Uludere’de aslında ne oldu?

Olaylar
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın yazısı Uludere’ye bir de bu gözle bakın Kocatepe adlı gemimizi kendi uçaklarımızın bombalamasın beceriksizlik değil bir ‘istihbarat oyunu’ olduğunu ş...
EMOJİLE

Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın yazısı

Uludere’ye bir de bu gözle bakın

Kocatepe adlı gemimizi kendi uçaklarımızın bombalamasın beceriksizlik değil bir ‘istihbarat oyunu’ olduğunu şimdilerde anlıyoruz. Uludere’ye de bu gözle bakmalıyız.

Tarih 21 Temmuz 1974. Kocatepe Savaş Gemimizi kendi uçaklarımızla batırıyoruz. Normal şartlarda Güney Kıbrıs Baf açıklarında olmaması gereken savaş gemilerimizin oraya nasıl gönderildiği resmi olarak aydınlatılamadı. Harekât planına göre Baf bölgesi savaş sahası ilan edilmişti, o bölgede yüzen her şey vurulacaktı.

Savaş gemimizde hava irtibat subayının olmaması büyük hataydı. Kaynaklara göre Yunan gemilerinin Baf açıklarında olduğu ile ilgili istihbarat Deniz Kuvvetleri’nde görevli ABD’li bir kaynaktan gelmişti. ABD Dışişleri Bakanı Kissinger’ i arayan Başbakan Ecevit’e o bölgede Yunan veya ABD gemisi yok cevabı verilmişti.

Hızlı karar vermek gerekiyordu ve maalesef bu sebeple yanlış karar verildi. 54 denizcimizi dost ateşi ile kaybetmiş ve gemimizi batırmıştık.

Ordumuz istihbarat oyununa gelmişti.

Gemilerimizin o bölgeye gönderilmesine sebep olduğu sanılan ABD’li Sam isimli Deniz Astsubay Taksim bölgesinde sonraki tarihlerde ölü bulundu, yani infaz edilmişti. TSK içindeki söylentiye göre bu infaz derin devletin ABD’den öç almasıdır.

Şırnak Uludere’de ne oldu? 35 vatandaşımız ekmek parası için rutin haline gelmiş sınır kaçakçılığını yaparken dost ateşi ile öldürüldü.

İnsansız Haber Araçları’nın (İHA) rutin yaptığı iş katır yüklü grupları belirlemekti ve sonra da karargâh subaylarınca dost düşman olduğunun soruşturulması idi. Bu ilk defa yapılmıyordu, yani durum olağandışı değildi.

Bir devletin yapabileceği en vahim hatalardan birisi yapıldı. Olağan bir iş, olağanüstü hatalı şekilde yapılmıştı.

Bunun sonucu olarak terörle mücadele eden güçler zor durumda kaldılar. Bu hata yapıldı mı, yaptırıldı mı? Kaçınılmaz mıydı, önlenebilir miydi?

Kocatepe isimli gemimizin kendi uçaklarımız tarafından bombalanır olmasının beceriksizlik değil, bir ‘istihbarat oyunu’ olduğunu şimdilerde anlıyoruz. Bu sebeple Uludere bombalamalarına da bu gözle bakmalıyız.

Devlet o insanların acısını paylaşmaya çalışıyor. Bu çaba tabii ki sözde kalmamalı…

Ancak karar mekanizmalarını yanıltan odak da bulunmalıdır. Devlete güveni asıl bu duyarlılık kazandırır.

Genelkurmay Başkanı Sayın Necdet Özel 24 askerimizi kaybettiğimiz Çukurca tugay baskınından sonra sabah 08.00’de Batman’da idi. Bu terörle mücadele tarihimizde bir ilktir. O tarihten sonra uyuyan askeri birlikler kışlasından çıktı. Terör örgütü tarihinin en kötü günlerini yaşıyordu.

Askeri birliklerin kışlasından çıkmamasının en büyük sebebi ‘Muğlalı sendromu’ idi. “Hata yaparsak hukuk sistemi bizi savunmuyor, neden riske girelim” algısı vardı. Bu algı değişmişti.

Uludere olayı ile ‘TSK’ya hata yaptırıp Genelkurmay’ı pasifize etme’ planı terör örgütünün işine yarayacak en güçlü ihtimal olarak gözüküyor.

Hava Kuvvetlerimizin elektronik istihbaratının İsrail ile ortak olduğunu biliyoruz. Buna rağmen Jandarma’dan teyit almadan saldırı emrini vermek bir hatadır.

MİT istihbarat kaynağı biz değiliz dedi.

O halde Hava Kuvvetlerimiz bu operasyonu tek başına mı yaptı? Heron bilgilerini kim, nasıl değerlendirdi? İstihbarat hatasının oluşmasına çanak tutan adımları atanlar tek tek ortaya çıkarılmalıdır.

Şu anda yargılanan darbeci çetelerin İsrail yakınlığı ve ortak çalışmalarının belgeleri Gölcük Donanma Komutanlığında bulunan gizli dosyalarda mevcut ve şu anda savcılarımızın elinde bulunmaktadır.

TSK içinde darbeci yapılanma ile ilgili hiçbir tasfiye uygulaması yapılmadı. Hatta şu anda 50 Jandarma teğmenimiz siyasi hakaretleri için soruşturma geçiriyor.

İçimizde ordumuzun terörün üzerine gitmesini istemeyen hainlerin olduğunu bilelim. Genelkurmay başkanımızın bu konudaki iradesi ve kararlılığını herkes gördü. Bunu değiştirmek isteyenlere içerden yardım edenler ayıklanmadan istihbarat hataları ile kendi ayağımıza çok ateş ederiz.

Genelkurmay Başkanımızın iyi niyetinden şüphemiz yok, ancak TSK’nın içinde terörle mücadeleye ayak sürten ve hatta sabote etmeye çalışanlar oldukça sonuç alması çok zordur.

Terörle mücadeleye içeriden başlamakta fayda var diye düşünüyorum.

Lütfen Milli Savunma Bakanımız biraz daha işin içine girsin. Bu böyle gitmez.

Ve artık sınır kaçakçılığını sınır ticareti haline getirmenin formülünü de bulalım, ta ki her şey devletin kontrolünde olsun.

Haber 7