Hangisi Daha Çok Türk Düşmanı?

Olaylar
Fransa Pazar günü seçimlere gidecek. Cumhurbaşkanını seçecek olan Fransız halkı aynı zamanda Türkiye’nin de kaderini etkileyecek. 10 adayın yarıştığı seçimler daha çok iki aday arasında geçeceğe...
EMOJİLE

Fransa Pazar günü seçimlere gidecek. Cumhurbaşkanını seçecek olan Fransız halkı aynı zamanda Türkiye’nin de kaderini etkileyecek. 10 adayın yarıştığı seçimler daha çok iki aday arasında geçeceğe benziyor.

Fransa’da Cumhurbaşkanlığı 2002’den beri  5 yıllığına yapılır ve 2 turdan oluşur. İlk turda adaylardan biri %50 alamadığı takdirde 2. tura en yüksek oy olan ilk iki aday gider. 2. turda ise en yüksek oy alan cumhurbaşkanı seçilir. Fransa sistemi yarı başkanlık sistemi gibidir. Cumhurbaşkanı, başbakanı atar ve genel politikayı belirler. Her ne kadar başbakan ile güçler dengeli olsa da, son sözü cumhurbaşkanı söyler. Hele hele Nicolas Sarkozy gibi güçlü karaktere sahip biri ise bu çok daha belirgin hale gelir.

22 nisan 2012’de yapılacak seçimler hem Fransa’lı Müslümanlar hem de Türkiye açısından hayati önem taşımakta. Maalesef Türkler ve Müslümanlar hangi aday bizim için daha faydalı olacak sorusu yerine hangisi bizim için daha zararlı sorusunu sormak zorunda kalıyor.

Yıllardır Türkiye’de sağa veren Türkler burada sola oy vermeyi tercih ettiler. Çünkü Fransa solu (genelde Avrupa solu) Türkiye solu ile 180 derece ters. Her ne kadar din konusunda ortak yönde buluşsalar da özgürlük ve göçmenlik açısından baktığımızda sol her zaman daha insaflı davranıyor. En azında halka öyle gözüküyor. Ama uygulamalara baktığınızda sağın temsilcisi UMP ile solun temsilcisi PS arasında çok büyük farklar yok.

2006’da Ermeni yasasını senatoya taşıyan sosyalistler, engelleyen sağcılar oldu. Başörtü yasağını ilk teklif eden yine solcular oldu. Sağcılar da geri kalmamak için başka islamofob yasalar çıkarttılar.

En son tüm Türkiye’yi ayağa kaldıran ve Fransa ile büyük bir krize yol açan Ermeni yasası yine ilk gündeme getiren sosyalistlerin adayı Hollande oldu. Ermeni toplumuna söz vermesi ile Sarkozy yasayı gündeme getirme mecburiyetinde kaldı.

Ancak iki parti arasında en büyük fark sağcıların Türk ve İslam düşmanlığını açıkça dile getirmesidir. Her ortamda, her fırsatta İslamı tehlike olarak lanse ettiler. Beceriksizliklerini gömenler ve Müslümanların varlığına bağladılar. Aşırı sağcı partilerden oy kapmak için söylemlerini daha da sertleştirdiler. Bir anda yıldızı parlayan, Yahudi düşmanlığını bırakarak sadece Müslüman düşmanlığını geliştirerek sistem partisi olmayı hak kazanan Marine Le Pen’in önünü kesmek için kraldan daha kralcı oldular.

Şimdi Tüm Türkiye ve Fransa’lı Müslümanlar Sarkozy gitsin de kim gelirse gelsin havasında. Hatta Türkiye’de bazı siyasetçiler Sarkozy gidince her şeyin düzeleceği açıklamalarını yapıyor. Ama unuttukları bir konu var.

Hollande ve partisi de düşmanlıkta sınır tanımıyor. En son şapkalarından evde resmi lisanslı çocuk bakıcılık yapan kadınların başörtü takmasını yasaklayan yasayı desteklediler. Zaman yetmediği için yasa şimdilik rafta. Ama seçimlerden sonra gündeme gelmesi kaçınılmaz olacak. Çünkü onlarda ekonomik krizle baş edemeyecek, işsizlik azalmayacak, cari açık dudak uçurtacak ve gündemi değiştirmek için suçlular Müslümanlar ve göçmenler ilan edilecek.

Tabii solcular daha akıllı. Bunu yaparken asla doğrudan suçlamayacaklar, laiklik gündeme gelecek, şahsiyetlerini lağım kanalizasyonlarda bırakan “uzman!” Türk/Müslüman temsilcileri konuşturulacak. 9 alıp 1 verecekler ve bizim halkımız da 9’u görmeyip 1’i görecek.

Müslümanlara ve Türklere en az zarar verecek olan aşırı solcular ve yeşiller ise hiçbir varlık gösteremeyecek. Zaten Türklerin tümü aynı adaya oy verse yine sonuç değişmeyecek çünkü sayısal olarak az olmaları ulusal bir seçim için bir şey ifade etmiyor.

Bu durumda en güçlü iki aday olan François Hollande ve Nicolas Sarkozy arasında hangisi daha çok Türk düşmanı? Nicolas Sarkozy’e kızıp Hollande’ye oy verenler, onun Ermenilere verdiği sözü nasıl unuturlar? Yarın Hollande seçildiğinde o sözü unutacak mı sanıyorlar? Hadi diyelim 5 yıl boyunca unutacak ama yeniden seçilmesi gerektiği zaman yine aynı vaadi gündeme getirmeyecek mi? Hadi o getirmedi karşısında ki aday getirmeyecek mi?

Türkler ve Müslümanlar artık uyanmak zorunda. Bir musibet bin nasihatten iyidir edasıyla şimdiden önlemleri almak zorunda. Sadece oy kullanmakla siyasilerin söylemleri değiştirilemez. Partilere üye olmadıkça, yönetimlere girmedikçe, bir strateji belirlemedikçe dayak yemeye alışık olmak zorundayız.

Ama kesinlikle oy kullanmak zorundayız. Bu bir başlangıç ve oyunun kuralı bu. Ondan sonra da gerisi gelecek. Bu Pazar bizim tavsiyemiz bir çok Müslüman derneğinin yaptığı çağrıya uymak ve oy pusulasına NON A L’ISLAMOPHOBIE (yani İslamofobiye hayır) yazarak sandığa atmak. Bunu hem 1. Hem de 2. Turda yapmak gerek. Böylece adayların bir daha ki sefere 6 milyon Müslümanın oyununu almak için yarışacağından eminim. Tabii şu da bir gerçek ki Sarkozy’nin tekrar kazanması İslam Düşmanlığını meşrulaştıracak ve doğallaştıracak. Bu kadar beceriksiz bir Cumhurbaşkanının yeniden seçilmesi Müslümanlar için hüsran olacak.

Halbuki bir tarafta 600 bin diğer tarafta 6 milyon insan var ve siyasilerin hiç biri 6 milyonun peşinde değil! Sırf bunu bilmek bile bizim ne halde olduğumuzu gösteriyor.

haber7.com

haber7.com