Mavi Marmara Özgürlük “Sembolü” Oldu

Olaylar
Haber: Arzu Erdoğral  İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, dün İHH Genel merkezinde kadın yazarlarla bir araya geldi ve Mavi Marmara ‘nın gelişi için yapılan hazırlıkları anlattı. Yıldırım ay...
EMOJİLE

Haber: Arzu Erdoğral 

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, dün İHH Genel merkezinde kadın yazarlarla bir araya geldi ve Mavi Marmara ‘nın gelişi için yapılan hazırlıkları anlattı. Yıldırım ayrıca medyada yer alan bazı haksız eleştirilere de değinerek “Hukuk dışına hiç çıkmadık. Oraya giderken aktivistlerin hayatını ve ambargonun kalkmasını çok önemsedik. Türkiye’nin zor duruma düşmemesi için elimizden gelen her şeyi yaptık” ifadelerini kullandı.

Çanakkale Kepez limanında bekletilen Mavi Marmara gemisi için 26 Aralık 2010 Pazar günü saat 13.00’de İstanbul Sarayburnu’nda karşılama töreni düzenleneceğini söyleyen İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım karşılamaya Anadolu’nun dört bir yanından katılım olacağını söyledi. 

Mavi Marmara’nın gelişi için yapılan hazırlıkları anlatan İHH Başkanı Bülent Yıldırım, özgürlük sembolü olan Mavi Marmara’nın tamiratının bittiğini ve çok zor şartlarda tekrar yürür hale getirildiğini söyledi.
Mavi Marmara Gemisinin İsrailliler tarafından saldırıdan sonra daha da tahrip edildiğini anlatan Yıldırım, “Her tarafı tamamen harabeye çevrilmişti. Özellikle gemiye zarar vermek için çok uğraşmışlar. Motorlarının içinden parça almışlar veya motorlara ciddi zarar verdirecek parçalar koymuşlardı. Bunları tamir etmek çok maliyetli ve zor oldu.  Şuanda Çanakkale’den ayın 25’inde hareket edecek” dedi.
Gemiye yine Mavi Marmara aktivistleri ile şehit aileleri ve gazetecilerin bineceğini belirten Yıldırım, “Gemi Çanakkale’den İstanbul’a gelinceye kadar sürekli canlı yayın yapılacak. Sarayburnu’nda da büyük bir karşımla töreni düzenlenecek. Bu karşılama tarihi bir karşımla olacak. 100’e yakın motorda boğazda Mavi Marmara’yı karşılayacak. Bu motorlardan 9 tanesi Şehitlerimizin resimleriyle donatılacak her biri bir şehidi temsilen mavi Marmara’ya refakat edecekler. Bütün dünyaya şehitlerimize her zaman sahip çıktığımızı ve onların uğruna hayatlarını feda ettikleri ideallerinin takipçisi olduğumuzu göstereceğiz” ifadelerini kullandı.

Mavi Marmara Gemisinin Sarayburnu’nda bir hafta demirleyeceğini sözlerine ekleyen Yıldırım, bir hafta boyunca isteyen herkesin gemiyi ziyaret edebileceğini ve halkın kendilerini yalnız bırakmamasını istediklerini söyledi. Geminin geleceği ilk gün ziyarete açık olmayacağını ifade eden Yıldırım, “İlk günün yoğunluğunun ardından bir hafta boyunca halkımız Mavi Marmara’da yaşanan vahşeti görebilecekler. Kim nerede şehit oldu, kim nerede duruyordu o an olup bitenler hakkında detaylı bilgi sahibi olabilecekler” dedi.

Mavi Marmara’nın İstanbul’da bir hafta kaldıktan sonra dünya limanlarını dolaşacağını kaydeden Yıldırım, “Talep edilen ülkelere gönderilerek Mavi Marmara katliamı gösterilecek. Zaten katliamın yıldönümünde dünyanın dört bir tarafından tekrar organize edilen bir filo hazırlığı var. O gün Mavi Marmara tekrar filonun lokomotifi olacak inşallah. Çünkü Mavi Marmara Türkçe bir kelime olmasına rağmen artık bütün dillerde Mavi Marmara olarak kabul ediliyor.  Özgürlük Sembolü oldu. Kurban Bayramında 125 ülkeye gittik. Gördük ki Mavi Marmara sadece Gazze’ye değil mazlumların yaşadığı bütün limanlara uğramış. Artık birçok insanın zihninde Mavi Marmara öncesi ve sonra olarak yer etmiş” şeklinde konuştu.

Öte yandan İsrail’in ilk kez özür dilemesinin çok önemli olduğunu ve tazminat ödenmesinin Filistinliler açısından örnek teşkil edeceğini söyleyen Yıldırım, yapılan bazı eleştirilere de değinerek şunları söyledi:

Hukuk dışına hiç çıkmadık. Oraya giderken aktivistlerin hayatını ve ambargonun kalkmasını çok önemsedik. Türkiye’nin zor duruma düşmemesi için elimizden gelen her şeyi yaptık. Açık denizdeyiz. İsrail uyardı diyorlar, İsrail bizi hiç uyarmadı. Sadece nereye gidiyorsunuz dediler. Biz de Gazze’ye gittiğimizi söyledik. Sabah 04.30’a kadar yayın yaptık.  Bizi vuracaklarını hissettik ve devreye girin diye biz dünyaya seslendik. Diyorlar ki; biz uyardık, uyarmamıza rağmen direniş kararı aldılar. Katliam ondan fazlalaştı. Bu yalan. Atom bombası hariç her şey kullandılar. Gemileri durdurmak isteselerdi, yük gemileri denize 1 metre kadar temas halinde. Çünkü yük onu aşağıya batırıyor. Çok kolay çıkarlar ama o gemilere hiç gitmediler.  Direk üzerimize geldiler.  Ve saldırıyı hemen sis, ses ve gaz bombalarıyla yaptılar. Ama o sis bombaları düştüğü yerde parçalar çıkartıyor ve insanları yaralıyor. Devamlı ateş ederek geldiler. Ve şimdi diyorlar ki onlar plastik mermi. Bu da yalan… Bir de onların plastik mermisi bizimkiler gibi değil.  Onların ki yakın mesafeden ölüme sebebiyet veriyor.  İki kişiyi de gemiden uzun menzilli ile vurdular. Silahsız insanlara 3 denizaltı, 40 zodyak, 4 büyük savaş gemisi, 10 helikopter ile saldırdılar. Can yeleklerimizi giydik, gaz maskelerimizi taktık.  Çünkü insan hayatı bu… Demirlerle hazırlık yaptığımızı söylüyorlar. Dikkat edilmesi gereken husus bu hazırlık yapılırken herkesin üzerinde can yeleği var. Devreye girin saldıracaklar, müzakere yapalım diye dünyaya seslenirken, sonuç çıkmadığını fark edince o halde demirler kesildi.  Biz vicdanlara hitap ediyoruz, bunu yaparken de bizi haksız yere yargılayıp asıl amacın örtülmesini istemiyoruz. Hukuk açısından bizi kıl kadar haksız çıkaracak hiçbir şey yok.  Bize diyorlar ki orada direnmeseydiniz az insan ölecek, ne biliyorsunuz ki siz İsrail misiniz? Bombalar atıldığında, kurşunlar sıkıldığında arkadaşlarınızı bırakıp korkak bir şekilde gidin ininize dönün deniliyor. Biz korkak olmadığımız için yargılanıyoruz. Belki de direniş göstermeseydik daha fazla ölüm olacaktı. Çünkü hepimizi taradılar. Her yerden yağmur gibi kurşun yağdı. Yanında arkadaşın vuruluyor. Ve sen sadece gidip silahı alıyorsun. Gemi geldiğinde göreceksiniz,  her yer kurşun izi. Bu izleri kapatmayı denemişler onu da becerememişler.