‘Eylem Yapma Şeklini Değiştirdik’

Olaylar
Röportaj: Engin Dinç Türkiye’nin en genç sivil toplum kuruluşlarından olan Genç Siviller’in, ülkenin hareketli siyasi gündemi hakkında söyleyecek önemli sözleri var. Bunları da f...
EMOJİLE

Röportaj: Engin Dinç

Türkiye’nin en genç sivil toplum kuruluşlarından olan Genç Siviller’in, ülkenin hareketli siyasi gündemi hakkında söyleyecek önemli sözleri var. Bunları da farklı ve ilginç eylemlerle gündeme taşımayı başarıyorlar. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton‘ın eline Youtube yasağını protesto eden bir döviz tutuşturmaları, CHP’yle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi‘ne dosya taşıma yarışması, The Marmara Otel’ine asılan Darbeci Baro pankartı, ‘Dikkat General Çıkabilir’ logosu ve son olarak da Anayasa Mahkemesi’ne Vuvuzelalı protesto eylemi… Bunların Genç Siviller‘in ilginç eylemlerinden bazıları…

Biz de her yaptıkları gündem olan Genç Siviller’in bu renkli eylemlerini ve son siyasi gelişmelere nasıl baktığını konuşup, sizlere aktarmak istedik. Genç Siviller’den Tansel Parlak ve Umut Kara ile Genç Siviller’in İstanbul Taksim’deki ofisinde buluşup söyleşimizi gerçekleştirdik.

Tansel Parlak, 2007 yılından bu yana Genç Siviller’le birlikte. Marmara Üniversitesi Turizm Rehberliği Ön Lisans mezunu olan Tansel, aynı zamanda Genç Siviller’in ofisinin tek çalışanı…

Umut Kara da Genç Siviller gönüllülerinden. İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik mezunu.

İşte sıcak ve neşeli bir söyleşi gerçekleştirdiğimiz Tansel ve Umut’un ve tabii Genç Siviller’in ülke gündemine bakışı…

Ben gündemin en sıcak konularından biriyle başlamak istiyorum. Genç Siviller, Anayasa Mahkemesi’nin son aldığı kararı nasıl görüyor?

Tansel: Anayasa Mahkemesi, verdiği kararla herkese sürpriz yaptı. Hem bu paketin geçmesini istemeyenlere bir sürpriz yaptı, hem de geçmesini isteyenlere bir sürpriz yaptı. Çünkü biz, Anayasa Mahkemesi’nin türban kararı ve parti kapatma kararlarından çok iyi bir sicili olmadığını biliyorduk ve dolayısıyla kafadan bir iptal geleceğini düşünüyorduk. Ya da en azından üzerinde çokça tartışılan bu iki maddenin, yani Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısını değiştiren maddelerin iptal edileceğini düşünüyorduk. Dolayısıyla bu çok az bir hasarla atlatıldı bu paket. Bu sevindirici bir şey çünkü bir taraftan şöyle bir şey var; Anayasa Mahkemesi henüz yasalaşmamış, henüz referanduma gitmemiş bir maddeyi şekilden değil de esasa girerek incelediği için yasaya aykırı davranmış oluyordu. Bir taraftan da daha önce yasaya aykırı davrandığı için biz artık ‘Buna da şükür’ diyecek duruma düşmüş oluyoruz. Ama biz bu anayasa reformunun yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Onun için ‘Yetmez ama Evet’ diye bir sloganımız var. Referandumda ‘Evet’ diyeceğiz.

Umut: Ben yapım gereği optimist bir insanım. İyimser bir beklenti içerisindeydim. İptal etmeyebilirdi. Tabii, Türkiye çok ilginç bir ülke. Resmen bir satranç bir oynanıyor. Anayasa Mahkemesi böyle bir hamle yaptı ve çoğumuzu şaşırttı. Her ne kadar, ‘iptal etmez’ diye düşünsem bile yine de içimden ‘iptal edebilir’ diye düşünüyordum. Öyle bir karar çıktı. ‘Ne şiş yansın, ne kebap’ diyebiliriz bu karar için. Yani reform paketini hem esastan incelediler, hem de ilginç bir karar verdiler. Anayasa reform paketi bu haliyle yetmeyecektir ama benim kişisel olarak oyum ‘Evet’ olacak. Bunu Emre Aköz (Sabah Gazetesi yazarı) de formüle etmişti. İdeal demokrasiyi 100 puan olarak nitelendirirsek ve şu anki durumumuz 48 ise bu paketle beraber 50-55 dolaylarına yükselecek. Dolayısıyla bir puan dahi yükselse ben paketin arkasındayım.

Tansel: Paketteki bu değişikliğe tek sevinen Cemil Çiçek oldu ilginç bir şekilde. (Gülerek)

Umut: Şimdi karar açıklandı. Tabii hukuki terimler içeriyordu. Kararın ne anlama geldiği ilk 5 dakika içerisinde pek anlaşılamamıştı. Ama televizyonda, Ergenekoncu diye nitelendirdiğimiz insanların üzüldüklerini görünce ‘bu karar iyi bir şey’ demeye başladık. Hatırlarsanız Ufuk Uras, değişiklik paketi oylanırken, oylamalara katılmamıştı. Bir ara kuliste Ergenekoncuların sevindiğini görünce ‘Ben de oy kullandım’ dedi. Aynen o şekilde oldu. Baktık ki, Ergenekoncular karara üzülüyor, bunu iyi bir şey nitelendirdik. Hatta Kadir Özbek’in (HSYK Başkan Yardımcısı) hükümetin karara tepkisiyle ilgili bir açıklaması var. Hükümetin karara tepkisini, ‘timsah gözyaşları’ diye nitelendirdi. O zaman bu paket hayırlıdır diye bir kanaat oluştu.

Ama sizin yine de Anayasa Mahkemesi’ne karşı bir eyleminiz oldu…

Tansel: Bir eylem oldu, evet. Vuvuzelalı bir eylem oldu. Evet, bu paket geçmiş olabilir ama nihayetinde Anayasa Mahkemesi, TBMM’yi hiçe sayan bir karar almış oldu. Bunun yanlışlığına sürekli dikkat çekmek gerekiyor. Mesela şu anda TBMM’nin Anayasa Mahkemesi’ni kaldırma gibi bir yetkisi yok. Çünkü, Anayasa Mahkemesi bunu esastan görüşebilir ve anayasaya aykırı bulabilir. Yasayı kim yapıyor? O zaman Anayasa Mahkemesi sonsuza kadar yaşayacak mı? Yok mu bunun bir son kullanma tarihi? (Gülerek)

‘Genç Siviller olarak, Anayasa Mahkemesi’ni sürekli gözlemliyoruz’ diyorsunuz yani…

Umut: Hani biz artık o kadar iptallere alışığız ki, böyle bir kararın gelmesine birazcık sevindik. Ama şu noktayı da göz önünde bulundurmuyoruz. Sonuçta Anayasa Mahkemesi, referandum paketini esastan görüşerek yasaya aykırı davrandı. Yani bu biraz geri planda kaldı. Buna dikkat etmemiz lazım. Şimdi böyle bir karar aldı, yarın başka bir karar alacak. Sürekli bunu göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

Sizin son dönemde en çok ses getiren işlerinizden biri de internet yasaklarıyla ilgili Milli Motor ve Milli Tube oldu. Bu fikir nereden çıktı? Tabii bir de aldığınız tepkiler nasıldı?

Tansel: Bu aslında çok basit düşünülmüş bir şey. Şimdi öyle bir durum var ki, Youtube zaten yasaklı. Bu defa şunu yapmaya başladılar; Youtube’a erişimi sağlayan 44 tane IP’yi daha yasakladılar. Zaten insanlar tünellerden giriyor oraya. DNS ayarları falan yapıyorlar… Bunları da kapatmaya çalışıyorlar.

Bu çok komik bir şey. Bunu engelleyemezler. Buna devletin gücü yetmez. Bu internet çağında, teknolojilerin böyle yoğun çalıştığı bir çağda komik duruma düşülür. Ben Binali Yıldırım’ın konuşmasını hatırlıyorum, az daha fırkateynler gönderecekti Google’a. Savaş açtı resmen.
Devlet bir şey yapacaksa nasıl yapar? Biz madem Google’ı kapatıyoruz o zaman bu işi devlet yapsın. Devlet nasıl bir Google yapar? İşte İstiklal Marşı’yla açılan, girdiğiniz her sözcüğü devlet zihniyetiyle açıklayan, çok statik, kalıpları çerçeveleri olan, oradan başka bir siteye geçtiğinizde sevk kağıdı doldurmanız gereken bir site olurdu. Bu sitemiz çok da ilgi gördü. El Cezire’ye bununla ilgili röportaj verdik. BBC Farsça’ya röportaj verdik. İspanya’dan El Mundo diye bir gazete var. O da yasaklı Türkiye’de, çünkü Baykal videosunu yayınlamışlar. TİB yasakladı sitelerini. Onlara da röportaj verdik, yayınlandı ama Türkiye’den DNS ayarlarıyla oynamadan girilemiyor.

Umut: Tansel çok iyi anlattı. Yani devlet bir arama motoru yapmak isterse nasıl yapar? Tamamen bu mantık üzerine şekillenmiş bir olaydı. Bunun dışında Binali Yıldırım’ın tavırları ‘Google döktüğü kanda boğulacaktır’ der gibiydi. (Gülerek) Karşınızda bir dış mihrak var. Bir devlet sanki. Halbuki Google bir şirket. Bu tür şirketler yayılımlarını artırmak için devletlerle çok iyi bir ilişkiye girerler. Çin olsun, İran olsun nasıl engelleri aşabiliriz diye yaklaşırlar. Böyle bir şirkete karşı bu durumda olmamız büyük bir beceriksizlik bana göre…

Genç Siviller’in önemle üzerinde durduğu bir başka konu da Ergenekon davası. Son olarak Balyoz’da tutuklananların hepsi serbest bırakıldı. Ergenekon davası size göre nereye gidiyor?

Umut: Ergenekon, çok önemli bir konu. Davanın kendisi, süreci, yarattığı etki, sürecin getirdiği gelişmeler… Öncelikle Ergenekon davası dış basında çok farklı şekilde tanıtılıyor. Dış basında Ergenekon’un yansımalarına baktığınız vakit, çok çarpıtıldığını gördüğünüz vakit hayretler içerisinde kalıyorsunuz. Bu konuda biz de bir rapor hazırladı. Ergenekon’la ilgili söylenmiş ya da söylenecek olan hatalı yaklaşımlara ve eleştirilere bir açıklama ve farklı bir bakış getirmek amacıyla dört kişinin yazdığı bir rapor oldu. Çok iyi bir rapor.

Tansel: Akademisyenlerin, gazetecilerin vs. destek verdiği bir rapor.

Bu rapor ne zaman hazırlanmıştı?

Umut: Bu ay çıktı.

Tansel: Bu rapor canhıraş bir şekilde Ergenekon davasını savunan bir rapor değil. Mesela raporda tutuklama süreleriyle ilgili çok ciddi eleştiriler geçiyor. Ama bu tutuklama sürelerinin uzunluğu sadece Ergenekon davasına has bir şey değil. Türk yargı sisteminde çok sorunlu bir durum. Şu anda KCK operasyonunda 1 yıldır cezaevinde olanlar var ama hala iddianameleri hazır değil. 3 yıl cezaevinde yatmasına rağmen hala davaları sonuçlanmayanlar var. Bu çok sorunlu bir şey. Ama yurtiçi ve yurtdışındaki merkez medyada, sadece Ergenekon davasına has bir şey gibi gösterilerek çok çarpıtılıyor. Madem bu eleştirileri getiriyorsunuz, bunu başka davalar için de söyleyin o zaman. Bu o anlamda çok objektif bir rapor. Var olan iddianameler okunarak, taranarak, dava süreci takip edilerek, onların üzerine düşünülerek yazılmış bir rapor.

Ergenekon davasında gelinen noktayı tatmin edici buluyor musunuz? Bu süreç iyiye doğru mu, yoksa kötüye doğru mu gidiyor?

Tansel: Bence iyiye gidiyor. Çünkü bu ülkede suç işleyenler ilk defa asker bile olsalar yargılanabileceklerini biliyorlar artık. Şimdiye kadar asla yargılanmıyorlardı.

Umut: En büyük kazanç da budur bence. Dava sonuçlanmasa, gerçek adalet yerini bulmasa bile bunun olması bir kazanımdır.

Tansel: 96-97 yılında Cizre’de herhangi bir insana Levent Ersöz’ün şu anda iddia edilen suçlardan dolayı yargılanacağını söyleseniz kimse size inanmazdı. Ama şu anda Levent Ersöz 20 tane cinayetten yargılanıyor. JİTEM davasından yargılanıyor. Bu önemli bir eşik bir defa.