Kürtler arasında iç savaş çıkabilir

Olaylar
AK Parti Diyarbakır eski milletvekili Abdurrahman Kurt, Taraf’tan Neşe Düzel’e verdiği röportajda ses getirecek analizlerde bulundu. *"KCK sistemi iç savaş çıkarır. Kürtlerle Kürtler ...
EMOJİLE

AK Parti Diyarbakır eski milletvekili Abdurrahman Kurt, Taraf’tan Neşe Düzel’e verdiği röportajda ses getirecek analizlerde bulundu.

*"KCK sistemi iç savaş çıkarır. Kürtlerle Kürtler savaşır. Zaten Hizbullah-PKK çatışması bölgedeki derinliklerine ulaştı. KCK sistemi sürdürülürse, bu durum, bölgedeki farklı grupları silahlanmaya zorlar"

*"Devlet de, örgüt de kilitlendi! Devlet, güvenlik endişesi içinde. Örgüt ise iktidar alanını kaybetme kaygısı içinde. Yeni Kürt stratejisinden bir şey çıkmaz!.. Örgütün şiddetine karşı bir gard almadır bu strateji"

*"Türk Kızılay’ına kan veren Kürtler! Devlet bu kadar Türk durursa, Kürtlerin özerklik istemesi bile az gelebilir. Bu ülkede Kürtler Türkleşmediler ama Türkiyelileştiler. Devlet, Türkler de Türkiyelileşmeli"

İşte Abdurrahman Kurt’un Taraf’taki söyleşisinden önemli bölümler;
 

BEN ŞAHİDİ OLDUM

Savcılık, Oslo sürecini soruşturdu ve yargı, Kürt sorunu üzerinden sivil siyaset üzerinde vesayet kurma arayışına girdi. Bu doğru. Yargı, hükümetin Kürt politikasının sınırlarını çizmeye kalktı ama Başbakan buna müsaade etmedi. Başbakan’a Kürt politikasını değiştirten, muhatabının tavrı oldu. Muhatap olunanlar, güven vermedi. Yoksa AK Parti, sorunu BDP ile çözme konusunda çok kararlıydı. Ben buna şahitlik ettim. 2004’ten 2011’e kadarki dönemde ben pek çok görüşmenin aracısı oldum. Birçok olayda kendim bizzat onları görüşmeye davet ettim. Hükümet sorunu BDP’yle istişare etti o dönemde.

PKK’NIN HEDEFİ ÇOK BAŞKA

Müzakere sürecinde yaşanan olaylar sonucunda bir tecrübe oluştu. Ve, şu sonuca varıldı: “Örgütle müzakerenin bir güvenilirliği yoktur. Bu müzakereden sonuç almak zordur. PKK’nin hedefi, Kürt sorununu çözmekten öte bir şeydir. Onun hedefi, kendi iktidar kavgasıdır. Dolayısıyla Kürt sorununu çözmek için bizim örgütü muhatap almamız ve onunla müzakere etmemiz sorunu çözmeye katkı sağlamıyor. Aksine örgütün toplum üzerindeki hegemonyası derinleşiyor. Bunlar bu sefer bütün Kürtleri hegemonyaları altına almaya çalışıyorlar. Bunlar, toplum üzerinde kurmaya çalıştıkları hegemonyayı meşrulaştırmak için bizimle görüşüyorlar, diye düşünüldü.

KÜRTLER TÜRKİYELİLEŞTİ
Irak Kürdistanı’ndaki gibi bir bölgesel yönetim kurup onların başına geçme durumu yok Türkiye’de. BDP, sahada olduğu için bunu biliyor. Dağdaki adam bunu görmüyor. BDP’nin bu gerçeği örgüte anlatması gerekiyor.

Bir kere Türkiye’de Kürtlerin yüzde 60’ı Kürt coğrafyasının dışında yaşıyor. Bir ara Öcalan, dönün çağrısı yaptı, bir Allahın kulu dönmedi. Aksine batıya göç arttı.

Bakın… Kürtler Türkleşmediler ama Türkiyelileştiler! Kürtler, Türkiye’yi sahipleniyorlar ama devlet Kürtleri Türkiyeli bir ruhla sahiplenmiyor.

BDP, KEMALİZMİN KÜRT VERSİYONU

Kürt sorunu sadece BDP ile görüşülürse, çözüm süreci eksik kalır. Çünkü Kürt sorununun siyasi uzantısı herkestir. Sadece BDP değildir. Şunu bilmek lazım. PKK, Kürt sorununu hegemonyası altına almaya çalışıyor. Problem burada. BDP, tüm Kürtlerin temsilcisi değildir. BDP, Kemalizm’in bölgesel versiyonudur. KCK-PKK-BDP sistemi, Kemalizm’in Kürt versiyonudur. 1900’lü yılların Kemalizm’inin bugün Kürt toplumuna yansımış halidir bu. Toplum mühendisliğine öykünmesiyle, demokrasiye müsaade etmeyen baskıcı, vesayetçi özellikleriyle BDP, bölgesel bir CHP’dir bugün. BDP, Kürtlerin doğal temsilcisi pozisyonunda masaya oturup Kürtler adına konuşmak istiyor ama bu doğru değil. Riskleri var bunun.

KCK İÇ SAVAŞ ÇIKARIR

BDP sisteminde bir KCK olayı var. BDP’li yöneticiler buna boyun eğmişler ve KCK vesayeti altında siyaset yapmayı içlerine sindirmişler. KCK dediğiniz sistemde, seçilmişlerin arkasında atanmışlar var ve bu atanmışlar seçilmişleri denetliyorlar. Bu bir vesayet sistemidir, hegemoniktir. Demokrasiye aykırıdır bu. Biz, Türkiye’de vesayet sisteminden kurtulmaya çalışıyoruz ama bölgeye gelince bazı aydınlar KCK’ya sahip çıkıyorlar. Bunu anlamak mümkün değil! Bu aydınlar, KCK’nın risklerini görmüyorlar. KCK sistemi bölgede bir iç savaş çıkarır!

En büyük hatayı illegal KCK sistemini topluma dayatan PKK yaptı. Sonra devlet de bu KCK sistemiyle öyle gereksiz ve bazen de saçma bir mücadele yoluna girdi ki! Mesela bir dönem adı partinin başkanlığı için geçen ve çok kaliteli biri olan BDP Diyarbakır İl başkanı Fırat Anlı’yı yıllardır cezaevinde tutuyorlar. Bunu, akılla izah etmek mümkün değil.

TÜRK KIZILAY’INA KAN VEREN KÜRTLER
Bu, son savaştır!
Bu çatışma son çatışmadır! Yaz sonuna kadar devam eder mi bilemem ama, artık kesinlikle şiddetsiz bir noktaya geçilecek. Çünkü toplum çatışma istemediğini gösterdi. Çatışmayla bir yerlere varmaya çalışanlar toplumdaki prestijlerini kaybettiklerini gördükçe çatışmadan vazgeçmek zorunda kalacaklar.
BDP’LİLER BİLE DOĞRU BULDU

KCK operasyonunda sapla saman karıştı. Oysa KCK bir vesayet sistemidir ve ilk tutuklamalar olduğunda, bizzat BDP’nin içinden pek çok dostumun bu operasyonun doğru olduğunu söylediğini bilirim ben. Ama tutuklamaların yaygınlaşması, yargılama ve soruşturmaların gereksiz insanlara kadar uzanması, KCK operasyonunun haklılığını bertaraf etti. Özellikle seçilmiş insanların tutuklu yargılanmasını anlamak mümkün değil!

KÜRTLER ARASINDA SAVAŞ ÇIKAR

KCK sistemi bölgede bir iç savaş çıkarır, dediniz. Kürtlerle Kürtler mi savaşacak?

Evet. Hizbullah-PKK çatışması, bölgedeki derinliklerine ulaştı. Eğer devlet asayişi sağlayamazsa, insanlar üzerindeki tehdit ve şantajı kaldıramazsa ve KCK sistemi Kürtlere dayatılırsa, bölgede bir iç savaşa gitme ihtimali var.

KCK’nın sürmesi silahlanmayı zorlar. Bu yapı, Kürtleri kendi içinde bir iç savaşa götürür. Bölgede farklı gruplar var. Bir bölümü İslami gruplar. Hizbullah, bunlardan biri. PKK sempatizanı arkadaşları KCK sistemiyle ilgili ben çok uyardım.  Ama dinlemediler. Ve olaylar bu noktaya geldi. Zaten KCK’nın hukuk dışı bir yapı olduğunu Öcalan’ın kendisi de söylüyor.

TÜRK KIZILAY’INA KAN VEREN KÜRTLER
Kurumları Türkiyelileştirmek gerekir. Çünkü bu ülkede devlet fazla Türk! Kurumlar Türk, Anayasa Türk, hukuk Türk. Türk bayrağı, Türk devleti, Türk Kızılayı, Türk sporu, Türk siyaseti diyorsun. Türk bayrağının altında yaşayan Kürtler… Türk Kızılayı’na kan veren Kürtler. Devlet bu kadar Türk durursa, Kürtlerin özerklik istemesi bile az gelebilir. O zaman benim Türk’le eşit olmam için Kürt bayrağının, Kürt siyasetinin olması gerekir. Ama devlet normalleşirse, özerklik talebi de fazla gelecektir. Türk’ün devleti, bayrağı, her şeyi varken, Kürt onun altında tebaası gibi yaşayarak eşit olmaz.

Kürtler Türkiyelileşti. Devlet de, Türkler de Türkiyelileşmeli.. Etnik vurgulu devlet anlayışından kurtulmak şart. Yoksa Kürt’le Türk eşitlenemez ve bu kavga bitmez. Çünkü sen ne kadar Türk’sen, Kürt de o kadar Kürt olmak isteyecektir. Ben de diyorum ki… Bu kadar Türk ve Kürt olmayalım. Normalleşelim! Bu normalleşmeyi sağlayacak olan da devlettir.

KCK PKK’NIN DAĞDAN İNİŞ YOLU MU?

Aslında KCK şu nedenle kuruldu. Demokratikleşme süreci yaşanırken, PKK, devletten boşalan alanları devralmak ve bu alanları KCK sistemiyle doldurmak istedi. Türkiyeli aydınlar, KCK için, “Bu, PKK’nin dağdan ovaya inme formülüdür. Niye karşı çıkıyorsunuz?” dediler ama… Bu doğru değil. Çünkü siyaset yapmak için ortada legal bir yapı var. BDP var. Eğer siyaset yapmak istemiyorsa, Demokratik Toplum Kongresi var. Maksat siyaset yapmaksa bu geçiş imkânı hazırlanmıştı zaten. O zaman niye KCK var? KCK, vesayet sistemini kurmak için var. Düşünün… KCK, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı’nı alıp yargıladı. Bir de şu unutulmamalı ki, PKK’nin arkasında 30 bin insana yakın bir bedel var. Ama bu, bütün Kürtlere dönüp, “ben bu bedeli ödedim. Sen de benim yönetimimde yaşayacaksın” deme hakkını vermiyor PKK’ye.

KÜRT HALKI BUNU KABUL ETMEZ

Kürt halkı Baascı bir yönetimi asla kabul etmez. Bugün sisteme karşı verilen mücadele, yarın PKK’ye karşı verilir. PKK değişmemek, dönüşmemek için direniyor ama, Kürt toplumu değişti. Kürt toplumunun gerçeği, PKK’nin bu halde devam etmesine müsaade etmez. Ulus-devlet anlayışı, dünya, toplum her şey değişti. Devir, PKK’in ortaya çıktığı devir değil.

DEVLETTE PKK DA KİLİTLENDİ

Devlet, güvenlik endişesi içinde. Örgüt ise hegemonya alanını kaybetme kaygısı içinde. İkisi de kilitlenmiş durumda. Bu arafta duruş ve sıkışmışlık hali araya bir üçüncü el girmeden çözülemez. Bu üçüncü el de ancak âkil adamlar olabilir. Örgütün, şiddetten medet ummayacağı bir noktaya gelmesini beklemek lazım. Bunu da ancak âkil adamlar sağlayabilir. Aslında örgüt gücünü test etti. “Devleti hangi noktalarda zorlayabiliriz? Bölgede Arap baharı yaşatabilir miyiz” diye savaş güçlerini test etmek istiyorlardı ve nitekim test ettiler.

KÜRTLER’İN SAVAŞA NİYETİ YOK

Sonuç şu çıktı. Kürtlerin devrimci halk savaşı yapmaya niyeti yok. Mesela Newroz’da toplum, ben devletin bu konudaki yasağını tanımam diyerek alanlara çıktı. Devlete, “beni yasaklarla terbiye edemezsin” dedi ama, aynı toplum Newroz’da örgüte de şunu söyledi: “Kusura bakma ben senin için devrimci halk savaşı yapacak durumda değilim. Ben barış istiyorum. Devlet Newroz’u yasakladığı için ben alanlardayım” dedi. Yoksa örgüt halka şu talimatı vermişti: “Alanlara inip çatışmayı yayın, Newroz’u ayaklandırmaya dönüştürün!” Ama halk bu talimatı yerine getirmedi, bayramını kutlayıp akşam evine döndü.

Taraf