Türkiye’nin tek liberal gençlik hareketi

Stklar
Abdullah Güner’in röportajı 3H Hareketi, ismini aldığı Hürriyet, Hukuk ve Hoşgörü değerlerinin toplumsal ve siyasal hayatımızda bilinçli bir şekilde yer edinmesi için çalışmalarını sürdüren, Tür...
EMOJİLE

Abdullah Güner’in röportajı

3H Hareketi, ismini aldığı Hürriyet, Hukuk ve Hoşgörü değerlerinin toplumsal ve siyasal hayatımızda bilinçli bir şekilde yer edinmesi için çalışmalarını sürdüren, Türkiye’nin tek liberal gençlik hareketi.

İfade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ekonomik özgürlükler ve sınırlı devlet gibi, birlikte yaşamanın temel unsurlarına olan inançları; yapıcı bakış açısı, siyasal tabulara olan mesafesi ve daha adil, özgür ve müreffeh bir dünyanın mümkün olduğu hayali, 3H Hareketi üyelerinin ortak noktası. Bu doğrultuda, akademik ve güncel konularda çözümler üretiyor ve bu konularda hem aktivist hem de entelektüel çabalarını konuşturuyorlar.

Özgürlükçü düşünce skalasının farklı tonlarından düşüncelere sahip gençlerin kurduğu ve sürdürdüğü 3H Hareketi, 2006 yılından bu yana, tartışmaları, seminerleri, eylemleri ve kampanyaları ile Türkiye toplum ve siyasetinde cılız olan özgürlükçü sesi yükseltiyor.

3H Hareketi’nin yapmış olduğu çalışmaları ve Türkiye’de gençliği 3H Hareketi Genel Koordinatörü Semih Bedir Bey’le konuştuk.

3H HAREKETİ

"3H HAREKETİ’NİN İKİ YANI BULUNUYOR: HEM AKTİVİST HEM ENTELEKTÜEL"

Öncelikle bize 3H Hareketi’ni anlatır mısınız? Hangi amaçla, ne zaman kuruldunuz? Kimsiniz, neler yapıyorsunuz?

3H Hareketi, Hürriyet, Hukuk ve Hoşgörü değerlerinin siyasi ve toplumsal hayatımızda bilinçli ve samimi bir şekilde yer bulmasını arzu eden ve bu yönde çalışmalarda bulunan sivil bir harekettir.

Türkiye’de son yıllarda ismi çok duyulan fakat tam olarak da bilinmeyen, özgürlüğün ideolojisi liberalizmi yaymak gibi bir amacımız var. Özgürlükçü düşünce skalasının farklı tonlarından düşüncelere sahip gençlerin kurduğu ve sürdürdüğü 3H Hareketi, 2006 yılından bu yana, tartışmaları, seminerleri, eylemleri ve kampanyaları ile Türkiye toplum ve siyasetinde cılız olan özgürlükçü sesi yükseltiyoruz.

3H Hareketi, aktivist ve entelektüel olmak üzere iki yanı bulunduğunu belirtmekten her zaman gurur duyuyoruz. Bizler eylemlerimizle liberal politikalara kamuoyunun tepkisini çekmekle beraber, 3H Hareketi üyelerinin, yani birbirimizin, entelektüel seviyesini de yukarılara çekme amacındayız. Bu amaç doğrultusunda makale okumaları yapıyor, film izliyor, ülke çapında paneller ve seminerler düzenliyor, en güzeli de, tartışıyoruz. Ayrıca bir manifestomuzda var. Okuyucularımız tüm bunlara aşağıdaki web adresimizden ulaşabilirler.


"3H HAREKETİ’NİN MİSYONU ‘LİBERALİZMİ YAYMAK’"

3H Hareketi olarak “gençlik” kavramını nasıl tarif ediyorsunuz? Gençlerle ilgili ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

3H Hareketi misyonu gereği bir gençlik hareketidir. Bu bağlamda misyonu, “liberalizmi yaymak” olarak kısaca özetleyebiliriz. Belli bir yaşın üstüne çıkınca insanların tabularını kırması veya önyargılarından sıyrılması maalesef ki zorlaşıyor. Bu nedenle gençlik bizim için önemli bir dönem. Gençlik kavramını da öğrenmeye açık ve önyargılarından sıyrılabilecek ve tabuları yıkabilen ve geleceği değiştiren bir kitle olarak görebiliriz.

Şu zamana kadar yaptığımız her türlü etkinliklerin asıl amacı bir şekilde ilgili gençlere ulaşması. 3H Hareketi’nin bu konudaki ana etkinliği ise Liberal Gençlik Kongresi’dir. Diğer etkinliklerden ayrı olarak yeri ve önemi çok büyüktür. Geçtiğimiz dönem, üçüncüsünü düzenlediğimiz kongremiz, her sene daha fazla başvuru ve katılımla giderek büyümeye ve duyulmaya devam etmektedir. En son ki kongremiz sadece İstanbul’dan değil; Tunceli’den Konya’ya, Erzurum’dan Diyarbakır’a, Antalya’ya kadar yaklaşık 600 başvuru aldık. Sadece Türkiye’nin gündemi değil; Uluslararası gündemi de tartıştığımız; konuştuğumuz bir etkinlik. Yeni arkadaşlıklar edinmek ve düşünce olarak aynı insanlarla tanışmak oldukça keyif verici bir ortamın olması çok önemli bir şey. Bunun yanında gündeme dair ayda iki kez toplanıyoruz ve çeşitli kampanyalar yürütüyoruz. Kısacası gençlik hareketi olarak tüm aktivitelerimiz zaten gençlere yönelik.

3H Hareketi’nin diğer etkinliğimiz ise Özgürlük Yolu. Bu sene ikincisini düzenlediğimiz ve şuanda da devam eden bu proje, özellikle Anadolu’daki üniversitelerimize giderek gündem ve liberalizme dair seminerler, atölyeler düzenlemekte. Liberal demokrasiden sivil topluma; serbest ticaretten insan haklarına kadar pek çok konuyu uzmanından dinleme fırsatını sunuyor katılımcılara. Bugüne kadar yaklaşık 12 şehir gezen Özgürlük Yolu ekibi, etkinliklerine devam etmekte.


"BELLİ BİR İDAEOLOJİDE, FARKLI DÜŞÜNCELERE KAPALI, HOŞGÖRÜSÜZ BİR GENÇLİK MEYDANA GETİRİLDİ"

İnsan gençken daha savruk, daha gözü kara, daha hesapsız oluyor… Bu anlamda gençlerin doğru yönlendirilmesi zorunlu oluyor. Gençlere kılavuzluk yaparken, örnek olurken hareket ettiğiniz temel dinamikleriniz (değerleriniz) nelerdir?

Gençlere karşı kılavuzluk misyonuna genelde önyargılı yaklaşabiliriz. Çünkü hareketimizdeki birçok genç zaten onları doğru yönlendirmeye çalışan otoritelerle karşılaşıyorlar. Bunun başında tabi ki babalık misyonu yüklenmiş devlet geliyor. Türkiye’de bunun etkilerini yıllarca gördük ve belirli bir ideolojide, farklı düşüncelere kapalı, hoşgörüsüz bir gençlik meydana getirildi. Bu otoritenin bireysel tercihler yönünde yaptığı zararları anlatırken aslında onlara karşı yeni bir otorite oluşturmadan yani biz size doğru yolu göstereceğiz demekten her zaman kaçınıyoruz. Gençlerle birlikte her zaman bireysel özgürlüklerin ve özgür bir toplumun zaten örnek bir toplum haline geleceğini anlatıyoruz…

Gençlere örnek olurken daha doğrusu onlara ne düşündüğümüzü anlatırken temel dinamiklerimiz aslında hem liberalizmin hem de kendi adımızın olduğu hürriyet, hukuk ve hoşgörü üzerinden yaklaşıyor ve genç arkadaşlarımıza bu kavramların ne olduğunu ve neden önemli olduğunu anlatıyoruz ve tartışıyoruz. Bireysel özgürlüklerin sınırlandırılmaması gerektiğini ve bunun yanında özgür bir ekonominin yani serbest piyasanın bizlere neler kazandıracağını tartışıyoruz. Bunun yanında farklılıklara karşı göstermemiz gereken hoşgörüyü ve hukukun üstünlüğünü anlatıyoruz.


"GENÇLER GELECEĞİN İNŞASININ ÖZGÜRLÜKLER ETRAFINDA GERÇEKLEŞTİĞİNİ GÖRECEKLERDİR"

Türkiye’de yıllarca gençliğin önüne birtakım idealler servis edildiğini ama yapılanların genellikle bunların anlatılmasından ibaret kaldığını görüyoruz. Bu anlamda geleceğin inşası için gençlere ne yapmak gerekiyor?

"Gençlere bir şey yapma" ısrarından ve gençlere ideal biçmekten vazgeçmenin yeterli olduğunu düşünüyoruz. Gençlerin birçok farklı ideale özgürce ulaşmasını sağlamak yeterli bence. Tam anlamıyla özgür bir toplumda yetişen gençler geleceğin inşasının özgürlükler etrafında gerçekleştiğini göreceklerdir.


"GENÇLERİN KENDİLERİNİ RAHATLIKLA İFADE EDEBİLDİĞİ BİR PLATFORM OLUŞTURDUK"

Gençlerle ilgili çalışmalarınızı yürütürken gelenekten nasıl besleniyor, geleceğe nasıl bakıyorsunuz?

Aslında insanların geleneklerini hoş görerek ve bireysel tercih olarak kabul ederek kendi geleneğimizden beslendiğimizi düşünüyorum. 3H Hareketi’ne gelmiş en marjinal bir genç bile kendisini anlatırken insanlar tarafından bir baskıyla yada hoşgörüsüzlükle karşılaşmaz. Bu nedenle olmuştur ki geçmişi ve geleneği ne olursa olsun gençlerin kendilerini rahatlıkla ifade edebildiği bir platform oluşturduk.

Geleceğe bakışımız da bazen negatif olsa bile genelde geleceğe umutla bakıyoruz. 3H Hareketine gelip kendini inanılmaz derecede geliştiren ve bireysel özgürlüklerin en büyük savunucuları haline gelmiş, farklı geleneklerden gelen arkadaşlarımızı görmek zaten bizi gelecek adına motive ediyor.


"DEVLETİN BU DENLİ PİYASAYA HÂKİM OLDUĞU BİR ÜLKEDE ASLINDA ÖZGÜRLÜKLERİN YETERLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEMİZ HAKSIZLIK YAPTIĞIMIZ ANLAMINA GELİR"

Türkiye’de yakın zamana kadar özgürlüklerle ilgili ciddi sorunlar yaşanıyordu. Bu sorunların birçoğunun bugün çözüldüğünü ya da çözümü için bir şeyler yapılmaya çalışıldığını görmekteyiz. Türkiye’de özgürlüklerle ilgili neler düşünüyorsunuz?

Evet, 10 yıl öncesine göre özgürlükler noktasında ilerlemeleri reddedecek durumda değiliz. Ancak bu "ileri demokrasi"ye ulaştığımız anlamına gelmiyor. Uluslararası demokrasi standartlarından oldukça uzağız. Bizim referansımız 10 yıl öncesinin Türkiye’si değil. 90’ların devletine referans vermenin artık bir faydası olduğunu da düşünmüyoruz. Bizim için referans evrensel liberal demokratik ilkelerdir. Türkiye, Freddom House’ın 2012 raporunda kısmen özgür olarak tanımlanıyor. Maddi yardım ettiğimiz birçok dünya ülkesinin gerisinde bulunuyoruz.

Bunların yanında daha somut konuşmak gerekirse, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve vicdan özgürlüğü konularında son 5 yıldır yerimizde saydığımız hatta gerileme yaşadığımızı görmek gerekir.

Biz 3H Hareketi olarak özgürlükleri minimal devlet ve serbest piyasa ile doğrudan ilişkili görüyoruz. Türkiye’de özelleştirmeler devleti yeterince küçültecek seviyelerde değil ve piyasaya devlet müdahalesinden kaçınan bir hükümetimiz yok. Devletin bu denli büyük ve piyasaya hâkim olduğu bir ülkede aslında özgürlüklerin yeterli olduğunu düşünmemiz haksızlık yaptığımız anlamına gelir. Özgürlük derken insanlar ekonomik özgürlükleri es geçiyorlar. Bizim 3H Hareketi olarak birçok sivil toplum örgütünden farkımız bu aslında. Ekonomik özgürlüklerin de savunucusuyuz.

"BAŞKALARININ ÖZGÜRLÜKLERİNE KARIŞMADIKÇA HER BİREY ÖZGÜRDÜR"

3H Hareketi’nin üst başlığında ifade edilen “hürriyet, hukuk, hoş görü”den kastınız nedir? Bize bakış açınızı göstermesi açısından bunların her birini bir örneklerle açıklar mısınız?

Hürriyet bizim en temel değerlerimizden birisi. Aslında bu çok basit anlamda “başkalarının özgürlüklerine karışmadıkça her birey özgürdür” mottosundan yola çıkıyoruz. 3H Hareketi olarak başörtülü kızların okula gitmesini engelleyen ve bireysel özgürlüklere karşı olan ve bu gençlerin, kendisine göre, modern yapmaya çalışan devlete karşı çıktığımız gibi gençleri dindar yapmak adına onlara seçme özgürlüğü verilmeden insanların vergileriyle sağlanan zorunlu din dersine de karşı çıkıyoruz.

Hukuk ise devletin bireysel özgürlükleri karşı yapılan ihlalleri cezalandırması açısından çok önemli. İnsanları yaşam özgürlüklerine, inanç özgürlüğüne ya da bireysel tercihlerine karşı yapılan her türlü ihlallerin önüne geçilmesi yada cezalandırılması açısından oldukça önemli. Yani hukukun üstünlüğü özgür toplumlarda önemli bir görev ihtiva ediyor. Tabi ki darbe anayasasıyla yapılmış bir hukuktan bahsetmiyoruz burada. Hukukun aynı zamanda özgürleşmesi gerekiyor.

Hoşgörü ise aslında tolerans anlamında kullandığımız bir kavram. Siz toplumda bir bireyin inancını sevmeye bilirsiniz. Onun yaşam tarzını benimsemeye bilirsiniz fakat onun bir birey olduğunu ve onunda sizin gibi doğumuyla birlikte gelen özgürlüklerinin ve haklarının olduğunu bilmelisiniz. Bu bireyi zorlayarak değişikliğe ya da değişmeye zorlayamazsınız ve o bireyi hoş görmelisiniz. Hoşgörü kimi zaman onları da kabul etme olarak algılanıyor. Bu yanlış bir algılayış.


"12 YILLIK EMEĞİN DEĞERİ YA DÜŞÜYOR YA DA HİÇBİR ŞEY İFADE ETMİYOR"

Yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki gençlerin büyük bir çoğunluğu imkanı olsa yurt dışına gidebileceğini ve orada yaşayabileceğini söylüyor. Sizce gençler Türkiye’den neden gitmek istiyorlar? Gençler, Türkiye’de neyden memnun değil?

Eğitim sistemimiz Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden bu yana bireyi “eşitlemeye veya tek tipleştirmeye” yönelik olduğu için kendini geliştirmek isteyen gencin önünü tıkıyor veya yaratıcılığını köreltiyor. Seminerin birinde bir hocamız; iş imkânı edinmenin asıl yolu eşitsizlik yaratmaktan; farklılaşmaktan geçer demişti. Devlet sizi hem zekâ olarak hem de fikir, ahlaki anlayış olarak sizden farklı birileriyle eşitlemeye çalışıyor. Emeğinizi göz ardı ediyor. Türkiye’deki toplam çalışan talebi ve üniversitelerdeki devasa arzın oluşması sebebiyle de işsizlik ortaya çıkıyor ve 12 yıllık emeğin değeri ya düşüyor ya da hiçbir şey ifade etmiyor.

Böylece imkânı olan her genç aslına bakarsanız yurt dışında okumak ister. Çünkü Türkiye gençlere fırsat vermiyor ve önünü tıkıyor. Gerek eğitim sistemindeki kalite konusunda Türkiye, Avrupa ülkelerinin oldukça gerisinde. Verimlilik de oldukça düşük. Bu verimsizliği etkileyen oldukça fazla faktör var. En temel faktörlerden en yaygını eğitimde tek tipçilik ve yarattığı verimsizlik olarak düşünebiliriz. Ve genel sorunlardan yola çıkarak; memnuniyetsizlikleri tespit edebiliriz.


"GENÇLER ÖNCELİKLE DİNLEMEYİ ÖĞRENMELİLER"

Bugünkü gençlerin hepsi televizyonla büyüdü. Şimdi buna bir de sanal dünya eklendi. Gençlerin algılamaları, hayal dünyaları, zihinlerinin çalışması, bakışları, görüşleri, kodlamaları, hepsi görsel ya da sanal dünyanın kurallarına göre şekilleniyor. Bu dünyanın nimetleri ya da kötülükleri gençleri nasıl etkiliyor? Bu anlamda gençlere ne yapmalarını tavsiye edersiniz?

Biz bireysel özgürlükler ve tercihler derken aslında bir bakıma bundan bahsediyoruz. Her birey yaptığı davranışların karşılığında neler yaşayacağını iyi görmeli. Gençler okuduklarını, dinlediklerini beyin süzgecinden geçirmeliler. Bunları yapabilmeleri için öncelikle dinlemeyi öğrenmeliler. Örneğin ben 3H Hareketinde yapılan tartışmalardan çok şey öğrendim ve bunları dinleyerek yaptım. Artık dinlediğim ya da gördüğüm birçok olaya farklı açılardan bakabiliyorum. Gençler bunları yapmadıkları zaman maalesef at gözlüklerinden kurtulamıyor. Ayrıca gelişen teknolojiyle birlikte bu gözlükler giderek kapanıyor. 

Sanal dünyanın nimetlerinden biri de gençlerin sosyal medyada kendilerini ifade etmelerinde aracı olması. Hatta son dönemde ‘Arap Baharı’yla sosyal medya üzerinden gerçekleşen ayaklanmaların, devrimlerin olduğu söyleniyor. Sosyal medyayla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bence güzel bir yere gidiyor. Artık dünyamız genişliyor ve birçok imkâna sahip oluyoruz. Bu aslında serbest piyasanın getirdiği en büyük nimetlerden bir tanesi. Gençler bu ağları iyi kullandığı takdirde eskiden aylarca emek harcayacakları bir etkinlik duyurma işini çok kısa zamanda yapabilirler ya da devrim dahi yapabilirler. Aynı zamanda bu alanlarda çok garip, bize saçma gelen şeyler yapan gençlerde tabi ki olacaktır fakat bundan dolayı korkup bu tür aygıtlara karşı çıkmak açıkçası çok rasyonel bir tavır değil.



"TEKNOLOJİ İNSANLARIN BİR ORGANI HALİNE GELİYOR"

Yeni kuşak gençlik “Y kuşağı gençlik” olarak da adlandırılıyor. Bu kavram genellikle 90’ sonrası doğumlular için kullanılan bir ifade. Y kuşağı gençler; iyi seviyede teknoloji algısı, bilgisi, kullanımı olan gençler olarak ifade ediliyor… Sizce teknoloji gençleri nereye götürüyor? Ya da gençler bu teknolojiyle nereye gidiyor?

Teknoloji birçok düşünüre göre ilk gününden itibaren artık insanların bir organı haline geliyor ve insanlar bu organları olmadan yaşayamaz hale geliyorlar. Teknoloji gençleri aslında hiç bir yere götürmüyor. Yani ayaklarınız sizi bir yere götürmüyor siz ayaklarınızı bir yere götürüyorsunuz. Teknolojiye bu anlamda kötü görmek bana mantıklı gelmiyor. Önemli olan gençler teknoloji kullanarak bizleri daha özgür ve yaşanabilir bir topluma götürmeleri. Şuanda Türkiye’de geçmişe göre biraz daha fazla bu yöne gidiş var fakat bu bile maalesef yeterli derecede değil.

Türkiye’yi gençler üzerinden düşündüğünüzde nasıl bir gelecek tasarlıyorsunuz? Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz? Gelecek hayalinizi kısaca anlatır mısınız?

Olumlu, yapıcı ve engellerin az olduğu bir Türkiye hayal ediyoruz. Özgür, hoşgörülü ve bireye inanan, serbest ticaretin getirdiği belirli bir refah seviyesine ulaşmış bir ülkede yaşamak istiyoruz. İfade özgürlüğünden vazgeçmeyen, tam ve gerçek demokrasiye geçmiş, ‘vatandaş devlet için değil, devlet vatandaş içindir’i artık anlamış bir toplum hayal ediyoruz.

Ayrıntılı Bilgi İçin: www.3hhareketi.org

On5yirmi5