‘Şu kadarcık aklı olsa Humeyni gibi gelemeyeceğini bilir’

Olaylar
Yazar Alev Alatlı, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruları yanıtladı. Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi kendisinin de Beykoz’da dışarı çıktığını anl...
EMOJİLE

Yazar Alev Alatlı, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruları yanıtladı.

Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi kendisinin de Beykoz’da dışarı çıktığını anlatan Alatlı, bu ülkede İslamı kimlik olarak benimseyen, Batı’yı bilen ve bir ayağı orada olan, beyin takımı gerçek yurtseverler bulunduğunu söyledi. Alatlı, ‘FETÖ’cü darbe girişimini halkın tüm katmanları göğüsledi, ben de sokaktaydım. Dolayısıyla bu ülkeyi yıkmaları mümkün değildi zaten ama canımızı yaktılar işte.’ dedi.

O gün Türkiye’nin Suriye’ye dönmesinden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başına Saddam gibi, yok bilmem kim gibi bir şey gelmesinden ve kaostan korktuklarını ifade eden Alatlı, ‘Memleket böyle abuk sabuk insanların eline geçsin’ istemedikleri için mücadele verdiklerini söyledi.

Alev Alatlı, o gece dışarı çıkan insanların hiçbirinin tek bir cemaate bağlı olmadığını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

‘Ben bundan korkuyorum. 3 gün sonra bir kahraman çıkacak başımıza, yok işte İsmailağa, yok Mahmud Efendi Dergahı kurtardı falan. Bunlar olacak işler değil. Ben niye sokağa çıktım, cemaatten olduğum için mi? Elbette o gece tankın altına yatanlar orta halli insanlardı. Bu savaşta da böyledir. Meseleleri anlamaya çalışan insanlar geç kalırlar bir kere tankın altına girmeye. İşin hakkı da doğrusu da budur. Kitle hareketleri farklı olur ayrıca.’

‘Salaklık, kıskançlık, para, kendini beğenmişlik’

Darbe girişiminde bulunanların maksadını ‘salaklık, para, mevki, kendini beğenmişlik’ olarak niteleyen Alatlı, şunları kaydetti:

‘Benim gördüğüm ‘Birazcık da biz yiyelim.’ hesabıdır. Şu kadarcık aklı olan adam Humeyni gibi Türkiye’ye gelinmeyeceğini bilir. Adam kendini ‘mehdi’ görünce delirir tabi. Bipolar mıdır nedir, manik depresif. Çok da acemiydiler, neydi o TRT’deki 60 ihtilali görüntüleri, kediler güler yani. Sonra sen zannediyor musun ki tankların önüne çıkan insanlardan ibarettir Türkiye. Bir koca dalga var. Bize ne yapacaktı, yani nasıl bizimle halleşecekti? Humeyni gibi gelecekti, olur canım. Ben de ‘Peki’ diyecektim mesela, ben ve benim gibiler olacak iş mi?’

Olayların yerine oturtulması ve artık normale dönülmesi gerektiğini vurgulayan Alatlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Her bir deli bir yere bir şey attı ama artık olayları yerine oturtmayı bilmek gerekir. Sesini kesmek lazım. Niye Apo sustu? Apo’nun söyleyecek lafı yok mu bugünlerde. Kesersin biter. Onun söylediği burada yansıtıldığı kadardır. Herifler niye Guantanamo’yu kuruyor. Sıkıysa konuş, koyar seni Guantanamo’ya bitirir işini. Ne konuşacak artık zaten. Cır cır cır, yeter. Bu saatten sonra işimize bakmak zorundayız. Oyunu bir tek güç bozar Amerika’ya karşı, o da ekonomik güçtür. Gerisi hikaye.’

Alatlı, geçen bir ayda harcanan enerjinin maarif takvimine, eğitime ve bir daha böyle durumların yaşanmaması için siyasi kurumların düzeltilmesine, gerekli kanunların çıkarılmasına harcanması gerektiğini, ancak bunun yapılmadığını gördüğünü kaydetti.

‘Sovyetler’in boşalttığı yerlere girmeye kalktılar’

Türkiye’nin atlattığı bu travmayı en iyi Ruslar’ın anlayabileceğini ifade eden Alatlı, şunları anlattı:

‘5 ayrı din var Rusya’da. Üstelik de 90’dan sonra ne kadar scientology üyesi, evanjelist gibi Amerikan tarikatı varsa Rusya’ya doldu. Putin, Patrik’le boşuna mı öpüş kokuş oldu. Sonuçta bu yapıya, palazlanmaya çalıştığı Rusya’da da Putin engel oldu. Bunlar Sovyetler’in boşalttığı yerlere girmeye kalktı. FETÖ’nün okulları İngilizce öğretir Türkçe’den çok. Amerika bunları bir güzel kullandı. 500 dolara Kazakistan’a gittiler. Amerika kendi adamını o paraya oralara gönderebilir miydi?’

Yazar Alev Alatlı, FETÖ’nün net bir şekilde örgüt olduğunu kabul etmek gerektiğini vurguladı.

Örgüt mensuplarında kendini beğenmişliğin diz boyu olduğunu ama bunların ‘ikinci dalga’ya çatmadığını anlatan Alatlı, şunları söyledi:

‘Türkiye tankların önüne çıkan insanlardan ibaret değil. Onlar ikinci dalgaya çatmadı. İkinci dalga biziz, İslamı kimlik olarak benimsemiş yurtseverler. Kimlik olarak İslam’ı benimsemiş ama Batı’yı pişti oynayacak kadar tanıyan. Bir ayağı Batı’da olan insanlar ki, onlardan biri de benim. Bize nasıl çatacaklardı, önümüze çıkmaları mümkün mü? Bir fırsat bulup da bir halt ettiler. ‘Altın nesilmiş’ sevsinler. Bizim imanımız gevredi Batı’yla halleşeceğiz diye. Altını, gazı, petrolü olmayan bir ülkeyi bu hale getirmişiz, terlikle dolaşana mı verecektik?’

‘Altın nesilmiş, çocuk haçlı seferleri gibi’

FETÖ’nün, insan yetiştirmediğini, var olanın üstüne yattığını ya da çocukları kandırdığını dile getiren Alatlı, şunları kaydetti:

‘Bugüne kadar bir tane uzay mühendisi mi yetiştirdi? Altın nesilmiş, çocuk haçlı seferleri gibi. Çocukları al, beyinlerini yıka, ışıkevi mışıkevi. O evlerde neler döner çıkacaktır ortaya, pedofili bile gitti. Ondan sonra ‘Albay nasıl kanıyor?’ Albay kanmadı ki. Dön bak ne zamandan geliyor o. Kendini Alamut kalesine hasledene ne kadar prim verirsem FETO’ya da o kadar prim veririm. Haşhaşiler’den daha beterler. Bunların yatacak yeri yok. Küçücük Anadolu çocuklarını iğfal ettiler. Bir adama bu denli tapan çocuktan hayır gelmez elbet. Bunlar kendilerini dev aynasında görüyor. Aziz Sancar’a neden yanaşamadılar. Hükümetin hatası ‘Alnını secdeye uzattı’ diye ses etmedi bunlara. Sancar gibi onlarca varız, biz buradayız. Bipolar mıdır, manik depresif midir? Yeter, bıktık usandık bundan, bitsin artık. Delinin biri kuyuya taş atmış. Artık bilimin ışığında önümüze bakmalı, pozitif çözümler üretip bir daha böyle bir deli çıktığında elini kolunu bağlayabilmenin yollarını bulmalıyız.’

Alatlı, son tahlilde hiçbir tarikatın ya da cemaatin kendi başına İslam medeniyetini yok edeceğine inanmadığını belirterek, şöyle devam etti:

‘Meselelerin içi boşaltıyor. Export işlerin hiçbir işe yaramadığının bilinmesi gerek. Yani de ki Osmanlı’yı ayakta tutan tarikatlardı. Ne Osmanlı var bugün, ne onu kuran zamanlar. Modern toplumu getiren bireylerin gerekleri neyse o yapılmalı. Neyi tarihte bırakıp, neyi bugüne getirmeyi bilmek lazım. Gazali, Saidi Nursi, bunlar akademisyenlerin kendi içlerinde konuşacağı şeyler. Hiçbir zaman devletin işleyiş biçimi olarak kullanılamazlar. Bütün imparatorluklarda olduğu gibi Osmanlı’da da tarikatlar vardı elbet ama, Osmanlı’nın bir de Kanunisi vardı. Kanuni niye Kanuni? Şeriatın dışında yasaları koydu da ondan. Biri birini yadsımıyor, dünya böyle siyah beyaz değil.’