Menderes’e kurulan tuzağı anlattı

Olaylar
Meltem Günay’ın haberi Menderes’i yıpratmak için kurgulanan ‘çocuk davasında’ kullanılan "don"un bir erkeğe ait olduğunu söyleyen Apaydın, "O don Anayasa Mahkeme...
EMOJİLE

Meltem Günay’ın haberi

Menderes’i yıpratmak için kurgulanan ‘çocuk davasında’ kullanılan "don"un bir erkeğe ait olduğunu söyleyen Apaydın, "O don Anayasa Mahkemesi’nde duruyor" dedi.

Yarım kalan savunma!

Türk hukuk tarihinin duayenlerinden, Menderes’in avukatlığını üstelenen Avukat Burhan Apaydın olay yaratacak anılarını bir kitapta topladı. Kırmızıkedi Yayınevi’nin çıkardığı kitap için Cumhuriyetle yaşıt olan ve meslek hayatındaki 64 yılda iki bin davaya imza atan Apaydın ‘Bu eser Adnan Menderes’e karşı yarım kalan savunmamın devamıdır’ diyor.

İlk faili meçhul

Milas Ağır Ceza Hakimi iken bir cinayete kurban giden babasının bu zamana kadar failinin bulunamadığını söyleyen Apaydın, “Atatürk ‘Cumhuriyet hakimini vurdu’ diye ayağa kalkıyor, hemen tahkikat açılıyor. Oysa tahkikatı zaten babamı vurduranlar yapıyor. Bu yüzden bir sonuca ulaşılamamış ve faili meçhul kalmıştır. Bu bizim aklımızdan hiç çıkmadı. Hukukçuluğumuz boyuna ne zaman gizli bir tertiple, planlanmış bir olayla karşılaşsak, mağdurun savunmasını almaktan asla tereddüt etmedik. Adnan Menderes’in davasını, Dündar Kılıç’ın davasını aldığımız vakit hayatımızda babamıza karşı yapılmış bir tertibin etkisi vardı” diyor. Apaydın olayın iç yüzünü ise yıllar sonra tesadüfen öğrendiğini anlattı.

Menderes’le buluşma

27 Mayıs darbesinin ardından İstanbul Barosu’nun ‘düşüklerinden davasında savunmalarında hiçbir avukat yer almayacak’ kararına rağmen Menderes’in avukatlığını üstlenen ve baronun bu kararını ‘utanç kararı’ olarak nitelendiren Apaydın, “Menderes’in avukatlığını aldıktan sonra yolda rastladığım tanıdıklarımız takip ediliyorum da görülürüm diye yollarını değiştiriyorlardı” dedi. Az da olsa olumlu tepkiler aldıklarını da dile getiren Apaydın, “Yeni Sabah Gazetesi’nde Menderes ile öpüştüğümüzün haberi çıkmıştı. Bu yüzden bazı Musevi vatandaşlar sessizce sağ ellerini önce dudaklarına sonra da her iki yanaklarına götürüyorlardı” diye anlattı.

Burhan Apaydın daha önce, "don davasıyla" ilgili şunları anlatmış: "Yassıada Mahkemesinde Adnan Menderes’e karşı açılan davalardan biri de “Bebek davası” idi. Bu davadaki iddiaya göre, Adnan Menderes sevgilisi Ayhan Aydan’dan olan bebeği, doğumda hazır bulunan doktorlar Fahri Ata ve Mükerrem Sarol’un yardımıyla öldürtmüştü. Doktorlar dinlendi. Ayhan Aydan dinlendi. Savcı çok ağır suçlamalarda bulunuyordu. Bir yandan da elinde kasadan çıktığını söylediği donu sallıyordu. Birazdan mahkeme salonuna askeri fotoğrafçılar girdi. Ben hemen bir mizansen hazırlandığını anladım. Donu Menderes’in eline tutuşturup, o halde fotoğrafını çekeceklerdi. O fotoğrafın Menderes’in başına gelebilecek en kötü şey olduğunu düşündüm. Davayı kazansak bile o fotoğraf Menderes’i yıkardı. Oturduğum yerden kalktım. Mikrofona doğru yürüdüm. “Söz istiyorum” dedim. Yassıada Mahkeme Heyeti Başkanı Salim Başol, “Söz yok, önce bir işlem yapılacak” dedi. “Ben işte o işlemden önce söz istiyorum” dedim. İyi bildiğim bir kuralı uygulamaya koydum. CMUK’a göre, avukat ile Mahkeme reisi arasında bir ihtilaf olunca, heyetin geri kalan üyelerinin de fikri alınır. Heyette 9 tane daha hakim var. Ben söz hakkı aldım. “Elinde donla resim çekilmesi ülkemizin menfaatlerine aykırıdır. Bu hem başvekillik yapmış müvekkilimin haysiyet ve şerefine zarar verir hem de bu ülkenin bundan sonraki başvekillerine yurtdışı ziyaretlerinde alayla bakılır. Ayrıca asıl tarihe geçecek çirkin manzara şudur. Cumhuriyet savcısı eline don almış sallıyor. Arkasında Türk Bayrağı ve Atatürk’ün resmi. Hem bilinmeli ki, yere düşmekle cevher, sakıp olmaz kadr-ü kıymetten” dedim. Mahkeme salonundan yuh sesleri yükselmeye başladı. Thomson makineli tüfeklerin gölgesinde konuşuyorum. Korkmadım. Babamın bir sözü geldi aklıma: “Cesaret medeniyet ve bilgidir.”

Savunmasız asıldı

Kitapta, Menderes’in savunmasız asıldığını ve son sözünün sorulmadığını kaydeden Apaydın, “Savunmasız olarak darağacına çıkarıldı ve idam edildi. Adalet tarihine geçen bir savunma faciası meydana geldi. Dikkat çeken nokta, Adnan Menderes idam sehpasına çıkarılırken fotoğrafları arkadan çekilmiş, cepheden çekilmiş fotoğrafı yok. Ben hasta olduğu, hatta şuuru yerinde olmadığı halde idam edildiği için böyle olduğunu düşünüyorum.”

Kasadan erkek donu çıktı

Kasadan çıkan don iddiasının aslını Menderes asıldıktan çok sonra anladığını söyleyen Apaydın, “Kardeşim bir gün Milli Birlik Komitesi üyelerinden senatör Sıtkı Ulay’la birlikte yanıma geldi. ‘Burhan Bey o don kasadan çıkmış gibi gösterilmiştir. Gerçekte ise Milli Birlikçilerinden biri ayağındaki donu çıkarıp verdi” demişti. 26 yıl sonra Yassıada delilleri araştırabilmek için bir izin çıkartırdım. Bu arada donu da gördüm, fotoğrafları da. O donun fotokopisini çıkardı. Bir kopyası bendeydi. Paris’ten alınmış bir erkek donuydu. O don hâlâ Anayasa Mahkemesi’nde duruyor olmalı” diye anlatımlarını sürdürdü.

Atatürk ölüme terk edildi

Atatürk’ün hastalığı ve teşhisiyle ilgili tartışmalara da yer verilen kitapta Apaydın, “Dolmabahçe’ye çekildikten sonra esaslı bir tıbbı tedavi görmedi’ derken, “Atatürk’ün tedavisinin normal tıp kurallarına uygun yapılmasını önleyerek onu yavaş yavaş ölüme sürükleyen kuvvet yine aynı gizli kuvvettir. Atatürk’e nasıl bir tedavi uygulandığı açıklanmamıştır. Buna göre Atatürk tıbbı bir tedavi görmeden ölüme terk edilmiş olmalıdır. Bunu da gizli bir kuvvetin Atatürk’ün tedavisini üstlenmiş olan profesörler heyetine etki yapan kuvvetin varlığında aramak lazım.”

Vatan