PKK, çözüm sürecini nasıl sabote ediyor?

Olaylar
Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, PKK’nın yeni taktiğini yazdı. İşte o yazı…  PKK’nın yeni taktiği 1993 yılında Öcalan tek yanlı ateşkes ilan etmişti. 24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl’...
EMOJİLE

Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, PKK’nın yeni taktiğini yazdı. İşte o yazı… 

PKK’nın yeni taktiği

1993 yılında Öcalan tek yanlı ateşkes ilan etmişti.

24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl’de 33 askerimizin şehit edilmesiyle birlikte ateşkes bozuldu.

Öcalan’ın, PKK’nın içindeki derin güçlerin işi olduğunu söylediği Bingöl katliamı ile Türkiye, 90’lı yıllar denilen cehennemin içine girdi.

Emre Taner’in MİT Müsteşarı olduğu dönemde çözüm süreci başlatıldı.

MİT’i temsilen Afet Güneş’in, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı sıfatıyla Hakan Fidan’ın masada yer aldığı süreçten söz ediyorum.

Habur’daki görüntüler yüzünden kesilen, Silvan saldırısıyla sabote edilen süreç

Bu topraklarda 7 kez çözüm için masaya oturuldu. Her süreç sabote edildiğinde şiddet daha ağır bir şekilde geri döndü.

Şimdi tüm bu deneyimler ışığında yeni bir çözüm süreci yürütülmeye çalışılıyor.

Daha önceki süreçler kadar çok yakın bir tehlike değil ama PKK, yeni süreci sabote etmeye çalışıyor.

Çözüm süreci iki irade üzerine oturuyor.

Ankara’da Başbakan Erdoğan, İmralı’da Abdullah Öcalan…

Başbakan çözüm adına Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi riskini omuzladı. Öcalan ise Nevruz’da Diyarbakır meydanında okunan mektubunda, ‘Artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir’ demişti.

1978 yılında Lice’nin Fis köyünde silahlı mücadele amacıyla kurduğu örgütüne, ‘Bugün yeni bir dönem başlıyor’ diye seslenmiş ve yeni dönemi, ‘Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor’ sözleriyle ortaya koymuştu.

Erdoğan ve Öcalan’da çözüm iradesi devam ettiği, kitleler çözüme inandığı sürece, sürecin devam edeceğine inanıyorum.

Her iki iradenin varlığı, askeri vesayeti gerileten Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığı gerçeği nedeniyle sürecin sabote edilmesinin o kadar kolay olmadığını düşünüyorum.

Ama bu durum örgütün izlediği stratejiyi görmeye engel değil.

PKK bu kez süreci doğrudan sabote etme değil, Başbakan Erdoğan’ı tahrik etme taktiği izliyor.

Bunu biraz açmak istiyorum.

Başbakan Erdoğan’ın MKYK üyeleriyle birlikte iftar yemeği yediği toplantıda çözüm sürecinde PKK’nın tavrı gündeme geliyor.

Yüzleri poşulu PKK’lıların Lice ve Cizre’de yol kesip trafik kontrolü yapması, şehitlikler kurulması, buralarda silahlı unsurların boy göstermesinin çözüm sürecine zarar vereceği üzerinde duruluyor.

Değerlendirmeler iki noktada toplanıyor.

1-PKK bunu yaparken bölge halkına, ‘Alan hakimiyetini kaybetmedim’ mesajını veriyor.

2-Örgüt çözüm sürecinden rahatsız. Ancak çözüme karşı çıkıp, çözümü destekleyen geniş halk kitleleri ile karşı karşıya gelmek yerine, bu şekilde çözüm sürecini sabote ediyor.

Bu değerlendirmeler ışığında şöyle bir tablo ortaya çıkıyor.

1-Öcalan’ın çözüm iradesini aşamayan PKK, böylece Öcalan’ı etkisiz kılmaya ve süreci sabote etmeye çalışıyor.

İkinci ve çok daha önemli bir tespit ise şu:

2-Silahlı mücadeleyi bırakmak istemeyen örgüt, bu tür eylemlerle Başbakan Erdoğan’ı tahrik edip, süreci bozmaya zorluyor.

Bu değerlendirmelerden sonra Başbakan Erdoğan, çözüm sürecinin hassasiyetine vurgu yapan bir konuşma yapıyor.

PKK’nın bu tür taşkınlıklarından rahatsızlık duyduğunu ifade ediyor. Bunları çözüm sürecini sabote etmeye dönük gayretler olarak nitelendiriyor.

Bu eylemlerle ilgili güvenlik birimlerine gereken talimatların verildiği ve müsamaha edilmesinin söz konusu olmadığını belirtiyor.

Başbakan Erdoğan’ın son sözleri, ‘Bu eylemlerden amaç çözüm sürecini sabote etmek. Bunların hem takibi, hem gereken tedbirlerin alınması için talimat veriyorum. Konunun hassasiyetinin farkındayım. Buna rağmen çözümden taviz verilmemeli’ oluyor.

Çözüm sürecinin önündeki yeni tehlike bu.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!..