CHP: Gülen’in olumlu görüşü çok önemli

Olaylar
Kutlu Esendemir’in Özel Röportajı CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Cemaat, tarikat gibi tanımlarla ifade edilen veya ‘Hizmet hareketi’ ad...
EMOJİLE

Kutlu Esendemir’in Özel Röportajı

CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Cemaat, tarikat gibi tanımlarla ifade edilen veya ‘Hizmet hareketi’ adıyla kendini tanımlayanların önemli siyasi meselelerde olumlu görüş sahibi olmaları çok değerlidir” dedi.

Kürt sorununun çözümü ve terörün son bulması için tarihi adımlar atılırken, Fransa’nın başkenti Paris’te, PKK’nın lider kadrosundan 3 kadın yöneticinin öldürülmesi, kamuoyunda derin soru işaretleri oluşturdu. Cinayetlerin perde arkasında ne olduğu şu ana dek netlik kazanmadı. Hükümetin ve devletin çözüm çabası, bu konuda atılan adımlar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı’da Abdullah Öcalan’la yaptığı çözüm arayışına yönelik görüşmeler, anamuhalefet partisi CHP’nin ifadesiyle, “açılan yeni kredi”yle desteklenmiş durumda. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, partisinin Kürt politikalarını oluşturan önde gelen isimlerden. Tanrıkulu’yla, hem Paris’teki cinayetleri hem de sorunun çözümüne yönelik atılan adımları konuştuk.

Paris’te 3 PKK’lı yöneticinin öldürülmesini nasıl okudunuz?
‘Suikast’ veya ‘infaz’ gibi insan yaşamına son veren her eylemi her zaman lanetledim, kınadım ve kınıyorum. Bu olayın gerçekleştiği yer ve zaman, bu eylemin muhatapları, yöntemine bakıldığında; Türkiye’nin kendi Kürt meselesini, kendi dinamikleri ve kendi inisiyatifiyle çözmesine engel olmak istendiğini söyleyebiliriz. Amaç bu ama başarılı olur mu? Bu tamamen bize bağlı. Neye ne kadar dayanıklı bir sürecin söz konusu olduğunu yaşayarak öğreneceğiz.

Cinayetlerle ilgili son bilgiler neler?
Kamuoyuna yansıyanlar dışında özel bir bilgi yok. Ama çıkardığım sonuç: Başbakan’ın ve sözcülerinin yaklaşımları süreci yönetmeye değil, zedelemeye hizmet edecek tarzda. Yaşamlarını yitirenler kadın ve öldürülme yöntemleri, ayrışmanın yoğun yaşandığı bir dönemde kopuşa da bir arada yaşama iradesinin artmasına da hizmet edebilir. Barış sürecine toplum olarak henüz tam hazır olmadığımız bir dönemde ölümler ve törenler nedeniyle yeni bir “ Habur” dönemi yaşanabilir.

Bu cinayetler süreci etkiler mi?
Tabii ki. Bu kırılgan süreçte, her türlü sarsıcı olayın yaşanması, elbette beklenir ama önemli olan gelişmelerin nasıl yönetildiğidir.

Terör bitecekmiş gibi oluşan pozitif hava bozulmuş durumda mı?
Henüz bozulmadı. Daha önceki süreçlerde de hep ‘provokasyon’, ‘süreci baltalama’, ‘barışı engelleme’ gibi ifadeler kullanıldı. Eğer yaşanan, bu kavramlarla ifade edilen olay ve olaylarsa yapılması gereken bunlara rağmen çözümde ve barışta ısrarcı olmaktır.

‘CHP krediyi, Türkiye’nin meselesi olduğu için verdi’

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun hükümete verdiği kredinin vadesi ne kadar?
Bu bizim verdiğimiz bir kredi ve bu kredi doğru kullanılmazsa, barışa yönelik desteğimiz, çabalarımız sürse de, AKP’ye karşı yapıcı politikamızı sürdüremeyiz. Bu kre di, CHP bu meseleyi bütün Türkiye’nin meselesi olarak gördüğü için verilmiş bir kredi. CHP’nin böylesi tutumuna karşı AKP’nin durumu küçümser tavrını tarih mutlaka bir yere not etmiştir. Bir gün kendileri böyle bir krediyi mumla arayacakları bir ortama düşebilir. Pozitif hava henüz bozulmadı. Gereken, çözümde ve barışta ısrarcı olmaktır

‘Güçlüklere rağmen umudun yanındayım’

Kürt sorunu çözümlendiği takdirde, toplum ne tür bir tortuyla yüz yüze gelecek?
Güney Afrika, İrlanda, İspanya ve dünyanın birçok ülkesinde uzun süreli çatışmalı sorunların yarattığı travmaların sonuçları vardır. Çatışma ortamının sona ermesi aynı zamanda tüm bu travmaların da ele alınması ve çözümler üretilmesi sürecinin başlangıcı olacaktır. Bu süreç de en azından çatışmalı dönem kadar önemli ve özenle üzerinde durulması gereken bir süreç olacaktır. Ama, yara kanadığı zaman hissedilen acıyla yaranın tedavisine başlandığı dönem sırasındaki umut arasında tarif edilemeyecek kadar büyük bir fark var. Ben, bütün güçlüklere rağmen, umudun yanındayım. Süreç başarılı olursa da, bunu başaran bu toplum olacak, AK Parti değil.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan Başbakan’ın emriyle İmralı’da Öcalan’la 2 gün süren görüşmelerde bulunmuştu.
Ne zaman gitti, kaç defa gitti, ne konuşuldu, ne planlanıyor ve öngörülüyor? Bizim basına sızdırılanlar dışında bir bilgimiz yok. Bu nedenle de, bu konularda bir tutum ortaya koymadık. Ancak genel başkanımızın ortaya koyduğu çerçeve var ve bu CHP’nin yaklaşımıdır. Bundan sonraki tutumumuz anamuhalefet partisi olarak AKP hükümetinin tutumuna ve yak la şı mı na gö re ola cak tır. Ama her ko şul da CHP, bu me se le nin ölüm le rin ol ma dı ğı, si lah, ça tış ma, şid det te rör dı şın da, eşit lik, de mok ra si, in san hakları ve barış ekseninden çözümünden yanadır.

Öcalan, PKK’nın Avrupa kanadının ve Kandil’in görüşünü almadan, bu süreci başlatabilir mi?
Kendisiyle görüşen, iletişimlerini sağlayan bizzat Başbaka n’ın kendisi ve onun gözetimi altında olan bu devletin birimleri. Bu sorunun muhatabı da onlar olmalı. An cak hiç kim se nin siyasal etkisini göz ardı edemeyeceği bir pozisyon da olduğuda yapılan açıklamalardan görülmekte.

PKK, çözüm ve silahları bırakma konusunda ne kadar hevesli?
Çözüme zorlayacak tek güç halkın iradesi ve tanıdığı meşruiyettir. Böyle bir meşruiyetse düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün Kürtler açısından da kendi kimlikleriyle özgürce kullanılabileceği siyasi, hukuki ve toplumsal koşulların yaratılmasıdır. Bu konularda 10 yıldır parlamenter çoğunlukla hükümet ve iktidar olan AKP’nin önünde hiçbir engel yoktur; eğer amaçları çözümse. Siyasetin üzerinden artık silahların gölgesinin kalkması lazım. Ancak, bu konuda gerçekten hiç kararlı davranılmadı.

‘Ortak payda olmazsa zor günler yaşarız’

Fethullah Gülen de sürece destek verdi. Bu destek sizin açınızdan sevindirici mi?
Ben siyasi düşüncesi olanların görüşlerini açıkça ortaya koyacağı özgürlük zeminini her zaman savunurum. Cemaat, tarikat gibi tanımlarla ifade edilen veya “Hizmet hareketi” adıyla kendisini tanımlayanların böyle önemli siyasi meselelerde olumlu görüş sahibi olmaları da çok değerli. MHP dışında olumsuz bir tavırla yaklaşanın olmaması, süreci güçlendiren bir faktör.

“Türklerin ve Kürtlerin hassasiyetleri ortak paydada buluşmalı” görüşüne ne dersiniz?
Eğer ortak payda sağlanamazsa ve böyle bir vizyonun zemini hazırlanamazsa hepimizi daha zor günlerin beklediğini şimdiden görüyorum. CHP ve CHP politikaları bu nedenle gerekli. Bu payda demokrasi, eşitlik, adelet, özgürlük ve barış ortak paydasıdır. Herkes kendi kaygılarını artık bir tarafa bırakmalıdır.

‘Çatışmanın bitmesi, bazı aktörleri rahatsız eder’

İmralı’dan gelecek bir uzlaşıya Kandil’in hemen “Evet” demesi beklenebilir mi?
Bu onların kendi aralarında kararlaştırması gereken bir durum. Ancak, gerek dünya örnekleri gerekse toplumsal gerçekliğimiz ortaya koyuyor ki, 30 yıl silahla yaşamış, “Biz dağa piknik için çıkmadık” diyen insanların mutlaka beklentileri vardır. Bunu zaman gösterecek.

PKK silah bıraktığı takdirde bu sürecin Suriye’ye yansımaları nasıl olur?
Suriye’nin en örgütlü muhalefeti her zaman Kürtler ve Kürt örgütleri olmuştur. Osmanlı böbürlenmeleri ve derinlikten yoksun mezhepsel referanslara dayanan dış politika, Türkiye’ye pahalıya mal oldu ve daha da pahalıya mal olabilir. Orada Kürtler kendi vatandaşlık hakları dahil olmak üzere siyasi ve kültürel haklarının peşinde. Doğal olarak, böyle karmaşık bir durumda kendilerine göre siyasi hesapları var. Türkiye, kendi Kürt sorununu çözemediği için Suriye’de muhtemel bir siyasi Kürt otoritesi karşısında yüzlerce kilometrelik sınırı nedeniyle bir açmaz içerisinde.

Suriye dışında, başka uluslararası figürler de mevcut.
Bölgesel bazı aktörlerin Türkiye’deki çatışma sürecinin sonlanmasından rahatsız olacağı kesin. Elbet te Kürt meselesinin bitmesini ve Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen ülkeler de var. Ama ne lehte ne de aleyhte hareket eden hiçbir ülke, bu sürecin esas belirleyeni olabilir. Türkiye’nin nasıl bir ülke olacağına, Kürt meselesinin çözülüp çözülmeyeceğine, nasıl çözüleceğine karar verecek esas aktör Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Fakat şu da kesin, siz sorunu çözümsüz bıraktığınız sürece, uluslararası aktörler de sürece olumlu veya olumsuz müdahil olur. Türkiye neden barışı tesis ederek bu ülkelere de önemli bir örnek olmasın?

GAZETE HABERTÜRK