Psikolojik harp denemeleri

Olaylar
 Aslan Değirmenci’nin analizi Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan ve 33 arkadaşı hakkında dava açıldı. Savcı Prof. Dr. Necmettin Erbakan için 36 yıl hapis istedi. Dava 198...
EMOJİLE

 Aslan Değirmenci’nin analizi

Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan ve 33 arkadaşı hakkında dava açıldı. Savcı Prof. Dr. Necmettin Erbakan için 36 yıl hapis istedi. Dava 1983 yılında bugün sona erdi. Merhum Necmettin Erbakan laikliğe aykırı hareketten 4 yıl hapis, 1 yıl 4 ay sürgün cezası aldı.

-Derin localar ve 28 Şubat-

Ama yetmedi… Çünkü Anadolu yürüyüşü yeniden başlamıştı. Diriliş bu kez yine engellenmeliydi. Son hamlenin üzerinden 14 yıl geçmişti. İktidarda REFAHYOL… Önce tanklar yürütüldü. Eş zamanlı devreye BÇG ve Psikolojik Harp Dairesi girdi. 16 yıl önce bugün artık karargâhın tek gündemi darbeydi. Aranan destek başta İsrail olmak üzere; iş dünyası, malum medya ve sözde sivil toplum örgütlerinden alınınca hareket derinleşti. Dört bir koldan sardılar hükümeti. Sokaklar hareketlendi, manşetler süslendi… Silahsız kuvvetler (STK’lar) ve derin localar lobiye başladı. Asker, MİT, Emniyet eş zamanlı sürek avına başladı. Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar, istifalar başlamışken skandal MGK kararları ile siyasi irade kafese alındı. Malum medya’dan alkışlar, övgüler, topuk selamları… Muhalefet partilerinden sürece destek, darbe karşıtlarını hedef göstermeler. Tetikçi kalemlerin ‘laiklik’ sloganları, faiz lobisinin darbe çığırtkanlığı, ulusalcıların zafer çığlıkları… Pompalanan sanal irtica, kurgulanan tiyatro, toplum mühendisliği ve Başbakan Necmetin Erbakan’a yapılan baskılar… Ve istifa…

-Yasaklar ve mağduriyetler-

Şimdi dönüştürme operasyonları… İmzasız mektuplar, haksız suçlamalar, ihbarlar ve 500 klasör fişleme dosyası, binlerce mağduriyet… Kapatılan dernek ve vakıflar, kesilen cezalar, el koyulan mal varlıkları, skandal yasaklar, ekonomiye indirilen darbe, eğitim sisteminin çökertilmesi ve Tel Aviv’le yapılan anlaşmalar. Yıllarca süren tutsaklık ve halen cezaevlerinde olasılık mahkûmları, haklarını alamayan darbe mağdurları ve darbe yasakları… Bin yıl süreceği iddia edilen bir süreçti işte… Yaralar tam olarak sarılamasa da mimarları yanılsa da tarihe kara bir leke olarak geçen darbe.

-Onların yolu da Sincan’dan geçti-

İşte bugün: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü 28 Şubat Soruşturması ve 19 Nisan, 25 Nisan, 8 Mayıs, 28 Mayıs ve 22 Haziran 2012’de, 3 Ocak 2013, 13-14 Ocak 2012’de yapılan operasyonlar… Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, emekli Orgeneral Teoman Koman dâhil 72 tutuklu.

-Lobiler yine devrede-

Ve yeniden hareketlenmeye çalışan localar ve silahsız kuvvetler. Psikolojik harp taktikleri ile dile getirilen sözde mağduriyetler.  28 Şubat post-modern darbesinde kafasını kuma sokan siyasi anlayıştan “28 Şubat soruşturması sürek avına dönüştü” şeklinde demeçler… “Gücünü özgürlüğünden” aldığını iddia eden, önce Necip Fazıl Kısakürek’le ilgili yaptığı karalama kampanyası ile gündeme gelen… Hemen ardından 28 Şubat Darbe Süreci soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan emekli generallerin güya adliyedeki yorgunluk hallerini yansıtan mizansen kareleri yayınlayarak, psikolojik harp taktiğini devreye sokan Habertürk… Eş zamanlı ulusalcı medya ve savcıları hedef alan haberler, orduyu göreve çağıranlar… Birde malum bazı liberaller; “Rövanşist davranmayalım. Artık barış zamanıdır, geçmişin soruşturulmasına gerek yok” şeklinde değerlendirmeleri…

-Neden paniklediler-

Evet bence de rövanşist davranmayalım ama toplum mühendisliği ile yargıyı da baskı altına almayalım. İmzasız mektuplar, haksız suçlamalar, ihbarlar ile mağdur edilenlerin haklarının önüne set çekmeyelim. Anadolu yürüyüşünün önüne geçerek, ülkeyi dışa bağlı hale getirenlerin, asıl amaçlarının ne olduğunun görünmesini engellemeye kalkmayalım. Brifingli yargı kararları sonucunda halen cezaevlerinde yatanların mağduriyetlerini bir gün olsun dile getirmeden, koğuşlara topuk selamı çakmayalım. Ve henüz 14 yaşında iken idam cezası ile yargılanıp, 10 yıl hapis yatan, inancı gereği yaşadığı için tüyler ürpertici işkencelere maruz kalan,  başörtüleri nedeniyle işten atılan; eğitimleri engellenen, tehlikeli ilan edilerek sürgün yiyen; pasifize edilen, görevden atılanları unutmayalım. O kâbusları yaşatanların ve kara günlerin düzenleyicilerinin bırakalım yargı önünde hesabı sorulsun. Onlara karşı da bir haksızlık yapılırsa hep birlikte karşı koyalım. Daha doğrusu 28 Şubat ile ilgili askeri kanatta devam eden soruşturmanın darbenin sivil unsurlarına doğru yol alacağı kulisi ile paniklemeyelim. Hani adalet mülkün temeliydi… Bırakalım adalet sağlansın o zaman. Sağlanmazsa o zaman “Herkes için adalet ve özgürlük” diye kampanyalar başlatalım. Panikle sıra sizin mahalleye gelecek diye, adaletin pençesinden silahsız kuvvetleri kurtarmaya çalışmayın.  En azından AK Parti’nin, kapatma davası ( ‘Google davası’ ) devam ederken sergilediği olgunluğu örnek alın…

Milat