STK’lardan Tacik Lider Umarali Kuvatov açıklaması

Stklar
Kuvatov ile birlikte suikast öncesi zehirlenen eşi Kumrunisa Khafizova, iki çocuğu ile arkadaşları Hüseyin Ashurov ve Suhrab Turayev’in de katıldığı basın toplantısında ilk olarak MAZLUMDER İstanbul Ş...
EMOJİLE

Kuvatov ile birlikte suikast öncesi zehirlenen eşi Kumrunisa Khafizova, iki çocuğu ile arkadaşları Hüseyin Ashurov ve Suhrab Turayev’in de katıldığı basın toplantısında ilk olarak MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar konuştu.

Sarıyaşar “Son yıllarda Türkiye toprakları zulüm gören pek çok coğrafyanın insanına sığınma mekânı oldu. Birçok sığınmacı, bölgelerindeki çatışmalardan ve diktatörlerin zulümlerinden kaçarak Türkiye’ye geliyor ve burayı bir eman yeri biliyor.” diyerek başladığı konuşmasında; Türkiye Devletinin, diktatörlerinin zulmünden kaçarak Orta Asya ülkelerinden buraya gelen sığınmacıların ülkelerinin ajanları tarafından öldürülmelerine engel olamadığını belirtti. Özellikle İstanbul sokaklarının onca kameraya ve güvenlik önlemlerine rağmen, katillerin ellerini kollarını sallayarak gezdiği mekânlar olduğunu vurgulayan Cüneyt Sarıyaşar, “Bu toprakları emin belde bilip, bize sığınan insanlara sahip çıkamıyoruz. Kuvatov’un katledilmesiyle de bir üzücü hadise ile karşı karşıyayız. Umarali Kuvatov, suikastlar zincirinin son halkası. Eğer yöneticiler gerekli önlemleri almazsa, bu zincir ne kadar uzayacak bilmiyoruz.” dedi.

Daha sonra ortak basın açıklaması metnini Türkistan-Der Başkanı Burhan Kavuncu okudu. Açıklamada başta Rusya olmak üzere Özbekistan, Tacikistan gibi ülkelerde siyasi ve ekonomik istikrar sağlanamadığı gibi insan haklarına aykırı uygulamaların yöneticiler tarafından pervasızca sürdürüldüğü, insanlar faili meçhul saldırılarla katledildiği, en ufak muhalif hareket, düşünce ve örgütlenmelerin bastırıldığı, hukuksuz gözaltı ve işkencelerin devam ettiği vurgulandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin, kendisine sığınan, tarihi, kültürel ortak değerleri bir olan insanlara daha insani bir uygulama ile kucak açması gerektiğinin belirtildiği açıklamada “Türkiye, Tacikistanlı ve Özbekistanlı kardeşlerimizin, hatta diğer Türkistan ülkelerinden gelen, hicret edenlerin sığınma taleplerine müspet yaklaşmalı, onlarla değil, muhalif avcılığına çıkmış dikta rejimleri ajanlarına karşı mücadele vermelidir. Egemen bir ülkenin hukukunu hiçe sayarak bu topraklarda cinayet işleten diktatör rejimlerine gerekli cevap verilmelidir. Kavuncu açıklamanın sonunda Umarali Kuvvatov olayının takipçisi olacaklarını ifade etti.

Daha sonra Umarali Kuvarov’un suikasta uğradığı akşam kendisiyle birlikte olan arkadaşı Suhrab Turayev konuştu. Turayev, 6 aydır tanıdıkları ve güvendikleri Tacik Süleyman Kayumov’un kendilerini eve yemeğe davet ettiğini, Kuvatov ile birlikte eşi ve 2 çocuğunun da oraya gittiğini, Kuvatov’un eşi Kumrunisa Khafizova’nın yemekleri yaptığını söyledi. Turayev konuşmasına şöyle devam etti: “Kuvatov’un eşi yemek yaparken birkaç kez malzeme almak için dışarı çıktı. Süleyman Kayumov da sık sık mutfağa girip çıkıyordu. Ancak biz, yemekleri yerken kendisinin yemeklere zehir koyduğunu fark ettik. Umarali Kuvatov ‘Buradan çıkalım yoksa öleceğiz’ dedi. Dışarı çıkıp hastaneye gitmek istedik. Ama ben bayılmışım. Kendime geldiğimde Hüseyin Ashurov arkadaşım yanımdaydı ve Kuvatov’un vurulduğunu söyledi.” dedi.

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Genel Sekreteri Av. Aybüke Ekici ise Kuvarov’un hayati tehlikesine rağmen gerekli korumanın sağlanmadığını belirterek “Bizim daha önce benzer durumlarla ilgili pek çok başvurumuz reddedildi. Bu sığınmacıların ülkelerinde herhangi bir sıkıntı olmadığı, baskı ve zulüm altında kalmadıkları, bu sebeple de sığınma taleplerinin kabul edilmeyeceği şeklinde pek çok ret kararı ile karşılaştık. Kuvarov’a yapılan suikast bundan sonra örnek bir olay teşkil edecek.” dedi.

Kuvatov’un arkadaşlarından Hüseyin Ashurov, suikastın olduğu akşam zehirlendiklerini anladıktan sonra taksi tutup getirmek üzere evden ilk olarak kendisinin çıktığını, Süleyman Kayumov’un da kendisiyle birlikte taksi tutmak için ana caddeye kadar geldiğini, taksiyi alıp geri döndüklerinde ise Umarali Kuvatov’un vurulduğunu gördüklerini söyledi. Hüseyin Ashurov sözlerine şöyle devam etti: “Kuvarov sürekli tehdit ediliyordu ve biz polisten güvenlik, koruma talep etmiştik ancak bu talebimiz karşılanmadı.”

Son olarak Umarali Kuvatov’un eşi Kumrunisa Khafizova konuştu. Khafizova, eşinin sürekli tehdit edildiğini söyleyerek “Sadece eşimi değil 14 yaşındaki kızımızı da yakalayıp öldüreceğiz diye tehdit ediyorlardı. Eşim hiçbir şeyden korkmadan davasını savunmaya devam ediyordu ama çocuklara bir şey olmasından endişe ediyordu. O akşam Süleyman Kayumov bizi zehirledikten sonra dışarı çıktık ama zehrin etkisiyle kendimizde değildik. Eşimin o sırada vurulduğunu çocuğumun bağırarak ağlamasından anladım. Bir baktım ki eşim başından vurulmuş bir şekilde yatıyor, ambulans gelene kadar da öldü. Benim eşim İslam için ve Tacik Halkı için mücadele ediyordu. Eşim, Türkiye’ye güveniyordu, bizi himayesine almasını istiyordu. Ben 5 senedir Tacikistan’daki ailemle telefonla bile görüşemiyorum. Şuanda ben Türkiye Cumhuriyeti’nden razıyım, çünkü benim ve çocuklarımın burada kalmasına izin verdi.” dedi.

BASIN AÇIKLAMASI METNİ:

5 Mart 2015 günü Tacikistanlı muhalif  “Grup 24”ün lideri Umarali Kuvvatov’un İstanbul’da öldürülmesi hakkında basın açıklaması metni:

Bir süredir Türkiye’de bulunan Tacikistanlı siyasi muhalif, “Grup 24” ün lideri Umarali Kuvvatov, geçtiğimiz Perşembe günü (5 Mart 2015) uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmiştir. Bu cinayet, son yıllarda Türkiye’de işlenen “sürgün muhalif cinayetleri” serisinin son halkası olmuştur. Bundan önce de Özbek ve Çeçen asıllı rejim muhaliflerine karşı suikastlar icra edilmişti. Ülkemiz, sürgündeki muhalif siyasetçi cinayetlerinin rahatça işlenebildiği bir alan haline gelmiş durumdadır. Burada birkaç hususun altını çizmemiz gerekiyor:

1.    Öldürülen kişilerin tamamı eski SSCB ülkelerinin vatandaşlarıdır. Söz konusu ülkelerde, başta Rusya olmak üzere Özbekistan, Tacikistan ve benzerlerinde siyasi ve ekonomik istikrar sağlanamadığı gibi insan haklarına aykırı uygulamalar yöneticileri tarafından pervasızca sürdürülmektedir. Bu ülkelerdeki gayrı insani diktatörlük rejimi uygulamaları, Sovyetler’in dağıldığı 1991 yılından beri giderek şiddetini artırmaktadır. İnsanlar faili meçhul saldırılarla katledilmekte, en ufak muhalif hareketler, düşünce ve örgütlenmeler bastırılmakta, hukuksuz gözaltı ve işkence iddialarının ardı arkası kesilmemektedir. Özellikle burada söz konusu ettiğimiz Özbekistan ve Tacikistan gibi eski Sovyet artığı diktatörlerin 30 yıla yaklaşan yönetimleri altında, büyük bir ekonomik çöküntü ve yolsuzluk iddialarına paralel olarak işkence, gözaltında kayıp, faili meçhul cinayetler, onbinlerce insanın hukuksuz olarak cezaevlerine doldurulması benzeri uygulamalar, yurt dışında da ülkelerini terk etmiş muhaliflere yönelik suikastlarla birlikte devam etmektedir.

2.    Tacikistan ve Özbekistan’dan bizimle aynı inanç ve kültür özelliklerine sahip insanlar, son derece masum ve haklı nedenlerle ülkelerinden ayrılarak, kendilerine yakın buldukları Türkiye gibi ülkelere göç etmek durumunda kalmışlardır. Bu insanlar uluslararası hukuk ve Türkiye yasalarından kaynaklanan haklarını kullanarak, Türkiye’den iltica/uluslararası koruma talep etmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti kendisine sığınan, bizim Türkistanlı dediğimiz ve tarihi, kültürel ortak değerlerimiz bulunan bu insanlara daha insani bir uygulama ile kucak açmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri, “Özbekistan’da veya Tacikistan’da önemli bir problem yok”  düşüncesiyle, bu Türkistanlı kardeşlerimizin uluslararası koruma altına alınma taleplerine olumsuz yaklaşmaktadır. Bunun son örneği, dün toprağa verdiğimiz Tacikistanlı siyasi muhalif Umarali Kuvvatov’un üç arkadaşıyla birlikte Aralık 2014’te yakalanarak 3 Şubat 2015 tarihine kadar gözaltında tutulmasıdır. Bu süre içinde ülkemizdeki Tacikistan resmi temsilcileri,  Kuvvatov ve arkadaşlarının iadesi için girişimde bulunmuşlar ama kişilerin Uluslararası Korunma talepleri henüz sonuçlanmadığı için iade işlemi yapılmamıştır.

3.    Türkiye, Tacikistanlı ve Özbekistanlı kardeşlerimizin, hatta diğer Türkistan ülkelerinden gelen, hicret edenlerin sığınma taleplerine müspet yaklaşmalı, onlarla değil, muhalif avcılığına çıkmış dikta rejimleri ajanlarına karşı mücadele vermelidir. Egemen bir ülkenin hukukunu hiçe sayarak bu topraklarda cinayet işleten diktatör rejimlerine gerekli cevap verilmelidir. Şu ana kadar bu cevabın verildiğini henüz işitmedik. Türkiye’nin hukukunu hiçe sayarak rejim muhaliflerini öldürten Rusya, Özbekistan ve Tacikistan’a karşı daha ciddi önlemler alınmalıdır.

4.    Dini inançları sebebiyle mevcut rejimlerin zulmüne uğrayan, Doğu ve Batı Türkistan’ın bütün bölgelerinde ve Kafkasya ülkelerinde özgürlük talebiyle canlarını kurtarmaya çalışan muhacir, mülteci kardeşlerimize “terörist, extremist, fundamantalist” yaftaları yapıştırılmak istenmektedir. Dünya’nın emperyalist devletleri ve işbirlikçi diktatörler, muhaliflerini bu yaftalarla karalamaya çalışıyorlar. Kimseyi, somut bir delil olmaksızın yaftalamadan, mevcut rejimlerin hukuksuzluklarını göz önünde bulundurarak, bütün göçmen, muhacir veya mültecilere insani hakları tam olarak verilmeli,  evrensel hukuk ilkeleri uygulanmalıdır. Ülkemize sığınan bu insanlara yabancı değil misafir muamelesi yapılmalı, onların sağlık, eğitim, barınma ve çalışma ihtiyaçlarında kolaylık sağlanmalıdır.

Son olarak silahlı saldırıda şehit olan Umarali Kuvvatov olayının takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz. Katillerin bulunup cezalandırılması kadar, onların arkasındaki diktatörlere uygulanacak yaptırımların, onlardan hesap sorulmasının ve bu cinayetlerin artık bitmesi için gerekli önlemlerin alınmasının da takipçisi olduğumuzu ilan ediyoruz.

10 Mart 2015

DOĞU TÜRKİSTAN MAARİF DERNEĞİ                                 

MAZLUMDER                                                

ULUSLARARASI MÜLTECİ HAKLARI DERNEĞİ              

TÜRKİSTAN-DER