MİT’e Çok Ağır Suçlamalar

Olaylar
Cumhuriyet savcılığının MİT’in üst düzey iki yöneticisini ifadeye çağırması, MİT ile KCK/PKK terör örgütü arasında ‘organik’ ilişki olduğu yönündeki iddiaları da gündeme taşıdı. İşte...
EMOJİLE

Cumhuriyet savcılığının MİT’in üst düzey iki yöneticisini ifadeye çağırması, MİT ile KCK/PKK terör örgütü arasında ‘organik’ ilişki olduğu yönündeki iddiaları da gündeme taşıdı. İşte o iddialar…

MİT ile KCK/PKK terör örgütü arasında ‘organik’ ilişki olduğu yönünde gazetelere yansıyan iddialar gündemi sarstı.

İşte, ağır suçlamalardan bazıları: "Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması için anlaştılar. Örgütün bazı silahlı eylemleri görmezden gelindi. Güvenlik güçlerinin teröristlere yönelik operasyonları engellendi. PKK’nın, BM ve NATO’nun bölgeye müdahalesini içeren mutabakat metni kabul edildi. İmralı’nın eylem talimatlarının, terör örgütünün Kandil ve kırsaldaki kadrolarına iletilmesinde kuryelik yapıldı. En baştan itibaren silahlı faaliyet yürütmesi öngörülen KCK’nın yapılanması, MİT’in gözetiminde tamamlandı."

MİT ile KCK/PKK terör örgütü arasında ‘organik’ ilişki olduğu yönündeki iddialar gündemi sarstı.

Hakan Fidan ve selefi Emre Taner’le yardımcısı Afet Güneş’in KCK soruşturmaları kapsamında ifadeye çağrılması büyük yankı uyandırdı. İddiaya göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın KCK hakkında yürüttüğü soruşturma kapsamında 13 Ocak’ta BDP Diyarbakır İl Başkanlığı’nda yapılan aramada ele geçirilen belgeler, üç ismin ifadeye çağırılmasında etkili oldu. BDP il binasında yapılan aramalarda MİT-PKK bağlantısını tamamlayıcı yeni delilleri bulunduğu ileri sürülüyor. MİT’in istihbarat toplamanın dışında PKK’nın yönetilmesine aracılık ettiği, İmralı’dan çeşitli belgeleri Kandil’e taşıdığı aktarılıyor. İddiaya göre MİT, PKK’nın eylem ve saldırılarını tespit etmesine rağmen bunu engellemedi.

MİT ELEMANLARI KURYELİK YAPTI: Yeni delillere göre, PKK’nın İmralı’daki lideri Öcalan’ın, terör örgütünün Avrupa ve kırsal kadrolarıyla iletişimini MİT heyetinin kuryelik yaparak sağladığı öne sürülüyor. Ocak ayında Diyarbakır’da ele geçirilen el yazısı mektupların PKK/KCK’ya ulaştırılmasında MİT rol aldı. Öcalan’ın 6 Temmuz 2011’de ‘KCK Yürütme Konseyi Başkanlığına’ başlıklı el yazısıyla kaleme aldığı mektup, MİT heyeti tarafından örgüte ulaştırıldı.

ÖZERKLİK İLANI BİLDİRİLMEDİ: MİT’in Öcalan’dan KCK’ya ulaştırdığı mektupta ise alternatif devlet kurmaktan söz ediliyor. MİT, tarafından örgüte ulaştırılan bu mektup üzerine 14 Temmuz 2011’de DTK’nın demokratik özerklik ilan ettiği ortaya çıktı. MİT heyeti bu mektuptan, hatta demokratik özerlikten haberdar olmasına rağmen bunu ilgili kurumlara iletmemekle suçlanıyor. MİT’in ilettiği ve yeni ortaya çıkan o mektupta halk savaşı talimatı vardı.

OPERASYONLARI ENGELLEDİ: İddiaya göre MİT, örgüte verdiği taahhüt gereği güvenlik birimlerinin operasyonlarını engellemek için çalışma yürüttü. Üstelik bu çalışmalarla ilgili örgüte geri bildirimde de bulundu. Operasyonların durmasını sağladı.

KCK’NIN TARAF OLARAK KABUL EDİLMESİNİ SAĞLADI: MİT, yabancı devlet ajanları ile yaptığı görüşmelerde PKK/KCK’nın taraf statüsünde kabul edilmesine zemin hazırlıyordu. Bunun için MİT, ‘Oslo Görüşmeleri’ adı altında PKK/KCK’nın kırmızı bültenle aranan Zübeyr Aydar, Mustafa Karasu ve Sabri Ok gibi yöneticileriyle görüşmeye devam etti.

KCK’NIN TAMAMLANMASINA GÖZ YUMDU: MİT heyetinin örgüt ile yaptığı görüşmelerde, KCK yapılanmasının tamamlanması için devlet birimlerinin oyalanması konusunda taahhütte bulunduğu anlaşıldı. Öcalan, bir taraftan heyetle görüşüp öte taraftan avukatlar aracılığıyla eylem talimatları verirken, MİT’in buna sessiz kaldığı öne sürülüyor.

ÖZERK KÜRDİSTAN MUTABAKATI: İstihbarat toplama vazifesi aşılarak devletin bütünlüğü ve anayasal düzene karşı anlaşma noktasında varıldı. Yeni anayasada özerk Kürdistan’a imkân tanınması, Öcalan’ın önce ev hapsine, ardından özgürlüğüne kavuşması konusunda mutabakata varıldı.

EMRE USLU: KCK İÇİNDEKİ MİT AJANLARI İSTİHBARAT PAYLAŞIMI YAPMADI

MİT’in içindeki sola yakın bir kesim KCK operasyonlarından rahatsız. Bu kesim medyada sola yakın birtakım kişilere bu rahatsızlığı kurumun rahatsızlığı olarak lanse etmiş olabilirler. Özellikle 2009’daki KCK operasyonları o kesimler ile Emniyet’i kimi illerde karşı karşıya getirdi. İstihbaratçılar içindeki o kesim bazı aydınları maniple ederek KCK operasyonlarını cemaat operasyonları gibi göstermeleri de şaşırtıcı değil bu nedenle.

Zira başından beri o kesim KCK operasyonundan rahatsızdı. Rahatsızlığın nedeni KCK üzerinden PKK’ya yeni bir kaynak yapmak istemeleriydi. Ne demek PKK’ya KCK üzerinden kaynak yapmak? İstihbarat teşkilatlarının doğal görevlerinden biri örgütlere sızmaktır. KCK yapılanması yeni bir yapılanma olarak ortaya çıkınca istihbarat birimleri de bu alanı bir fırsat alanı olarak görüp PKK içine sızmak için değerlendirmiş olabilir. Buraya kadar aslında her şey normal.

Peki, KCK networkuna sızdırdığınız elemanlardan ne beklersiniz? PKK’nın yapacağı eylemleri güvenlik birimlerine bildirip eylemler olmadan önce önlenmesini beklersiniz değil mi? Hayır bizde böyle olmadı olmuyor. MİT ve Askerî İstihbarat birimlerinin KCK yapısı içindeki elemanları ‘İl Sorumlusu’ seviyesine çıktılar, serhildan eylemlerinde toplumu galeyana getirmek için yüzleri poşulu en önde yürüyenler arasında onlar da vardı; hatta en önde gidenler çoğu zaman onlardı. Polis de bunların kim olduğunu biliyor ve eylemlerde bunlara dokun(a)mıyordu.

‘Bombaları polise söylemediler’

Bu damar uzun süre KCK operasyonlarına direndi. Hatta bazı elemanları KCK operasyonlarında tutuklanınca Emniyet birimlerine sert çıktılar. Ben en azından dört önemli ilde tutuklanan KCK il sorumlularının bizzat istihbarat elemanları olduğunu biliyorum.

Bu noktada bir hatırlatmayı yapayım. MİT-PKK görüşmesinde Afet Güneş KCK’nın başı Sabri Ok’a ‘Şehirleri bomba doldurdunuz, hepsini biliyoruz’ derken nereden biliyordu? Bizzat KCK networkunun illerdeki sorumlusu kendi elemanları olduğundan biliyordu. Peki, bunu Emniyet birimleriyle paylaşıp yakalattılar mı? Hayır. Hatta KCK operasyonu yapan Emniyet birimlerine çok kızdılar.

haber365.com