İslam dünyasının derdi kendi derdimiz

Stklar
Abdullah Güner’in röportajı 1 Mayıs 2005 tarihinde İstanbul’da 40 ülkeden üç yüzü aşkın sivil toplum kuruluşunun katılımıyla “Uluslararası İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşlar...
EMOJİLE

Abdullah Güner’in röportajı

1 Mayıs 2005 tarihinde İstanbul’da 40 ülkeden üç yüzü aşkın sivil toplum kuruluşunun katılımıyla “Uluslararası İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Konferansı: Değişen Dünyada Yeni Bir Vizyon Arayışı” başlıklı konferans ile başlıyor İDSB’nin yolculuğu. Bu konferansa Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç ve Eski Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’de katılarak birer konuşma yaparlar. Konferansın ardından oluşturulmak istenilen İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB)’nin kurulmasına karar verilir. 31 Aralık 2005 tarihinde Uluslararası Kuruluş Statüsünde, İDSB’nin kuruluşu  Bakanlar Kurulu kararı ile resmileşir.

Bugün 53 ülkeden 200’ün üzerinde üyesi bulunan İDSB’nin gençlik faaliyetlerini bir çatı altında toplayabilmek ve üye kuruluşların gençlik temsilcileri arasında koordinasyonu canlı tutabilmek amacıyla 2012 yılının başında Genç İDSB kurulur. İslam Dünyası’nın dertlerini kendi dertleri olarak gören, insanlığa hizmeti en asli görevi bilen farklı meslek grupları ve eğitim alanlarına mensup 18-30 yaş arasındaki genç gönülllülerden oluşan Genç İDSB’de farklı dallarda eğitim alan üniversite öğrencileri, özel sektör çalışanları ve genç akademisyenler de bulunmaktadır.

İslam Dünyası STK’ları Birliği Gençlik Kurulu (Genç İDSB)’nun başkanlığı görevini yürüten Cihad Terzioğlu ile Genç İDSB’yi ve Türkiye’deki gençliği konuştuk.


İSLAM DÜNYASI STK’LAR BİRLİĞİ GENÇLİK KURULU (GENÇ İDSB)

"İSLAM DÜNYASININ DERTLERİNİ KENDİ DERDİMİZ OLARAK GÖRÜYORUZ"

Öncelikle bize Genç İDSB’yi anlatır mısınız? Hangi amaçla, ne zaman kuruldunuz? Kimsiniz, neler yapıyorsunuz?

53 ülkeden 200’ün üzerinde üyesi bulunan İDSB’nin gençlik faaliyetlerini bir çatı altında toplayabilmek ve üye kuruluşların gençlik temsilcileri arasında koordinasyonu canlu tutabilmek adına geçtiğimiz senenin başında kuruldu Genç İDSB. İslam Dünyası’nın dertlerini kendi dertleri olarak gören, insanlığa hizmeti en asli görevi bilen farklı meslek grupları ve eğitim alanlarına mensup 18-30 yaş arasındaki genç gönülllülerden müteşekkiliz. Üyelerimiz arasında farklı dallarda eğitim alan üniversite öğrencileri, özel sektör çalışanları ve genç akademisyenler de bulunmaktadır.

"İSLAM DÜNYASININ FARKLI BÖLGELERİNDEKİ SORUNLARA DİKKAT ÇEKEN TOPLANTILAR DÜZENLİYORUZ"

Genç İDSB gençlerle ilgili ne tür çalışmalar yapıyor?

Yılda iki kere 40 ülkeden 100’ün üstünde genç ile buluştuğumuz Uluslararası Gençlik Buluşmaları tertip ediyoruz. 9. UGB’de 40 ülkeden 100 genç ve Türkiye’den 100 genç ile Kuzey Kıbrıs’taydık. Burada gerçekleştirdiğimiz forumlarda “İslam Dünyasının Sorunlu Bölgelerinin Analizi” konusunu ele aldık. Bu buluşmalar sayesinde, farklı coğrafyalardan gelen gençler, farklı ülkelerdeki Müslüman kardeşlerinin problemlerinden haberdar olmanın yanı sıra, onlarla tanışma ve dostluk kurma fırsatını da elde etmiş olur.

Tertiplediğimiz STK Akademileri önemli faaliyelterimizden biri. Bu çalışma çerçevesinde, Türkiye’ye davet edilen STK temsilcileri ülkemizdeki başarılı ve köklü STK’ların yetkilileri ile buluşturularak tecrübe alışverişi yapılması sağlanmaktadır. Program düzenlenen seminer ve konferanslar ile desteklenmektedir.

Diğer bir projemiz ise "Ülke Masaları Heyeti" çalışmamızdır. Teşkilatımız bünyesindeki üyelerimizin belli bir ülkedeki ekonomik, sosyal, siyasi ve dini alanlarda yaşanan gelişmeleri takip etmesi ve belli periyotlarda diğer üyeleri bilgilendirici sunumlar yapması temeline dayanmaktadır. Bu vesile ile her bir ülkeyi çok iyi bilen uzmanların yetiştirilmesi hedeflenmektedir.

Bunlara ek olarak, Genç İDSB, İslam Dünyasının farklı bölgelerindeki sorunlara dikkat çeken ve bu sorunları çözömeyi amaçlayan konferanslar, seminerler ve istişare toplantıları düzenlemektedir.

"BİZE GÖRE GENÇ, DÜNYANIN BİR UCUNDAKİ KARDEŞİ ÜZÜLDÜĞÜNDE ÜZÜLEN, DİĞER UCUNDAKİ KARDEŞİ SEVİNDİĞİNDE SEVİNENDİR"

Genç İDSB  “gençlik” kavramını nasıl tarif ediyor?

Bize göre genç; dünyanın bir ucunda kardeşi üzüldüğünde üzülen, diğer ucunda bir kardeşi sevindiğinde sevinendir. İslam kardeşliğini pekiştirmek, ittihad-ı islamı kurmak için kuşatıcı ve gerçekçi bir dilin yeniden üretilmesi gerektiğine inanandır.

Bütün İslam dünyasındaki problemlerin sorumluluğunu, yüklendiği İslam şuuru ile omuzlarında hisseden; mazlumun, çaresizin, kimsesizin kabul olmuş duası olmak için kollarını sıvayan, ümmetin yetim çocuklarının ağabeyi, ablası olmaya aday olandır.

Mehmet Akif’in Asım’ın Nesli diye seslendiği, Üstad Necip Fazıl’ın Büyük Doğu’da medeniyetimizin mayasıyla yeşerttiği ve Sezai Karakoç’un iklimler ötesinden dirilişini müjdelediğidir.

Ancak böyle bir gençlik ile birlikte insanlığın kurtuluş reçetesi olan İslam’ı dünyaya tanıtabilir ve yeryüzünün her karış toprağında adaleti ve kardeşliği tesis edebiliriz.

"BİZİM EN ÖNEMLİ DEĞERİMİZ KUR’AN VE SÜNNETTİR"

İnsan gençken daha savruk, daha gözü kara, daha hesapsız oluyor… Bu anlamda gençlerin doğru yönlendirilmesi zorunlu oluyor. Gençlere kılavuzluk yaparken, örnek olurken hareket ettiğiniz temel dinamikleriniz (değerleriniz) nelerdir?

Evet, gençlerin daha savruk, gözlerinin daha kara olması veya daha hesapsız hareket etmeleri insanlığın zararına olabileceği gibi, Musab bin Umeyr’ler gibi insanlığa saadetin teminatı da olabilir.

Böyle bir gençliğin inşası için değerler değişemez. Çünkü Musab bin Umeyr’lerin mimarı Nebevi bir metottur. Bunun için bizim en önemli değerimiz Kur’an ve Sünnettir. Hedefinde insanlık olan gençler şunu unutmamalıdır: Musablar, Bilaller, Ömerler, Fatihler ve daha niceleri, gençliğin dinamizmini, büyüklerin tecrübeleri ile birleştirerek, insanlığın hayrı ve saadeti için var gücü ile çalışan, aldığı her nefesin hesabının verileceğini bilen, ömrünün sonuna kadar insanlığa hizmeti en kıymetli görevi bilen gençlerdi. İşte bizim değerlerimiz örnek aldığımız sahabelerin ve onların yollarında gidenlerin değerleridir.

"DİNAMİZMİ DOĞRU YERLERDE İSTİHDAM ETMEK GEREKİYOR"

Türkiye’de yıllarca gençliğin önüne birtakım idealler servis edildiğini ama yapılanların genellikle bunların anlatılmasından ibaret kaldığını görüyoruz. Bu anlamda geleceğin inşası için gençlere ne yapmak gerekiyor?

Gençlerin ideallerini ve hayallerini kaybettirmeden, yapabileceklerinin farkına varmalarını sağlayarak, aksiyonel yönleriyle beraber entelektüel bir kimlik kazandırarak dinamizmi doğru yerlerde istihdam etmek gerekiyor. Bunu gerçekleştirebilirsek, geleceğimizden umut edebiliriz.

Ancak bilgi çağında, gençlerin bilgi sahibi olmadan mücadele etmelerini beklemek doğru olmaz. İnsan bilmediği şeyden korkar. Bu sebepten dolayı dininin, inancının, tarihinin ve medeniyetinin farkında olan bir gençlik için Sivil Toplum Kuruluşları daha fazla çalışmalıdır.

Gençlerle ilgili çalışmalarınızı yürütürken gelenekten nasıl besleniyor, geleceğe nasıl bakıyorsunuz?
Geçmişteki tecrübelerden faydalanarak, geleceğe umut ile bakıyoruz. Kadim bir medeniyetin sahibi olan bizler, medeniyetimizden aldığımız idrak ile geleceği saadet ve adaletin tesis edileceği zaman dilimi olarak görüyoruz.

"RABBİMİZİN EMİR VE YASAKLARI ÇERÇESİNDE TOPLUM HAKİKİ MEDENİYETE ULAŞACAK"

Türkiye’de yakın zamana kadar özgürlüklerle ilgili ciddi sorunlar yaşanıyordu. Bu sorunların birçoğunun bugün çözüldüğünü ya da çözümü için çalışıldığını görüyoruz. Türkiye’de özgürlüklerle ilgili neler düşünüyorsunuz?

Özgürlükten kastımız insanın her istediğini başkalarına zarar vermeden yapması ise, bunun insanlar arasında tahammülsüzlük ve saygısızlığa götüreceğini belirtmek isterim. Ancak özgürlükten kastımız, bizleri yaratan Rabbimizin emir ve yasakları çerçevesinde, helal-haram sınırlarına riayet ederek, isteklerini yerine getirmek ise, o zaman toplum hakiki bir medeniyete ulaşacaktır. Böyle bir özgürlük anlayışında insanları Yaratan’dan ötürü sevme vardır. Kusurları örtenin ahirette kusuru örtüleceği bilinci vardır. Allah’ın rızası kazanmanın, anne-babanın rızasını kazanmaktan geçtiği bilen bir idrak vardır. Bu bilinç ve idrak insanlığı bekledikleri huzura götürecektir.

"GENÇLER RAHATLIĞA ULAŞMANIN YOLUNU YURT DIŞINDA YAŞAMAK OLARAK GÖRMEKTE"

Yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki gençlerin büyük bir çoğunluğu imkanı olsa yurt dışına gidebileceğini ve orada yaşayabileceğini söylüyor. Sizce gençler Türkiye’den neden gitmek istiyorlar? Gençler, Türkiye’de neyden memnun değil?

Tüm dünyada özellikle İslam Dünyası’nda, algı yönetiminin gayri müslim akıl ile gerçekleştirildiği şu asrımızda, değerlerin ve ideallerin Avrupa’nın değerleri ile eş hale geldiği günümüzde, bununla karşılaşmak şaşırtıcı olmasa gerek. Gençlerin hedefleri televizyonlarda veya sanal dünyada gördükleri sanatçılar veya popüler insanlar gibi olmaktır. “Ben kendimi kurtarayım da başkası ne olursa olsun anlayışının” yerleştiği asrımızda, gençler, rahatlığa ulaşmanın yolunu yurt dışında yaşamak olarak görmektedirler. Kültürel erozyona maruz kalan gençlerin, böyle taleplerinin önüne geçmenin yolu, tekrardan değerlerinin ve imanının farkındalığını sağlamaktır. Bununla beraber, en önemli sebeplerden birisi de istihdam sorunudur. Son yıllarda ekonomik ve kültürel olarak yapılan atılımlar, zaman içerisinde bu meyli azaltacaktır.


"GENÇLER, BU ALGI YÖNETİMİNİ KONTROL EDEBİLMEK İÇİN İLK BAŞTA KUR’AN VE SÜNNET İLE HEMHAL OLMALI"

Bugünkü gençlerin hepsi televizyonla büyüdü. Şimdi buna bir de sanal dünya eklendi. Gençlerin algılamaları, hayal dünyaları, zihinlerinin çalışması, bakışları, görüşleri, kodlamaları, hepsi görsel ya da sanal dünyanın kurallarına göre şekilleniyor. Bu dünyanın nimetleri ya da kötülükleri gençleri nasıl etkiliyor? Bu anlamda gençlere neler tavsiye edersiniz?

Görsel ya da sanal dünyanın kurallarına göre gençlerin algılarının şekillenmesi, üzerinde durulması gereken çok önemli bir konudur. Algısı ve idealleri başkaları tarafından yönlendirilen bir neslin varlığı, insanlığın geleceği için üzücü bir durumdur. Çünkü başkaları tarafından istenildiği ve algılanıldığı şekilde yönlendirilecek bir gelecek sizi bekliyordur.. Gençler de, bu algı yönetimini kontrol edebilmek için ilk başta Kur’an ve Sünnet ile hemhal olmalı ve kendi değerlerimize uygun eserleri çokca okumalıdır. Bu sebepten dolayı bizler Genç İDSB olarak algı yönetimini inancımız ve değerlerimize muvafık olarak gerçekleştirmek için Uluslararası Gençlik Buluşmaları düzenlemekteyiz.


"BİZLER ÜMMET OLARAK ZİFİRİ KARANLIK DÖNEMLERDEN GEÇTİK"

Sanal dünyanın nimetlerinden biri de gençlerin sosyal medyada kendilerini ifade etmelerinde aracı olması. Hatta son dönemde ‘Arap Baharı’yla sosyal medya üzerinden gerçekleşen ayaklanmaların, devrimlerin olduğu söyleniyor. Sosyal medyayla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Tüm bunlar araçtır. Eğer bizler bu araçları yerinde kullanırsak amacımıza ulaşabiliriz. Arap Baharı’nda olduğu gibi. Burada önemli olan, gençlerin araçlarda kaybolmamaları için algı yönetimlerini gerçekleştirmektir. Bizler bunu gerçekleştirebilirsek tüm araçlar bizi hakikate götürecektir.

Önce akşam olur, sonra karanlık iyice çökmeye başlar. Ardından sabahın ilk ışıkları gözükür ve yalancı bir sabah ortaya çıkar. Hemen ardından ise zifri karanlık olur. İşte bunun ardından gelen ilk ışık güneşin habercisidir. Bizler ümmet olarak karanlık ve zifri karanlık dönemlerden geçtik. Gün ışığını da müşahede ediyoruz. İnşallah gelecek İslam’ın ve inananlarındır. İnsanlığın bir planı olabilir. Sosyal medya insanları daha fazla materyalist dünyanın içine çekerek, değerlerden uzaklaştıracak düşüncesi hâkim olabilir. Ancak şunu unutmamalıyız ki, her plan yapıcının üstüne asıl plan yapıcı olan Allah vardır.


"GENÇLERİN TEKNOLOJİ ALGISININ GELİŞMESİ, GENÇLERİ MÜCADELE VE ÇALIŞMAYA GÖTÜRECEK"

Yeni kuşak gençlik “Y kuşağı gençlik” olarak da adlandırılıyor. Bu kavram genellikle 90’ sonrası doğumlular için kullanılan bir ifade. Y kuşağı gençler; iyi seviyede teknoloji algısı, bilgisi, kullanımı olan gençler olarak ifade ediliyor… Sizce teknoloji gençleri nereye götürüyor? Ya da gençler bu teknolojiyle nereye gidiyor?

Teknoloji gençlerin hayal dünyalarını ve yapabileceklerinin sınırlarını genişletiyor. Böylelikle uçsuz-buçaksız bir kâinatı keşfin yolculuğu başlıyor. Teknolojinin ve gençlerin teknoloji algısının gelişmesi, gençleri mücadele ve çalışmaya götürecektir. Bu mücadele ve çalışma ise terakkinin habercisidir. Yani maddi ve manevi terakki yakındır inşallah.


"MÜSLÜMAN GENÇLİĞİNİN BİR İDDİASI BULUNMAKTA"

Türkiye’yi gençler üzerinden düşündüğünüzde nasıl bir gelecek tasarlıyorsunuz? Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz? Gelecek hayalinizi kısaca anlatır mısınız?

Sadece Türkiye’yi düşünmeyelim, Dünyayı düşünelim. Dünyanın %54’ünü 24 yaşın altında genç nüfus oluşturmaktadır. Böyle büyük bir nüfusu oluşturan gençlerin dinamizmi ile beklenilen saadet devri yakındır inşallah.

Şunun umudunu yaşamaktayız: Kendisinin farkında olmayan ve iddiası olmayan genç nüfusa karşın, Müslüman gençliğinin bir iddiası bulunmaktadır. Bizler adil bir dünyanın tesis edildiği bir dünyada yaşamanın hayalini gönüllerimizde yeşertiyoruz. Bu ideal ile hayatları farklı ancak idealleri bir olan ümmetin gençlerini topluyoruz. Mazlumun gözyaşının dindiği, gücün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, hakim gücün benlik duygusuna, hakim gücün tevazusunun hüküm sürdüğü, insanlığa kan, ihtiras ve acı yerine, saadet, huzur ve kardeşliğin hakim olduğu bir dünyanın hayalini yaşamaktayız. Ancak bu ideallerimizin geçekleşmesinin yakın olduğunun farkındayız. Bunun için bugün mücadelemiz her zamandan daha şiddetlidir.

"HEDEFİMİZ, İDEALİMİZ İTTİHAD-I İSLAM’DIR"

Son olarak siz de gençlik çalışmalarıyla ilgili son olarak Kıbrıs’ta bir toplantı düzenlediniz. Bu toplantıda neler konuşuldu? Hangi kararlar alındı? Kısaca bize anlatabilir misiniz?

Kıbrısta 40 ülkeden 100 genci bir araya getirdik. Renkleri, dilleri, yaşantıları farklı olan bu gençlik ortak bir ideal için bir araya geldi. Hedefimiz, idealimiz İttihad-ı İslam’dır. Bu uğurda bugüne kadar İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği olarak 9 Uluslararası Gençlik Buluşması gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Bunları sonuncusunu ise Kıbrıs’ta Sahabe diyarında gerçekleştirdik.

Açılış Programı ile başlayan programımıza 3 gün süren Forum Programı ile devam ettik. Burada 40 ülkeden gelen gençler İslam Dünyasının Sorunlarını ve Çözüm Önerilerini konuştular. Akademik Forum’un sonunda alınan kararlar 9. UGB Kıbrıs Deklerasyonu olarak ilan edildi. Yapılan bu sunumlar kitap haline getirildi. İnşallah en kısa süre içerisinde basılacaktır.

9. ULUSLARARASI GENÇLİK BULUŞMASI KIBRIS DEKLERASYONU
 
35 ülkenin 150 genç temsilcileri olarak inanmaktayız ki;
 
1. Sorunlarımızın çözümünde ilk adımımız, ittihadı tam manasıyla gerçekleştirmek ve güçlendirmek olmalıdır. Bundan dolayıdır ki yeni bir dil inşa etmek elzemdir. Bu dil bir biz dili olmalıdır. Ötekileştirmeyen, insanı, özelde gençliği hiçbir başkaya kurban etmeyen bir dil.
 
2. Uluslararası Gençlik Buluşmalarının sloganı Biz Bir Milletiz olmuştur. Bu söylem bize şunu hatırlatır ki bizler eşitler düzleminde bir ilişki tarzını referans almalıyız. Akıl veren ve alan konumları oluşturmadan, birbirimizden öğrenecek birçok tecrübemiz olduğunu hatırlayarak, yeni ve doğru bir ilişki tarzı oluşturmalıyız.
 
3. Dünyanın değişiminin öncelikli şartının kendimizi değiştirmemizle gerçekleşeceği unutulmamalıdır.
 
4. Bizlerin özgürlük tahayyülü var olan bu dünyayı reddetmeyi ve daha iyi bir dünyanın inşa edilebileceğini içerir. İnsanın zora, güce, otoriteye ve diğer hiçbir başkaya kurban edilmeyeceği bu dünyayı inşa edecek biz gençler olarak, değişimin öncelikle kendi nefislerimizde gerçekleşmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.
 
5. Değişimin insanın kendinden sonraki adımı ise aile, çevre, toplum ve tüm insanlık şeklinde olmalıdır. Bu bağlamda tüm dünyanın değişiminde İslami şartlara uygun bir aile yapılanmasının gerekli olduğu aşikâr bir gerçek ve insanlığın temel toplumsal sorunlarına en büyük çözüm önerimizdir.
 
6. Müslüman toplumların arasındaki fiziksel sınırların ittihat ve tesanütümüze engel teşkil etmemesi için öncelikle zihinlerimizdeki sınırları kaldırmamız gerekmektedir. Evet, belki aramızda fiziksel sınırlar vardır ve belki olacaktır ama bizim sınırlarımız, gönüllerimizin çizdiği sınırlarla şekillenmelidir ve gerçek sınırlarımız kardeşliğimizin sürdüğü yere kadar devam etmelidir.
 
7. Gayri Müslim dünyada söz dilden çıkar ve akla varır. Sözün davasına inanan, güçlünün sözünün değil sözün, adaletin ve hikmetin gücünün hâkim olması için uğraşan bizlerde söz gönülden çıkar ve gönle varır.
 
8. Müslüman halklar arasında tefrika tohumları ekmek ve birbirlerine karşı nefret oluşturmak amacıyla kasıtlı olarak söylenen her türlü söz, davranış ve hileler karşısında uyanık olmalı, oyuna gelinmemelidir bu noktada Hucurat suresi rehber olmalıdır.
 
9. İslam’ı karalamaya yönelik tüm kampanyalara duyarsız kalmayarak ölçülü tepkimizi ortaya koymalı, ancak, onları haklı çıkartacak, İslam’ın tasvip etmeyeceği tüm yersiz söylem ve şiddet eylemlerinden kaçınmalıyız.
 
10. İslamofobya dünya genelinde bir nefret sucu sayılmalıdır.
 
11. Ancak Müslüman Halklar şunu bilmelidir ki, İslamofobya’nın gerçek çözümü Müslüman Halkların ve devletlerin güçlü olmasıyla, bir olmasıyla olacaktır.
 
12. İslam Dünyası’nın genel sorunlarının çözümlerine yönelik İslam İşbirliği Teşkilatı ve İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin ortaklığında bir komisyon oluşturulmalı ve bu komisyon ciddi anlamda inisiyatif alarak somut adımlar atmalıdır.
 
13. Sivil toplum kuruluşları faaliyet programlarında gençlerin İslamî bilinçlerinin arttırılmasına yönelik çalışmalarını öncelemelidir.
 
14. Sorunlarımızın tespiti noktasında gayrimüslim menşeli medya organlarının bize sunduğu veriler sahadan sağlıklı kaynaklarla süzgeçten geçirilmelidir.
 
15. Sorunlarımızın çözümleri için ilk olarak bir farkındalık ve algı yönetimi kendi kaynaklarımızla oluşturulmalıdır.
 
16. Forum süresince masaya yatırılan sorunlarımız bizleri umutsuzluğa düşürmemeli bilakis sorunların çözümü için ilk adım olarak telakki edilmelidir. Sorunların ifade edilişinde karamsar bir dil kullanılmamalı, umut verici ve teşvik edici bir söylem geliştirilmelidir. Unutulmamalıdır ki bizim canlarımızdan dahi sonra kaybedeceğimiz en son şey umutlarımızdır.
 
17. İslam dünyası olarak sessiz kaldığımız sürece, gayri Müslim dünya sessizliğimizi fırsat bilerek bizi istedikleri şekilde tanımlandıracak ve konumlandıracaktır. Bu nedenledir ki Müslümanlar kendilerini doğru tanıtma ve konumlandırma noktasında yazılı ve görsel medyayı da aktif olarak kullanmalıdır.
 
18. İdeolojiler ve gayri Müslim aklın ortaya koyduğu sosyal bilimler toplumsal gelişmenin önündeki en büyük engellerdir, bu aklın ürünü olarak kapitalizm ve sekülerizm gibi her türlü ideolojik dayatmaya karşı uyanık olmalı ve bu akımları bertaraf edebilmek için Kur’an ve Sünnet’e dayanarak yeni ve yeniden bir söz üretmeliyiz.
 
19. Bizler buradan şunu tekrar ilan ediyoruz. Dillerimiz farklı, renklerimiz farklı ancak inancımız, imanımız, derdimiz, davamız ve tüm insanlığa söyleyecek sözümüz bir. Bu birliğimiz bizi İttihad-ı İslam’a en kısa sürede götürecektir inşallah.
 
20. Müslüman dünyanın gelişmesi ve ıslahatı hep kendisiyle beraber karşısındakini de imar ederek olmuştur ancak Gayri Müslim aklın gelişmesi ve ıslahatı hep karşısındakini yok ederek olmuştur, gayri Müslim aklın getirdiği acı, ıstırap ve zulüm yerine tevhid, adalet ve özgürlük sedamızı tekrarlıyoruz.
 
21. Ümmetin sorunlarına karşı hep beraber çözümler üretmeliyiz. Buradaki paylaşımları öncelikle ülkelerimizde anlatmalı ve tespitlerin çözümleri için kurumsal ve gönüllü bir şekilde sorunların üzerine gitmeliyiz. Ortak bir gelecek tahayyülü Müslümanların kendi ülkeleri için uğraş vermesiyle mümkündür. En temel sorunumuz birlik olamamaktır. Bunun için bizler birlik için çalışmalı ve çalışanlara destek olmalıyız.
 
22. Unutulmamalıdır ki bizler özgürlüğe ve adalete ekmeğe ve suya muhtaç olduğumuz kadar muhtacızdır. Bu nedenle Müslüman halkların özgürlük istekleri her alanda talep bulmalıdır.
 
İnsanlık şunu unutmamalıdır ki, bizler yani Müslümanlar kim olursa olsun her daim mazlumun yanında ve kim olursa olsun her daim zalimin karşısında olacağız.
 
9. Uluslararası Gençlik Buluşmasına desteklerinden ötürü başta Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümetine, TİKA’ya, Üsküdar Belediyesine, Bağcılar Belediyesine, İDSB Genel Sekreteri Av. Ali Kurt’a, İDSB Konsey üyelerine, Genç İDSB ekibine  ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

Ayrıntılı Bilgi İçin: www.theunity.org.tr

On5yirmi5.com