Provokatörler birbirini besler ve destekler

Olaylar
Engin Dinç’in haberi Sevan Nişanyan, Hz. Peygamber’e ağır hakaret içeren ifadeleriyle yeniden gündeme geldi. Tam da ABD’deki provokatif filmin ardından bu şekilde bir söylemle gündem...
EMOJİLE

Engin Dinç’in haberi

Sevan Nişanyan, Hz. Peygamber’e ağır hakaret içeren ifadeleriyle yeniden gündeme geldi. Tam da ABD’deki provokatif filmin ardından bu şekilde bir söylemle gündeme gelmesi Sevan Nişanyan’ın neden böylesi bir zamanlamayla, böylesi ifadeler kullandığı sorusunu akıllara getirdi. Bu soruları Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak’a sorduk.

Sevan Nişanyan, Hz. Muhammed’e yönelik sözlerinin ifade özgürlüğü olduğunu savunuyor. Sizce o sözler ifade özgürlüğü mü yoksa hakaret midir?

Benim ne dediğim kadar, insanların bundan ne anladığı da önemli. Bir yandan özgürlüğün sınırları geniş olmalı, ama öte yandan daha sorumlu davranmayı bilmemiz gerek. Herkesin daha tahammüllü olması gerek.

Din ve dince mukaddes sayılan değerler ya da insanların kendi hayatlarından daha üstün değerler atfettikleri konularda herkesin daha dikkatli olma zorunluluğu vardır. Aksi halde barış sadece bir hayal olur ve insanlar özgürlükten nefret ederler.

Virginia anayasasında, insan hakları belgesinde yer alan şu ifade önemli: Devlete sadakatim Tanrıya sadakatimin teminatıdır. Hak ve özgürlüklerin neyi güvencesi olacağı önemli. Kişi kendi inancını ifade edebilir ve yaşayabilir, ama kendi inanç ve düşüncesini başkasının inanç ve düşüncesi üzerinde görme ve o inanç ve düşünceye sahip olanlara karşı düşmanca söz ve eylemlerde bulunma hakkı vermez.

ABD’deki film provokasyonundan sonra Sevan Nişanyan’ın bu sözleri küresel ölçekte bir provokasyon çabasının bir parçası olabilir mi?

Sanmıyorum ama birileri bu tür tepkileri ile saflarını, durdukları yeri, dünyaya ve hayata, dine ve dindarlara bakışını ortaya koymuş oluyor. Su söz ve ifadeler bazen incitici olmasının ötesinde kışkırtıcı bir anlam da kazanabilir. Eğer insanlar özgürlüklerini başkalarına karşı bu şekilde kullanacak olurlarsa, bu özgürlüğün amacı değildir.

ABD’de Hz. Muhammed’e hakaret eden filmi çeken Nakaoula Basseley Nakaoula’nın bir dolandırıcı olduğu biliniyor. Sevan Nişanyan da karısının üzerine dışkı dökmesiyle gündeme gelmişti. Sizce bu şekilde sorunlu profillerin provokasyon çabası içinde bulunması bir tesadüf mü?

Sanmam, ama provokasyon başlı başına bir hastalıktır. Bu kimlik ve karakterdekiler, ortak tepkiler ortaya koyabilirler. Bunların birbiri ile organik bağ içinde olması gerekmez. Bu asla olamaz da değil. Ama birbirlerini besler ve destekleyebilirler.  Bunu bu örnek için değil, iyi-kötü kabul edilen bütün örnekler için söylüyorum. "Kan çeker" diye bir söz vardır. Tencere yuvarlanır, kapağını bulur sonunda.

Hz. Muhammed’e hakaret etmenin, hele hele de Müslüman bir ülkede bu kadar kolay olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda hukuki bir düzenleme var mı? Bu sözler nefret suçu kapsamında değerlendirilebilir mi?

Aslında yasalar yok değil, ama bu temelde bir ahlak sorunu. Allaha kitaba (haşa) küfreden insanlar var. Ya da ekşi sözlükte yazılanlar. Bunların bir kısmı cahillikten, bir kısmı hezeyan içinde olmalarından kaynaklanan sözler. Bazı olaylar da konjonktürden kaynaklanıyor. "Nefret Suçu" tanımına gelince o da çok tartışmalı bir tanım. Oradan yola çıkarak "euzubillahimineşşeytanirraciym" derken Şeytana tapanların bu konuyu nasıl yorumlayacaklarını da düşünelim. Dolayısı ile hukuki bir normdan söz ediyorsanız, bunun "efradına cami, ağyarına mani" olması gerekir.

Selam ve dua ile…

On5yirmi5.com