Ecevit’in hastalığı bir proje miydi?

Olaylar
Hala gündemde olan bu sorular, A Haber’de yayınlanan Sevilay Yükselir’in sunduğu %100 Siyaset programında mercek altına alındı. Ecevit’in Koruma Müdürü Recai Birgün, Başkent Üniversi...
EMOJİLE

Hala gündemde olan bu sorular, A Haber’de yayınlanan Sevilay Yükselir’in sunduğu %100 Siyaset programında mercek altına alındı.

Ecevit’in Koruma Müdürü Recai Birgün, Başkent Üniversitesi Hastanesi’nden Prof. Dr. Nur Altınörs, Dönemin tanıklarından DSP Saymanı Mecit Şekercioğlu, DSP eski İstanbul Milletvekili Ahmet Tan ve Ecevit’i gizlice tedavi edip ayağa kaldıran doktor Mücahit Pehlivan’ın konuk olduğu programda gündemin ilk sıralarına yerleşecek açıklamalar yapıldı.

Ecevit’in tedavisinde görevli ekipte yer alan Başkent Üniversitesi Hastanesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Altınörs Ecevit’in tedavi sürecinin nasıl başladığı, hastaneye gelişi, yapılan tetkik ve tahliller ile ilgili bilgiler vererek, tedavinin detaylarını paylaştı. Altınörs, bilerek yanlış tedavi uyguladıkları yönündeki iddiaların doğruyu yansıtmadığını söyledi. Kamuoyunda Ecevit’i gizlice tedavi edip ayağa kaldıran doktor olarak bilinen eski DSP milletvekili Mücahit Pehlivan ise Başkent Üniversitesi’nin tedavisini kesmesinin ardından Ecevit’in düzelmeye başladığını söyledi. Ancak Prof. Dr. Nur Altınörs bu iddianın da doğru olmadığını ifade etti. Dönemin DSP Saymanı Mecit Şekercioğlu ise Ecevit’in Amerika’nın Irak’a müdahalesini istemediğini ve her şeyin bununla birlikte başladığı iddiasını ortaya attı. Eski DSP Milletvekili Ahmet Tan ise 57. Hükümetin bir darbe ile indirildiğini ileri sürdü.

MÜCAHİT PEHLİVAN: ECEVİT SÜRECİN MANİPÜLE EDİLDİĞİNİ DÜŞÜNDÜ
Başkent Hastanesi’nin tedavisinin ardından Başbakan Ecevit’i devir aldıklarını belirten Mücahit Pehlivan: "Başkent Hastanesi’nin tedavisinin yanlış olduğunu söyleyemem. Ben olaya dahil olduğum dönemden sonrası için bir şeyler söyleyebilirim ancak. Burada merhum Bülent Ecevit’in ilaç kullanmaması, aksatması ve aldığı tedaviye direnç göstermesi söz konusu. Altını çizerek, bu da sürecin suni bir şekilde manipüle edildiği inancından kaynaklandığını düşünüyorum. Bana gerçekten bizim yatak tedavisi göremem gerekiyor mu, felç olabilir miyiz soruları ile başvurmuşlardı. Ben ve ekibim gerekli araştırmaları yaptık. Öncelikle uzun süreli yatak istirahatına gerekli olmadığına karar verdik. Çünkü sırt bölgesinde bir omurga kırığı mevcuttu. Sırt bölgesindeki kırıklarda bel ve boyun bölgesindeki kırıklara göre hastayı daha çabuk sosyal hayata döndürebiliyoruz. Kırığın bir hayati tehlikesi yoksa hastayı bir an önce hareket ettirilmesi gerekli. O bölge stabil bir bölge felç yapabilecek bir bulgu yoktu. Öte yandan omurgada bir kırık söz konusuydu. Omurgadaki kırığın sebebi ise kemik kütlesindeki azalmadan kaynaklanıyordu yani çok ciddi bir kemik erimesi olduğu için kırık vardı. Önce kemik erimesinin düzeltilmesi gerekiyordu.

PEHLİVAN: İLAÇLARI KESTİK BİR HAFTADA DÜZELDİ
Ben kimseyi suçlamıyorum, ancak biz vakamızı devraldıktan durumun hangi aşamaya gelindiği gerek kamuoyu gerekse meslektaşlarımız tarafından görüldü. Biz Ecevit’in ilaçlarını kestik. Yoğun bir şekilde kortizon alıyordu onu kestik. Her gün lavman yapılıyordu onları bıraktırdık. Bahsettiğimiz kişi bir başbakan ve bir direnci söz konusu. Olayın müdahilleri, Rahşan Hanım hayatta, Allah uzun ömür versin, biz sadece hekim olarak bir şeyler yapmaya çalıştık. Biz bu müdahaleleri yaptıktan sonra Bülent Ecevit bir hafta sonra dışarı çıktı, sonuç almaya başladık.

NUR ALTINÖRS: İKİ İLAÇ KESMEKLE MUCİZE OLMAZ
Mücahit Bey hep yaklaşık bir ay önce, yaklaşık bir hafta önce gibi tarihler veriyor. Ben size gün tarih saat vererek konuşuyorum. Konuya çok hâkim olduğum için. 26 Haziran tarihli raporumuzda iyileşme sürecinin devam ettiğinden ve bunun sonucunda da sayın başbakanın full mesaiye başlayabileceğinden bahsediyoruz. Buraya araya girilip de iki tane ilaç kesmekle mucizevî bir iyileşmenin hiçbir aslı astarı yok. Zaten biz buna raporlarımızda değinmişiz.

MECİT ŞEKERCİOĞLU: HER ŞEY IRAK’A MÜDAHALEYE KARŞI ÇIKMASI İLE BAŞLADI
Sağlık bu işin yüzde birini teşkil ediyor, bu işin siyasi boyutu da var. Ocak 2002’de Bush görüşmelerinin ardından Sayın Ecevit, Türkiye’nin bir Müslüman ülkenin vatandaşlarının öldürülmesine üzüleceğini, Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasına asla müsaade edilemeyeceğini bildirdi. Aslında Irak’a Amerika müdahalesini istemiyordu. Her şey bununla başladı. Ne tıp ne başka bir şey. Her şey bununla başladı.

ŞEKERCİOĞLU: MEDYA BAŞBAKAN’I HASTA OLARAK LANSE ETTİ
Medyanın Sayın Ecevit üzerine etkisi bizi her zaman daha fazla etkiledi. Bu açıklamaların ardından bir haber çıktı ve Ecevit’in ne kadar sağlıklı olduğundan bahsediyorlardı. Arkasından bir haber daha çıktı ve kortizon tedavisi yapıldığı için Ecevit’in yüzünün şiştiği söylendi. Bütün medya birbiriyle yarışırcasına Başbakan’ı sağlıksız bir başbakan olarak lanse etmiştir. Medyada aynı kareler, aynı resimler defalarca gösterilip, Sayın Ecevit ölümle yaşam arasındaki bir çizgide halka aktarılıyordu.

AHMET TAN: 57. HÜKÜMET DARBE İLE İNDİRİLMİŞTİR
Ecevit hükümetinin ve Ecevit’in partisinin bölünmesi damardan bir darbedir. Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidar bu şekilde ortadan yarılır gibi ayrılmamıştır. Bunun siyasi olarak nedenleri ne? Bunun aktif pasif aktörleri var. Altyapısını hazırlayan bir medya dönemi var. Asıl yargı sürecine tabi tutulması gereken budur. Bunun için de siyasi yapı ve ortam da son derece müsaittir Bunun araştırılması lazım. Hazır mecliste böyle bir komisyon görev yapıyorken, bu görevin içerisine 57. Hükümetin ve DSP’nin çökertilmesi ile ilgili sürecin de dâhil edilmesi gerekir.

AHaber