Gazeteci Ayşe Önal’ın İsviçre’de geçirdiği kaza sonucu kolunu ve bacağını kaybeden kızı olarak tanınan yazar ve CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, yaşam mücadelesiyle herkese örnek oluyor.
İsviçre’de geçirdiği kazanın, hayatındaki en önemli iniş noktalarından biri olduğunu belirterek, kazada sol kol ve bacağını kaybettiğini, ancak kazanın engelli bir insanın gözünden dünyaya bakabilme fırsatı verdiğini vurguladı.
Pavey, şunları kaydetti:
”Kazadan sonra artık hep ‘kazazede Şafak’ olarak anılır oldum ama BM bünyesinde bütün dünyayı dolaşarak yaptığım insani yardım çalışmaları, kendi yaralarımı sarmamda çok büyük bir rol oynadı. Mülteci kamplarında yoklukların ve sıkıntıların içindeki insanlara çözüm bulmaya çalışmak, kendi dertlerimi unutturdu. Zaten bu mesleği seçmemin nedeni de kazanın verdiği duyarlılıktı. Bir de öyle ya da böyle bu hayatı yaşayacağız. Mutlu olmak ya da olmamak kendi elimizde. ‘Niye ben?’ diyerek küsmek yerine, hayata tutunup mutlu olamayı tercih ettim. İnanıyorum ki her düşüşten bir kazançla çıkıyoruz.”
Türkiye’de engelliye sadaka kültürü ve acınarak bakıldığını belirten Pavey, ”Engellileri eve sıkıştırıp hapsetmeye devam edersek, hiçbirimiz için özgürlük tam değildir. Aynı toplumun bireyleri olarak, engellilerin o daire içine sıkışıp kaldığının farkında değilsek ve bunu dile getirmiyorsak o zaman hiç birimizin kanatları tam açılmaz. Çözüm üretmek yerine, hala bu sıkışmışlıkta devam ediyoruz. Ancak bana umut veren en önemli şey, bu konuda sivil toplumun giderek daha güçlenmesi” dedi.
Siyasete sürpriz giriş
Hiçbir zaman siyaseti düşünmeden bir dünya gezgini olarak yaşarken siyasetle ilgili sürpriz bir teklifle karşılaştığını anlatan Pavey, ”Siyasete, siyasi bir kariyer amaçladığım için değil, insanların daha müreffeh bir ülkede yaşamasıyla ilgili düşüncelerimi hayata geçirmek ve ülkeme bu anlamda bir katkı sunmak için girdim” diye konuştu.
Türkiye’de sosyal demokrasinin, ana muhalefetin çok önemli olduğunu, giderek çok daha değerleneceğine inandığı için CHP’de siyaset yapmak istediğini anlatan Pavey, ”Siyasi hayatımın çok başındayım. 6 aydır siyasetin içindeyim. Şu an ancak ortamı gözlemliyorum” dedi.
TBMM’de kadın siyasetçi sayısının biraz artarak yüzde 17’ye yükselmesinin yeterli olmadığını ifade eden Pavey, ”Nüfusumuzun yüzde 51’nin kadın olduğu bir ülkede, kadınla ilgili bunca sorunun yaşandığı bir ülkede kimsenin buna itiraz edeceğini düşünmüyorum. Bence kadın milletvekilleri yüreklerini ortaya koyarak özveriyle çalışıyor. Buna rağmen kadınlar, genel kurulda daha az söz alıyor. Var olan kadınların çok daha ön plana çıkarılması çözümlere ulaşmamızı sağlayacak” şeklinde konuştu.
Mecliste etek giyme konusuna da değinen Pavey, şunları kaydetti:
”Daha önceki görevlerimde eteğimi de pantolonumu da çok rahatlıkla giyindim. Ancak bu özgür bir seçimdir ve özgürlüğe inanan bir kişi olarak kadın vekillerin daha rahat çalışmasını sağlayacaksa pantolonu destekliyorum. Ancak biz özgürlük meselesiyle mecburiyeti birbirine karıştırdık. Ben bacağımla hayat boyu yaşayacağım ve bu benim mecburiyetim. Bunun konu edilerek, bir özgürlük meselesinin konuşulmasından çok büyük rahatsızlık duydum. Mecliste pantolon giyme konusunda iznim olmadan sadece adım ve bacağım olarak yer almam hoş değildi. Ancak yine de bu sorunun çözülmesine bacağımın bir katkısı olduysa mutluluk duyuyorum.”
Annesinin dünya vatandaşlığını bırakıp Türkiye’de aktif siyasete soyunmasını herkesin önünde kınadığını hatırlatan Şafak Pavey, ”Annem, siyaset yolculuğumu onaylamadı ve bu yolculukta yanımda olmayacağını söyledi. Biliyorsunuz, annelikten de istifa etti kamuoyunun önünde… Ancak kavga etmiyor, fikir alışverişinde bulunuyoruz. Her şeye rağmen sıcak bir anne-kız ilişkimiz var. Hatta hayatta en güvenebileceğim dostum diyebilirim” dedi.
Günlük hayata dair
Günlük hayatta yemek yapmayı çok sevdiğini, ancak bu yüzden başına gelmeyenin kalmadığını belirten Pavey, ”En son bir yıl önce makarna pişirirken bacağımı yaktım. İkinci derece yanık oluştu. Ondan sonra zaten yemek konusunda yasaklandım. Ancak en sevdiğim yemekler olan zeytinyağlıları yapmaya devam ediyorum” dedi.
Edebiyatı, şiiri çok sevdiğini, en sevdiği şairin de Orhan Veli olduğunu belirten Pavey, en son Julian Paul Assange’nin biyografisini okuduğunu söyledi.
En büyük hobisinin resim yapmak olduğunu, çocukluğunun Osman Hamdi’nin evinin yanında geçtiğini, bu nedenle sanatçının tablolarını çok beğendiğini ifade eden Pavey, TBMM’nin duvarlarının resim anlamında yeterince zengin olmadığını öne sürdü.
Pavey, ”Reprodüksiyon birkaç resim dışında duvarlar çıplak ve bomboş. Halbuki çok büyük bir deposu var bildiğim kadarıyla. Eğer meclis isterse bu resim kültürünü duvarlarına taşıyabilir. Bu teklifi meclise de taşıyacağım. Umarım sonuç alabilirim” dedi.
TBMM’de oldukça sade giyinmeye özen gösterdiğini belirten Pavey, ”Aslında çaktırmıyorum ama aynı kıyafetleri farklı kombine ederek giyiniyorum. Çok sade ama renkli giyinmeye çalışıyorum benim de içimi açsın diye… En çok sevdiğim renk yeşil, kırmızı ve pembedir” diye konuştu.
Kol ve bacak protezlerinin gün içindeki kullanım süresini işinin yoğunluğu nedeniyle fazlasıyla aştığını anlatan Pavey, şunları kaydetti:
”Ayakkabı gibi düşünün, uzun süre ayakkabıyı giyerseniz nasıl ayağınız şişerse protez bacak da öyle bir şey. Çıkarttığımda ekstra bir rahatlama hissediyorum. 4 yılda bir değiştirmeniz gerekiyor. Kolum zaten fonksiyonsuz bir kol, daha çok denge için giyiyorum. Omurgam yamulmasın diye. Onun da yine 4-5 yılda bir değiştirilmesi gerekiyor. Eve gittiğimde kol ve bacağımı çıkarıyorum. Zaten bunları günde 6 saatten fazla kullanmamam lazım. O yüzden tekerlekli sandalye ile dönüşümlü olarak kullanıyorum. Ancak ben sınırlarımı aşıyorum. Tekerlekli sandalyeyi daha çok evde kullanıyorum. Mecliste sandalyeye çok uygun değil ortam. Şimdi onu halletmeye çalışıyoruz. Mesela Genel Kurul’a tekerlekli sandalye kullandığımda giremiyorum.”
Yeni kitap
Boş zamanlarında düşüncelerini yazmaya çalıştığını dile getiren Pavey, ”(Nereye gidersem gökyüzü benimdir) adlı yeni bir kitabım çıktı. Onunla ilgileniyorum, imza günlerine gidiyorum. İran’daki 3 yıllık hayatımdan derlediğim bir kitap bu” dedi.
Evlenmesi konusunda annesinin kendisini zorladığını, ancak herhangi bir aday olmadığını ifade eden Pavey, ”Hayatım hep ciddi, hep memleket sorunlarının tartışıldığı bir ortamda geçiyor. Röportajlarım da hep bu yönde oluyor. Halbuki ben ‘evlilik programlarına katılmak istiyorum’ diye şaka yapıyorum zaman zaman” şeklinde konuştu.
Doğaya karşı özel bir hassasiyeti olduğunu, Türkiye’de doğa için mücadele eden çok sağlam bir taban ve bilinç oluştuğunu ifade eden Pavey, ”Bu da bana umut veriyor. Öğrencilerimiz, köylülerimiz derelerine, sularına sahip çıkıyor. Özellikle gençler, doğa konusunda çok hassas. Dünyadaki dalgalanmalara bakıldığında temelinde gençlerin olduğunu görüyoruz. Gençler, artık ideolojilerin altın kafeslerine sıkışmak istemiyor. Yeni bir düşünce sistemi oluşturmaya çalışıyor ama buna rağmen doğru politikalar uygulanmadığını düşünüyorum. Doğal kaynaklar giderek tükeniyor” dedi.
AA