İşte Ahmet Şişman’ın Son 24 Saati

Olaylar
Sivil toplum kuruluşlarına öncülük eden merhum Şişman’ın en büyük hedefi neydi? Vefatından saatler önce görüştüğü Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e sunduğu dosyada neler vardı? Dün Fatih C...
EMOJİLE

Sivil toplum kuruluşlarına öncülük eden merhum Şişman’ın en büyük hedefi neydi? Vefatından saatler önce görüştüğü Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e sunduğu dosyada neler vardı?

Dün Fatih Camii’nde öğle namazının ardından kılınan kalabalık cenaze namazıyla son yolculuğuna, ebedi istirahatgâhına uğurladığımız işadamı, yayıncı Ahmet Şişman esasen 35 yıl süren fırtınalı bir hayatın da adı.

Limandan limana dolaşan sessiz gemi misali tüm hayatını İmam Hatip Liseleri, din eğitimi, yurtlar, burslar, yayıncılık, kitaplar arasında geçiren merhum Şişman’ın damgasını vurduğu hizmet ise kuşku yok ki bu alanlardaki çalışmalarıyla bilinen Ensar Vakfı. Tamı tamına 21 yıl Ensar Vakfı’nı yöneten Şişman’ın son dönemde üzerinde titrediği projelerinden biri de Vakıf bünyesindeki Değerler Eğitim Merkezi idi. Bu merkezin müdürü Dr. Mahmut Zengin, merhum Şişman’ın son 24 saatine tanıklık eden sayılı isimlerden biri.

Mahmut Zengin, geçen Cuma gününü Cumartesiye bağlayan gece (Berat Kandili gecesi) kalp krizi sonucu 59 yaşında hayata veda eden Ahmet Şişman’ın son saatlerinde neler yaptığını arkadaşımız Adnan Öksüz’e anlattı.

Röportajda çok şaşıracağınız bölümler var.. ‘Hüzün ve sevinç birarada’ derler ya, hani! İşte öyle bir şey…

BAKANIN KAPISINDA RAHATSIZLANDI

Siz merhum Ahmet Şişman’ın son 24 saatinde beraberdiniz. O 24 saati anlatır mısınız? Neler oldu?

Şöyle anlatayım; Ahmet bey geçtiğimiz Çarşamba günü benim de içinde yer aldığım Değerler Eğitim Merkezi çalışanlarını İstanbul Tasarım Merkezi’ne çağırdı. Bize, "Yeni bir Hükümet kuruldu. Yeni bir Milli Eğitim Bakanımız var. Ona bizim üzerinde çalıştığımız ve fikrimizin olduğu konularda bilgi sunmalıyız." dedi.

Bu konudaki talebini Bakan Ömer Dinçer beye iletmiş. Bakan bey geçtiğimiz Cuma gününe randevu vermiş. Vefat ettiği gecenin gündüzü. Ahmet bey bu görüşmeye 3 gün hazırlandı. İmam Hatip Lisesi Müdürlerini topladı, bizim ekibi topladı, meseleleri yeniden tartıştık, temel başlıklar olarak neleri sunalım bakan beye diye. Yeni dönemde değerler adına İmam Hatip Liselerinde nasıl politikalar olmalı diye bütün paydaşlarıyla birlikte 3 gün bir hazırlık yaptık ve Cuma sabahı saat 06:30’da İstanbul’dan karayolu ile hareket ettik. Ahmet bey beni evimden aldı, yoldan bir hocamızı aldık, Sakarya Üniversitesi’nden bir hocamızı aldık ve Cuma namazı sonrasında Ankara’da Vakıflar Genel Müdürü ile bir araya geldik. Ondan sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na geçerken Ahmet bey tam Bakanlığın kapısında, korumaların olduğu yerde rahatsızlandı. Uzun süreden beri kalp ve şeker hastası idi. Sağlık problemlerine rağmen ailesini dinlemeyip hep bu işlere koşturan bir insandı. Tıkandı, ilacını verdik. Koruma odasında bir kanepede dinlendirdik. Ambülans çağırdık. "Kimseyi telaşa vermeyin, bu her zaman olur, gelir geçer, hiç önemli değil, iki dakika sonra inşallah ayaktayım" dedi.

Toparlandı, Bakan beye çıktık. Bakan Ömer Dinçer bey yaklaşık 45 dakika Ahmet beyin tüm düşüncelerini, planlarını, projelerini dinledi. Hazırladığımız raporları ve yayınları da kendisine takdim ettik. Oradan çıktık Diyanet İşleri Başkan ve Başkan yardımcılarını ziyaret ettik. Onlarla da Türkiye’de yaygın din eğitimi konusunda düşünceleri vardı onları paylaştı.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e neler anlattı Ahmet bey?

Özellikle Değerler Eğitimi Merkezi’nin Türkiye’de tüm okullarda faaliyete geçirilmesi, neslimizin buna çok fazla ihtiyacı olduğunu, nitekim 18. Milli Eğitim Şûrası’nda, Alevi çalıştaylarında konu gündeme geldiğini, Talim Terbiye’nin de bu konuyu çalıştığını, bir tavsiye kararı alındığını aktardı. İkinci bir konu olarak da İsteğe Bağlı Din Eğitimi meselesini gündeme getirdi. Biliyorsunuz okullarda din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri okutuluyor. Anayasanın 24. Maddesinde bunun dışında din eğitimini düzenleyen bir madde var. Ama henüz pratikte uygulanmadı. Son dönemde farklı gurupların din eğitimi alanında farklı talepleri ortaya çıkmaya başladı. Ahmet bey başta Aleviler olmak üzere, Hristiyanların da, Musevilerin de din eğitimi alabilecekleri bir yeniden yapılanmanın gerekliliğinden yola çıkarak hazırladığımız projeyi bakan beye takdim etti. Model önerimizi sunduk. İsteğe Bağlı Din Eğitiminin nasıl uygulanması gerektiğini ortaya koyduk. İmam Hatip Liselerinin yeni dönemde geliştirilmesi, önündeki engellerin kaldırılması noktasındaki taleplerini de iletti.

Bakan Dinçer tüm bu talepleri nasıl karşıladı, peki?

Bakan öncelikle eğitimle ilgili genel politikalar konusunda bir sivil toplum kuruluşunun yaptığı bu çalışmadan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Mesela Değerler Eğitimi Merkezi ile ilgili, "Bakanlık sizden bir talepte bulunursa bunu karşılayabilir misiniz, kaynak sağlayabilir misiniz?" diye sorunca, Ahmet bey, "Kesinlikle tüm materyallerimizi paylaşırız" dedi. Bakan bey de memnun kaldı ve iyi bir şekilde ayrıldık.

Ahmet beyin son 24 saatinde yanında sizden başka kimler vardı?

Sakarya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Recep Kaymakcan, EDAM Danışma Merkezi’nden Alparslan Durmuş ve Değerler Eğitim Merkezi adına da ben vardım. Ahmet beyle birlikte araçta 4 kişi idik.

"EDİRNEKAPI’YA TAŞINACAĞIM"

Peki Ankara’dan dönüşte neler yaşandı?

Dönüşte de Ahmet bey yine birçok projesinden söz etti. Okuduğu bazı Almanca kitapların çevirisini yapmayı düşündüğünü söyledi. Dönüşümüzde şöyle bir hadise oldu. Ahmet bey, "Benim annem babam Edirnekapı’da ben de Edirnekapı’dan bir daire satın aldım. Ben de oraya taşınacağım." dedi. (Şişman Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi.)

Ben tabi meselenin apartman olduğunu zannettim. Meğer anne babasının medfun olduğu yerde kendi mezar yerini hazırlamış. Oradan bir yer aldığını orada ikamet edeceğini üstü kapalı anlatmış ama biz o yol yorgunluğu ile anlayamadık.

Çok ilginç…

Böyle bir hatıra oldu. Ankara dönüşü Bolu’daydık, gece saat 21:30 gibi eşi Fatma hanım aradı, nasılsın iyi misin diye. Fatma hanım Ahmet beyin üzerine titreyen bir insandır. Arabada Fatma hanımla çok muhabbetli bir konuşma yaptılar. "Geliyorum, kavuşmamıza az kaldı…" gibi ifadeler kullandı.

Telefonu kapattıktan sonra dedi ki, "Ya hanım benim hep evde oturmamı istiyor. Ben evde otursam ona zarar veririm. Ben uslu bir adam değilim ki. İnsan ölecekse bir yerde ölecek. Ben bu canı teslim edeceğim ama bu yer ev olmamalı."

Ankara yolculuğu da din eğitimi adına bir yolculuktu. 2007’de Nimet Çubukçu hanım Bakan olunca da biz kendisini ziyarete gitmiştik. Aynı noktada aynı rahatsızlığı nüksetmişti. Derdi ki, "Bu Ankara’nın havası bana iyi gelmiyor. Her gittiğimde sıkıntı oluyor. Ben Ankara’ya bayılıyorum, her gittiğimde bayılıyorum." Böyle de latif bir insandı.

Vefat haberini nasıl aldınız?

Gece İstanbul’a saat 24:00 gibi dönünce önce beni eve bıraktı. Bahçelievler’de bulunan evinde ailesiyle bir süre sohbet etmiş. İki oğluna, "Sizin bir şey bulacağınız yok ben size kız bulup evlendireceğim" demiş. Gece 02:00’ye doğru istirahate çekiliyor. Yatağına uzanıyor. Eşi de yanına geldiğinde nefes alış verişinin biraz anormal olduğunu görüyor. ‘Ahmet, Ahmet’ diye sesleniyor, tepki gelmeyince bir kriz geçirdiğini anlıyor, dil altı ilacını vermeye çalışıyor ama ses seda çıkmıyor Ahmet beyden. Aynı apartmanda oturan bir doktor akrabası hemen çağrılıyor, masajlar yapılıyor, bir yandan da ambülans çağrılıyor. Ambülansın gelmesi, hastaneye gidilmesi süreçleri sonunda tüm müdahalelere rağmen geri döndürülemiyor. Hastane yolunda zaten ruhunu teslim etmiş. Hemen bana da haber verdiler. 2 saat önce birlikte olduğumuz Ahmet beyin vefat ettiğini öğrenince bir anda şok geçirdim. Hemen eşimi de alıp evine gittim. 4-5 saat ailesiyle birlikte olduk. Ondan sonra cenaze işlemlerini takip etmek üzere vakıfa geldim. Onu tanımış olmaktan mutluyum ama erken kaybetmekten dolayı da son derece üzgünüm.

Merhum Ahmet Şişman Ensar Vakfı’nı hangi amaçlarla ne zaman kurdu?

Ahmet bey aslında sadece Ensar Vakfı’nı değil camiamız içinde birçok sivil toplum kuruluşunun kurulmasında öncülük etti. Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı, İslam Dünyası sivil toplum örgütleri, Kur’an 1400 Platformu, Filistin Platformu ve son olarak da temiz medya ile ilgili çalışmaları vardı. Bütün bunlar onun bu alanda ne kadar girişimci ve vakıf gönüllüsü olduğunu ortaya koyuyor. 1990 yılından 2011 yılına kadar Ensar Vakfı Başkanlığı yaptı. Onun başkanlığı döneminde Ensar Vakfı birçok çalışmaya imza attı. En büyük arzusu Vakfın politika ve bilgi üretmesi idi. Bu amaçla 2003 yılında Değerler Eğitim Merkezi’ni kurdu. Son olarak İsteğe Bağlı Din Eğitimi alanında ortaya koyduğu raporlar bu merkezin son çalışmasıdır. Bu isimle uluslar arası hakemli yayın yapan dergimiz de önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Geniş anlamıyla değerlerimizin araştırılması ve politikalar ortaya konulması bu merkez sayesinde gerçekleşti. Bunda da Ahmet bey öncü rol oynadı. Mesela 2004 yılında bu alanda düzenlediğimiz sempozyumun benzerini Milli Eğitim Bakanlığı 6 sene sonra yaptı. Din eğitiminin nasıl olması gerektiği hususunda bir merkez oluşturdu. Öğrenciler yetiştirdi. Lisans, master ve doktora düzeyinde. Tam bir kitap aşığı idi. Her yurt dışına gittiğinde koltuğunda kitaplarla gelirdi. İnsan Yayınları, İz Yayınları, Düşünce Dergisi, İzlenim Dergisi’ne de öncülük etti. Yeni Şafak Gazetesi’nin sahibi idi. Doktoramı bu Vakfın katkısıyla yapan biri olarak şunu söylemeliyim; Ahmet bey bizimle bir patron gibi değil, bir babanın evladına davrandığı gibi davranırdı. Gecesini gündüzünü buraya ayırdı.

10 yıldır birlikte çalışıyorsunuz. Ahmet Şişman denilince gözünüzde nasıl bir insan canlanıyor?

Çok sıra dışı düşünen, bir fikri ve davası olan ama bu sıra dışı düşüncelerini de uygulanabilir bir zemine dayandıran ikinci bir kişi tanımıyorum ben. Baktığınız zaman kendi halinde, halim selim bir insandır. İlk bakışta antipatik denen özellikleri bile var denebilir ama biraz tanıyınca çok neşeli muhabbetli ve bir o kadar da derinliği olan bir insan. Bir fikre sahip olup da bunu gerçekleştirmek isteyen nadir insanlardan biri. Bu yönüyle Ahmet bey müstesna bir şahsiyettir bana göre. Ufku sürekli açıktır, dünyayı takip eder. Yabancı yayınları takip eder. 5-10 yıl sonrasını görebilen bir ufka sahip. Değerler Eğitim Merkezi bu niteliklere sahip. Sadece burs veren ve klasik birtakım çalışmalar yapan bir vakıfçılığın dünyadaki gelişmeler karşısında artık geçerliliğini yitirdiğini, bir konuda söz sahibi olmak gerektiğini düşünen ve uygulayan bir hizmet insanıydı. Bu yönüyle çok girişimci idi.

‘Sıra dışı düşünen’ dediniz. Nedir Ahmet beyin sıra dışı düşünceleri?

Çok ilginç fikirleri vardı. Mesela İstanbul Tasarım Merkezi diye bir merkez kurdu. Özbekler Tekkesi’nde. Klasik sanatlarla modern sanatların sentezini bu merkezde gerçekleştirdi. İnsanın aklına gelmeyecek yorumları, değerlendirmeleri vardı. Ahmet bey her zaman toplumun yüzde 80’inin düşündüğünün dışına çıkan farklı pencereler açan bir yapıya sahipti. Bu yönüyle çok büyük bir entelektüel olduğunu söyleyebilirim. Yayıncı olması, sivil toplumun varlığına inanması, sivil toplumun toplumu dönüştüren bir güce sahip olduğuna inanması ve bunu uygulamaya koyması onu başlı başına öncü yaptı bu camiada. Ve hiçbir zaman heyecanını kaybetmedi. Ahmet bey uluslar arası bir işadamı idi. Kereste ticareti yapıyordu. Yurtdışına gider gelirdi. Her yurt dışı dönüşünde ilk icraatı Vakıf çalışmaları idi.

Ahmet Şişman siz de dahil olmak üzere çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Ahmet bey sizde neyi çağrıştırıyor?

Bence şunu gösterdi; hepimiz dünya için yatırımlar ve beklentiler içindeyiz ama Ahmet beyin en büyük farkı insana yatırım yapan bir insan olmasıdır. İlk yayınevinin adı da zaten ‘İnsan Yayınları’dır. Bunu yaparken de İslami hassasiyetleri gözetirdi. İnsana yatırım yapmayı camiamız içinde en iyi başaranlardan birisi diyebiliriz.

Ömrünü İslam toplumunun dirilişine adamış bir beyin

Ensar Vakfı başta olmak üzere birçok vakıf, dernek ve STK’nın içinde yer alarak kendisini İslam Ümmetine vakfeden bir vakıf insanı,

Ömrünü İslam toplumunun dirilişine adamış düşünce ve eylem insanı, çalışkan ve üretken bir beyin,

İmam Hatip Liseleri’ni her platformda savunan, bu okullara karşı yürütülen olumsuz çabaların ve zorbalıkların her zaman karşısında duran entellektüel bir mücâhid,

İmam Hatip Liselerinde eğitim ve öğretimin kalitesi için bir çok projeyi hayata geçiren İHL gönüllüsü ve dertlisi,

28 Şubat sürecinde haksızlıklara karşı dur demek için gece gündüz demeden, birçok vakıf ve dernek içerisinde toplantılara, istişarelere, görüşmelere katılarak mücâdelelere yön veren bir lider,

İslam ve Kur’an gerçeğini anlamayarak, din eğitiminin ve dini hayatın yok edilmesini isteyen çevrelere karşı hak ve hakikati, din eğitiminin önemini gâyet zekice ortaya koyan bir yiğit insan,

İslam ümmetinin geçmişini yorumlayarak geleceğini planlamasında birçok projeyi başlatan bir Müslüman sosyolog,

Basın ve yayın hayatında hâlâ etkinliğini sürdüren TV, gazete, dergi ve yayınevlerinin öncüsü,

Din eğitiminin içinde yaşadığımız çağa uygun olarak sistemli ve doğru bir şekilde verilmesi için nice projeleri başlatan, merkezler kurmaya çalışan bir önder,

İrtibatı olan her vakfın ve derneğin mutlaka görüşlerine başvurduğu bir ehil danışman,

Geleceğimiz olan genç nesillerin yetişmesi için yurt içinde ve yurt dışında yapılan çalışmaların, açılan üniversitelerin, tertip edilen konferans ve organizasyonların danışmanlığında, tertip heyetinde ve mütevelli heyetlerinde bulunan ufuk insan,

İslamlaşma uğruna gösterilen her gayreti destekleyen, makul ve uygulanabilir her projeyi destekleyerek eğitimcilerin ve girişimcilerin yolunu açan bir yönetici,

Bütün bunları yaparken zamanını fedâ etmekten hiçbir zaman çekinmeyen, çağrıldığı her toplantıya az bir zaman dilimi de olsa katılmaya çalışan cemiyetçi bir insan,

Yapılan çalışmalardan hiçbir makam, mevki ve menfaat beklemeyen üstelik ticari hayatını dahi bu uğurda fedâ eden Ahiret sevabına inanmış bir mü’min,

Son üç gününde yoğun bir şekilde İmam Hatip Liseleri ve Din Eğitimi için üst üste yapılan toplantılardan sonra daha iyisini önermek için gittiği Ankara dönüşünden hemen sonra mübarek bir "Berât Gecesinde" Rahmet-i Rahmâna kavuşan bir Müslüman,

"Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz" hadisinin mazharı olarak İslamlaşma uğruna, İmam Hatip Liseleri ve Din Eğitimi dâvâsında fedâ edilen bir cân… Salih amelleri olsun sebeb-i gufrân, Fâtiha okusun her bir Müslüman…

MİLLİ GAZETE