Siyasilerin çok ilginç böcek hikayeleri

Olaylar
Kimi hamamda randevu vermiş, kimi telefonda önce küfretmiş, kimi soyunup denize açılmış, kimi bahçede konuşmuş… Başbakan Erdoğan’ın evindeki ofisinde dinleme cihazı bulunduğunu açıklamasın...
EMOJİLE

Kimi hamamda randevu vermiş, kimi telefonda önce küfretmiş, kimi soyunup denize açılmış, kimi bahçede konuşmuş…

Başbakan Erdoğan’ın evindeki ofisinde dinleme cihazı bulunduğunu açıklamasının ardından, böcekler gündeme otururken, Sabah’tan Yavuz Donat ve Hasan Celal Güzel de bazı siyasilerin böcek hikayelerini köşelerine taşıdı. İşte Donat’tan böceklerden kimin, nasıl korunduğuna ilişkin çarpıcı anekdotlar:

Başbakan Erdoğan "evimin altındaki çalışma büromda böcek çıktı" deyince…
"Böcek davası" gündeme oturuverdi.
Ve aklımıza "böcek hikâyeleri" geldi.
O kadar çok ki?..

Türkeş: Sesler Birbirine Karışsın

1980 öncesi… Alpaslan Türkeş "odasında böcek olduğundan şüphelenirdi." "Önlem olarak" ne mi yapardı?.. Yaşar Okuyan anlatsın: Sık sık Başbuğ’un odasında böcek araması olurdu… Başbuğ önemli bir şey konuşacağı zaman, radyoyu sonuna kadar açardı… Sesler birbirine karışsın diye.

Hamamda randevu

Mustafa Taşar… Rahmet istedi… ANAP Genel Sekreteri’ydi.
Yine… "Telekulak… Ortam dinlemesi… Böcek" konuları gündeme gelmişti.
Mustafa Taşar "ben önlemimi aldım" demişti:
Önemli görüşmelerimi saunada yapıyorum.
Sauna sıcak… Etraf buhar… Duvar kalın.
Saunaya cep telefonuyla girilemez…
Saunaya böcek konulamaz.
Mustafa Taşar "vakitsiz öldü… Ama bu hikâyeyi bilen dostları hayatta."

TV dizisi gibi

Yeter mi?… Yoksa devam edelim mi? Ama… Devam edersek "TV dizisine döner,
haftalarca sürer."
Bir zamanlar… Hasan Celâl Güzel telefon konuşmasına "şu girişle" başlardı:
– Beni dinletenin de… Dinleyenin de… Dinleme bandını çözüp kâğıda dökenin de… Anasını… Avradını…
Bir gün… Hasan Celâl Bey’e bir ziyaretçi geldi:
-Efendim ben emir kuluyum… Dinlemeleri çözüp daktilo ediyorum… Bunu yapmazsam ekmeğimden olurum… Anama karıma ne diye sövüyorsunuz?

Böcek destanı

Turgut Özal "tek başına iktidar", Erbakan da "baraja takılıp Meclis’e giremeyen
Refah Partisi’nin Genel Başkanı" idi.
Mevsim kıştı.
Erbakan Hoca’nın eniştesi ölmüştü.
Mehmet Keçeciler "Hoca’nın evine" gitti, baş sağlığına.
Park yeri bulamadı… Otomobilini "arka sokağa" bıraktı.
Hava soğuktu… Yüzünü "atkıyla örttü."
Ve Hoca’nın evine girdi…
Erbakan ile Keçeciler "eski dost… 1980 öncesinde Hoca, Milli Selamet Partisi
Genel Başkanı… Keçeciler de MSP’li Konya Belediye Başkanı."
Prof. Erbakan "Mehmet Bey, bilirsin seni çok severim" diyerek farklı bir konuya
girdi:
ANAP’tan ayrıl… Ama yalnız değil… 20 milletvekili istifa edin.
Refah’a gelin… Böylece RP, Meclis’te grup kurar.
Hikâye uzun… Hoca "ısrar etti", Keçeciler "hayır olmaz" dedi.
Vedalaştılar.

***

Birkaç gün sonra… Özal, Mehmet Keçeciler’e sordu:
– Sen Refah’a mı gideceksin?
Keçeciler bozuldu… Diklendi:
– Siz gitseniz bile ben gitmem… Bunu nereden çıkarıyorsunuz?
Özal başladı anlatmaya:
Sen geçen gün Erbakan’ın evindeydin… Aracını arka sokağa park ettin.
Yüzünü kaşkolla örttün.
Hoca ile evde şunları konuştunuz… Hoca, 20 milletvekilinin ANAP’tan
istifasını istedi… Yalan mı?

***

Keçeciler dayanamadı:
– Siz beni takip mi ettiriyorsunuz?… Cebimde böcek mi var?.. Gidin,
anarşistleri takip edin.
Özal "yok yok" dedi:

– Seni takip eden, dinleyen yok… Başka bir konudan dolayı Erbakan Hoca takip
ediliyor, dinleniyor.

***

Nasıl hikâye ama… İnanması zor değil mi?
İsteyen Keçeciler’e sorsun.
Biz televizyoncu olsak… Keçeciler’e "bunları" TV’de anlattırırız.

Birinci ağızdan

Başbakan Özal "önemli bir şey konuşacak… Ama…"
Ya odası dinleniyorsa…
"Alınan önlemi" yine birinci ağızdan dinlemekte yarar var.
Söz Mehmet Keçeciler’de:
– Rahmetli böyle durumlarda televizyonu açardı… Ve TV’nin sesini de
yükseltirdi… Odadaki sesler birbirine karışsın diye.
Önlem "Başbuğ Türkeş’in önlemi."
Tek değişiklik… "Radyo döneminden televizyon dönemine" geçiş.

Denizde siyaset

Turgut Özal, Başbakan Yardımcılığı’ndan istifa etti… Side’ye gitti…
Yazlığına.
"Parti kurma çalışması" yapacak… Ama…
"Kimsenin duymaması lazım."
Evinde "böcek" olabilir… Öyleyse… Önlem gerekir.
Neydi Turgut Bey’in önlemi?
Mehmet Keçeciler’den dinleyelim:
Side’deki evde 5 kişiydik… Rahmetli Özal, Kaya Erdem, Hüsnü Doğan, Adnan
Kahveci ve ben.
İçlerinde siyasî geçmişi olan sadece bendim.
Parti nasıl kurulur?… Böyle konular konuşulacağı zaman Özal denize açılmamızı önerirdi.
Soyunur, denize girerdik… Rahmetli derdi ki: Burası güvenli… Bizi kimse
dinleyemez.

Hasan Celal Güzel de yazısında, istihbarat elektroniği uzmanı Kahveci ile dinlemelere ilişkin dikkat çeken bir diyaloğunu ve Özal, Ecevit, Erbakan’ın dinlenmeye karşı aldıkları tedbirleri anlattı.

Kurşun Kaplı Odada Çırılçıplak Konuşursan Belki…

Rahmetli Adnan Kahveci, istihbarat elektroniği uzmanıydı. Bir gün kendisine
dinlenilme ihtimalinin nasıl sıfıra indirilebileceğini sormuştum. Her tarafı
kalın kurşun tabakalarla kaplı ve içinde hiçbir şey olmayan bir odada
çırılçıplak konuşursanız dinleme yapılamaz demişti. Bu arada, daha önce
tomografi yaptırarak vücudunuzda yabancı bir madde olup olmadığına da baktırmalısınız diye anlatmıştı gülerek…

Özal Ağzını Kapatarak Bahçede Konuşurdu

Başbakanlık Müsteşarlığım sırasında, istihbarat uzmanlarını getirterek Başbakan
Özal’ın makamında ve kendi odamda arama yaptırırdım. Bu arama, basit âletlerle
düğme büyüklüğündeki ‘böcek’ denilen dinleme cihazlarının bulunmasına yönelik
olurdu. Ayrıca, telefonları söküp gene bu çeşit cihazlar ararlardı.

Merhum Özal, bana çok gizli, ‘devlet sırrı’ mahiyetinde bir şey söyleyeceği zaman, Başbakanlık Konutu’nun bahçesine çıkardık. Uzaktan okumayı engellemek için ağzını kapatarak konuşurdu.

Ecevit Dinlendiğinden Emindi

Merhum Ecevit, kontrgerillanın kendisini dinlettiğinden emindi.

Erbakan’dan Metal Müziği Eşliğinde Gizli Gündem

Merhum Erbakan ise, odasında bir radyo bulundurur ve gizli bir şey konuşacağı zaman radyoyu açık tutardı. Düşünebiliyor musunuz? FM bandında yayınlanan bir metal müziği ve Erbakan Hoca…

aktifhaber.com