Müslüman, süt bankasına süt veremez

Dinsel Tartışmalar
MÜSLÜMAN, SÜT BANKASINA SÜT VEREMEZ VE ALAMAZ Sağlık Bakanlığı’nın 8 Mart’ta İzmir’de açmayı planladığı ancak ‘hukuki altyapısının hazırlanması’ amacıyla ileri bir tarihe...
EMOJİLE

MÜSLÜMAN, SÜT BANKASINA SÜT VEREMEZ VE ALAMAZ

Sağlık Bakanlığı’nın 8 Mart’ta İzmir’de açmayı planladığı ancak ‘hukuki altyapısının hazırlanması’ amacıyla ileri bir tarihe ertelediği Anne Sütü Bankası konusunda ilahiyatçılardan da sert tepkiler gelmeye devam ediyor. Bakanlığın fıkhi bir konuda hukuki bir zemin araması ise başka bir skandal olarak göze çarpıyor. Çünkü, ülkemizde maalesef zina da hukuken suç değil ama dinen en büyük günahlardan.

FATİH YEDİER

Sağlık Bakanlığı tepkilere neden olan ‘Anne Sütü Bankası’ projesinden taviz vermiyor. Bankaların ilkini 8 Mart’ta İzmir’de açmayı planlayan ancak bazı eksiklerden dolayı açılışı tehir eden Bakanlık, projeden vazgeçmiş değil.

BU KURAL RESULULLAH EFENDİMİZİN KURALIDIR

Sağlık Bakanlığı’nın projesine karşı çıkan İlahiyatçı-Yazar Nurettin Yıldız, “Bir çocuğun 24. ayına kadar emdiği süt o çocuğun süt emzirenle arasında annelik, evlatlık ilişkisi kurar. Dolayısıyla her insanın iki annesi olabilir. Birisi rahminden geldiği annesi, diğeri de sütannesidir. Resulullah Efendimizin de iki annesi vardı. Bir onu doğuran annesi vardı, bir de süt emdiği annesi vardı. Yani sütanneliği insanlığın yeni keşfettiği bir şey değildir. Bir insanın başka bir kadının sütünü emmiş olması o kadının rahminden doğmuş gibi olması demektir. Nasıl bir kadının rahminden doğmuş olan o kadına anne diyorsa kim kimin sütünü emerse süt emdiği kadının çocuğudur. O kadının kocası da babasıdır, kadının çocukları ise kardeşidir. Bunun için bir kadının sütünü emen çocuğun iki ailesi vardır. İnsan kendi öz kardeşiyle nasıl mahrem oluyorsa (mahrem olmak ebediyen evlenememek demek) sütkardeşi içinde aynısı geçerlidir. Bu kural Resulullah Efendimizin kuralıdır. Mezheplere göre değil Kur’an’a göre hareket ederek bu konuyu çok ciddiye almalıyız” dedi.

KARŞIMIZDA KİMİN NE KADAR VERGİ VERECEĞİNİ HESAPLAYAMAYAN DEVLET VAR

Yıldız, “Süt Bankası kurulması yani çocukların emeceği sütleri kadınların önceden göğüslerinden çıkarıp bir yerde muhafaza etmeleri ve günlük olarak bir çocuk talebine cevap için sunmalarını kabul edemeyiz. Bu Avrupa’da gelişmiş bir sistemdir, bu ayrı bir konu. Avrupa’da emzirmeye üşenen, göğsünün bozulmasını istemeyen kadınların hastalığıydı. Devlette doğan çocuğa çare bulmak için Cezayir’den şuradan buradan gelmiş siyahlar diye tuttukları kadınların sütlerini önceden toplayıp kendi lort kadınlarının doğurduğu ama emzirmeye üşendiği çocuklarına bir süt bulmak için geliştirilmiş bir projedir. Bu uzun yıllardır tartışılan bir konudur. Bazı hoca efendiler tarafından kayıt altına alınırsa, kim kimin sütünü emmişse, nüfus kâğıdına eklenirse vs. caizdir deniliyor. Gerçekten öyledir. Yani yüzde yüz takip edilirse, devlet tarafından takip edilirse bu suç olmaz. Ama henüz kimin ne kadar vergi vereceğini bile takip edemeyen devletin kimin sütünü kimin içtiğini de doğru bir şekilde kontrol edeceğini inanmıyoruz.” ifadelerini kullandı.

ÖNCÜLÜK EDENLER KIYAMET GÜNÜ ZİNANIN MÜSEBBİBİ OLMAKTAN DİRİLİRLER

Yıldız, “Hiçbir Müslüman bir Süt Bankası’na süt veremez, Süt Bankası’ndan çocuğuna süt alıp emziremez. Ortada ciddi bir güvensizlik var. Şeriatımızı ilke olarak kabul etmeyen bir sistemin, şeriatımıza dair bir hassasiyeti korumaya söz vermesi yanlış bir şeydir. Böyle bir şey olamaz. Belgelemeyi falan kabul edemeyiz. Devlet bir kere böyle bir banka kurarsa bu bankanın resmi olmayanını da köylerde vatandaşlar kurarlar. Devlet vergisini toplayamıyor, devlet henüz kimin nerede oturduğunu kontrol edemiyor, terörü önleyemiyorken süt terörünü hiç engelleyemez. Nüfus kâğıdına ilave yapmakla bu olamaz. Bu konuda meydan oluşmamışken böyle bir şey düşünenlerin Allah’tan korkmalarını, yarın kardeşiyle evlenecek bir yığın gencin bir tür zina yapmış olmalarını kıyamete kadar vebal şeklinde taşıyacaklarını bilmelerini hatırlatırız. Müminseler Allah’tan korksunlar. Her şeyi kıyamete kadar kontrol edeceklerini zannetmesinler. Ellerinden bu yönetim çıktığında perişan olurlar. Kıyamet günü zinanın müsebbibi olmaktan dirilirler. Hiçbir Müslüman anne buna destek vermemelidir” dedi.

BEBEK, İLK İKİ YAŞI İÇİNDE EMDİĞİ KADININ SÜT ÇOCUĞU OLUR

İlahiyatçı-Yazar Mehmet Talu da, “Son zamanlarda, ihtiyaç sahibi bebeklere verilmek üzere Süt Bankası kurularak, kadınlardan alınan sütlerin muhafaza edilmesi şeklinde bir uygulama ortaya çıkmış ve bazı batı ülkelerinde yaygınlaşmıştır. Süt Bankası’ndan maksat, kadınlardan alınan sütlerin, ihtiyacı olan bebeklere verilmek üzere uygun ortamda korunması ve korunduğu ortamdır. Verilen bilgiye göre bu sütler ayrı ayrı verildiği gibi birbirine karıştırılarak da verilmekte, hangi kadının sütünün hangi çocuğa verildiği bilinmemektedir. Başka dinlerde ve topluluklarda “sütanneliği” ve bundan doğan evlenme engeli yani sütanne ve bazı yakınları ile onu emenin evlenmesinin haram olması hükmü bulunmadığı için böyle bir uygulamada sakınca görülmemiş, bebekler için en uygun gıda olan kadın sütünden yararlanmak tercih edilmiştir. İslâm’da ise sütanneliği ve bundan doğan evlenme yasağı vardır. İzah edileceği üzere bebek, ilk iki yaşı içinde emdiği kadının süt çocuğu olur, o kadınla, onun usûlü, fürûu ve bazı yakın akrabası ile evlenemez” diye konuştu.

MODERİN İNSAN İÇİN İSLAM DEFORME EDİLEMEZ

Yalova Üniversitesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. Ebubekir Sifil de, “Modern hayatın müdahale edemediği nadir alanlardan biri anne sütü. Bugüne kadar anne sütüne denk bir mama yapmayı başaramadı insanoğlu; bundan sonra da başaramayacak. Annenin sütüne rakip bulamadı modern insan, ama ‘anneliğe’ müdahaleyi de ihmal etmedi. Modern kadın hasbelkader (yoksa kazara mı demeliydim?) çocuk doğurmayı göze aldıysa, doğurduğu çocuğu emzirip de bedeninin deforme olmasına da müsaade edecek değildi ya! Bunun için bulunan formül: Anne Sütü Bankası! Hem çocuk tabii anne sütüyle beslenmiş olacak, hem de ‘anne’ fizik görüntüsünü korumuş olacak… Müslümanlar bakımından şu veya bu sebeple annesinin sütüyle beslenme imkânı bulunamayan bebek için ‘sütanneliği’ kurumundan istifade edilmesi (fıkhî tabiriyle radâ), en ince detayına kadar kitaplara geçirilmiş malum ve meşhur bir meseledir. Zahirî mezhebi dışındaki mezheplerde süt emme çağındaki bebeğin, annesi dışında bir başka kadının sütünü belli bir miktar emmesiyle ‘süt akrabalığı’ teessüs eder. Zahirî mezhebinde ise yetişkin kimsenin emmesiyle de süt akrabalığı oluşur” dedi.

EN UFAK BİR HATADA SÜTKARDEŞLERİN EVLENMESİNİN ÖNÜNE GEÇİLEMEZ

Sifil, “Efendimizin (S.A.V.) de bu uygulamaya Halime isimli kadının yanında kaldığı ve onun sütünü emerek onun süt çocuğu olduğu malumdur. Uygulamanın bizzat kendisi malum ve meşru olmakla birlikte, eskiden olduğu gibi “münferit” bir hadise olarak kalmayıp, “kitleselleşmesi” durumunda yeni birtakım meselelerin gündeme geleceği açıktır. Münferit uygulamada kadın hangi çocuğu emdirdiğini bilir; bu konuda ailelerde de belli bir hassasiyet vardır. Dolayısıyla süt akrabalığı ve bunun doğurduğu sonuçlar titizlikle takip edilir. Süt emme dolayısıyla aralarında akrabalık ilişkisi (kardeşli, annelik…) vuku bulmuş, tıpkı kan akrabalığı gibi bir akrabalık meydana gelmiş kimselerin birbiriyle nikâhlanması –istisnaî durumlar/ihmaller dışında– söz konusu değildir. Ancak “süt bankası” uygulaması söz konusu olduğunda meselenin mahiyeti değişir. hangi çocuğun kimin sütünü emdiği ve kimlerle arasında süt akrabalığı ilişkisinin meydana geldiği titizlikle takip edilmez ve bu konuda bir ‘toplumsal bilinç’ oluşturulamaz ise, –Allah korusun– zaman içinde sütkardeşlerin birbiriyle evlenmesinin önüne geçilemez” şeklinde konuştu.

KÖKÜMÜZE DİNAMİT KOYMAKTIR BU TÜR PROJELERLE İSLAM İNANCIMIZI YIKAMAYA ÇALIŞIYORLAR

Sağlık Bakanlığı’nca uygulanmaya çalışılan Anne Sütü Bankası projesinin, Avrupa Birliği’nce Türkiye’ye dayatılan başlıklardan birisi olduğunu belirten Prof. Dr. Cevat Akşit, “Türkler, İslam’a girdiği günden bu yana Ehli Sünnet itikadında Hanefi mezhebinde olmuşlardır. Kur’an ve Sünnet’e dayalı bir uygulamayı, itikadı gerçekleştirmişlerdir. Batılı bu inancımızda olunca hiçbir zaman önümüzde duramamıştır. Şimdi Müslümanları paramparça edebilmenin sosyolojik projeleri uygulanmaya çalışılıyor. Anne Sütü Bankası projesi de bunlardan birisidir” dedi. Bu projenin “Modernleşme”, “Batılılaşma” kavramlarıyla toplumun manevi dokusundaki İslam inancını yıkabilmek için devreye sokulduğunu vurgulayan Akşit, “Tanzimatla birlikte batılılar inancımızı boşalttı ve bugün manevi kavramlarımız noktasında kısır bir noktaya getirildik. Bir zamanlar şehit olabilmek için cepheye koşan gençlerimiz, bugün askerden kaçabilmek için bin bir türlü numara çekiyorlar. Bütün bunlar, oynanan oyunların bir parçası” diye konuştu.

BİRÇOK BİR KADININ SÜTÜNÜ İÇERSE ÖZ ÇOCUĞU GİBİ OLUR

Avrupa Birliği’nin kapısında 50 senedir bekletilen Türkiye’nin din olgusundan dolayı asla kabul edilmeyeceğini belirten Akşit, “Bizim tarihten gelen, İslam’dan gelen mayamız var. Bunu bozmadan kesinlikle almak istemiyorlar. Şimdi bunlardan birisi de Süt Bankası meselesi. Avrupa kanunlarında Süt Kardeşle evlenilemez diye bir şey yok. Bizim medeni kanunumuzda da yok. Ama biz 75 milyon Müslümanız. İnsanlar sarhoş olsalar, günahkar olsalar bile mayasında ehli sünnet inancı var, Allah inancı var. Bir itirazı yok. İşte bu duvarı yıkmak istiyorlar. Bizim inancımıza göre bir çocuk iki yaşını doldurmadığı zaman bir kadının sütünü bir yudum bile içerse öz çocuğu gibi olur.” açıklamasını yaptı.

BU BİZİM KÖKÜMÜZE DİNAMİT KOYMAKTIR

Akşit, “Eskiden nüfus kağıtlarında İslam diye yazıyordu. Kaldırdılar. Şimdi inançsız insanlar da var, inanç düşmanı insanlar da var, memur olabiliyorlar. Hemşire oluyor, doktor oluyor.

Bu adam da kasten bunu karıştırabilir. Bu olmadı diyelim, adam yorgun “Bu çocuk bu kadını emdi?”, “Süt verdik” diye nasıl tesbit edecek. Nasıl bunun önüne geçecekler. Banka kuracaklarmış. Kadınların sütünü burada toplayacaklar, hangisinin kime verildiğini nasıl tesbit edecekler? Hangi kadından emdiği nasıl bilinecek? Bu nasıl unutulmayacak? Kardeşi kardeşle evlendirecekler. Bizim kökümüze dinamit koymaktır” diye konuştu.

Milli Gazete