Linç kampanyalarına izin vermeyiz

Olaylar
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Vizyon Belgesi’nin açıklandığı toplantıyla ilgili “Özellikle sanatçılarımıza yönelik medyada, sosyal medyada bir linç kampanyası uygul...
EMOJİLE

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Vizyon Belgesi’nin açıklandığı toplantıyla ilgili “Özellikle sanatçılarımıza yönelik medyada, sosyal medyada bir linç kampanyası uygulamaya başladılar. Küfür, edebe, adaba uymayan, aile terbiyesinden yoksun hakaretler etmeye başladılar. Bunların demokratlığı bu kadar, bu insanlar burada tercihlerini bu şekilde yapacaklar diye bir şey yok ki, davet ettik, sağolsunlar onlar da davetimize icabet ettiler” dedi.

Erdoğan, Kepez Arena’da düzenlenen mitingdeki konuşmasında, Antalya’da fetret döneminin sona erdiğini ve Antalya’nın bir kez daha millete hizmet siyaseti dediğini söyledi. 

Yeni dönemde eskisinden çok daha farklı bir gayretle çok daha yoğun çalışarak Antalya’da farklarını ortaya koyacaklarını belirten Erdoğan, Antalyalıları 30 Mart’taki güzel tercihlerinden dolayı tebrik etti.

Erdoğan, Antalya’ya seçimden seçime uğrayan bir lider ve parti olmadıklarını vurgulayarak, 10 Haziran 2012 ve 14 Aralık 2013’te gelip toplu açılış yaptıklarını hatırlatarak, Antalya’ya 1 milyar 211 milyon liralık eser ve hizmet kazandırdıklarını bildirdi.

Bir kez daha Antalya’da seçim mitingi yaptıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, “Ama bu farklı, şimdi ilk defa cumhurbaşkanını seçeceksiniz. Bir kez daha Türkiye’nin geleceği hakkındaki kararı siz vereceksiniz” dedi.

Erdoğan cumhurbaşkanı seçimi için 5 Temmuz’da yola çıktıklarının altını çizerek, yolculuğa Samsun’dan başladıklarını daha sonra ise Erzurum, Denizli, Tokat ve Yozgat’ta mitingler yaptıklarını anlattı. Dün ise İstanbul’da muhteşem bir törenle Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi’ni Türkiye ve dünyaya açıkladıklarına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, ileriki 5 yıllık dönemde ve 2023 yolunda yapacaklarını kamuoyuyla paylaştıklarını aktardı.

“Bunların demokratlığı bu kadar”

Dün Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi’ni açıklarken özellikle dikkat çekmek istediği bir konunun olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

“İstanbul’da Haliç Kongre Merkezinde yaklaşık 4 bin kişinin katıldığı, toplumdan farklı kesimlerin temsilcilerinin biraraya geldiği bir toplantı yaptık. Salonda hepinizin çok yakından tanıdığı çok değerli sanatçılarımız, sporcular, aydınlar, yazarlar, sivil toplum örgütü temsilcileri, siyasetçiler vardı. O salonda aynı zamanda millet vardı. O toplantının ardından özellikle sanatçılarımıza yönelik medyada, sosyal medyada bir linç kampanyası uygulamaya başladılar. Küfür, edebe, adaba uymayan, aile terbiyesinden yoksun hakaretler etmeye başladılar. Bunların demokratlığı bu kadar, bu insanlar burada tercihlerini bu şekilde yapacaklar diye bir şey yok ki, davet ettik, sağolsunlar onlar da davetimize icabet ettiler. Bunların özgürlük anlayışı bu kadar. Bunlar kendileri gibi olmayana, kendileri gibi düşünmeyene demokrasiyi hak görmezler. Özgürlüğü kendi tekellerinde görür, başkalarına özgürlük hakkı tanımazlar. Mahalle baskısı derler, diktatör derler, kutuplaşma derler kendileri ne yazık ki bu yalanlarının altında kalırlar, alasını başkalarına uygularlar.

On yıllar boyunca bunu yaptılar, kendileri için demokrasi istediler. Türkten, Kürtten, Lazdan, Gürcüden, Boşnaktan, Romandan, Aleviden, Sünniden demokrasiyi esirgediler. Kendileri için özgürlük istediler, yoksullara, ezilmişlere, gariplere özgürlüğü çok gördüler. Artık o günler geçti. Ne demokrasi, ne özgürlük ne de siyaset artık hiç kimsenin tekelinde değildir. Sanatçılar, sporcular, yazarlar onların toplantısına katılırlarsa iyi, bizim toplantımıza katılırlarsa kötü. Bu alışkanlıklar artık eski Türkiye’de kaldı, yeni Türkiye’de biz böyle işlere, linç kampanyalarına izin vermeyiz. İstedikleri hakareti etsinler, istedikleri yalanı, iftirayı piyasaya sürsünler. Yeni Türkiye’nin kuruluşunu engelleyemeyecek, artık değişimin önünü kesemeyecekler.”

“Bu denli hakaret edenler nasipsizdir”

Erdoğan, sosyal medyadakilerin yıllardır hem CHP’yi ve eski Türkiye’yi desteklediklerini hem de Nazım Hikmet’i istismar ederek oradan prim sağlamaya çalıştıklarını ifade etti. 

Antalya’dan Türkiye’ye seslendiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Nazım Hikmet’i sürgüne gönderen, sürgünde ölmesine yol açan kim? CHP. Nazım Hikmet’e vatandaşlığını iade eden kim? AK Parti. Bu Kılıçdaroğlu hem Dersim’de katliamı yapan, Dersim’in istismarını yapan CHP, peki Dersim için özür dileyen kim? Devlet adına Tayyip Erdoğan. O katliamın benimle ne alakası vardı? Ama şu anda devlette süreklilik esastır diye bu görevi, on yıllardan sonra ben yaptım. Kimin samimi olduğu kimin de istismarcı olduğu ortada” değerlendirmesinde bulundu. 

Erdoğan, sanatçılara seslenerek, “Hiç çekinmeyin, hiç tedirgin olmayın. Bize oy verip vermemek ayrı bir konu ama bir toplumun sanatçısına, kendisi gibi düşünmüyor diye bu denli hakaret edenler nasipsizdir” görüşünü dile getirdi. 

“Bu hareketi halk başlattı”

CHP’nin yanına emekli hukukçuları, yüksek mahkemeleri, dönemin cumhurbaşkanını, çeteleri aldığını ve “Size cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz” dediklerini kaydeden Erdoğan, “Öyle mi o zaman biz de halka gidiyoruz dedik. Ne yaptık? Önce 22 Temmuz’da genel seçimleri yaptık. Yüzde 47 oy oranıyla milletimizden tekrar yetki aldık. Ardından halk oylamasına gittik, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini milletimize götürdük. Milletimiz buna ne dedi? Yüzde 69’la evet dedi” diye konuştu. 

O zaman, milletin cumhurbaşkanını seçmesine “hayır” diyenlerin, şimdi milletin karşısına nasıl çıkacağını merak ettiğini de dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu Kılıçdaroğlu, Bahçeli, HDP halkın karşısına nasıl gelecek?. Yahu siz halkı inkar ediyorsunuz, reddediyorsunuz ama biz, diyoruz ki bu hareketi halk başlatmıştır, halkımızla devam ediyoruz. İlk kez cumhuriyet tarihimizde cumhurbaşkanını sandıkta belirleyeceğiz. Siz belirleyeceksiniz, siz… Vekiller değil asıllar, siz belirleyeceksiniz. Cumhurbaşkanının sandıkta belirlenmesi ne anlama geliyor? Bakın 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı sona erdi. Almanya yerle bir oldu. Japonya’ya iki atom bombası atıldı. Belçika, Avusturya, Fransa, İngiltere daha nice ülke yıkıldı, yakıldı. Peki onlar sonra ne yaptılar? Çalıştılar, didindiler, mücadele ettiler, şu anda çok güçlü ülker, ekonomiler inşa ettiler. Peki o süreçte Türkiye ne yaptı? Değerli kardeşlerim Türkiye maalesef tribünden izlemekle yetindi, uzaktan takip etti.”

“50 yıl önce AK Parti olsaydı Türkiye bugün böyle olmazdı”

“50 yıl önce AK Parti olsaydı Türkiye bugün böyle olmazdı” diyen Başbakan Erdoğan, Avrupa’da son yaptığı gezilerde gurbetçilerin “50 yıl önce gelseydiniz biz bugün burada olmayacaktık” yazan pankartlar açtığına dikkati çekti.

Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa’da olup bitene hayranlıkla bakmak zorunda kaldığını, Avrupa yeniden ayağa kalkarken, büyük yatırımlar yaparken, dünya ticaretinden büyük paylar alırken Türkiye’de devletin camilerle, Kur’an-ı Kerim öğretilmesiyle, öğrenilmesiyle, ezanın Türkçe mi yoksa aslıyla mı okunacağıyla, milletin diliyle, kültürüyle, yazarlarla, sanatçılarla, Alevinin, Sünninin haklarıyla uğraştığını dile getirdi. 

“Söz de karar da milletin”

“Avrupa ekonomileri hızla büyürken, bizde darbe üstüne darbeler yaşandı” değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Avrupa ülkelerinin işgücü kendilerine yetmedi. Dışarıdan işgücü ithal ettiler. Biz, büyük ülke olmak yerine o ülkelere işgücü göndermek zorunda kaldık. Şu anda Avrupa’da yaklaşık 6 milyon insanımız var. Ne zaman millet hükümetini seçtiyse, darbelerle o hükümetleri görevden uzaklaştırdılar. Komplolarla, tuzaklarla, mafya eliyle, manşetlerle milletin hükümetlerini görevden uzaklaştırdılar. ‘Millet bir şeyden anlamaz, iyi seçim yapamaz, kendi idarecisini seçemez, her şeyi en iyi biz biliriz, biz ne dersek o olacak’ dediler. Millete söz hakkı vermediler. Türkiye’yi yerinde saydırdılar. İşte şimdi biz de diyoruz ki; ‘size millete tepeden bakma yetkisini kim verdi’? Bunlara bu hesabı soracak mıyız? Milleti aşağılama yetkisini bunlara kim verdi? Millet adına karar verme yetkisini, onlara sesleniyorum; kimden aldınız? İşte onun için diyoruz ki; ‘çekilin aradan, milletle bizin aramıza girmeyin, kararı millet verecek’ diyoruz. 

3 Kasım seçimlerine girerken ne dedik? Yeter dedik. Yeter söz de karar da milletindir dedik. Çeteleri, o karanlık manşetleri aradan çektik, kendisini milletin üzerinde gören o zorba, o ceberut kesimleri aradan çektik. 12 yıl boyunca milleti her şeyin üzerinde tuttuk. Siz, siz, karar verici sizsiniz. Sizin yetkinizi kimse alamaz. Şimdi bir kez daha aradaki aracıları kaldırıyoruz. Cumhurbaşkanıyla milletin arasındaki aracıları ortadan kaldırıyoruz. Millet yani cumhur artık kendi cumhurbaşkanını seçiyor. 10 Ağustos’ta inşallah millet ile devlet artık tam manasıyla, tam bir muhabbetle kucaklaşıyor. Aracılar, vekiller aradan çekiliyor. Asıllar devreye giriyor. Millet artık cumhurbaşkanını kendisi tayin ediyor.”

“Çok büyük bir değişim yaşıyoruz”

Erdoğan, büyük bir değişimin, on yıllardır hasreti çekilen bir büyük dönüşümün yaşandığını, Türkiye’nin önündeki tüm engelleri tek tek kaldırdıklarını, Türkiye’nin ayağındaki zincirleri söküp attıklarını, Türkiye’yi prangalarından kurtardıklarını söyledi.

10 Ağustos’ta yeni Türkiye’nin kapılarının ardına kadar açılacağını kaydeden Başbakan Erdoğan, “Yeni Türkiye sadece bize oy verenlerin, sadece bizi sevenlerin Türkiyesi değil, yeni Türkiye 77 milyonun Türkiyesi olacak. Bu Türkiye’de herkese özgürlük var. Bu yeni Türkiye’de herkese iş var. Bu yeni Türkiye’de herkesin hakkı muhafaza edilecek. Bu yeni Türkiye’de herkesin yaşam tarzı çok daha güçlü şekilde korunacak” diye konuştu.