Filistin’de Genç Olmak!

Olaylar
Röportaj: Arzu Erdoğral Onlar nasıl genç oldular? Şu an ne yapıyorlar? Ortadoğu uzmanı Gazeteci Yazar Ahmet Varol’a “Ortadoğu’da genç olmanın” anlamını sorduk, o da b...
EMOJİLE

Röportaj: Arzu Erdoğral

Onlar nasıl genç oldular? Şu an ne yapıyorlar? Ortadoğu uzmanı Gazeteci Yazar Ahmet Varol’a “Ortadoğu’da genç olmanın” anlamını sorduk, o da bizlere Filistin’i ayrı bir yere koyarak yanıt verdi.

Dünya üzerinde yaşanan işgaller ve savaşlar…
Kaybolan umutlar ve yarınlar…
Cevabı olmayan bir yığın sorular…
Bu sorular içerisinde kimliğini arayanlar…
Dün çocukken bugün genç olanlar!

Ortadoğu’da özellikle de Filistin’de genç olmak, size göre neyi ifade eder?

Burada öncelikle şuna dikkat çekmek istiyorum: Ortadoğu tanımlamasıyla Filistin tanımlamasını üst üste getirmemek gerekir. Belki Ortadoğu geniş, Filistin dar çerçeveyi ifade ettiği için sürekli aynı fanusun içine yerleştiriliyor bu ikisi ama hâkim şartlar arasında çok büyük farklılıklar var. Coğrafi, etnik ve dini kimliklerdeki ortak özellikler geniş çerçeveyle dar çerçeveyi aynı kategoriye sokmaya yöneltiyor; ama konu sorunlar ve hâkim şartlar açısından ele alınınca durum çok değişiyor. Ondan dolayı “genç olmak neyi ifade ediyor?” sorusuna cevap ararken Filistin’i tamamen Ortadoğu geniş dairesinden bağımsız bir şekilde, tamamen müstakil olarak ve kendi dar yapısı içinde ele almak gerekir.

Filistin’de “genç olmak” direniş ve özgürlük mücadelesiyle özdeşleşmiştir. Hangi ideolojik akıma mensup olursa olsun Filistin’de bir genç haksızlığa uğramış, vatanı ve meşru hakları gasp edilmiş geçmişinin intikamı, Siyonist işgalden kurtulmuş özgür bir nesil hazırlamanın sorumluluğu bilinciyle kendini direniş ve mücadelenin içinde görmektedir.

Bu durum Filistinli gencin kendini içinde bulduğu ortamdır. Ama kendisini böyle bir ortam içinde bulmak onun beşeri ihtiyaçlarını ve arzularını yok sayması, kendini onlardan tamamen müstağni kılması anlamına gelmez. Onun da evlenmeye, eğlenmeye, arkadaş edinmeye, gezmeye, bilgilenmeye, meslek edinmeye, iş kurmaya, aile kurmaya, çocuk sahibi olmaya ve benzeri şeylere ihtiyacı vardır. Ama bunları risk altında gerçekleştirmek zorundadır. Örneğin başka yerlerde gençler futbol sahasında top oynayarak spor yaparken o çoğu zaman işgalci askerlerle koşuşturma ile spor yapar. Evlenirken gerdek gecesi işgalcilerin saldırısına uğrama veya tutuklanma riski vardır. Böyle olmakla birlikte hiç kimse bu riskten dolayı evlenme planını rafa kaldırmaz. Evlendikten sonra hanımının doğum için ambülansla hastaneye giderken önünün işgalci askerler tarafından kesilebileceğini ve bu yüzden geçit noktasında doğum yapmak zorunda kalabileceğini dolayısıyla anne veya bebeğin yahut her ikisinin birden hayatının tehdit altına gireceğini bilir. Ama yine de çocuk sahibi olmak onun için bir arzu ve ümittir.

Bu bölgelerde gençlerin en sık karşılaştığı sorunlar neler?

Filistin’deki gençlerin karşılaştığı sorunlarla Ortadoğu’nun diğer bölgelerindeki gençlerin karşılaştığı sorunları tamamen farklı başlıklar altında ele almak gerekir. Her ikisi üzerinde konuşmak için sözü uzatmak zorundayız. O yüzden ben burada da Filistinli gençlerin karşılaştığı sorunlara işaret etmekle yetinmek istiyorum. Siyonist işgalden kaynaklanan tehdide rağmen Filistinli gençler arasında korku ve bundan kaynaklanan psikolojik sorunlar zannedildiği kadar büyük bir sorun değildir.

Filistin’deki gençlerin maruz kaldığı sorunların önemli bir kısmı ekonomiktir. Yoksulluk ve işsizlikten kaynaklanan sıkıntılar bu bölgedeki gençlerin ana sorunları arasında yer alıyor. Bazı bölgelerde işgal güçlerinin ifsat politikasından kaynaklanan birtakım sorunlar yaşanıyor. Bu sorunların temelinde de işgal güçlerinin yoksulluk ve işsizlikten kaynaklanan sorunları istismar etmesi yatıyor. Örneğin özellikle şehir merkezlerinde ve başta da Kudüs’te uyuşturucu kullanımının teşviki için işgal güçlerinin sızdırdığı ajanlar tarafından yoğun bir çalışma yürütülüyor. Doğal olarak onların bu ifsat savaşlarına karşı da sivil toplum kuruluşları tarafından, ahlâkî kimliğin korunmasını amaçlayan bir karşıt mücadele verilmesi gerekiyor. Batı Yaka bölgesinde Abbas yönetimi işgalcilerin ifsat politikalarının önünü açarken sivil toplum kuruluşlarının onları önleme amaçlı ahlâk eğitimi çalışmalarını engelliyor.

Birinci sırada yer alan sorunların birçoğu da eğitimle ilgilidir. Özellikle Kudüs’te Filistinli çocuklar maddi imkânların yetersizliği sebebiyle İsrail okullarına gitmek zorunda kalıyorlar. Çünkü tamamen bağışlarla ve öğrenci ailelerinin destekleriyle ayakta duran STK okulları ihtiyaca cevap veremiyor. İsrail okullarının Filistinli çocukları almaktaki amacı ise onlara bir şey öğretmek değil dejenere etmek, zamanlarını öldürmek ve kendilerine bir gelecek hazırlamalarının önüne geçmek.

İşgal altında ki topraklar da gençlerin gelecek hayali ne?

Bu topraklarda gençlerin gelecek hayali şimdilik tamamen bağımsız bir Filistin devletinin çatısı altında özgür bir hayata kavuşmaktır. Meslek, aile, iş kurma ve buna benzer beşeri istekler de elbette Filistinli gençlerin hayalleri arasındadır. Ama bunların tümü onlar için ayrıntı, bağımsız ve özgür bir Filistin ise ana hedef ve öncelikli arzudur.

Ülkemizde ve birçok ülkede gençlerin yaşam tarzı ile sıcak bölgelerde ki gençlerin yaşamlarını karşılaştırdığımızda nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz?

Aradaki en önemli fark dünyevileşme ve ideolojik ilkelilik farkıdır. Direniş ve mücadele daha çok ilkeli olmaya yöneltirken, rahatlık ve dünya nimetlerinin bolluğunun etkisinde kalmak dünyevileşmeye sevk ediyor. İşte bundan dolayı Siyonist işgal güçleri Filistin’deki gençleri bir başka yoldan dünyevileşmeye sevk etmeye ve uyuşturucu kullanımını, ahlâkî çözülmeyi yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bunda henüz başarılı olduğu söylenemez. Ama işgalcilerin bu amaçla görevlendirdiği ajanlar sürekli köşelerde bekliyorlar. Dolayısıyla gençlerin onların tuzaklarına düşmemeleri için çok yoğun bir faaliyet ve ahlâk eğitimi çalışması gerekiyor. O açıdan Ramallah’taki Selam Feyyad hükümetinin politikaları da Batı Yaka ve Kudüs gençliği açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Size göre dünyada olup bitenden yeterince haberdar mıyız? Yoksa (özellikle) yeni yetişen neslin ajandasında “gerçek gündem” yer almıyor mu?

Bizim gençlik dönemimizle bugünün gençliği arasında kıyaslama yaptığımda bugünün gençliğinin biraz daha dünyada olan bitenlere bigane olduğunu görüyorum. Ben lisede talebeyken biri sol üç, bazen de dört günlük gazete alıyordum. Bunu kendimden söz etmek babından söylemiyorum. Çünkü o zaman biz arkadaşlarımızla oturduğumuzda siyasi gelişmeleri tartışıyorduk. Bugün mahalle sokaklarından geçerken bazen gençlerin aralarında konuştuklarına kulak misafiri oluyor, bakıyorum maçtan başka bir şey konuşmuyorlar. Beni İskenderun’a bir konferansa davet ettiler. Kahvaltı için bir yere götürdüler. Yanımdaki masada 25-30 yaş arasında olduklarını tahmin ettiğim iki genç aralarında gayet ciddi ve adeta bilimsel bir konuyu konuşuyormuş üslubuyla sohbet ediyordu. Biraz kulak misafiri oldum. Baktım onlar da uluslararası bir futbol karşılaşmasını tahlil ediyorlardı. Ama adeta Kant’ın bilgi teorisini tahlil ediyormuş gibi tam anlamıyla bir felsefi ve bilimsel yorum havası içindeydiler.

Dünyanın dört bir yanında sıkıntı içerisinde olan gençlere toplum olarak nasıl destek olmalıyız?

Destek olmak için önce gençlerimizin şu futbol cenderesinden ve kuşatmasından kurtarılıp sıcak bölgelerde yaşayan gençlerin dertleriyle dertlenmelerinin sağlanması gerekir. Ondan sonrasında herkes mutlaka ne yapabileceği üzerinde kafa yoracak ve durumuna göre formüller üretecektir.