İhsanoğlu, İngiliz ve Suud ortak adayı mı?

Olaylar
İşte Nevzat Çiçek’in Timetürk’te yer alan yazısı…  İngiliz ve Suud İttifakı’ndan İhsanoğlu’nu okumak Türkiye’de Sayın Ekmelleddin İhsanoğlu’nun çatı aday...
EMOJİLE

İşte Nevzat Çiçek’in Timetürk’te yer alan yazısı… 

İngiliz ve Suud İttifakı’ndan İhsanoğlu’nu okumak

Türkiye’de Sayın Ekmelleddin İhsanoğlu’nun çatı adaylığı ile birlikte gözler, kazanıp kazanmasından ziyade adayın nasıl bulunduğu meselesine çevrildi.

Öncelikle hemen şunu ifadeyim ki Sayın Ekmelleddin İhsanoğlu’nun tercih edilmesi iç siyasetten önce Orgadoğu bağlamında yapılmış olan bir tercihtir ve bu tercihin en belirgin iki faktörü Suudi Arabistan ve İngiliz ittifakıdır. Ekmelleddin beyin adaylığı ve bu adaylığa MHP ve CHP’nin verdiği destek aslında bir tarafıyla da ılımlı İslam yerine konan Demokratik İslam’ın bir tercihidir.

Başbakan Erdoğan’ın dış politika ve özellikle Ortadoğu coğrafyasındaki politikalarına duyulan rahatsızlık Ekmelleddin İhsanoğlu isminin öne çıkarılmasına ve uzlaşılmasına yol açmıştır. Bu bakımdan kimse kusura bakmasın ama bu CHP ve MHP’yi de aşan çok büyük bir projedir.

Çatı aday olarak Ekmelleddin İhsanoğlu’nun adaylığı aynı zamanda AK Parti tarafından dile getirilen Yeni Türkiye projesinin onaylanması anlamına geliyor ki, bu anlamda siyasetin de muhafazakarlaştığı bizzatihi bu çatı adayla onaylanıyor. Sayın İhsanoğlu özü itibariyle muhazafkardır. Ne Kemalisttir nede Atatürkçü’dür ne de ülkücüdür.

Türkiye’de seçmen kitlesine baktığımızda Konda’nın araştırmasında karşımıza çıkan bir gerçek var o da seçmenin:

Taraftar seçmen – “Ben/Biz hep o partiye oy veririz.” 

İdeolojik seçmen – “Siyasi duruşuma en yakın parti o.” 

Liderci seçmen – “Liderine, başkanına güveniyorum, beğeniyorum.” 

Partisiz seçmen – “Bu partilerden hiçbirisi beni temsil etmiyor.” 

Son dakikacı seçmen – “Seçim döneminde partilerin çalışmalarına bakarak karar veriyorum” olarak ayrıldığıdır. Bu vasıflar içerisinde sayın Ekmelleddin İhsanoğlu’nun kimden nasıl oy alacağı da cevaplandırılması gereken en önemli soruların başında gelmektedir.

Bir diğer taraftan Türkiye’de gelir dağılımı meselesi ve bunun parti oylarına dağılımına aktığımızda “CHP’li seçmenlerin gelir seviyesi yüksek: yüzde 34’ünün hanesine ayda ortalama 2000 liradan fazla para giriyor. Buna karşılık gelir seviyesi en düşük seçmenler BDP’liler: Yüzde 22’sinin hanesine ayda 700 liradan az, yüzde 74’ünün 1200 liradan az para giriyor. AK Partili seçmenlerin de gelir seviyesinin Türkiye ortalamasının altında olduğu ve gelir açısından ülke geneline en yakın seçmenin MHP seçmeni olduğu da tespit edilebiliyor. ” Bu verilerle bu anlamda kendi kabuğunu kıramamış olan MHP ve CHP seçmeninin nasıl ikna edileceği ve daha da önemlisi hangi ekonomik projelerle oy talep edileceği de gerek sayın İhsanoğlu’nun gerekse de çatı aday formülünü bir araya getiren partilerin düşünmesi gerekiyor.

Sayın İhsanoğlu’nun oy alması gereken taban muhafazakarlar olarak karşımıza çıkıyor. Yine Konda’nın yaptığı bir çalışmaya göre; “kendini modern olarak tanımlayanların neredeyse yarısı CHP’ye oy verirken, dindar muhafazakar olarak tanımlayanların neredeyse üçte ikisi AK Parti’ye oy veriyor. AK Parti’liler arasında dindar muhafazakarlar yüzde 43, CHP’liler arasında modernler yüzde 55, MHP’liler arasında geleneksel muhafazakarlar yüzde 52 ve BDP’liler arasında dindar muhafazakarlar yüzde 35 ile Türkiye ortalamasının üstünde birer oranını oluşturuyorlar. Ayrıca kararsızların yüzde 51’inin geleneksel muhafazakar olması da dikkat çekiyor.” 

Sayın İhsanoğlu bir taraftan muhafazakarlara yönelik söylem geliştirirken bir taraftan ise Kemalist ve Atatürkçü CHP tabanını kaybetmemeye çalıçacak ki bunu şu ana kadar CHP başaramadı. Sayın İhsanoğlu’nun da bunu başarması oldukça zor gözüküyor.

Bir diğer taraftan Sayın İhsanoğlu liderliğini pekiştirmiş toplumun yüzde 45’i tarafından bu vasfı onaylanan Başbakan Erdoğan ile seçim yarışına girecek. Kendisinin toplumun büyük bir kısmı tarafından tanınmaması, Kürt sorunu, Alevilik, vesayet, ordu sivil ilişkileri gibi bir çokkonudaki ketumluğu hanesine eksi olarak yazılmakla birlikte bu kesimler tarafından destek almasını oldukça zorlayacaktır.

Kısacası sayın İhsanoğlu toplum tarafından “beyaz” olarak kabul edilecek bir potansiyeli bünyesinde barındırıyor. Mevcut şartlarda seçimi alabilmesinin yolu matematiksel olarak CHP ve MHP tabanını kaybetmeden üzerine muhafazakar, Kürt, Alevi oylarının eklenmesinden geçiyor ki buda oldukça zor görünüyor. Seçimlere katılım oranı üzerinden yüzde 51 oy alacak kişinin cumhurbaşkanı olacağı unutulmamalıdır.

Sayın Ekmelleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığındaki yol hzritasını şekillendirecek en önemli olay Musul’da alıkonan vatandaşlarımızın durumundan geçiyor. Sayın İhsanoğlu araya girip bu vatandaşlarımızı Suud-İngiliz ittifakı ile kurtarabilir ve bunun üzerinden kahramanlaştırılabilir. Böyle bir durum kötü olur anlamında ifade etmiyorum, vatandaşlarımız kurtarılsın da nasıl kurtarılırsa kurtarılsın.

Bir diğer taraftan geçmişte İran ve ABD arasında olduğu gibi Musul’daki bu alıkonma krizi zamana yayılır ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi hiç beklemediğimiz bir hamle gerçekleştirilebilinir.