Ergenekon Balyoz, Denizfeneri Şimdi KCK Savcısı

Olaylar
Kamuoyunun yakından tanıdığı soruşturmalar ve davalar onları soruşturan hakim ve savcıları da yerinden etti. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı şüpheli olarak ifadeye çağıran Özel Yetkila Savcı Sadrett...
EMOJİLE

Kamuoyunun yakından tanıdığı soruşturmalar ve davalar onları soruşturan hakim ve savcıları da yerinden etti. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı şüpheli olarak ifadeye çağıran Özel Yetkila Savcı Sadrettin Sarıkaya’nın görevinden alınmasından önce de çok sayıda hakim ve savcı da görevlerinden alındı.

Ergenekon davasını yürüten 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, Balyoz soruşturmasını yürüten Mehmet Berk ve Bilal Bayraktar, Balyoz davasında verdiği tahliye kararları ve muhalefet şerhleriyle tanınan 10. Ağır Ceza Mahkeme üyesi Oktay Kuban, Mahkeme Başkanı Zafer Başyurt, Deniz Feneri e.V soruşturmasını yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren, ve soruşturmadan sorumlu başsavcı vekili Nuri Yiğit son altı ay içinde görevlerinden alınan savcı ve hakimler olurken, anayasaya konulan hakimlik teminatı tartışmalı hale geldi.
 
BALYOZ SORUŞTURMASIYLA BAŞLADI
‘Balyoz Harekat Planı’ soruşturmasında 5 Nisan 2011 tarahinde 14 il, 90 adres ve 95 kişiyi kapsayan ‘operasyon’ emriyle üçüncü ve en büyük gözaltı dalgası başlatıldı. Akşam saatlerine kadar 70’i aşkın muvazzaf asker gözaltına alınırken Genelkurmay’ın bu gözaltılara itiraz ettiği ileri sürüldü. Aykut Cengiz Engin ve Özel Yetkile Cumhuriyet Savcılarından sorumlu vekili Turan Çolakkadı, Balyoz soruşturmasını yürüten Bilal Bayraktar ile Mehmet Berk’in görevden aldı ve yerine başka iki savcı görevlendirdi.

Yapılan açıklamaya göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, ‘Balyoz’ soruşturması sırasında yapılan işlemlerde başsavcıvekillerinden ‘uygun görüldü’ onayı alınması konusunda talimat verdiği ortaya çıktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Merkez Komutanlığı’na ‘gizli ve ivedi’ ibareli gönderilen yazıda kolluk kuvvetlerine şu talimat verildi: ‘Balyoz’ soruşturmasını yürüten savcıların talimatlarında başsavcıvekillerinin imzası yoksa iade edin’ talimatı gönderildiği ortaya çıktı. Yani dosyadan el çektirilen iki savcı Başsavcının yazılı talimatına rağmen Aykut Cengiz Engin ve Turan Çolakkadı’dan onay almadan gözaltı talimatı verdikleri ortaya çıkmış oldu.

BALYOZ’DA TAHLİYECİ HAKİM OKTAY KUBAN
Balyoz davasının soruşturma sürecinde en büyük tahliye dalgası 1 Nisan 2010 tarihinde yaşandı. Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Oktay Kuban, aralarında dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Korgeneral Engin Alan’ın da bulunduğu 19 kişiyi serbest bıraktı. Bu arada Korgeneral Yurdaer Olcan ve Tümgeneral Abdullah Dalay da mart ayının son haftasında farklı tarihlerde savcılar tarafından sorgulandı ve ‘tutuklanma istemiyle’ sevk edildikleri mahkemede yine Kuban’ın kararıyla serbest bırakıldı. Oktay Kuban imzalı tahliyelerle birlikte Balyoz soruşturmasında yine adliye içinde bir gerilim hissedilmeye başlandı. Bu gerilim sonra mahkeme kararına da yansıdı. Çünkü ‘Kuban imzalı’ tahliye kararlarına savcılar itirazda bulundu. 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakim Oktay Kuban dışındaki heyeti ‘oybirliğiyle’ serbest bırakılan 21 asker için ‘yakalama kararı’ çıkardı.

GÜZ KARARNAMESİYLE ESKİŞEHİR’E ATANDI
Verdiği tahliyeler ve gerekçelerle bir anda kamuoyunda bazı gazeteler tarafından hedef haline gelen Oktay Kuban Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun adli yargıya ilişkin güz kararnamesiyle görev yeri değiştirildi. Oktay Kuban Eskişehir’e atandı. Hakkındaki atama kararını ailesiyle birlikte yemekteyken televizyondan geçen son dakika ile haber aldığını, bu duruma üzüldüğünü dile getiren Kuban, "Farklı yerlere atanacak olan kişilere, ‘Sizi şuraya tayin etmek istiyoruz uygunsa’ diye görüşülmüş. Bir tek benim hakkımda fikir sorulmaksızın böyle bir karar verildi." dedi.

BALYOZ’DA SON DAKİKA SÜRPRİZİ
HSYK, Balyoz davasının ilk duruşmasına 2 gün kala davaya bakacak olan İstanbul özel yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt’u görevden aldı…

İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri’nde son anda yapılan değişiklikle Balyoz davasına bakacak olan 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı Zafer Başkurt görevden alındı. Yerine, Ergenekon davasının başlamasıyla birlikte kurulan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ikinci heyetinin kıdemli üyesi Ömer Diken atandı. Başkurt’un Gebze’ye düz hakim olarak tayini çıkartıldı. Ayrıca aralarında Hrant Dink’in de olduğu birçok önemli davaya bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak da özel yetkileri kaldırılarak Sakarya’ya atandı. Canak’ın yerine de yine aynı mahkemenin üyesi Rüstem Eryılmaz’ı getirildi.

GEREKÇE 77. MADDE
İki başkan hakkındaki kararın Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun “Hakkında soruşturma yapılan hakim ve savcının göreve devamının, soruşturmanın selametine yahut yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirilirse, HSYK’ca geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmasına veya geçici yetki ile bir başka yargı çevresinde görevlendirilmesine karar verilebilir” hükmünü düzenleyen 77. maddesine dayanarak alındığı belirtildi. Kararın alındığı önceki günkü toplantıya, Kurul Başkanı da olan Adalet Bakanı Ergin katılmadı. 500 hakimin müstemir yetkilerinin belirlendiği karar, oybirliğiyle alındı.

YERLERİNE ATANAN HAKİMLER
HSYK, Başkurt’un yerine Ergenekon davasının başlamasıyla birlikte kurulan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ikinci heyetinin kıdemli üyesi Ömer Diken’i getirdi. Diken, Ergenekon’da “Yedek hakim” sıfatıyla verdiği bazı kararlar nedeniyle sanıklar tarafından HSYK’ya şikayet edilmişti. HSYK, 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na da yine aynı mahkemenin üyesi Rüstem Eryılmaz’ı getirdi. Eryılmaz hakkında da Islak İmza davasının sanığı Albay Dursun Çiçek tarafından HSYK’ya yapılmış şikayet vardı.

DİNK DAVASINA BAKIYORDU
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi, Almanya’dan iade edilen Metin Kaplan ve “Dost Tarikatı” lideri İhsan Güven ve eşinin öldürülmesine ilişkin davaların yargılamalarını yapmıştı.

ÇİÇEK VE HABERAL’A TAHLİYE İSTEDİ
Canak, Devrimci Karargah soruşturmasında Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın tutukluluğuna yapılan itirazda tutukluluğun devamı yönünde oy kullanmıştı. Ayrıca Dursun Çiçek’in ilk tutuklamasının ardından yapılan itirazda tahliye oyu vermiş, Mehmet Haberal’ın da tahliyesini istemişti. Canak’ın yerine atanan kıdemli üye Rüstem Eryılmaz ise Dursun Çiçek’in ilk tutuklamasını yapan hakimdi.

KÖKSAL ŞENGÜN BOLU’YA
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı Köksal Şengün’ü talebi olmaksızın görev yerini değiştirdi. Başkan Şengün’ün özel yetkileri alınarak Bolu Hakimliği’ne atandı. Köksal Şengün, Ergenekon davası tutukluları hakkında tahliye ve tutuksuz yargılama yönünde oy kullanarak diğer üye hakimlerin aksine kararlara muhalefet şerhi koydurtuyordu.

HABERAL VE BALBAY TAHLİYE EDİLSİN’ DEMİŞTİ
Köksal Şengün, milletvekili seçilen Ergenekon davası sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal ile gazeteci Mustafa Balbay’ın tahliye taleplerinin reddedilmesi kararına da muhalefet etmişti. Şengün, "TBMM üyeliğine yasal bir seçim sonucu ve demokratik yollardan seçilen bu kişilerin kazanmış oldukları bu nitelikleri sebebiyle kaçma, saklanma ve delilleri karartma ihtimalleri de kalmamıştır" diyerek Balbay ve Haberal’ın tahliye edilmesini istemişti.

ADİL YARGILAMAYI ETKİLEME SORUŞTURMASINDA İSMİ GEÇTİ
Başkan Şengün’ün ismi Ergenekon soruşturması kapsamında yürütülen ‘Adil Yargılamayı Etkileme Soruşturması’ nda da geçmişti. Soruşturma kapsamında tutuklandıktan sonra serbest bırakılan avukat Tülay Bekar ile Köksal Şengün’ün telefon görüşmeleri ortaya çıkmıştı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, bu telefon dinlemeleri üzerine o zaman soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz’ü, HSYK’ya şikayet etmişti

"BU KARAR AÇIKÇA GÖZDAĞI VERMEKTİR"
Köksal Şengün atama ile ilgili olarak “Kararı nasıl yorumlamam gerektiğini bilmiyorum. Çok ağır ve uygun olmadığına inandığım karar. 37 yıldır görevdeyim. Bugüne kadar şerefimle namusumla görevimi yaptım. Bu zamana kadar da hiçbir kişi, kurum, yetkiliden bir suale muhatap olmadım. Bana herhangi bir tebligat yapılmadı içeriğini de bilmiyorum. Ama asla ve asla böyle bir cezaya muhatap olacak bir eylemde bulunmadım, bulunmam da. Bunu zul kabul ederim.” demişti.

DENİZ FENERİ SAVCILARI GÖREVDEN ALINDI
Ankara Başsavcılığı yaklaşık 4 yıldır süren Almanya’daki Deniz Feneri e.V soruşturmasını yürüten üç savcıyı soruşturmadan aldı. Ankara Başsavcılığı, önce soruşturmadan sorumlu başsavcı vekili Nuri Yiğit’i bu görevden alarak, HSYK yedek üyesi olan Harun Kodalak’ı görevlendirdi.Ardından üç savcıyı görevden aldı. Yerlerine savcılar Veli Dalgalı ve Hakan Tektaş’ı getirdi. Kararın, savcıların, sanıklara telefonlarının dinlendiğini ve arama yapılacağını bildiren 3 kamu görevlisinin ifadesini almaya hazırlanırken verilmesi dikkat çekti.

Almanya bağlantılı Deniz Feneri e.V soruşturmasını yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren, Ankara Başsavcılığı tarafından soruşturmadaki görevlerinden alındı. Almanya’daki Deniz Feneri davasının açılmasından sonra başlatılan Deniz Feneri soruşturması, tam 2 yıl 10 aylık inceleme ve araştırma sürecinin ardından geçen Temmuz ayı başında başlatılan operasyonlarla ivme kazanmıştı. Soruşturma kapsamında aralarında Zahid Akman ve Kanal 7 yöneticilerinin de olduğu 9 kişi tutuklanmıştı. Savcıların değişmesinden sonra yapılan itirazlarla henüz davaya dönüşemeyen soruşturmada tutuklu kimse kalmadı.

Almanya’daki dernekle Türkiye’deki derneğin ilişkilerine ve toplanan bağışların şüphelilerin ortağı oldukları şirketlere aktarıldığına dair çok sayıda bilgi ve belgenin ortaya çıktığı soruşturmayı yürüten savcılar hakkında şüpheliler Akman ve Karaman HSYK’ya suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusunda savcıların 1 Haziran 2009’da Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak aralarında Akman’ın da bulunduğu 19 kişinin tüm mal varlıklarına el konulması talebinde bulundukları, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin tüm taşınmazları, araçları ve ortak olduğu şirketlerdeki hisselerine “el konulması” karar verdiği, ancak ortak oldukları şirketlerin mal varlıklarına el konulması kararını ise reddettikleri belirtilmişti. Ancak savcıların şirketlerin mal varlıklarına el konulması talebinin reddine rağmen, bu şirketlerin varlıklarına el koyma amacıyla işlem yaptığını iddia etmişlerdi. Bu iddialar üzerine HSYK’nın incelemesi sonunda, savcılar hakkında önce soruşturma açıldı. Sonra da 12 yıla kadar hapis istemi ile dava açıldı.

SON SAVCI SADRETTİN SARIKAYA
Yürüyen soruşturmalarda dosyadan el çektirilen son savcı Sadrettin Sarıkaya oldu. Aralarında eski MİT Müsteşarı ve yardımcısı da olmak üzere MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da bulunduğu 5 kişi hakkında önce davetiye sonra da yakalama çıkartan Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya dosyadan el çektirildi. Yerine ise iki özel yetkili savcı atandı.

AMİRİNDEN BİLGİ GİZLEDİ İDDİASI
İStanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı, kararın Başsavcı Vekili Fikret Seçen tarafından Temmuz 2011’de çıkarılan "Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı Çalışma Talimatnamesi" başlıklı talimname doğrultusunda alındığını belirterek, "Seçen, Sarıkaya bir anlamda bizim anayasamız olan talimatnameye uygun hareket etmediği için benim onayımla takdir yetkisini kullanmıştır" dedi. Çolakkadı şöyle konuştu: "Savcı Sadrettin Sarıkaya’nın görevden alınması bilgim ve onayım dâhilinde gerçekleşti. Başsavcı Vekili Fikret Seçen’in aldığı bu kararın asıl gerekçesi savcının yürüttüğü soruşturmanın gizliliğini temin edememesi, olayın basına sızmasına engel olamamasıdır. Soruşturmanın güvenliğini sağlaması gerekirken gereken tedbirleri almamıştır. İkinci gerekçe ise kendisine özel yetkiyi veren başsavcı vekilinden soruşturmayla ilgili gelişmeleri gizlemesidir. Zaten dosyayı kendisine teslim eden Başsavcı Vekili’dir.

Ondan bilgi gizlemek, yani bir anlamda amirini kontrpiyeye düşürmek çalışma talimatnamesine aykırı. Bu görevi kötüye kullanmaktır. Ben de Fikret Seçen de olayı basından öğrendik. Talimatnameyi bizzat ben hazırlattım. Bütün başsavcı vekilleri ve savcılar bu talimatnameye uymak zorunda. 20 başsavcı vekili bu talimatnameye göre hareket ediyor. Bu talimatnamede soruşturmanın gizliliğinin ihlaline karşı önlem alınması gerektiği ve soruşturmayla ilgili gelişmelerin başsavcı vekilinin bilgi ve onayı dâhilinde yapılması gerektiği açıkça belirtiliyor. Bu talimatname bizim bir anlamda anayasamızdır. Bu talimatname hükümlerine aykırı bir durum olursa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararına gerek olmadan başsavcı vekili takdir yetkisini kullanabilir, ki kullanmıştır. Soruşturmayı Sarıkaya’dan alıp başka bir savcıya vermiştir." dedi.