Ahiret hayatının varlığının delilleri nelerdir? Ahirete imanın hayatımıza etkileri nelerdir??

İslam
Ahiret nedir? Ahiret hayatının varlığının delilleri nelerdir? Ahirete imanın akli delilleri nelerdir? Ahirete imanın nakli delilleri nelerdir? Ahiret Hayatının Safhaları Nelerdir? Berzah alemi nedir? ...
EMOJİLE

Ahiret nedir? Ahiret hayatının varlığının delilleri nelerdir? Ahirete imanın akli delilleri nelerdir? Ahirete imanın nakli delilleri nelerdir? Ahiret Hayatının Safhaları Nelerdir? Berzah alemi nedir? Kabir hayatı nedir? Kabir hayatı hakkında bilgi… Kıyamet nedir? Kıyamet alametleri nelerdir? Ayet ve hadislerde bildirilen kıyamet alametleri… Ba’s nedir? Haşr nedir? Mahşer nedir? Hizan nedir? Mahşer nedir? Sırat nedir? Cennet ve cehennem nedir? Araf nedir? Ahirete imanın hayatımıza etkileri nelerdir?

Ahiret; Kıyametin kopmasıyla başlayacak olan ebedi hayata denir. Sözlük anlamı olarak son, sonra ve son gün anlamlarına gelir.

Ahirete iman; iman esaslarından olup genellikle Kur’an’da “elyevmül-ahir” (son gün) şeklinde zikredilmiştir.

Kur’an’da hayat kavramı hem dünya ve hem de ahiret hayatını ifade etmek için ortak kullanılır. Hayatı sadece dünya hayatı olarak gören ve ahiret hayatını yok sayan anlayış Kur’an’da reddedilmektedir.

Kur’an’da dünya hayatının geçici olduğu belirtilmekte, ahiret hayatının ise ebedî olduğu sıkça vurgulanmaktadır.

Bizlerden dünya hayatının geçici zevklerine kanmamamız istenmekte, ebedi olan ahiret hayatını hesaba katan bir anlayışla yaşamamız ısrarla tavsiye edilmektedir.

“Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?“

(En’am suresi, 32. ayet.)

İslam’a göre insan için dünya hayatı ahiretin tarlası gibidir.

Zira insan, dünya hayatında yapıp ettiklerinin karşılığını ahiret hayatında görecektir.

Bir anlamda burada ekilenler ahirette iyi-kötü, hayır-şer, cennet-cehennem şeklinde ürün olarak karşımıza çıkacaktır.

Dünya hayatının amacı, insanın yaratıcısını tanıyıp kulluk bilinciyle yaşamasıdır.

Yüce Allah bir ayette şöyle buyurmuştur:

“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım“

(Zariyat suresi, 56. ayet.)

Dünya hayatının nihai amacı ise ahiret hayatını kazanmak olmalıdır.

Çünkü Kur’an’ın bildirdiği gibi dünya hayatı geçicidir. Asıl hayat, ebedî olan ahiret hayatıdır.

Yüce Allah bir ayette şöyle buyurmuştur:

“Bu dünya hayatı geçici zevkler ve oyalanmadan başka bir şey değildir; ahiret yurduna gelince işte asıl hayat odur. Keşke bunu bilselerdi!”

(Ankebut suresi, 64. ayet.)

Ahiret Hayatının Varlığının Delilleri Nelerdir?

Hem varlıkların yaratılışındaki anlam açısından hem de insanın yaratılış gayesi açısından bakıldığında ahiretin varlığı gereklidir.

Ahiret hayatının gerekliliği; akli deliller ve nakli deliller ile sabittir.

Ahirete İmanın Akli Delilleri: 

Evrensel ahlak ilkelerinin hayata geçirilebilmesi

Mutlak adalet

Ebedilik arzusu

İnsanın özgür ve sorumlu oluşu

İnsanın başıboş ve amaçsız yaratılmadığı

Varoluş ve hayatın anlamı

İnanç ve davranışlara karşılıklarının verilmesi

Hakikatin ortaya çıkması

İyilik, hak ve görev bilinci

 

Ahirete imanın nakli delilleri:

Ahiret hayatının varlığını gösteren akli delillerin yanında Kur’an’da zikredilen naklî deliller de vardır:

De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler. Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Kıyametin kopacağı gün var ya işte o gün, batıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır!

(Casiye suresi, 26-27. ayetler.)

Ahirete imanın nakli delillerinden hareketle şu çıkarımlara ulaşılır:

İlk defa yaratan tekrar yaratabilir.

İnanıp salih amel işleyenlerle inkar edip zulmedenler bir tutulmayacaktır.

İnanıp salih amel işleyenlerle inkar edip zulmedenler bir tutulmayacaktır.

Baharda yeryüzünü kıştaki ölümünden sonra dirilten Allah, insanları da diriltir.

Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran Allah, insanları kabirlerinden çıkaracaktır.

Gökleri ve yeri yaratan ölüleri de diriltmeye kadirdir.

Ahiret Hayatının Safhaları Nelerdir?

Ölüm bir son değildir. İnsanın ölümüyle ahiret hayatı başlar. Ahiret hayatında bazı safhalar vardır.

1. Berzah Âlemi:

Berzah iki şey arasındaki engel manasına gelir. Ölümle başlayıp yeniden diriltilmeye kadar sürecek olan ara dönem, dünya ile ahiret arasındaki âlem ve kabir hayatı karşılığında kullanılır.

Ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek olan hayata kabir hayatı denilir.

Kabir hayatı, dünya ile ahiret arasında bir ara dönem olduğu için berzah hayatı diye de anılmıştır.

İnsan öldükten sonra dirilinceye kadar berzah (kabir) aleminde kalır.

Resulullah kabirde azap gören bazı kimselerin sesini işitmiş, kabir azabından Allah’a sığınmış ve ashaba da Allah’a sığınmalarını söylemiştir.

“Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, bunaklıktan, kabir azabından sana sığınırım. Allah’ım! Nefsime, senden sakınma şuurunu (takvasını) ver ve nefsimi arındır. Onu en iyi arındıracak olan sensin. Onun koruyucusu da onun efendisi de sensin. Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.”

(Müslim, Zikir, 73.)

Kura’n-ı Kerim’de inkarcıların kabir azabına çarptırılacağı, İnananların kabirlerinde nimetlere ulaşacağı bildirilmiştir.

Kabir suali ve azabıyla ilgili hadislerde sorulara cevap veren müminlerin kabirlerinin genişletilip aydınlatılacağı, cennet bahçelerinden bir bahçe haline getirileceği ifade edilmiştir.

Kıyamet:

Kıyamet kalkmak, dikilmek, ayaklanmak anlamlarına gelir. Evrenin düzeninin bozulması, her şeyin altüst edilmesi ve ölen varlıkların yeniden diriltilerek ayağa kalkması ve mahşere doğru yönelmesi demektir.

Dünya hayatından ahiret hayatına geçiş aşaması kıyamettir.

Kur’an ahiret hayatının aşamaları hakkında ayrıntılı bilgiler verir.

Kur’an’daki bilgilere göre kıyamet;

Sûra üflenince başlayacak.

Kâinattaki düzen bozulup hayat son bulacak.

Sûra ikinci üflemenin ardından ba’s olayı gerçekleşecek.

Yüce Allah insanları tekrar dirilterek yerden ot bitirir gibi topraktan çıkaracak.

İnsanlar aynı hedefe doğru koşarak Rablerinin huzuruna çıkacak.

“Sûr’a üflenince, Allah’ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar!”

(Zümer suresi, 68. ayet.)

Kıyametin ne zaman kopacağını ancak Allah bilir.

Yüce Allah kıyametin kopacağı zamanı ancak kendisinin bildiğini çeşitli ayetlerde ifade etmiştir.

“Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabb’imin katındadır. O’nun vaktini ondan başkası bilemez…

(A’râf suresi, 187. ayet.)

Kıyamet alametleri nelerdir? Ayet ve hadislerde bildirilen kıyamet alametleri

Nüzul-i İsa (Buhâri, Büyû, 102.)

Dâbbetü’l-arzın yerden çıkması (Neml suresi, 82. ayet.)

Büyük depremlerin yaşanması (Müslim, Fiten, 39.)

Yecüc Me’cüc’ün ortaya çıkması (Enbiyâ suresi, 96. ayet)

Deccal’ın zuhuru (Müslim, Fiten, 39)

Yeryüzünün duman (duhan) ile kaplanması (Duhân suresi, 11-12. ayetler)

Güneşin batıdan doğması (Buhari, Fiten 24-25)

3. Ba’s

Ba’s birini kaldırıp harekete geçirmek, uykudan uyandırmak, diriltmek anlamına gelir. Allah’ın (c.c) ahiret hayatını başlatmak üzere kıyamet gününde ölüleri yeniden diriltmesi, onları kabirlerinden çıkararak hayata döndürmesi demektir.

Sûr, kıyametin kopuşunu belirtmek ve kıyamet koptuktan sonra bütün insanların dirilmelerini sağlamak için İsrafil aleyhisselâm tarafından üfürülecek olan boruya denir.

Hz. Peygamber bir hadislerinde sûrun, kendisine üflenen bir boru ve boynuz olduğunu haber vermiştir. (Tirmizi, Kıyamet, 8.)

Fakat bu borunun mahiyeti insanlar tarafından bilinemez.

4. Mahşer, Hesap ve Mizan

Haşr; toplanmak, bir araya gelmek anlamına gelir. Yüce Allah’ın, insanları hesaba çekmek üzere tekrar dirilişten sonra bir araya toplamasıdır.

Mahşer; Toplanılan yer. Kıyamet günü ikinci kez sûra üflendikten sonra bütün insanların diriltilerek mezarlarından kalkıp dünyada iken yaptıkları her şeyin hesabını vermek üzere toplanacakları yer.

Kur’an’ı Kerim’de mahşerden ve bu sırada yaşanacak olaylardan bahseden pek çok ayet vardır.

Bu ayetlerden birinde şöyle buyrulur:

“Allah onları, sanki günün ancak bir saati kadar kaldıklarını sandıkları bir durumda yeniden diriltip toplayacağı gün aralarında birbirleriyle tanışırlar. Allah’ın huzuruna varmayı yalanlayanlar elbette zarara uğramışlardır. Çünkü onlar doğru yola gitmemişlerdi.”

(Yunus suresi, 45. ayet.)

Amel Defterlerinin Dağıtılması

İnsanlar hesaplarının görülmesi için toplandıktan sonra, kendilerine dünyada iken yapmış oldukları işlerin yazılı bulunduğu amel defterleri dağıtılır. Bu defterlerin mahiyeti bilinmemektedir.

Kiramen Katibin adı verilen melekler tarafından yazılan amel defterleri hakkında Kur’an’da şöyle buyrulur:

“Kitap ortaya konmuştur. Suçluların onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. «Vay halimize derler, bu nasıl kitapmış. Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş!» Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabb’in hiç kimseye zulmetmez.”

(Kehf suresi, 49. ayet.)

Hesap ve Sual

İnsanlar amel defterlerini ellerine aldıktan ve yaptıklarını en ince detayına kadar gördükten sonra Yüce Allah tarafından hesaba çekileceklerdir.

Hesap ve sorgulama sırasında amel defterlerinden başka, insanın organları ve yeryüzü de insanların yaptıklarına şahitlik edecektir.

Zerre ölçüsü hayır işleyenin mükafatını, kötülük işleyenin cezasını göreceği ve hiçbir adaletsizliğin söz konusu olmayacağı sorgu ve hesap sırasında insanlara şu beş şey sorulacaktır:

  1. Ömrünü nerede tükettiği
  2. Malını nereye harcadığı
  3. Gençliğini nasıl geçirdiği
  4. Bildikleriyle amel edip etmediği
  5. Malını nereden kazandığı

Mizan

Sözlükte terazi anlamına gelen mizan, ahirette hesaptan sonra herkesin amellerinin tartıldığı ilahi adalet ölçüsüdür.

Tartıda iyilikleri, kötülüklerinden ağır gelenler kurtuluşa erecek, hafif gelenler ise cehenneme gideceklerdir.

“Biz kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu(adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak (herkese) yeteriz.”

(Enbiya suresi, 47. ayet.)

5. Sırat

Sırat yol, cadde, geçit anlamlarındadır. Ahirette herkesin görüp yürüyeceği yol veya köprüye denir. Sıratı geçmenin kolaylığı veya zorluğunda belirleyici olan, kişilerin iman ve salih amelleridir.

Herkes sırattan geçecektir. Müminler yaptıkları amellerine göre kimi süratli, kimi daha yavaş olarak bu yoldan yürüyecek, kafirler ve günahkarlar ise cehenneme düşeceklerdir.

Şefaat

Şefaat sözlükte yardım etmek, suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için birine aracılık etmek manalarına gelir.

Terim olarak kıyamet gününde peygamberlerin ve kendilerine izin verilen salih kulların, müminlerin bağışlanması için Allah katında niyazda bulunması anlamında kullanılır.

Kur’an’da kıyamet günü Allah’tan başka hiçbir dost ve şefaatçinin olmayacağı belirtilmiş ve o gün şefaatin ancak Allah’ın izni ve rızasıyla gerçekleşeceği bildirilmiştir.

(bk. Bakara suresi, 255. ayet.)

Müslümanlara düşen görev, şefaate güvenerek dinin gereklerini terk etmek değil, şefaate layık olabilmek için çalışıp çabalamak olmalıdır.

6. Cennet ve Cehennem

Cennet; Bitki ve ağaçlarıyla toprağı örten bahçedir. Kur’an’da, müminlerin ahiretteki “ebedi nimet ve saadet yurdu” için kullanılan isimdir.

Ayet ve hadislerde cennet nimetlerinin insan akıl ve hayalinin alamayacağı güzellikte olduğunu bildirilmiştir.

Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

” Cenab-ı Hakk buyuruyor ki: Salih kullarım için ben, cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve insanın kalbinden geçmeyen nice nimetler hazırladım.”

(Buhari, Tefsir, 32.)

Cehennem; Derin kuyu anlamına gelir. Ahirette kafirlerin sürekli olarak, günahkar müminlerin de günahları ölçüsünde cezalandırılmak üzere kalacakları azap yeridir.

Ahiret hayatının her devresinde olduğu gibi, cehennem azabını da, ruh beden ile birlikte çekecektir.

Cehennem hakkında bahsedilen, acı, ızdırap, azap, ateş vb. şeyler bu dünyadakilere benzemediği ifade edilmektedir.

Cehennemin mahiyetini insanların bilmesi mümkün değildir. Ancak Allah bilir.

A’râf

A’râf sur, dağ ve tepenin en yüksek kısmı manasındaki ‘urf’un çoğuludur.

A’râf suresinin 46. ayetinde yer alan bu kavram cennetle cehennemi birbirinden ayıran bölgedeki surun yüksek kısmının adıdır.

A’râf denilen yerde kimlerin bulunacağı (Ashâbü’l-A’râf) ile ilgili farklı görüşler ileri sürülmüştür.

Ashâbü’l-A’râf’ın sevap ve günahı eşit olan müminler, cennet veya cehennemlik durumu belli olmayanlar ile müşriklerin bülûğ çağından önce ölen çocuklarının olabileceği söylenmiştir.

Kur’an’da tartıları ağır gelenlerle hafif gelenlerin durumları bildirildiği halde günahları sevaplarına eşit olanların durumları hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

Bu durum Ashâbü’l A’râf ile kastedilenlerin iyi ve kötü amelleri eşit olan müminler olduğu yönündeki görüşün daha isabetli olduğuna delil gösterilebilir.(bk. A’râf suresi, 46-47.)

Ahirete İmanın Hayatımıza Etkileri Nelerdir?

Dünya hayatında kişiyi iyi olmaya, ahlaklı davranışlar sergilemeye sevk eder.

İnsan hayatına bir hedef ve yön verir, yaradılıştaki gayeyi öğretir.

İnsanların acılarını hafifletir, zor durumlara katlanmasını sağlar.

İnsanların dünyaya karşı aşırı bağlılıklarını önler.

İnsanı cesaretli ve güçlü kılar.

İnsanda erdemli bir yaşam ideali oluşturur.

Ahirete inanan insan;

Ahirette yaptıklarından hesaba çekileceğini bilir.

Dünyadaki işlerinde helal haram bilinciyle yaşar, hak hukuk gözetir.

Dünyayı, ahiret hayatına hazırlanma mekânı olarak görür.

Erdemli yaşamaya çalışır. İnsanlarla iyi geçinir ve kimseye haksızlık etmez.

Yaşamın bir amacı olduğunu anlar ve yaratılış amacı doğrultusunda hayatını sürdürmeye özen gösterir.

Ölümün geçici hayatın son bulması, sonsuz yeni bir hayatın başlaması olduğunu bilir.