‘Türkiye, Esad’ın Gorbaçov Olmasını Umut Etti’

Olaylar
İstanbul’da toplanan ‘Suriye Dostları’ zirvesinin ardından, çok farklı değerlendirmeler yapıldı. En ilginç değerlendirme Alman Die Welt Gazetesi’nden geldi. Gazeteye göre Türki...
EMOJİLE

İstanbul’da toplanan ‘Suriye Dostları’ zirvesinin ardından, çok farklı değerlendirmeler yapıldı. En ilginç değerlendirme Alman Die Welt Gazetesi’nden geldi. Gazeteye göre Türkiye, Esed’in Suriye’nin Gorbaçov’u olmasını umut etmiş. Ancak olaylar farklı gelişti. TimeTürk, ‘Suriye Dostları’ zirvesi sonrası farklı bakış açılarını sizin için derledi.

Ahmet Davutoğlu, Alman Die Welt gazetesinin iddiasını doğrulayacak bir açıklamada bulunmuştu. Davutoğlu, daha önce yaptığı bir açıklamada, Esed’in Yugoslavya’nın Miloseviç’i olmayı tercih ettiğini vurgulamıştı.

“Uluslar arası toplum Suriye muhalefetine destek konusunda düşünceli”

Dorian Jones ise “Amerika’nın Sesi” sitesinde yayımlanan “Uluslararası Toplum Suriye Muhalefetine Destek Konusunda Düşünceli” başlıklı makalesinde “Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği’nin Suriye özel temsilcisi Kofi Annan’ın krizi çözme girişimleri, İstanbul’da düzenlenen Suriye’nin Dostları Konferansı’nı gölgeledi. Bununla birlikte Annan’ın tarafları ateşkese ikna çabaları, İstanbul’daki konferansın gelecekte daha da önemli rol oynamasına yardımcı olabilir.” Dedi.

Jones, “Haftasonu düzenlenen Suriye’nin Dostları Konferansı’na Batılı ve Arap ülkelerinin yanı sıra uluslararası örgütler ve Suriye muhalefetinin temsilcileri de katıldı. Konferansta Suriye muhalefetini destekleme konusunda somut çok az adım atıldı. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt önceliğin, uluslararası temsilci Kofi Annan’ın krizi çözme çabalarına destek verilmesi olduğunu söyledi. Bildt, uluslararası toplum içinde yaşanabilecek anlaşmazlığın, Suriye’yi iç savaş felaketine sürükleyebileceği uyarısında bulundu.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed, Annan’ın altı maddeli barış planına uyma sözü verdi. Annan’ın barış planı, Esed rejimi ve Suriye muhalefeti arasında görüşme çağrısında bulunuyor. Ancak şiddet olaylarının devam etmesi, tarafların ateşkes çağrılarına uyabileceği konusunda uluslararası toplumu kuşku içinde bırakıyor.

Kofi Annan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne yaptığı açıklamada, Suriye hükümetini hemen ateşkes başlatmaya ikna çabalarında ilerleme sağlayamadığını söyledi. Bununla birlikte Annan, Şam hükümetinin barış planı çerçevesinde ateşkesi yürürlüğe koyma konusunda 10 Nisan tarihini kabul ettiğini bildirdi.

İstanbul’daki Suriye’nin Dostları Konferansı’nın nihai bildirgesinde de, Suriye hükümetine barış planına uyma konusunda süre tanınması talep edilmişti.

Suriye’nin müttefikleri Rusya ve Çin, BM Güvenlik Konseyi’nde Şam hükümetine karşı sert karar alınmasını önlemişti. İstanbul’daki toplantıya katılmayan Rusya temsilcisi konferansı eleştirmiş, Suriye’ye ültimatom ve yapay sürelerle baskı yapmakla suçlamıştı.

Suriye muhalefetini temsil eden Suriye Ulusal Konseyi’nin sözcüsü Basma Kodmani, Rusya’nın tavır değişikliğini düşünmenin zamanının geldiğini söyledi. Kodmani, Suriye halkını yalnızca Suriye’nin Dostları Konferansı’nın kurtarabileceğini savundu.

Bununla birlikte bu kadar uluslararası katılımcı arasında Suriye konusunda uzlaşmak zor. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe, ödün verilmesi gerektiğini savunanlardan. Suriye Ulusal Konseyi’nin Suriye halkını temsil eden meşru yapı olduğu konusunda Türkiye’yle aynı görüşte olduklarını söyleyen Fransa Dışişleri Bakanı, ancak Konsey içindeki grupların görüş ayrılığı yaşadığına dikkati çekti. Juppe, bundan dolayı nihai bildiride daha dengeli bir dil kullanmak zorunda kaldıklarını belirtti.

Suriye muhalefeti kendi içinde bölünmüş durumda. İstanbul’daki toplantıya katılan ülke ve gruplar da, Suriye Ulusal Konseyi’ni baş muhalefet örgütü olarak görüyor. Ama delegeler, muhalefete daha fazla birlik olması konusunda da baskı yapıyor. “Onları olabildiğince birlik içinde görmek istiyoruz,” diyen İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, muhalefetin Suriye’deki grupların tamamının güvenini kazanması gerektiğini, ama bu aşamaya gelinmediğini söyledi.

Uzmanlar Suriye muhalefetini silahlandırmadaki en büyük zorluğun, kendi içindeki görüş ayrılıklarından kaynaklandığını düşünüyor. Suriye Ulusal Konseyi, konferans sırasında da kendilerine silah desteği yapılması çağrısında bulundu. Suudi Arabistan ve Katar buna destek verse de, konferans sırasında açıkça vurgulamaktan kaçındı. Körfez ülkeleri, Esed rejimine karşı savaşan Özgür Suriye Ordusu’na maaş bağlamak için ödenek oluşturdu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kofi Annan’ın çabalarının sonuç vermemesi durumunda Suriye’nin Dostları Konferansı’nın rolünü daha da öne çıkaracak bir takvim sundu. Erdoğan bu takvimin Suriye halkının kendilerini Esed güçlerine karşı savunmasını sağlayabileceğini ve uluslararası toplumun da önlerinde engel oluşturamayacağını savundu.

Türkiye, insani yardım sağlamak için Suriye toprakları içinde tampon bölge oluşturma fikrini düşünüyor. Ancak Türk diplomatik kaynakları, Ankara’nın tek başına hareket etmeyeceğini vurguluyor.

“Barışa dayalı görüşmelere aykırı”

Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İstanbul’da yapılan Suriye Dostları Konferansının barışçıl çözüme dayalı görüşlere aykırı olduğu belirtildi. Açıklamada “İstanbul Konferansında Suriye’nin silahlı muhaliflerini destekleme yönündeki sözleri ve hedefleri, barışçıl çözüme aykırı olduğu açıktır. İstanbul Konferansında silahlı muhalifleri desteklemeden bahsedildiğinde bu çelişki açıkça ortaya çıktı” denildi. Rusya Dışişleri Bakanlığı açıklamasında Annan planının Suriye’nin sorununun barışçıl çözümü için öncelikli olması gerektiği de vurgulandı

“Türkiye, Esad’ı Gorbaçov yapmak istedi”

Almanya’da yayın yapan Die Welt Gazetesi’nin yazarı Claudia Ehrenstein “Suriye’nin Dostları, İstanbul’da Gerçekleşen Toplantıda İhtilafa Barışçıl Bir Çözüm Aradılar. Devletler Dolaylı da Olsa İlk Defa Askerî İmkânlarla Tehdit Ettiler” başlıklı makalesinde, Türkiye’nin Esed’i Suriye’nin Gorbaçov’u olmasını umut ettiğini ancak olayların farklı geliştiğini vurguladı.

“Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, hangi tarafta durduğu konusunda hiç şüphe bırakmadı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile kendi halkına şiddet uygulayan rejimi sert ifadelerle eleştiren Erdoğan, “Kan dökmeye son verilmelidir.” şeklinde uyardı. Türkiye ile Suriye’nin iyi komşuluk ilişkileri sürdürdükleri dönemin üzerinden bir yıl bile geçmedi. İki devlet ticari anlaşmalar imzalamış ve vizeyi kaldırmıştı. Türkiye, Esed’in Suriye’nin Gorbaçov’u olmasını umut etmişti. Ancak olaylar farklı gelişti.

Esed, bir yıldan bu yana ülkesindeki muhalefete acımasızca şiddet uyguluyor. Dünya olanları dehşet içinde izliyor. Cinayetlerin diplomatik yollarla durdurulması yönündeki tüm çabalar şimdiye dek boşa çıktı. BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan Suriye karar tasarısı, Çin ve Rusya’nın vetoları nedeniyle iki kez başarısızlıkla sonuçlandı. BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan da ateşkes sağlanmasını başaramadı. Gerçi Esed, Annan tarafından sunulan barış planını kabul etti ancak kendi halkını vurmaya devam ediyor.

Tüm bunlara rağmen uluslararası toplum ihtilafa barışçıl yoldan çözüm bulmak için çaba harcamaktan henüz vazgeçmek istemiyor ancak üslup giderek sertleşiyor. Hafta sonu “Suriye’nin Dostları” bundan sonra atılacak adımları istişare etmek üzere İstanbul’da toplandılar. Toplantıya ABD, İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanları da dâhil 70’in üzerinde devlet ve uluslararası örgüt temsilcisi katıldı. Suriye muhalefetini İstanbul’da Suriye Ulusal Konseyi temsil etti.

Ev sahibi Erdoğan, Suriye’yi barış planını artık uygulaması yönünde uyararak, Esed’in “boş barış vaatleriyle zamana oynaması hâlinde” buna son verilmesi gerektiğini söyledi. Alman Dışişleri Bakanı Westerwelle (FDP) ise şiddet sarmalının daha da büyümesini istemediklerini belirterek, bölgede “büyük bir yangın” çıkabileceği uyarısında bulundu. Federal Almanya hükûmeti, Suriye halkının durumunun gitgide kötüleşmesi nedeniyle insani yardımın miktarını altı milyon avroya çıkardı.

“Suriye’nin Dostları” İstanbul’da bir kez daha barışçıl bir çözümden yana olduklarını belli etseler de Esed’i ilk kez olası bir askerî müdahaleyle de tehdit ettiler. Toplantıya katılan devletler, Suriye’de öldürmelere son verilmediği taktirde “uygun ek önlemler” alma hakkını açık tutmak istiyorlar. Toplantının sonuç bildirgesinde, Esed’in vahşeti kınanırken, siyasi sürecin desteklenmesi için her türlü teknik ve finansal desteğin de verileceği vurgulandı.

Ancak Suriye’de demokratik değişime karşı direniş büyük. En başta Irak ve İran, Şam’da iktidar değişimine karşı. Rusya ve Çin, Batı’nın Suriye’nin iç işlerine karışmasını istemiyor. Öncelikle Rusya bölgede etkisini kaybetmekten endişeleniyor. Batı da Rusya ile ihtilaftan endişe ettiğinden Suriye için bir “Arap-uluslararası barış birliği” oluşturulması önerisi destek bulmadı. Rusya ve Çin, İstanbul’a gelmeleri için gönderilen daveti kabul etmemişlerdi. Esed rejimi de “Suriye’nin Dostları” toplantısını, ülkeye karşı uluslararası komplonun bir parçası olarak kınadı.

Suriye Temas Grubu, yaptırımları genişletmek suretiyle Esed üzerindeki baskıyı artırmayı amaçlıyor. Ayrıca Şam’daki rejime, ihtilafa son vermesi için zaman baskısının artırılması öngörülüyor. Temas Grubu, Suriye Ulusal Konseyini, muhalefetin “başlıca muhatabı” olarak tanımak istiyor.

Türkiye daha konferans öncesinde Türkiye-Suriye sınırında, Suriyeli mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için askerden arındırılmış bir tampon bölge oluşturulması olasılığını gündeme taşımıştı. Söz konusu öneri, Yeşiller milletvekili Kerstin Müller tarafından da tartışmaya açılmıştı. Kendisi Suriye halkına yardım ulaştırılabilmesi için bir “insani koridor” oluşturulmasını da önererek, bu bağlamda uluslararası toplumun koruma sorumluluğu olduğuna işaret etmişti. Müller ayrıca, şiddetin sona ermesinden sonra bölgeye “insani koridorun” korunması için mavi bereli askerler gönderilmesini önermişti.

Suriye’de şiddet devam ettiği sürece ülkeyi terk etmek isteyen insan sayısı da giderek artacaktır. Türkiye daha şimdiden 17 bin mülteciyi kabul etti. Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz (CDU), Alman hükûmetinden, mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda Türkiye’ye tüm gücüyle yardım etmesini talep etti. Gazetemize yaptığı açıklamada, “Türkiye’ye yardım etmeliyiz.” diyen Polenz aynı zamanda, Türkiye’nin Suriye ihtilafında oynadığı rolü “çok yapıcı” şeklinde değerlendirdi. Polenz, Erdoğan hükûmetinin, Suriye’de şiddetin başlamasından sonra Esad rejimi ile ilişkilerini derhâl kopardığını ve "Suriye’nin Dostları"nın yanında yer aldığını belirtti.”

Zirve Suud basının da geniş yer buldu

İstanbul’da dün ikincisi düzenlenen ve 80’den fazla ülke katıldığı Suriye’nin Dostları toplantısı Suudi Arabistan basınında geniş yer buldu. Suudi Arabistan Riyad merkezli Al-Riyad gazetesi haberi Suudi Dışişleri Bakanı Prens Suud el-Faysal’ın, Güvenlik Konseyi’nden güçlü bir kararlılıkla Kofi Annan’ın misyonunu desteklemek talebinde bulunduğu sözlerini aktardı.

Suudi Dışişleri Bakanının toplantıda yaptığı konuşmaya geniş yer verilen haberde ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Suriye Milli Konseyi Başkanı Burhan Galyun’un konuşmalarına yer verildi. Suudi Arabistan’ın Riyad merkezli diğer gazetesi olan Al-Jazira ise "El-Faysal ölüm makinelerine karşı sivillerin savunması talep etti" ve "83 ülke Suriye Milli
Konseyi’ni tanıdı" başlıklarıyla İstanbul Suriye Dostları toplantısı haberini sayfaların taşıdı.

Haberde aralarında ABD, Avrupa Birliği ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin de bulunduğu 83 ülkenin, Suriye Milli Konseyi’ni meşru temsilci olarak tanıdığı belirtildi. Haberde ayrıca Suudi Dışişleri Bakanı’nın toplantıdaki konuşmasına yer verildi.

Al-Vatan gazetesi de haberi "83 ülke Milli Konseyin Suriyelileri temsil ettiğini tanıdı" başlığıyla okuyucularına aktarırken yine Dışişleri Bakanı Prens Suud el-Faysal’ın sözlerine geniş yer verdi. İstanbul Suriye Dostları toplantısı ayrıca diğer ulusal ve yerel basında geniş yer buldu. Suudi Arabistan devlet televizyonu haber kanalı El İhbariye ise toplantıyı canlı verdi.