İstihbarat örgütleri çözümü sabote eder mi?

Olaylar
Örgütün silah bırakmasını istemeyen dış kaynaklı bazı derin yapılanmalar, süreci sabote etmek için elemanlarını kullanıyor. Türkiye, istihbarat alanında dünyanın en güçlü ülkeleri arasına girmeyi başa...
EMOJİLE

Örgütün silah bırakmasını istemeyen dış kaynaklı bazı derin yapılanmalar, süreci sabote etmek için elemanlarını kullanıyor.

Türkiye, istihbarat alanında dünyanın en güçlü ülkeleri arasına girmeyi başardı. Son yıllarda dışa yönelik uygulanan yeni istihbarat politikaları; yalnızca içerik anlamında değil, aynı zamanda erken ve etkili bir istihbarat gündeminin formüle edilmesini ve yürütülmesini sağlayacak mekanizmalar anlamında da dönüştü.

Türkiye’nin dışarıya yönelik istihbarat politikasını takip eden bütün yabancı servisler son yıllarda Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) dünyadaki etkinlik sürecini kabullenmeye başlamış görünüyorlar. Bu etkiyi, Türkiye’nin ‘Soft Power’ (Yumuşak Güç) denilen bağımsız düşünmek mümkün değil.

Hakan Fidan’ın başında bulunduğu Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), dünyadaki değişime paralel bir biçimde bölgesel ve küresel ilişkilerde yükselen bir istihbarat kurumu olarak öne çıkmaya başladı. Son olarak PKK’nın silah bırakması operasyonunda MİT’in etkin rol oynaması, bu süreci sabote etmek isteyenlerin MİT ve Fidan’ı hedef tahtasına oturtmalarına neden oluyor.

PKK’nın silah bırakmasını istemeyen dış kaynaklı bazı derin yapılanmalar, çeşitli operasyonlarla bu süreci sabote etmek için elemanlarını kullanıyor. Bir başka deyişle Türkiye’de aktif görev yapan ve yurt dışında bu operasyonları yöneten yabancı gizli servis elemanları boş durmuyor.
Sosyal medya başta olmak üzere çeşitli mahfillerde psikolojik harekât ve ajitasyon istihbaratıyla çözüm sürecinde Türkleri Kürtlere, Kürtleri de Türklere karşı kışkırtma niyetindeler. MİT de çözüm sürecinin aktörü olduğu için baş hedeflerden biri.

Özellikle Facebook ve Twitter gibi sosyal medya mecralarını kullanarak kitleleri harekete geçirmeye çalışan yabancı gizli servis elemanları, ajitasyon ve psikolojik harekât ile Türk toplumunu etki altına alabiliyor. Bunu yaparken araç olarak kullandıkları sosyal medyanın kullanıcıları ise bunun farkına varamayabiliyor. Çünkü bu tür operasyonları yönetenler; ajitasyon, psikolojik harekât ve maskeleme konusunda son derece iyi yetiştirilmiş kişiler. Çoğu zaman sosyal medyada etnik bir konu ile ilgili başlatılan bir kampanya, sosyal medya kullanıcılarına iyi bir şekilde sunulduğu için bunun bir ajitasyon ürünü olduğunu anlaşılmıyor.

AJİTASYON’NUN KÖKENİ
Ajitasyon ve psikolojik harekât, kitleleri belirli bir amaç doğrultusunda yönlendirmek ve ayaklandırabilmek için kullanılıyor. Bireyleri tek tek propaganda yolu ile ikna etmek yoluyla kurulu düzene, otoriteye karşı ayaklandırmak hem uzun zaman alıyor, hem de çok zor. Bu maksatla ajitasyon denilen özel propaganda türü geliştirmiş. Ajitasyon teorisini, Rus Marksizmi’nin babası sayılan Plehanov ortaya atmış, Lenin de uygulamaya geçirmiş diye biliniyor. Ancak bu teoriyi geliştiren ve uygulayan şahıs olarak Lev Troçki kabul edilmektedir. Ajitasyon bir veya birkaç konunun kitlelere devamlı surette telkin edilmesi sureti ile bunların bilinçaltına yerleştirilmesi olarak tanımlanabilir.

Ajitasyonla zihnine karanlık fikirler çakılan insan, halinden, geleceğinden (birey ve toplum olarak) ümidini kesecek, ister istemez karamsarlığa düşecektir. Ve nihayet bu insan veya toplum kurtuluş için bir ümit arayacaktır. İşte bu safhada propaganda, ajitasyonun hazırladığı zemine, “tek çare” ve “tek çıkar yol” olarak girecek, o insana veya topluma tek kurtuluş yolu olarak, amacına uygun bir eylemi, bir davranışı benimsetmeye çalışacaktır. Kısaca ifade etmek gerekirse, ajitasyon tarlayı sürerek, ekime hazır hale getirecek, propaganda ise tohumu serpecektir.

Son.tv