‘Rock’çı imam olur mu?

Din Adamları
Tülay Şubatlı’nın haberi   Albüm çıkardığı için Antalya Müftülüğü konuyla ilgili müfettiş görevlendirdi. İmam Tüzer’in Kaş’ta verdiği konser sonrasında ise Diyanet İşleri Başkanlığı s...
EMOJİLE

Tülay Şubatlı’nın haberi  
Albüm çıkardığı için Antalya Müftülüğü konuyla ilgili müfettiş görevlendirdi. İmam Tüzer’in Kaş’ta verdiği konser sonrasında ise Diyanet İşleri Başkanlığı soruşturma açtı. İmam Tüzer, müzik çalışmalarını görevini aksatmadan sürdürdüğünü belirterek, “Suç işlediğimi düşünmüyorum” dedi ama onun içinde bulunduğu durum soruları da beraberinde getirdi. Bir imam rock müzik yapamaz mı? İslama göre rock müzik yapılabilir mi? Ya da din müziğe karşı mı? Bu soruları uzmanlara sorduk. 

‘Biraz Allah biraz yallah olmaz’

Sanatçı Ahmet ÖZHAN:

BU işi yapan kişinin hayat tercihi de aynı şekilde vakarlı olmak durumundadır. Fakat bu kişi herhangi başka bir şey yapmak istiyorsa ya duruşuna uygun olarak yapmalıdır ya da imameti bırakmalıdır. İnsanın asli görevi neyse ona yakışanı yapması lazımdır. Bırakalım rock’ı rock yapan arkadaşlar yapsın. Zaten rock, çok ciddi mesai isteyen bir çalışmadır. Onun 5 vakit camide olması lazım. O zaman ne olacak? Biraz Allah biraz yallah olmaz bu işler. Emrah’ın “Sofu hele gel bezmimize, dinle bu sazı, gör nice olur tellerin Allah’a niyazı” diye bir sözü vardır. Bu tamur teli de olur piyano teli de olur kardeşim. Bu kişi hem camide namaz kıldırıyor hem sahnede rock müziği söylüyor. Sonra ikindi namazında ‘Allah’ü Ekber’ diyor. İmamet dünyevi, nefsi lezzetlerin ötesinde bir başka boyutu gözleyen ve insanları oraya taşıyan bir duruştur. Rock sanatçılığıyla bu fevkalede soyutsal bir yükseliği biraraya getirdiğin zaman insanları tedirgin etmiş olabilir.

‘Ahlak kaidelerinin aşılmaması gereklidir’

Prof. Dr. Beyza BİLGİN: 

İSLAM’da Kuran ve Hadis’lerde doğrudan müzik kelimesi kullanılarak bir değerlendirme yoktur. Bununla birlikte mezhep imamları şarkı ve çalgının, müziğin her türlüsünün haram ve günah dolu olduğu konusunda fikir birliğindedirler. Müziğin boş laf statüsünde olduğunu, Kuran’dan uzaklaştırdığını, dinleyenleri uyuşturduğunu, zayıflattığını ve tembelleştirdiğini söylemişler, yapanların sefih ve şahitliği kabul edilmeyecek kişiler olduğunu söylemişlerdir. İyiye kullanılırsa zararsız olduğu da söylenmiştir. Her imkan kullanışa göre tesir eder, ahlak kaidelerinin aşılmaması gereklidir, adı geçen imam da bu kaideler çerçevesinde çalıştığını söylemektedir, kabul eden onu izler, etmeyen izlemez.

‘Vali rock yapmak için sahneye atlarsa da yadırganır’

İstanbul Eski İl Müftüsü Mustafa ÇAĞRICI: 

Teorik olarak imam müzik yapamaz, imam olmayan yapar diye bir ayrım yok. Ama genelde toplumun bir takım değer yargıları var. O yargılar bağlamında baktığımızda bir imamın imamlık ünvanı, cübbesiyle toplum onda farklı bir kimlik görmek istiyor. Bu kimlik bizim kültürümüzde imamları ayrıca toplumsal bakış karşısında sorumlu duruma düşürüyor. Bir imam herkes için caizse ben de yaparım diyerek yapamaz. Diyelim valinin rock müzik yapmak için engeli yok ama sahneye atlar rock yaparsa bunu bütün Türkiye yadırgar. Bu da böyle bir durumdur. Ben şahsen bir imamın toplum tarafından onaylanmayacak, mesleğinin ağırlığıyla bağdaştıramayacağı noktada dikkatli olması gerektiğini düşünürüm. 

‘Dinen bir sakıncası yoktur’

Prof. Dr. Bayraktar BAYRAKLI:

MÜZİK insanların dilleri farklı olsa bile insanlığın ortak bir dilidir. Bir kültürel faaliyettir. Bunun için dinen haramiyeti yoktur. Ancak bu müziği nerede icra ediyor önemlidir. Çünkü imamlık kutsal bir meslektir, leke almaması lazımdır. Cemaati onu kınayabilir. Bir imamın müzik icra eden kişi olarak halkın huzuruna çıkmasını halk hazmedemeyebilir. Onu imam olarak görmüştür, onun mesleğine yakıştıramaz. Daha halkımız o tip şeyleri tolere edecek seviyeye gelmedi. Bu bir kültür eğitimi meselesidir. Kültür faliyetlerinin halka inmesi lazım ki tolere edebilsin. Benim için fark etmeyebilir, dinen bir sakıncası yoktur. 

‘Keşke daha çok olsalar’

CHP Milletvekili – Emekli Müftü İhsan Özkes:

BEN kendisini televizyonda izledim. Hatta okuduğu şarkının sözlerini dinledim, mutlu oldum. Keşke böyle imam arkadaşlar çok olabilse. Ben 26.5 yıl Diyanet’e hizmet vererek emekli olmuş bir kişiyim. Görevim esnasında maalesef üzülerek yaptığım bir tespit var: Diyanet camiasında bazı imamlarımız, müezzinlerimiz sesi sedası uygundur; giderler bir kursa müzik dersi olan yerlere kendilerini geliştirirler. Sesleri de uygundur. O yeteneklerini ortaya koymak istedikleri zaman ciddi sorunlarla karşılaşırlar. Bunların hemen hepsine yakını da bu camiada ya küstürülür. İstifa eder ya da emekli olur. Aslında yargılanması gereken bu arkadaş değil, bu toplumun nasıl oluşturulduğu, böyle bir Diyanet yapısının nasıl oluştuğudur. Allahın vermiş olduğu bu yeteneği arkadaşımız geliştiriyor, bir sanatçı olarak ortaya çıkıyor. Daha uygun yerlerde görevlendirmemiz lazım ki hem müziklerini icra edebilsinler hem de görevlerini aksatmadan işlerini yapabilsinler.

‘İmamlar sadece tasavvuf müziği yapar diye bir şey yok’

Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak: 

Konu entelektüel mülkiyet hakları ile ilgili bir konu. Herhangi bir kamu görevlisi fikri mülkiyet haklarına sahip olabilir. Bunda sorun yok. Ama bir imam yaptığı görevle uyuşmayacak, yakışıksız, ahlak dışı bir şey yapamaz. Eğer bir şikayet varsa da ilgili amirleri konuyu inceleyecektir. Bu da normal.

İmamlar sadece tasavvuf müziği yapar diye bir şey yok. Yaptığı şeyin muhtevası ve insanda bıraktığı etki önemli. İnsanların üzerinde bıraktığı etkiye ve bir de sanatsal değerine bakmak gerek. Tasavvuf müziği hep oldu, oluyor da. Örnek alınan insanların başkalarına göre daha dikkatli olması gerek. Ne yaptıkları ve söyledikleri kadar, başkalarının o işten ne anladıklarını da hesaba katmaları gerekir. Yoksa imam da insandır.

Habertürk