“Çözüm süreci bir tez tanımlama sürecidir”

Olaylar
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Kocaeli Şubesince İzmit’teki bir restoranda düzenlenen “Darbeden Demokrasiye” konulu konferansta konuşan Başbakanlık Başdanışman...
EMOJİLE

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Kocaeli Şubesince İzmit’teki bir restoranda düzenlenen “Darbeden Demokrasiye” konulu konferansta konuşan Başbakanlık Başdanışmanı Yiğit Bulut, Avrupa’da üretim yüzde 2,1 düşerken, Türkiye’deki üretimin yüzde 5 büyüdüğünü dile getirerek, “Ve böyle bir ülkede sokakları yakıyorlar. Demek ki çok rahat olmak da iyi değilmiş. Ben onu anlıyorum ondan” dedi.

12 Eylül’ün kendisi için çok önemli olduğunu çünkü 12 Eylül 1980 sabahı babasının askerler tarafından götürüldüğünü anlatan Bulut, o sabah 8 yaşında bir çocuk olarak kendi ülkesinin ordusunun babasını niye götürdüğünü yıllarca anlayamadığını ifade etti.

“1876’da başladığımız borç ödemesini 1954’de bitirdik”

Bulut, Düyun-u Umumiye’nin 1876’da yerleştiği Osmanlı topraklarını 1954’te sonra terk ettiğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“1876’da başladığımız borç ödemesini 1954’de bitirdik. Menderes’i astılar, IMF ile yeni bir anlaşma yapıldı 1961. 1961 ‘de başlayan IMF anlaşmaları 2008’de bir babayiğit çıkıp da ‘Ben kefenimi giydim arkadaş, bu anlaşmayı imzalamıyorum’ diyene kadar devam etti. 1876’da kan damarınızdan 1954’e kadar emmiş. 1961’de bir daha takmış, 2008’de Recep Tayyip Erdoğan onu sökene kadar da kimse sökememiş. Buradaki kavga Türkiye’nin kanını emme kavgasıdır. Türkiye’nin kanının maddi olarak emilmesi, varlıklarının transfer edilmesi kavgasıdır.” 

“Finansal Ergenekon, Ergenekon’dan daha tehlikeli”

“Türkiye’de Ergenekon yapılanması vardır. Türkiye’de finansal Ergenekon da vardır” diyen Bulut, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Finansal Ergenekon, Ergenekon’dan çok daha tehlikelidir. Finansal Ergenekon maalesef şuanda pasfize olmuş ama halen pozisyonunu koruyor. Türkiye’nin 1876’dan beri damarlarına, iliklerine işleyen bu sistemi mutlaka ortaya çıkarması lazım.”

“İkinci 10 yıla çok dikkatli bakmalıyız”

Bulut, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde ikinci 10 yıla giren iktidar olmadığına dikkati çekerek, “İlk defa sayın Başbakan girdi. Bu, çok önemli. Eğer biz 1933’te kaptırdığımız Türkiye’yi geri alacaksak, bu ikinci 10 yıla çok dikkatli bakmamız gerekiyor. Bu ikinci 10 yıl ancak 1933’te kaptırdığımız Türkiye’yi geri almamızı sağlayabilir” dedi

“Türk Silahlı Kuvvetlerinde bilinç oluştu”

 Bugün Türk subayının geçmişteki hatalarının farkında olduğunu dile getiren Bulut, “Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri kolektif bireysel olarak geçmişte nasıl oyuna ve tuzağa düşürüldüğünü fark etmiş durumda. Türk subayı elitist bir yapıdan gelmez, o bizim içimizden gelir ama maalesef geçmişte tuzaklara düşmüştür. Kendi milletine silah çekmiş, kendi başbakanı astırılmıştır. Şimdi artık o bilinç oluştu” şeklinde konuştu. 

Başkanlık Sistemi

Başkanlık Sistemi’nde başkanın yüzde 50,01 oyla seçileceğine işaret eden Bulut, bu duruma medya ve bazı kesimlerin karşı çıktığına işaret etti.

“Bu, ne demek? Yüzde 50,01 oyla seçilen başkan yerleşik düzenin karşısında güçlüdür” diyen Bulut, şu görüşleri savundu: 

“Başkanlık Sistemi’ne geçebilirsek başkan her zaman yerleşik düzenden güçlü olacak. Bütün korkuları bu. Yani başkan kim olursa olsun. halkın yarısının desteğini almış bir başkan olacak. Onların tek istediği ‘Nasılsa bu hükümet de gelir geçer, 5-10 yıl daha sabrederiz, ondan sonra eskisi gibi koalisyon hükümetine döneriz. Böylece Türkiye’yi istediğimiz gibi yönetiriz.’ Bütün hesap bunun üzerine kurulu. O yüzden Türkiye’de bir daha koalisyon hükümeti çıkmayacak şekilde sistemi yukarı çekmemiz lazım. Unutmayın, bugün çok güçlü gördüğümüz sistemi, Recep Tayyip Erdoğan, Allah’ın kendine lütfettiği özellikleriyle tamamlayarak bu hale getirdi. Bu sistem güçlü değil. Lider sisteme dayanması gerekirken bugün sistem liderin sırtına dayanıyor. Başkanlık Sistemi o açıdan gerekli. Sistem liderin altında olacak. Ben bu ülkede koalisyon hükümeti istemiyorum. Tek bir başkan olsun istiyorum.”

Çözüm süreci

Bulut, geçmişte Türkiye’deki Kürt kökenli vatandaşları ötekileştiren anlayışa bazı hükümetlerin göz yumduğunu ileri sürerek, kimi hükümetlerin bu mücadeleyi tamamen Türk Silahlı Kuvvetlerine bıraktığını savundu. 

Türkiye’nin bu coğrafyadaki en büyük devlet olduğunu vurgulayan Bulut, “Dolayısıyla o bölgelerde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlar dahi Türkiye Devleti ile nasıl adım atabileceklerini şu anda sorguluyor. Suriye ve Irak’taki olaylar malum. Türkiye, hiçbir zaman bölünmez. Türkiye’nin bundan sonraki süreci genleşme sürecidir. Dolayısıyla çözüm süreci sadece anayasanın değiştirilmesi, şunların, bunların yapılması değil, çözüm süreci bir tez tanımlama sürecidir. O tezin ne olduğunu çok doğru kaleme almak lazım. Geçmişte yapılan hataların düzeltilmesi ve bu çatı altında bütün coğrafyadaki insanların kendinden bir şey bulması, kendi için bir referans bulması önemli. Çözüm sürecine böyle bakmak lazım” diye konuştu.

AA