DED Genel Kurulu’na Büyük İlgi

Olaylar
Dil ve Edebiyat Derneği’nin (DED) ikinci olağan genel kurul toplantısı önemli isimlerin katılımına sahne oldu. Derneğin Kurucu Başkanı ve AK Parti’nin Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Y...
EMOJİLE

Dil ve Edebiyat Derneği’nin (DED) ikinci olağan genel kurul toplantısı önemli isimlerin katılımına sahne oldu. Derneğin Kurucu Başkanı ve AK Parti’nin Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti Milletvekili Burhan Kuzu, Türk Dil Kurumu Başkanı Şükrü Haluk Akalın, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, çok sayıda milletvekili, ilçe belediye başkanları, AK Parti il ve ilçe yöneticileri, diğer illerden gelen DED Şube başkanları ile çok sayıda misafir katıldı.

Divan Kurulu’nun seçimiyle başlayan toplantıda daha sonra DED ile ilgili bir sinevizoy gösterimi yapıldı. Toplantıda ilk olarak söz alan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş,  DED’in önemli ve takdire şayan hizmetlerde bulunduğunu belirterek, dernek yönetimini kutladı.

Daha sonra söz alan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve DED Başkanı Ekrem Erdem, dernek kongresine gösterilen ilgiden dolayı katılımcılara teşekkür ederek, “Bildiğiniz gibi, derneğimiz 22 Mayıs 2008’de 102 seçkin üyemizin imzasıyla kuruldu. Kuruluş aşamasında ve kuruluşundan sonra bugüne kadar, derneğimize maddi, manevi destek veren, zaman ayıran herkese teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Böylesi önemli bir dernekte kurucu olmayı onur sayarak yanımızda yer alan değerli üyelerimize ve daha sonra aramıza katılan siz değerli üyelerimize şükranlarımı sunuyorum.” dedi. 

Derneğin Genel Merkez ile birlikte toplam 13 şubesi bulunduğunu belirten Başkan Ekrem Erdem, bu şubelerin Sivas, Sinop, Çorum, Osmancık, Ankara, Bursa, Kocaeli, Karaman, Yozgat, Konya, Ordu ve Mersin olduğunu söyledi. Başkan Ekrem Erdem, derneğin yaptığı çalışmalarla kamu yararına çalışan dernek statüsü kazandığını ifade etti. Başkan Ekrem Erdem, şunları söyledi:

“Biliyorsunuz, dil, millet ve milliyeti meydana getiren unsurların başında gelir. Dil, millet fertleri arasındaki anlaşmayı sağlayan, millî birliğin esasını ve özünü teşkil eden bir araçtır. Toplumlar millet olmayı bir dile sahip olmakla elde ederler ve millî varlıklarını da kendi dilleri ile koruyabilirler. Millî kültürün doğması ve gelişmesi de dile bağlıdır. Bir milletin dili bozulursa, kültürü de bozulur; sanat, edebiyat ve fikir sahalarında çöküntüler meydana gelir. Bilerek veya bilmeyerek günlük konuşmalarımızda; “uyum” yerine “adapte”, “çaba” yerine “efor”, “büyük” yerine "makro", “küçük” yerine "mikro", “torba” yerine "poşet" gibi pek çok kelimenin Türkçesi yerine yabancı dildeki karşılıklarını kullanır hale geldik.

Ayrıca “Rumeli” yerine “Roumelie”, “Durak” yerine “DoRock”, “Paşa” yerine “Pasha” ve “Eylül’ün” yerine “Eylül’s” gibi Türkçe veya Türkçeleşmiş kelimeleri yabancı dil kurallarına göre yazarak kullanmak sıradanlaştı. Daha da vahim olanı ise “evet”in yerini “Yes”ler ve “Okey”ler aldı, vedalaşmalarımız“bye bye”’larla yapılır oldu. Dilimize karşı kayıtsızlık ve özenti maalesef iş adamlarımızı ve esnafımızı da etkilediğinden üretilen mal ve ürünlerin isimlerinde, ticari unvan ve adlarda yabancılaşma süratle artmaktadır. Şehirlerimizin cadde ve meydanlarında dolaşıldığında, mağaza ve işletmelerin isimlerine bakıldığında nasıl bir kirlenme yaşadığımız rahatlıkla görülebilmektedir. En önemli milli varlığımız, farkında olmadan yavaş yavaş elimizden kayıp gitmektedir.

Türkçemiz her gün biraz daha bozulmakta ve cümle bozukluklarına hemen herkesin konuşmasında rastlanılmaktadır. Dil eğitimi, ilk ve orta öğretimin en önemli hedeflerinden birisi olmasına rağmen, yeni yetişen nesillere, okullarımızda, dilimizin doğru dürüst telaffuz edilip konuşulması ve yazılması öğretilememektedir. Bu ve buna benzer gerekçelerle; 15 Mayıs 2006 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve etkin kullanımı için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” amacıyla 105 imzalı bir meclis araştırması önergesi verdik. Önerimiz kabul gördü. Mecliste bulunan parti guruplarının ittifakı ile komisyon kuruldu. Üç aylık bir çalışma yapıldı.  TBMM başkanı Sayın Bülent Arınç başta olmak üzere Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik ile Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Atilla Koç’un yanında büyük çoğunluğu akademisyen olan 39 kişinin görüşüne başvuruldu. Fikrine müracaat edilen uzmanların görüş ve önerileri doğrultusunda hazırlanan raporda, problemler tek tek tespit edilerek sebepleri ve çözüm önerileri ortaya kondu ve Meclis başkanlığına ve ilgili kurumlara sunuldu.

Komisyon üyesi bazı arkadaşların, çalışmaların burada bırakılmaması gerektiği ve raporda sunulan çözüm önerilerinin hayata geçirilmesinin takipçisi olmak ve özellikle de toplumda dil bilincinin yerleşmesini sağlamak amacıyla dernek kurulması düşüncesi kabul gördü ve derneğin kurulmasına karar verildi.”

"Yeni Anayasada Türkçe Üstkimlik…"

Toplantıya katılan Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu da, yeni anayasanın temelini ise Türkçe’nin oluşturacağını belirtti.

Toplantıda konuşan TBMM Anayasa Komisyon başkanı Burhan Kuzu, yeni anayasanın ipuçlarını şu sözlerle verdi:
"Avrupa ülkelerinin anayasalarının madde sayısı az, metinleri kısa. İngilterede yazılı metin yok. Koca Amerika 7-8 paragraflık madde ile yönetiliyor. Ama doğuya gittiğinizde madde sayısı artıyor. Bunlardan şu sonuca vardım, eğer bir ülke gelişmiş ise anayasası kısa, gelişmemiş ise uzun oluyor. Kısa yazalım biz de yazalım gelişelim. Yok, geliştiğin zaman kısa olur. dolayısıyla biz bunu zorlayacağız."

Kuzu, Türkçenin yeni anayasadaki önemine de dikkati şöyle çekti:
"Türkçe üst kimlik, dil olarak orada duracak, elbetteki alttaki diller öğrenebilir. Onun sakıncası yok. Yeni anayasa çerçevesinde bu konu çok önemli bir şekilde yer alacak"

Burhan Kuzu yeni anayasa hazırlanırken Türk Dil Kurumu ve Akademisyenlerden gelecek her türlü öneriye açık olduklarını da belirtti.
 
"Yeni Anayasa Farklı Yorumlara Meydan Vermemeli !"

Türk Dil Kurumu Başkanı Şükrü Haluk Akalın ise sözlerine “Böylesine seçkin bir topluluğun önünde konuşmak ve böylesine seçkin bir topluluğun üyesi olmak benim için çok büyük bir şeref. Bir hayalin gerçekleştiğini görmek benim için ayrıca bir mutluluk kaynağı. Ben de derneğin dokuzuncu üyesi olarak bu derneğe büyük bir şerefle kaydolmuştum.” diyerek başladı. Türk Dil Kurumu Başkanı Şükrü Haluk Akalın, yeni anayasanın farklı yorumlara meydan vermemesini istedi. Anayasa yapım çalışmalarına da değinen TDK Başkanı Akalın, "Bir anayasa maddesini, ben okuduğumda başka türlü, siz okuduğunuzda başka türlü, bir başka kişi okuduğunda başka türlü anlıyorsa, yorum yapabiliyorsa o anayasanın metni iyi yazılmamış demektir." diye konuştu.

Toplantı yedek ve asil olmak üzere yeni genel kurul üyelerinin seçimiyle son buldu.