü zaman bunun verdiği sıkıntı, yüzünden belli olurdu. Bu sebeple ben kendisine, “Ey Allah’ın Rasûlü! Halk bir bulut gördüğü zaman onda yağmur bu­lunduğu ümidiyle sevinir. Oysa onu gördüğün zaman senin yüzünde bir rahatsızlık alameti görüyorum. Bunun hikmeti nedir?” diye sordum da: “Ey Âişe! O bulutta bir azab bulunmadığından be­ni hangi şey emin kılabilir? Oysa geçmişte bir kavim rüzgârla helak edilmiştir, yine geçmişte başka bir kavim de azab taşıyan bulutları görmüş: “Bu (ufukta beliren) bize yağmur getirici bir buluttur” demişlerdi.”

Ebu Davud, Edep 103 -104 Hadis no: 5098; Buharı, Tefsir XI. VI. 2: Müslim, İsitiska 15-16; Ahmed h. Hanbel, VI. 66

 

Yine Hazret-i Âişe validemizden şöyle bir hadis nakledilir:(Rüzgâr şiddetli estiği zaman) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyururdu:

“Allah’ım! Sen’den bu rüzgârın, bu rüzgârın içinde bulunan şeylerin ve Sen’in gönderdiğin şeylerin hayırlı olmasını istiyorum. Bu rüzgârın, içinde bulunan şeylerin ve Sen’in gönderdiğin şeylerin şerrinden de Sana sığınırım.”

(Müslim, İstiskâ, 15)

 

Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- veda haccında, Usfan vadisine vardığı zaman, Hazret-i Ebu Bekr’e:

 

“–Ya Eba Bekr! Bu hangi vadidir?” diye sormuştu.

 

Hazret-i Ebu Bekir: “–Usfan vadisidir.” diye cevaplayınca

Peygamber Efendimiz; Hûd -aleyhisselam-’ın, beline aba bağlamış, belinden yukarısını alacalı bir kumaş ile bürümüş, genç ve kızıl, yuları hurma liflerinden örülmüş dişi bir deve üzerinde, hac için buradan telbiye ederek geçmiş olduğunu haber vermiştir.

(Ahmed bin Hanbel, Müsned, I, 232)