Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi Kızılcahamam’da buluştu

Stklar
Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi Ankara Kızılcahamam’da kısa süreli Ramazan kampına girdi.Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi”nin “Ramazan kampı” ile ilgili haberi…. Tür...
EMOJİLE

Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi Ankara Kızılcahamam’da kısa süreli Ramazan kampına girdi.Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi”nin “Ramazan kampı” ile ilgili haberi….

Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen yaklaşık 120 kardeşimizle Ramazanın feyzinden istifade etmek ve birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmek için 2 günlük güzel bir program gerçekleştirdik. Perşembe günü öğleden sonra otele gelmeye başlandı. Programımız 17:30’da tanışma ile başladı. Sonrasında Muhammet Çiçek abimizin Kur’an-ı Kerim tilavetiyle yapacağımız sohbetimizi bereketlendirdik. Umran Hareketinin hazırlamış olduğu Gelir Adaletsizliği konulu sinevizyon gösterimi sonrasında Dr. M. Kürşat Atalar adalet konulu sunumunu yaptı. Atalar, konuşmasında adaletin tarih boyunca en az hayata geçirilen kavramlardan biri olduğunu söyledi. Filozof ve tarih bilimcilerin adaleti en yüce erdem olarak tarif ettiğinden bahsetti. Kur’an’da adalet kavramına karşılık gelen kelimelerle alakalı tahlillerde bulundu. Arapçadan Türkçeye yapılan tercümelerde yaşanan sıkıntıları dile getiren Atalar yapılan çevirilerde metnin bütününe bakarak çeviri yapılması gerektiğini belirtti. Araplarda eşitlik ve adalet kavramını karşılayan kelimelerin yerinde kullanılmayabildiğini fakat Kur’an-ı Kerim’deki kıst, maksitin, ihsan ve adalet gibi kavramların farklı manalara geldiğini ve çevirilerde buna dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Adalet istiyorsak ilmi temelimizi güçlendirmemiz gerektiğini, şeytanın en fazla kandırdığı insan tipinin kötü değil, cahil insan olduğunu vurguladı. İlim olduğunda hakkın geldiğini, hak geldiğinde zulmün ortadan kalktığını, zulüm ortadan kalkınca da doğal olarak adaletin hakim olacağını belirtti.

Kızılcahamam’da

Kürşat hocanın sunumunun ardından iftarlarımızı açtık. Sonrasında akşam ve yatsı namazlarının ardından cemaatle teravih namazımızı eda ettik. Sahura kadar uyanık olan kardeşlerimizle sohbet, muhabbet, havuz ve kaplıca gibi organizasyonlarda zaman geçirdikten sonra sahurda bir araya geldiğimiz kardeşlerimizle sabah namazından sonra uyumak üzere ayrıldık.

Bir sonraki gün programımıza Cuma namazıyla başladık. Cuma namazından sonra Muhammet Çiçek’in duygusal Kur’an’ı Kerim tilavetini dinledik. Ardından Umran Hareketinin hazırlamış olduğu Kardeşlik konulu sinevizyon gösterimini izledik.  Gösteriminin ardından Prof. Dr. Burhanettin  Can’ın Tebliğ konulu sunumunu dinledik. Konuşmasında Ortadoğu ve Türkiye’nin durumunun ortada olduğunu, bu sebeple mücadelenin teori ve pratiğin birlikteliği ilkesi doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Arap cahiliyesi ile 21. yy. cahiliyesinin birbirinden farklı olmadığını vurguladı. Peygamber efendimizin; “Barış (sulh) dönemleri geçici dönemlerdir. Barış dönemleri savaş dönemlerine hazırlık süreçleri olmalıdır.” sözünü hatırlattı. Tebliğin insanlığı aydınlığa ve hakikate çağırmak, kimlik kazandırmak ve kendi fıtratına döndürmek için nefsine, gönlüne ve kalbine yapılan bir “duyuru, bir çağrı, bir ikna, bir telkin, bir nasihat, bir öğüt, bir irşad, bir uyarı, emr-i bil mağruf nehyi anil münker” olduğunu ifade etti.

Hocamızın sunumunun ardında ikindi namazı için kısa bir ara verdik sonrasında Genç Öncüler Kısa film yarışmasında 1.lik ödülünü alan “Babaannemin Caz Tutkusu” adlı kısa filmi izledik. Filmin ardından Şemsettin Özdemir hocamızın Sünneti Yaşamak konulu sunumunu dinledik. Şemsettin Özdemir Sünneti, “Resulullah’ın Kur’an’ı hayata tatbik tarzı” diye tanımladı. Peygamber efendimizin ve tüm Peygamberlerin en önemli sünnetinin tebliğ olduğunu vurguladı. Tarihin en büyük felaketlerinden biri kitleler halinde Müslüman olanlardan bir grubu zekat vermemek için Hz. Ömer ve Mekke yöneticilerine isyan ederler. Bunlar savaşla itaat ettirilir, fakat, “Bir müminin bir mümini öldürmesi en büyük günahtır.” İlkesine ve “Ebedi cehennemliktir.” uyarısına rağmen sahabenin bir kısmı başka bir kısmıyla Sıffın ve Kerbela’da savaş yapar ve Mekkeli müşriklerin öldürmediği kadar Müslüman birbirini öldürür. Bu kavgaların ardından mezhepler doğdu ve bu akımlardan sonra Müslümanların müfredatı Kur’an olmaktan çıktı. Müslümanlar kıraat ilminde, kılı kırk yararak yaptığı gayretin yüzde birini Kur’an’ı anlamak için gösterse bugün halimiz böyle olmaz… Kuran-ı Kerim, yeniden Müslümanların asli müfredatı olmazsa durumumuz iyi olmayacaktır, dedi.

Kızılcahamam’da

Programın ardından oruçlarımızı açtık. Sonrasında akşam ve yatsı namazlarımızın ardından cemaatle teravih namazımızı eda ettik. Teravihten sonra kardeşlerimizle bir sonraki programda buluşmak üzere karşılıklı temenni ve dualarla vedalaştık. Programa maddi ve manevi destek veren, emeği geçen tüm kardeşlerimize teşekkür ederiz.

Allaha emanet olun.

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ