Ecevit’i kimler niçin devirmek istedi?

Olaylar
Cem Küçük’ün yazısı Ecevit’i kimler niçin devirmek istediler? Ne olduysa 15 Ağustos 2002’de oldu. Kemal Derviş ani bir karar değişikliğiyle YTP’ye girmesinin mümkün olmadığını ...
EMOJİLE

Cem Küçük’ün yazısı

Ecevit’i kimler niçin devirmek istediler?

Ne olduysa 15 Ağustos 2002’de oldu. Kemal Derviş ani bir karar değişikliğiyle YTP’ye girmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Troyka Komplosu & Bülent Ecevit’i kimler niçin devirmek istediler?

15 Şubat 1999’da Öcalan’ın yakalanmasıyla Türk siyasetinden yeni bir dönem başladı. Öcalan’ın yakalanması dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e büyük bir halk desteği sağladı ve DSP 18 Nisan 1999’da yapılan seçimlerden yüzde 22,19 oy olarak birinci parti çıktı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1999’da DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetini kurdu.

Koalisyon hükümeti pek başarılı olamadı. 2001 Şubatındaki ağır ekonomik krizi toparlaması için Kemal Derviş Türkiye’ye çağrıldı. Ancak Ecevit, 4 Mayıs 2002’de rahatsızlanarak Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi’ne kaldırıldı. Ecevit tam 58 gün hastanede kaldı. Tedavisi sırasında durumu iyileşmek yerine gittikçe kötüleşince Recai Birgün ve Rahşan Ecevit tarafından hastaneden çıkartılarak evine geri getirildi. Kısa sürede sağlığına kavuştu. Ecevit’in rahatsızlığı sırasında hükümete yönelik tartışmalar ve erken seçim talepleri siyasi gündeme damgasını vurdu. Ecevit, göreve devam edince Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, 8 Temmuz 2002’de görevinden ve partiden istifa etti ve başka istifalarla parti ikiye bölündü. Acaba Ecevit’in hastanede kaldığı 58 gün boyunca ne oldu? Ne gibi planlar yapıldı?

Ecevit’in koruma müdürü Recai Birgün 57. Hükümetin gitmesi için bir dizi plan yapıldığını ortaya koydu. Birgün’e göre Ecevit bir şekilde gitmeliydi. Niçin hedefti sorusunu Birgün şöyle açıklıyordu: “2000’lerden itibaren. Amerika Irak’a girmek istiyordu, Ecevit direnince operasyonlar yapıldı. Ecevit’e karşı fiziken bir saldırı olmadı ama siyasi saldırılar oldu. Ecevit’e yapılan komplo bir suikasttır. Bir öldürerek ortadan kaldırabilirsiniz bir de başbakanlığını elinden alarak… Biz ikincisini yaşadık, canına kastedilmedi ama elindeki güce kastedildi. Operasyon süreci yaşadık ve gücü de kaybettik.”

Ecevit’in hastalığı bahanesiyle merkez medyada harekete geçmişti. Ecevit’in hastalığı üzerinden DSP-MHP-ANAP iktidarının artık bittiğine dair birçok şey yazılıp çizilmeye başlanmıştı.

Hürriyet gazetesinden Emin Çölaşan Ecevit’in artık tırnaklarını kesemediğini, temizliğini yapamadığını ve Başbakanlık görevini bırakması gerektiğini yazıyordu. Radikal gazetesinden Enis Berberoğlu, 16 Mayıs 2002’de Kemal Derviş’i, Hüsamettin Özkan’ı ve İsmail Cem’i övüyor; Avrupa Birliği, küresel ekonomi ve yerel siyaset için bu iç ismin bir araya gelmesi gerektiğini söylüyordu. Hatta yazısında isim vermeden İstanbullu patronların da bu üç isme çok olumlu baktıklarını ve Troyka yönetiminin Türkiye için çok hayırlı olacağını söylediklerini yazıyordu.

Sonra devreye yeniden Hürriyet gazetesi girdi. 11 Temmuz 2002’de Hürriyet “Yeni Partiye ilk adım” manşetiyle çıkmıştı. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök de ilk kez bir partinin özveri üzerine kurulmaya başlandığını yazmıştı.

Artık oynanan oyun net bir şekilde ortadaydı. Yeni bir siyasi parti kuruluyor ve eteklerdeki taşlar dökülmeye başlanıyordu.

Hazırlanan plan artık uygulamaya konulmalıydı. DSP’de hareketli günler yaşanmaya başlanmıştı. Ancak 7 Temmuz 2002 tarihinde MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli partisinin düzenlediği 11. Kocayayla Türkmen Kurultayı’nda yaptığı açıklama ile 3 Kasım’da erken seçim istedi.

Ertesi gün Bülent Ecevit, kendisiyle görüşmeye gelen Hüsamettin Özkan’la yollarını ayırdı. 8 Temmuz’da Hüsamettin Özkan DSP’den ve hükümetten ayrıldı. Özkan’ın ardından İstemihan Talay ve devlet bakanı Hasan Gemici de partilerinden istifa ettiler. DSP’den kopuşlar hızlanmaya başladı. İstifalar ardı ardına geliyordu. 9 Temmuz’da Hüsamettin Özkan ile Kemal Derviş biraraya geldiler. Aynı günün akşamı TÜSAİD heyeti ile İsmail Cem buluştu. 10 Temmuz’da bu kez İsmail Cem ile Kemal Derviş görüştü. Ve İsmail Cem partisi DSP’den istifa etti.

DSP’den kopuşlar tam gaz sürüyordu ve yeni partinin hazırlıklarına başlanmıştı. Kamuoyunda Troyka olarak bilinen ve İsmail Cem-Hüsamettin Özkan-Kemal Derviş üçlüsü harekete geçmişlerdi. Her şey umdukları gibi mi olacaktı, yoksa devreye başka hesaplar mı girecekti?

DSP’den kopuşlar hızlandı ve bu arada Dışişleri Bakanı İsmail Cem de, hem hükümetteki görevinden hem de DSP’den ayrıldı.

DSP’den ayrılan milletvekilleri Kemal Derviş’in telkinleri, İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan’ın liderliklerinde 21 Temmuz 2002 tarihinde Yeni Türkiye Partisi’ni (YTP) kurdular. Artık Kemal Derviş’in de istifa edip partiye katılması bekleniyordu.

Bu arada Kemal Derviş 15 günlüğüne ABD’ye gitti ve Yeni Türkiye Partisi’ne ha bugün ha yarın katılacağım diyerek zaman kazanmaya çalıştı. CHP lideri Deniz Baykal’la da görüşen Derviş olası bir CHP-YTP ittifakından medet umdu. Ancak YTP yöneticileri buna pek sıcak bakmadı.

Ne olduysa 15 Ağustos 2002’de oldu. Kemal Derviş ani bir karar değişikliğiyle YTP’ye girmesinin mümkün olmadığını söyledi. YTP’nin sağ liberallere hitap ettiğini söyleyen Derviş arayışlarının devam edeceğini belirtti. Herkes şoktaydı.

Asıl sürpriz daha sonra geldi ve Derviş CHP’ye katılacağını açıkladı. Derviş’in niçin böyle bir karar aldığı bilinmiyordu, ancak iddialardan biri Tarhan Erdem’in Derviş’e YTP’nin seçimlerde barajı geçmesinin mümkün olmadığını söylemesiydi.

YTP bu seçimde topu topu yüzde 1.1 oy almıştı. Ecevit’i siyaset sahnesinin dışında bırakmak isteyen yerli ve yabancı güçler başarısız olmuştu. Seçimlerde AK Parti yüzde 34’le birinci parti olurken CHP yüzde 19’la ikinci parti olmuştu. Barajı geçen başka parti yoktu.

YTP istediğini alamamış, bütün planları bozulmuştu. 2004 yerel seçimlerindeki acı hüsran ve İsmail Cem’in hastalığıyla birlikte YTP kendini feshetti ve CHP’ye katıldı.

Ecevit’siz ve MHP’siz yeni hükümet modeli ve bu model için gerçekleştirilen kuşatma aslında tam bir sivil cuntaydı. İşin içine askerlerin de karıştığı, onların da Hüsamettin Özkan’ı başbakan olarak görmekten memnun olacakları; Hüsamettin Özkan’ın o günlerde nasıl tatlı bir heyecan içinde olduğu; TÜSİAD’ın bu operasyona nasıl dahil olduğu; merkez medyanın nasıl manipülasyon yaptığı ve bu işi kurguladığı; Rahşan Ecevit’in eşini Hüsamettin Özkan’ın da "darbeciler"le birlikte olduğu konusunda uyardığı ve nihayet Ecevit için alınması düşünülen "çürük raporu"na kadar her şey ince ince hesaplanmış ama plan tutmamıştı.

Şimdi Ergenekon savcıları Ecevit’in hastalığı bahanesiyle oynanan bu oyunları sorgulamaya aldı. Altından neler çıkar bilinmez, ama Türkiye’nin çok vakit kaybettiği aşikâr.

Haber 7