TBMM, NeoNazi cinayetlerini yerinde inceledi

Olaylar
TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Almanya’da 2000- 2006 yıllarında Neonaziler tarafından 8 Türk ve 1 Yunan’ın öldürülmesi olaylarını mercek altına aldı. Almanya’da yaptıkları incelemeler...
EMOJİLE

TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Almanya’da 2000- 2006 yıllarında Neonaziler tarafından 8 Türk ve 1 Yunan’ın öldürülmesi olaylarını mercek altına aldı.
Almanya’da yaptıkları incelemeleri kapsamlı bir rapor haline getiren komisyon, bu ülke başta olmak üzere Batı’da artan ‘yabancı düşmanlığı’nı siyaset ve medyanın körüklendiği sonucuna vardı. 88 sayfalık raporda, Neonazi cinayetlerinin engellenememesinde istihbarat ve polis teşkilatının ihmal veya kasti biçimde kusuru olduğu yönündeki kuvvetli şüphelere dikkat çekildi. Yılın ilk üç ayında sadece Türklere karşı 29 ayrı eylem gerçekleştiğine işaret edildi. Geçen yıl yabancılara yönelik toplam 3 bin 627 ‘ırkçı’ saldırının yaşandığı vurgulandı. Medyanın, ülkedeki yabancıları ‘uyuşturucu, mafya, haraç’ gibi olaylarla ilişkilendirerek suçladığı, destek gören aşırı sağcı siyasetçilerin de halkı kışkırttığı kaydedildi. Avrupa genelinde tırmanan ırkçılık ve yabancı düşmanlığının son derece endişe verici boyutlara ulaştığı tespitine yer verilen raporda, olayların ardından açılan soruşturmaların önyargılardan arınmış biçimde objektif ve çok yönlü yapılması çağrısında bulunuldu. "Aşırı sağcı siyasî partilerin de siyasî arenadaki varlığına son verilmelidir." denildi.

Rapora göre, Fransa’daki ırkçı temelli suçlarda son yıllarda yüzde 100’lere varan artış yaşandı. Almanya’da 2001 yılında aşırı sağ motifle işlenen 10 bin 54 suç bulunurken, bu rakam 2009 yılında 18 bin 750 oldu. Dışişleri Bakanlığı’nın kayıtlı verilerine göre de 1988 yılından bugüne kadar 24 Türk kökenli vatandaş ırkçı gerekçelerle işlenen eylemler sonucu öldürüldü. Cinayetler, saldırı ve kundaklama sonucu ortaya çıktı. Almanya’da 2012 yılının ilk üç ayında ise ırkçı ve yabancı düşmanlığı nedeniyle Türklere yönelik 19 olay meydana geldi ve ağırlıklı olarak camiler hedef alındı. Raporda, "Geçmişte Yahudi karşıtlığı olarak somutlaştırılan ırkçılık, yerini İslam korkusu ve düşmanlığına bırakmıştır." denildi.

‘Medya ve siyaset, yabancı düşmanlığını körüklüyor’

Raporda, Avrupalı siyasetçilerin ve medyanın yabancı düşmanlığını körüklediğine vurgu yapıldı. Irkçı saldırılar sonrası hayatını kaybedenlerin medya tarafından bazı suçlarla anıldığına işaret edilirken, "Mağdur ailelerinin en çok yakındıkları konu, maktullerin Alman toplumu nezdinde ‘suçlu’ pozisyonuna itilmiş olmalarıdır. Bu nedenle toplumun kendilerine bakışı aniden değişmiş, bir ‘mağdur’un değil bir ‘suçlu’nun veya ‘tehlikeli işler yaptığı için öldürülen bir yabancı’nın ailesi gibi muamele görmeye başlamışlardır. Komşularıyla ilişkileri kopma noktasına gelmiş, iş bulmakta zorluk çekmişler, çocukları okuldan uzaklaştırılmak istenmiş, mesleklerini yitirmişler, parmakla gösterilen olumsuz birer örnek olarak tanıtılmışlardır." görüşü dile getirildi. Irkçı partilere ve söylemlere de dikkat çekilen raporda, şunlar kaydedildi: "Sosyal Demokrat ve Almanya Merkez Bankası Başkanı Thilo Sarrazin’in ve Bavyera Eyaleti Başbakanı/CDU Genel Başkanı Horst Seehofer’in Türk ve Arap göçmenlere yönelik ağır açıklamaları kamuoyunda Müslümanlara yönelik korku ve rahatsızlığı ön plana çıkarmıştır. 2010 yılı Kasım ayında Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere’nin ‘İslami’ terör olacağı biçiminde açıklamaları Müslümanlara karşı bakışın sertleşmesine neden olmuştur. Yine Federal Ekonomi Bakanı Wolfgang Schaeuble, gazetelerde Türklere yönelik ağır sözlerde bulunmuştur. Tüm bu söylemlerin ırkçılık ve yabancı düşmanlığı fikirlerini körüklediğine şüphe yoktur."

Alman istihbaratı ve polisi hakkında ciddi şüpheler var

TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun hazırladığı raporun sonuç bölümünde Alman istihbaratı, polisi ve yargısı hakkındaki iddialar da dile getiriliyor.

Bu konudaki bazı beklenti ve tespitler raporda şöyle sıralandı:

Neonazi cinayetlerinin engellenememesinde istihbarat ve polis teşkilatının ihmal veya kasti biçimde kusuru olduğu konusunda kuvvetli iddialar ve yaygın bir kanı mevcuttur. Bu konuda yapılmakta olan araştırmalar gidebildiği en derin noktalara kadar gitmelidir.

Adil bir yargılama ile mağdurlardaki adalet duygusu tatmin edilmelidir. Görünürdeki kişiler yanında cinayetlere her şekilde ortaklık edenler etkin bir soruşturma ile tespit edilip cezalandırılmalıdır.

Neonazi cinayetlerinin araştırılması sürecinde araştırma ve soruşturma mercilerinin ailelere yönelik tutumunda belirgin bir önyargı tespit edilmiştir. Soruşturmaların önyargılardan arınmış biçimde, objektif ve çok yönlü yapılması konusunda yazılı uyarılar yapılmalıdır. Soruşturma biçimlerinde insan haysiyetini hiçe sayacak uygulamalara derhal son verilmelidir.

Anılan cinayetlerden bağımsız olarak, yeni bir soruşturmayla faili meçhul ve şüpheli ölümler yeniden etkin biçimde incelenmeli, aşırı sağ terörle bağlantılı olup olmadıkları araştırılmalıdır.

Kamu kurumlarında ve polis teşkilatında yabancı kökenlilere de yer verilmelidir. Böylece önyargıların kırılması ve çok yönlü düşünce hayata geçirilebilir.

Almanya’da aşırı sağa karşı acilen ve kuvvetli biçimde engel olunmalıdır. Neonazi gruplarının lojistik ve fikrî destek aldıkları siyasî veya sivil her biçimdeki oluşumun önü engellenmelidir.

Aşırı sağla mücadele stratejisi gözden geçirilmelidir. Özellikle Neonazilerden muhbir devşirme uygulamasında kontrol kaybedilmemelidir. Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın aşırı sağı izleme stratejisi gözden geçirilmelidir.

Yabancılara karşı şiddeti körükleyen aşırı sağcı siyasî partilerin siyasî arenadaki varlığına son verilmelidir.

Zaman